Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2019/2380 E. 2022/219 K. 03.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ

….

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 13/06/2019
NUMARASI …

DAVANIN KONUSU : Trafik Kazası Nedeniyle Maddi Tazminat
KARAR TARİHİ : 03/02/2022
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 11/02/2022

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davacı vekili ile davalı …Ş. vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacı vekili, 31.08.2016 tarihinde davalı … şirketine zorunlu mali sorumluluk sigortası ile sigortalı aracın davacı idaresinde bulunan araca çarptığını, meydana gelen kaza sonucu davacının ağır yaralandığını, kazanın meydana gelmesinde davalıya sigortalı araç sürücüsünün şeride tecavüz nedeniyle tam kusurlu olduğunu, Diyarbakır Çınar Asliye Ceza Mahkemesi tarafından 2017/137 E. numaralı dosyasında yargılamanın devam ettiğini belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere 100,00-TL sürekli, 50,00 TL geçici iş göremezlik tazminatı, 50,00-TL geçici bakım ve bakıcı giderinin temerrüt tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş, yargılama aşamasında sürekli iş göremezlik talebini 3.947,23 TL, geçici iş göremezlik talebini 4.198,22 TL, geçici bakıcı gideri zararı talebini 1.951,48 TL. olarak belirlemiştir.
Davalı vekili, davacının başvurusu üzerine hasar dosyası açıldığını, bu dosyadan 13.12.2017 tarihinde 11.678,43 TL ödendiği, davalının yükümlülüğünü yerine getirdiğini, 01.06.2015 tarihinde yürürlüğe giren zorunlu mali mesuliyet sigortası genel şartları gereğince TRH 2010 yaşam tablosunun esas alınması gerektiğini, davalının sigortalı araç sürücüsünün kusuru oranında sorumlu olduğunu, davacının kalıcı bir sakatlığının olup olmadığının tespit edilmesi gerektiğini, geçici iş göremezlik bedeli ve bakıcı gideri tazminatından davalının sorumlu olmadığını, davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece toplanan delillere ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; davalıya sigortalı … idaresindeki ….lakalı minibüsün önünde seyreden aracı sollamaya çıktığı sırada karşı istikametten gelen davacı yönetimindeki …lakalı araçla çarpıştığı,….plakalı araç sürücüsünün %80 oranında, davacının %20 oranında kusurlu olduğu,……..Yönetmelik hükümlerine göre davacının davaya konu kaza sebebi ile bedensel özür oranının %4 olduğu, iyileşme süresinin 4 aya kadar uzayabileceği, 45 gün bakıcı ihtiyacı bulunduğunun belirtildiği, davacının bakiye tazminat alacağının sigorta şirketi tarafından yapılan ödeme güncellendikten sonra 10.096,93 TL olduğu, sigorta şirketinin ödeme yaptığı tarih itibari ile temerrüde düştüğü gerekçesi ile davanın kabulü ile, 3.947,23 TL sürekli iş göremezlik tazminatı, 4.198,22 TL geçici iş göremezlik tazminatı,1.951,48 TL bakıcı gideri tazminatı olmak üzere toplam 10.096,93 TL’nin 08.12.2017 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş, karara karşı davacı vekili ve davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvuru yapılmıştır.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; davacı tarafından maluliyet raporu alınması için adli tıp ücreti olarak ödenen 1.140,00-TL’lik rapor masrafının yargılama gideri olarak sayılmadığını, 12.12.2018 tarihli Uyap Avukat Portalı üzerinden yapılan ödemeye ilişkin dekont gönderilerek ödenen adli tıp ücretinin yargılama gideri olarak sayılmasının talep edildiğini, mahkeme kararında bu hususta hiçbir şekilde açıklamaya yer verilmediğini, 1.140,00-TL’lik rapor ücretinin yargılama gideri olarak sayılması gerektiğini ileri sürmüştür.
