Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2019/2381 E. 2022/111 K. 27.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No….
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ

….

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 18/07/2019
NUMARASI :…
DAVANIN KONUSU : Tazminat
KARAR TARİHİ : 27/01/2022
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 07/02/2022

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davacı vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacı vekili, 06.05.2014 tarihinde davalının zorunlu mali sorumluluk sigortacısı olduğu aracın karşıdan karşıya geçmeye çalışan davacıya çarpması sonucu davacının ağır şekilde yaralandığını, davalı aleyhine Ankara 6.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/1624 E. – 2017/216 K. sayılı dosyası ile dava açtıklarını, anılan karar gereğince davacının %22,2 maluliyetine göre davanın kısmen kabulü ile 9.980,61 TL geçici iş göremezlik, 38.514,83 TL sürekli iş göremezlik zararı olmak üzere toplam 48.495,44 TL maddi tazminata karar verildiğini, … 13.06.2017 tarihli raporuyla davacının maluliyet oranının %80 olarak belirlendiğini, gelişen durum nedeniyle davalıya 04.01.2019 tarihinde başvurmalarına rağmen ödeme yapılmadığını belirterek davacının maluliyeti konusunda ATK 3.ihtisas Dairesinden rapor alınarak fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 1.000,00 TL sürekli ve geçici işgörmezlik tazminatının kaza tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesin talep etmiştir.
Davalı sigorta şirketine; dava dilekçesi tebliğ edilmemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI:
Mahkemece, aynı taraflar arasında aynı davanın daha önce Ankara 6.ATM’nin 2014/1624 E.sayılı dosyası üzerinden görüldüğü ve kararın kesinleştiği anlaşılmış olmakla davanın HMK’nun 114/1-i ve 115. maddeleri gereğince usulden reddine karar verilmiş; hükme karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvuru yapılmıştır.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; 06.05.2014 tarihinde meydana gelen trafik kazası neticesinde ağır şekilde yaralanan davacı adına daha evvel davalı … ….. Sigorta A.Ş. aleyhine Ankara 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/1624 E. – 2017/216 K. sayılı dosyası ile (fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla) maddi tazminat davası açılmış olup bu dosyada ….. Tıp Anabilim Dalı Başkanlığından alınan, davacının %22,2 oranında malul kaldığına yönelik rapor doğrultusunda karar verilmiş ise de davacının maluliyet oranında artış meydana geldiğini, davacının maluliyetinde meydana gelen artıştan kaynaklı zararın tazmini için eldeki davanın açıldığını, ancak Yerel Mahkeme tarafından “aynı taraflar arasında, aynı davanın daha önce Ankara 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/1624 E. sayılı dosyası üzerinden görüldüğü ve kararın kesinleştiği” gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verilmiş ise de verilen kararın hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğunu,
Sürekli iş göremezlik oranında her artışın yeni bir olgu, yeni bir dava konusu olduğunu, bahse konu davaların tarafları aynı ancak dava konusunun (talep sonucu) aynı olmadığını, işbu davada dava dilekçesinde de belirtildiği üzere davacının kaza neticesinde doğan artan zararının karşılanmasının talep edildiğini, zira kazanın üzerinden uzun bir süre geçmesine rağmen davacının kafatasındaki kırık ve çökme sebebiyle bilinç kaybı ve unutkanlık yaşadığını, tek başına dışarı çıkamadığını ve yürümekte zorluk yaşadığını, dava dilekçesinin ekinde sunulan…..i 13.06.2017 tarihli…… raporuna göre de davacının %80 oranında malul kaldığının tespit edildiğini, Yargıtayın kökleşmiş kararlarında kesinleşmiş karar olsa dahi artan zarardan sigorta şirketinin sorumlu olduğunun belirtildiğini,
Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 17.01.2017 tarih ve 2017/13399 E.-2017/198 K. sayılı kararında; “Davacı, 25.07.2011 tarihinde açmış olduğu … 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2011/776 Esas sayılı davası ile 04.06.2008 tarihli aynı kazayla ilgili olarak aynı davalı aleyhine fazlaya dair haklarını saklı tutarak maluliyet sebebiyle 20.000 TL maddi tazminat isteminde bulunmuş, 20.10.2011 tarihli ibranameyle 22.152,64 TL bedel karşılığında davalıyı kayıtsız şartsız ibra etmiş, 20.10.2011 tarihinde feragat sebebiyle davanın reddine karar verilmiş ve 2 yıl içerisinde 06.06.2013 tarihinde işbu davayı açmıştır. Davacı işbu davayı açarken tazminat miktarı belirlenmeden doğmamış haktan feragatin mümkün olmadığını belirtmekle birlikte, maluliyetinin arttığı iddiasına da dayanmıştır. Zarar görenin zararı öğrenmesinde amaç, zararın mahiyeti (kapsamı) ve esaslı unsurları hakkında bir dava açmaya, davayı ciddi ve objektif şekilde desteklemeye ve davanın gerekçelerini göstermeye elverişli bütün hal ve şartları öğrenmiş olmasıdır. “Gelişen durum” aynı olaya dair olarak zaman içinde zararın artması veya yeni zararların doğması halidir. Bundan ayrı, zarar görenin kendi imkanlarıyla ya da başkasının yardımıyla zarar verici fiilin sonuçlarının gidişini ve kesinleşen durumu değerlendirebilmesi gerekir. Özellikle vücut bütünlüğünün ihlalinden doğan zarar ancak bakım ve tedavi sonucunda düzenlenen hekim raporuyla belli bir açıklığa kavuşmaktadır. Somut olayda davacının sunmuş olduğu ….. Hastanesi tarafından düzenlenen 06.09.2011 tarihli özürlü sağlık kurulu raporuna göre davacının…kompresyon fraktürü teşhisiyle %13 oranında sürekli malul kaldığı belirlenmiştir. İşbu davada mahkemece aldırılan…… Başkanlığı’nın 04.09.2013 tarihli raporunda ise Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği (… Sağlık İşlemleri Tüzüğü)’ne göre davacının ……. kırığı sebebiyle % 31,2 oranında sürekli malul kaldığı tespit edilmiştir. Mahkemece … .. Başkanlığı’ndan alınan rapora itibar edilerek hüküm kurulmuştur. Eksik inceleme ile karar verilemez. Davacı, feragat tarihinden sonra maluliyet oranında gelişen durum bulunduğu tespit edildiği takdirde ettiği 20.10.2011 tarihinden sonraki tüm tedavi evrakları da getirtilerek, gerekirse davacının muayenesi de sağlanarak davadan feragat tarihinden sonra tedavilerinin devam edip etmediği, feragat tarihinden sonra maluliyet oranında gelişen bir durum bulunup bulunmadığı ve maluliyet oranı kaza tarihinde yürürlükte bulunan …… göre belirlenmek suretiyle ayrıntılı, gerekçeli, denetime elverişli ek rapor aldırılarak sonucuna göre karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir.” denilerek, söz konusu alacağın ne şekilde kanıtlanabileceği ve mağdurun artan maluliyet sebebi ile kesinleşmiş karar olsa dahi tazminat talep edebileceğinin belirtildiğini,
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 25.03.2019 tarih ve 2019/1482 E. – 2019/2506 K. sayılı kararının ise; “Eldeki davada davacının, dava konusu olay nedeni ile uğradığı işgücü kaybı oranı önce %66 olarak saptanmış, ilerleyen aşamada ise bu oran %88’e çıktığı tespit edilmiştir. Şu durumda, haksız eylemden kaynaklanan zararlı sonuç bakımından gelişen durumun söz konusu olduğu açıktır. Öyle ki davacı da birleşen (2012/100 esas sayılı) davada, gelişen durum sonucunda oluşan kalıcı sakatlık nedeniyle yeniden maddi ve manevi tazminat isteminde bulunmuştur. Davaların tarafları aynı olmakla birlikte, dayanılan maddi olgular (vakıalar) anlamında dava sebepleri bir olmadığı gibi; dava konusu (talep sonucu) da aynı değildir. O halde mahkemece, yukarıdaki açıklamalar ışığında, davacının birleşen 2012/100 esas sayılı dosyasında talep etmiş olduğu artan maluliyetine ilişkin artan bir zararı bulunup bulunmadığı araştırılarak, maddi ve manevi tazminat koşullarının oluşup oluşmadığı değerlendirildikten sonra sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş bu husus bozmayı gerektirmiştir.” şeklinde olduğunu belirterek istinaf isteminin kabulü ile yerel mahkeme kararının kaldırılmasına davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Davacı vekilinin istinaf sebepleri ile sınırlı olarak, dosya içerisindeki bilgi ve belgeler, mahkeme kararının gerekçesi, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesi ile yapılan inceleme sonunda;
Dava, trafik kazasında yaralanmadan kaynaklanan maddi (sürekli ve geçici işgörmezlik) tazminat istemine ilişkindir.
