Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2019/2384 E. 2022/81 K. 27.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: ….
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ

….

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

…..

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 13/06/2019
NUMARASI …..

DAVANIN KONUSU : Tazminat (Ölüm Sebebiyle Açılan Tazminat)

KARAR TARİHİ : 27/01/2022
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 09/02/2022

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davalı vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacılar vekili dava dilekçesinde; 17/05/2018 tarihinde …’ın sevk ve idaresindeki, davalı tarafından sigortalı ….. plakalı aracın tek taraflı kazası neticesinde araçta yolcu olarak bulunan …’ın vefat ettiğini, ölenin müvekkilleri … ve …’ın oğlu, …’ın eşi,… ise babası olduğunu, müvekkillerinin ölenin desteğinden mahrum kaldığını, müvekkillerinin zararlarından davalının sorumlu olduğunu ileri sürerek ve fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak müvekkili … için 10.000,00-TL diğerleri için ayrı ayrı 5.000,00’er TL maddi tazminatın davalıdan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davacılar vekili 22/03/2019 tarihli ıslah dilekçesi ile; müvekkili … için 199.982,18-TL, müvekkili … … için 68.854,79-TL, müvekkili … için 66.194,15 TL, müvekkili … için 21.201,25-TL destek tazminatının davalıdan tahsilini istemiştir.
Davalı sigorta vekili; yasal süresi içerisinde davaya cevap vermemiş, yargılama sırasında sunduğu beyan dilekçesi ile kazada vefat edenin, aracın işleteni ve müvekkilinin sigortalısı olduğunu zararlarının sigorta teminatı kapsamında olmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece; davanın trafik kazasından kaynaklanan ölüm sebebiyle destekten yoksun kalma tazminatı olduğu, davalı tarafından ZMMS ile sigortalı olan araçta yolcu olarak bulunan davacıların desteğinin, tek taraflı trafik kazasında vefat ettiği ve davacıların ölenin desteğinden mahrum kaldığı, davacıların aktüer hesap bilirkişisi tarafından hesaplanan tazminatı talep etmekte haklı olduğu gerekçesi ile; davanın kabulü ile davacı … için 199.982,18-TL, davacı … … için 68.854,79-TL, davacı … için 66.194,15-TL, davacı … için 21.201,25-TL olmak üzere 356.232,37-TL’nin davalıdan tahsiline karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; meydana gelen kazada vefat eden, …’ın kaza yapan müvekkili tarafından sigortalı aracın işleteni ve müvekkilinin sigortalısı olduğunu, zararlarının ZMMS kapsamında kalmadığını ileri sürerek kararın kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Mahkemece verilen kararda kamu düzenine aykırılık görülmediğinden, HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf edenin sıfatına göre ve istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda;
Dava, trafik kazasından kaynaklanan ölüm sebebiyle, ZMMS kapsamında sigorta şirketinden destekten yoksun kalma nedeniyle maddi tazminat istemidir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından davacıların zararının sigorta teminatı kapsamında kalmadığından bahisle istinaf edilmiştir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, 05/05/2018 – 2019 tarihleri için davalı tarafından ZMMS poliçesi tanzim edilerek sigortalanan aracın 17/05/2018 tarihinde meydana gelen kazası neticesinde araçta yolcu olarak bulunan, aynı zamanda araç işleteni ve sigortalısı olan desteğin vefatı nedeniyle, ölenin desteğinden mahrum kalan davacıların zararlarının ZMMS teminatı kapsamında kalıp kalmadığına yöneliktir.
Davalı, kaza yapan aracı ZMMS ile sigortalayan sigorta şirketi olup, kanunla sınırları belirlenen işletenin sorumlu olduğu zararlarından sigorta teminat limiti ile sorumludur. Bu nedenle zarar görenler zararlarının yanı sıra, zararlarının sigorta teminatı kapsamında kaldığını da kanıtlamakla yükümlüdür.