Davacı vekili eldeki dava ile davacının maluliyet oranında artış meydana geldiğini, davacının maluliyetinde meydana gelen artıştan kaynaklı olarak fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 1.000,00 TL maddi tazminatın (sürekli ve geçici işgörmezlik) tahsilini istemiştir.
Bazı hallerde, zararın öğrenilmesi, onun kapsamının değil, varlığının öğrenilmesi anlamındadır. Zararın varlığı, niteliği ve esaslı unsurları hakkında bir dava açmaya, o davayı ciddi ve objektif bir şekilde desteklemeye, gerekçelerini göstermeye elverişli, yeterli hal ve şartların öğrenilmesi, zararın öğrenilmiş sayılması için yeterlidir.
Buna karşılık ortaya çıkan zarar, kendi özel yapısı içerisinde, sonradan değişme eğilimi gösteriyor, kısaca, zararı doğuran eylem veya işlemin doğurduğu sonuçlarda (zararın nitelik veya kapsamında) bir değişiklik ortaya çıkıyor ise, artık “gelişen durum” ve dolayısıyla, gelişen bu durumun zararın nitelik ve kapsamı üzerinde ortaya çıkardığı değişiklikler söz konusu olacaktır. Böyle hallerde, zararın kapsamını belirleyecek husus, gelişmekte olan bu durumdur ve bu gelişme sona ermedikçe zarar henüz tamamen gerçekleşmiş olmayacaktır. (HGK, 15.11.2000 gün ve: 2000/21-1609 K: 2000/1699, 4.HD 13.05.1980 gün ve 1980/3493-6206 sayılı; 26.01.1987 gün, 1986/7532 esas, 1987/485 karar sayılı kararı).
Gelişen durumun varlığı halinde, gelişen durumun sona ermesinden itibaren zamanaşımı süresi içinde dava açılması gerekir. Gelişen durum; olay sonucu meydana geldiği halde, başlangıçta bilinen yaralanmalar dışında, sonradan ortaya çıkan veya gelişen, olaya bağlı vücut bütünlüğünü bozan sonuçlar olarak tanımlanabilir. Gelişen durumun olup olmadığı ise her olaya özgü olarak kanıtlara göre değerlendirilir. Davacıdaki yaralanmanın hangi tarihte tedaviyle tamamen sona erdiği, bu yaralanmadan dolayı gelişen bir durum olup olmadığı, varsa hangi tarihte gelişen durumun sona erdiği; diğer bir anlatımla, daimi iş gücü kaybının kesin olarak belirlenebilmesi için tedavilerinin ne zaman sona ereceği ve kesin maluliyet oranının hangi tarihte belirlenebileceğinin tespiti önemlidir.
Davacı tarafça aynı kazaya ilişkin olarak, 17.11.2014 tarihinde davalı … …. Sigorta A.Ş. aleyhine Ankara 6. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/1624 E. – 2017/216 K. sayılı dosyası ile (fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla) maddi tazminat davası açılmış, anılan dosyada….alınan ve davacının %22,2 oranında malul kaldığına yönelik rapor doğrultusunda davanın kısmen kabulü ile 9.980,61 TL geçici iş göremezlik, 38.514,83 TL sürekli iş göremezlik zararı olmak üzere toplam 48.495,44 TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verildiği, kararın 17.01.2019 tarihinde kesinleştiği anlaşılmaktadır. Davacı vekili iş bu davada gelişen duruma bağlı sürekli ve geçici iş göremezlik tazminatı talep etmiştir. Davacının dilekçe ekinde ibraz ettiği 13.06.2017 tarihli … tarafından düzenlenen Engelli Sağlık Kurulu raporunda davacının engel oranının %80 olduğu belirtilmiştir. Davacı vekili iş bu raporda belirlenen maluliyet oranına yönelik fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak, davacının kaza sonucu maluliyetinin arttığından, başka bir ifade ile gelişen durum olduğundan bahisle eldeki davayı açmıştır.
HMK.nın 303. maddesinde kesin hüküm “Bir davaya ait şeklî anlamda kesinleşmiş olan hükmün, diğer bir davada maddi anlamda kesin hüküm oluşturabilmesi için, her iki davanın taraflarının, dava sebeplerinin ve ilk davanın hüküm fıkrası ile ikinci davaya ait talep sonucunun aynı olması gerekir.