01.06.2015 tarihinde Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarında değişiklik yapılarak Genel Şartlar A.6. maddesinin (c) bendinde “İlgililerin, sigortalının sorumluluk riski kapsamında olmayan tazminat talepleri” ve (d) bendinde “Destekten yoksun kalan hak sahibinin, sigortalının sorumluluk riski kapsamında olmayan destek tazminatı talepleri ile destekten yoksun kalan hak sahibinin, sigortalının sorumluluk riski kapsamında olmakla beraber destek şahsının kusuruna denk gelen destek tazminatı talepleri” açısından sigortanın sorumlu olmayacağı düzenlenmiştir.
Genel Şartlarda yapılan düzenleme ile sigortalının vefatı nedeniyle oluşan zararların sigorta teminatı kapsamında kabul edilmemiştir.
Poliçe ve kaza tarihinde yürürlükte bulunan 2918 Sayılı Yasanın 92. Maddesinde de “h” ve “i” maddelerinde de bu konuda düzenleme yapılmış, ilgili maddelerin Anayasa’ya aykırı olduğu gerekçesiyle yapılan iptal başvurusu üzerine Anayasa Mahkemesi, 2019/40 E. 2020/40 K. Sayılı ve 17/07/2020 tarihli kararında teminat kapsamının belirlenmesine ilişkin 2918 Sayılı Yasanın 92. maddesinin “i” bendinin Anayasaya aykırı olduğundan iptaline karar verilmiş, “h” bendinde yer alan sigorta teminatı kapsamında kalmadığı belirtilen “İlgililerin, sigortalının sorumluluk riski kapsamında olmayan tazminat talepleri” maddesine ilişkin gerekçesinde “2918 sayılı Kanun’un 92. maddesinin itiraz konusu (h) bendinde ilgililerin, sigortalının sorumluluk riski kapsamında olmayan tazminat taleplerinin zorunlu mali sorumluluk sigortasının kapsamında olmadığı belirtilmektedir. Kanun’da ilgililerin kimler olduğu belirtilmemiş ise de anılan ibareyle ifade edilenin kazaya uğrayan kişi dışında tazminat talep edebilecek kişiler olduğu anlaşılmaktadır. Kuralda yer alan “…sigortalının sorumluluk riski…” ibaresinin anlamı da değerlendirilmelidir. Yukarıda da açıklandığı üzere zorunlu mali sorumluluk sigortasının amacı işletenin Kanun’un 85. maddesinde düzenlenen hukuki sorumluluğunu güvence altına almaktır. Dolayısıyla bu hukuki sorumluluğunu sigorta ettirmekle yükümlü olan işletenin sigortalı konumunda olduğu, sigortalının sorumluluk riskinin ise Kanun’un 85. maddesinde düzenlenen hukuki sorumluluk kapsamında gerçekleşmesi olası risklerle sınırlı olduğu anlaşılmaktadır. Bu yönleriyle kuralın belirsiz olduğu söylenemez. Kural uyarınca sigortalının sorumluluk riski kapsamında değerlendirilemeyecek risklerden doğan tazminat taleplerinden dolayı zorunlu mali sorumluluk sigortasına dayanılarak sigorta şirketinden talepte bulunulmayacaktır. Mali sorumluluk sigortasının sigortalının kanundan doğan hukuki sorumluluğunu teminat altına almak amacıyla zorunlu kılındığı dikkate alındığında, sigortalının hukuki sorumluluğu kapsamında olmayan tazminat taleplerinden dolayı sigorta şirketinin de sorumlu tutulamamasının işin niteliği gereği olduğu anlaşılmaktadır. Sigorta şirketinin sorumluluğunun zorunlu mali sorumluluk sigortası ile teminat altına aldığı riskler ile sınırlandırılması suretiyle ilgililerin, işletenin dahi sorumlu olmadığı tazminat taleplerini sigorta şirketine yöneltmelerinin önüne geçilmesinin ve sigorta şirketinin mülkiyet hakkının korunmasının amaçlandığı anlaşılmaktadır. Bu bağlamda esasen sigortalıdan talepte bulunması mümkün olmayan ilgililerin, sigorta şirketinden de talepte bulunamamasının Anayasa’nın 17. ve 35. maddelerinde düzenlenen hakları ihlal ettiği söylenemez. Kuralın ilgililerin menfaatleri ile sigorta şirketinin menfaatleri arasında makul bir denge kurulmasını engelleyen bir yönünün bulunmadığı görülmektedir.” denilerek, 2918 Sayılı Yasa’nın 85/1. maddesi kapsamında kalmayan, üçüncü kişilerin zararlarının sigorta kapsamında kalmadığına yönelik bir düzenleme olduğundan bahisle düzenlemenin belirli olduğu ve Anayasaya aykırı olmadığından iptal talebinin reddine karar verilmiştir.