(2) Bir hüküm, davada veya karşılık davada ileri sürülen taleplerden, sadece hükme bağlanmış olanlar hakkında kesin hüküm teşkil eder.” şeklinde belirtilmiştir. Buna göre bir davaya ait şeklî anlamda kesinleşmiş olan hükmün, diğer bir davada maddi anlamda kesin hüküm oluşturabilmesi için, her iki davanın taraflarının, dava sebeplerinin ve ilk davanın hüküm fıkrası ile ikinci davaya ait talep sonucunun aynı olması gerekir.
Somut olayda davacı tarafından davalı sigorta şirketi aleyhine Ankara 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/1624 E. 2017/216 K. sayılı dosyası ile (fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla) maddi tazminat davası açılmış, anılan dosyada A.Ü.T.F. Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığından alınan ve davacının %22,2 oranında malul kaldığına yönelik rapor doğrultusunda davanın kısmen kabulü ile 9.980,61 TL geçici iş göremezlik, 38.514,83 TL sürekli iş göremezlik zararı olmak üzere toplam 48.495,44 TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir. Eldeki davada ise gelişen durum nedeniyle artan maluliyete (%22,2’den %80’e çıkan) dair sürekli iş göremezlik tazminatı ile birlikte geçici iş göremezlik talep edilmekle, kesinleşen Ankara 6. Asliye Ticaret Mahkemesinin2014/1624 E. – 2017/216 K. sayılı kararının iş bu dava yönünden kesin hüküm oluşturduğundan söz edilemez. Ankara 6.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/1624 E. – 2017/216 K. sayılı dosyasında hükme esas alınan A.Ü.T.F. Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığından alınan sağlık kurulu raporu 2014 tarihli olup, eldeki davada, dava dilekçesi ekinde ibraz edilen… engelli sağlık kurulu raporu 13.06.2017 tarihinde düzenlenmiş, bu raporda engel oranı da %80 olarak belirlenmiştir.
Bu durumda, davacı tarafından Ankara 6.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/1624 E. – 2017/216 K. Sayılı kararından sonra gelişen durumlar nedeniyle maluliyetin arttığı ileri sürüldüğünden, mahkemece davacının tedavisine ilişkin tüm belgeler getirtilerek, davacının yaralanması nedeniyle tedavileri tamamlanarak hangi tarihte sağlığına kavuşmuş sayılacağı, gelişen bir durum bulunup bulunmadığı, Ankara 6.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/1624 E. 2017/216 K. Sayılı kararında davacının maluliyetine esas alınan 27.05.2014 tarihli rapor ve davalı sigorta tarafından yapılan ödemeden sonra davacının devam eden tedavisi olup olmadığı, maluliyetin yapılan ödemeden sonra gelişen durumlardan kaynaklanıp kaynaklanmadığı, vücut çalışma gücü kaybının hangi tarihte kesin olarak belirlenebilir duruma geldiği, kaza nedeniyle maluliyet durumunun ve tespit edilen maluliyetin kaza ile illiyet bağının bulunup bulunmadığı konusunda İstanbul ATK 3. İhtisas Dairesi vb. kurum ve kuruluşlardan rapor alınarak, bu hususta gerekli araştırmalar yapıldıktan sonra artan bir maluliyetin olması halinde, söz konusu maluliyetin gelişen durumlardan kaynaklanıp kaynaklanmadığı değerlendirilerek hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, davanın esasına ve neticesine etkili olacak deliller toplanıp değerlendirilmeden, gelişen durum olup olmadığı hususunda denetime ve hüküm kurmaya elverişli herhangi bir rapor alınmadan, Ankara 6.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/1624 E. – 2017/216 K. Sayılı dosyasındaki dava ile iş bu davada ki taleplerin, dava sebebinin (gelişen durum) farklı olması nedeniyle kesin hüküm oluşturmayacağı gözetilmeden eksik inceleme ile yazılı olduğu biçimde karar verilmesi doğru olmadığından davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince ilk derece mahkemesinin kaldırılmasına, belirtilen hususlarda deliller toplanarak sonucuna göre karar verilmesi için dosyanın mahkemesine gönderilmesine, karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile Ankara 2. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından verilen 18.07.2019 tarihli, 2019/357 Esas 2019/700 Karar sayılı kararının, HMK’nın 353/1-a-6. maddesi gereğince KALDIRILMASINA, davanın yeniden görülüp sonucuna göre bir karar verilmesi için dosyanın yerel mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
2-İstinaf eden davacı tarafından istinaf peşin harcı olarak alınan 44,40 TL İstinaf karar harcının istek halinde istinaf eden davacıya iadesine,
3-İstinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda gözetilmesine,
4-Karar tebliği, kesinleştirme, harç iadesi işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK.nın 353/1-a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere 27.01.2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.