Buna göre, sigortalı/işleten’in vefatı nedeniyle, hak sahibi üçüncü kişilerin destek zararları yönünden, 01/06/2015 tarihli Genel Şartlarda yapılan düzenleme, 2918 Sayılı Yasanın 92/h maddesinin 26.04.2016 tarihinde yürürlüğe girmesi ve Anayasa Mahkemesi gerekçesinde söz konusu zararların 92. maddenin “h” bendi kapsamında değerlendirilecek olması karşısında, bu tarihten sonra meydana gelen kazalarda 2918 Sayılı Yasa’nın 85/1. Maddesi kapsamında işletenin sorumlu olmadığı hususların sigorta teminatı kapsamında olmayacağı kanun ile düzenlenerek açıklığa kavuşturulmuştur.
Bu nedenle 26.04.2016 tarihinden sonraki tek taraflı kazalarda zarar dolaylı yada doğrudan olsun, 2918 Sayılı Yasanın 85/1. maddesi gereğince işletenin sorumluluğu olmadığı durumlarda, sigortanın da sorumluluğu olmayacağı genel şartlar yanı sıra, KTK’da açık olarak düzenlenmiş olduğundan, sigortalının/işletenin zararlarının sigorta teminatı kapsamında olmadığı açık şekilde belirlenmiş, olduğundan mahkemece sigortalı araç sürücüsünün kusuru yanında vefat edenin işleten sıfatı olup olmadığını değerlendirerek davanın esası hakkında karar verilmelidir.
Somut olayda vefat eden sigortalı araçta yolcu olmakla birlikte araç işleteni/sigortalı olmasına göre vefatı nedeniyle desteğinden mahrum kalanların zararları KTK’nın 92. maddesi ve ZMMS Genel Şartları gereğince sigorta teminatı kapsamında kalmadığından davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile davanın kabulüne karar verilmiş olması doğru görülmediğinden, davalının buna ilişkin istinaf talebi yerinde görülmüştür.
Yukarıda açıklanan nedenlerle; davalı vekilinin istinaf talebinin kabulüne, mahkemece yapılan yargılamada eksiklik bulunmamasına, yapılan hata nedeniyle yeniden yargılmaya ihtiyaç duyulmamasına göre ilk derece mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince kaldırılarak, davacıların destek zararlarının sigorta teminatı kapsamında kalmadığından davanın reddine karar verilerek aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
I-Davalı vekilinin istinaf talebinin kabulü ile; Ankara 2. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından verilen 13/06/2019 tarihli, 2018/501 Esas – 2019/553 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
HMK’nın 353/1-b-2.maddesi uyarınca esas hakkında yeniden karar verilmesine, buna göre;
1- Davacıların davasının REDDİNE ,
2-Alınması gerekli 80,70 TL harcın peşin alınan 1.371,09 TL harçtan mahsubu ile fazladan alınan 1.290,39 TL harcın isteği halinde davacılara iadesine,
3-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirmiş bulunduğundan AAÜT uyarınca davalı …’tan 5.100,00 TL, davalı … … … 5.100,00 TL, davalı …’tan 5.100,00 TL, davalı …’tan 5.100,00 TL vekalet ücretinin alınarak davalıya verilmesine,
4-Davacılar tarafından yapılan yargılama giderinin davacılar üzerinde bırakılmasına ,
5-HMK’nın 333. Maddesi gereğince kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
İSTİNAF HARÇ VE YARGILAMA GİDERLERİ YÖNÜNDEN:
II-İstinaf eden davalı tarafça yatırılan 6.085,00-TL istinaf karar ve ilam harcının talep halinde davalıya iadesine,
lll-İstinaf başvurusu nedeniyle davalı tarafından yapılan 121,30-TL istinaf başvuru harcı ve 32,50-TL tebligat ve posta giderleri olmak üzere toplam 153,80-TL’nin davacılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davalıya verilmesine,
lV-HMK’nun 333. maddesi gereğince kullanılmayan istinaf gider avansının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
V-HMK’nın 359/4.maddesi gereğince kararın taraflara usulüne uygun olarak tebliğine,
VI- Ankara 12. İcra Müdürlüğünün 2019/10843 Esas Sayılı dosyasına depo edilen 500.000,00-TL bedelli teminat mektubunun yatırana iadesine,
Duruşma açılmadan dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK.nın 361/1 maddesi uyarınca kararın usulen tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere 27/01/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

…..

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.