Davalı … şirketi vekili istinaf başvuru dilekçesinde; dava konusu kaza nedeniyle 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 97. Maddesi gereğince dava açılmadan önce davalıya yazılı olarak başvuru yapılmadığını, dava şartının yerine getirilmediğini, davacının sigorta şirketine başvurusu üzerine hasar dosyası açıldığını ve 13.12.2017 tarihinde 11.678,43 TL. tazminat ödemesi yapıldığını, ödeme ile davalı şirketin tüm sorumluluğunu yerine getirdiğini, mahkemece alınan Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı tarafından hazırlanan raporda Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırılması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkındaki Yönetmelikte belirtilen kriterlerin esas alınmadığını,01.06.2015 tarihinde yürürlüğe giren Zorunlu Mali Mesuliyet Sigortası Genel Şartları A.5. maddesi ve Karayolları Trafik Kanunu’nun 90. Maddesi gereğince poliçe 30.05.2016 tarihinde tanzim edilmiş olduğundan yeni genel şartların uygulanması gerektiğini, maluliyet raporunun 28603 sayılı Yönetmeliği’nin 6 ve 8. Maddesine uygun şekilde düzenlenmediğini, özürlülük ölçütü kriterlerine göre değerlendirme yapılması gerektiğini, ilgili yönetmelik çerçevesinde özür oranı hususunda rapor vermeye yetkili kurumların Sağlık Bakanlığının sitesinde yayınlandığını, raporların bu yetkili kurumlardan alınması gerektiğini, özürlü sağlık kurulunun; iç hastalıkları, göz hastalıkları, kulak-burun-boğaz, genel cerrahi veya ortopedi, nöroloji veya ruh sağlığı ve hastalıkları uzmanlarından oluşması gerektiğini, Hacettepe üniversitesinden alınan raporun ise sadece adli tıp uzmanları tarafından düzenlendiğini, özür oranları tek tek değerlendirilmeksizin bir oran belirlendiğini, raporun, 28603 sayılı yönetmeliğin ekinde bulunan forma uygun tanzim edilmediğini, raporun davacının maluliyetinin sürekli olup olmadığı ile ilgili bilgi ihtiva etmediğini, olayın meydana geliş şekli göz önüne alındığında sigortalı sürücünün %80 kusurlu olduğunun kabulünün mümkün olmadığını, mahkemece öncelikle kusur raporu alınması ve çıkan kusur oranına göre hesap raporu alınması gerektiğini, hesap bilirkişisi raporunda; davacının gelirinin asgari ücret üzerinden hesap yapıldığını, bilirkişi raporu dikkatle incelendiğinde hesaplamanın hangi yaşam tablosu üzerinden yapıldığının tespit edilemediğini, hesaplamanın TRH 2010 yaşam tablosu üzerinden %1.8 teknik faiz kullanılarak yapılması gerektiğini, bilirkişi hesaplamasında hangi hesaplama kriterlerinin kullanıldığı bildirmediğini, davacının herhangi bir sosyal güvenlik kurumuna bağlı olup olmadığı, bağlı olması halinde kurumca yapılan ödemelerin sigorta şirketinden talep edilemeyeceği hususunu göz önünde bulundurmadığını,davacının ödeme tarihindeki verilere göre maddi zararının hesaplanması ve 13.12.2017 tarihinde yapılan 11.67843 TL. ödeme ile davacının zararının ne kadarının karşılandığının tespit edilmesi gerektiğini, bu şekilde hesaplama yapıldıktan sonra ödeme ile maddi zarar arasında açık nispetsizlik bulunup bulunmadığı belirlenerek açık bir nispetsizlik tespit edilmediği takdirde davacının maddi tazminat talep edemeyeceğinden davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, geçici iş göremezlik, geçici bakıcı gideri ile tedavi masrafları …… sorumluluğunda olduğunu, 6704 sayılı kanun ile Karayolları Trafik Kanunu’nun 92. Maddesi gereğince zorunlu mali sorumluluk sigortası genel şartları ve ekleri ile tanımlanan teminat içeriği dışında kalan taleplerin trafik sigorta poliçesi kapsamı dışında bırakıldığını, 08.12.2017 tarihinde temerrüdünün oluştuğu belirtilmiş ise de, davacının zararı karşılandığından temerrüt oluştuğunu kabul edilemeyeceğini, dava tarihinden itibaren yasal faize hükmedilmesi gerektiğini ileri sürmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE
Davacı vekili ile davalı vekilinin HMK.nın 355. Maddesi gereğince istinaf sebepleri ile sınırlı olarak, dosya içerisindeki bilgi ve belgeler, mahkeme kararının gerekçesi, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesi ile yapılan inceleme sonunda;
Dava trafik kazasında yaralanmadan kaynaklanan maddi tazminat istemine ilişkindir.
Davacı vekili, davalı … şirketine zorunlu mali sorumluluk sigortası ile sigortalı aracın davacı idaresinde bulunan araca çarptığını, meydana gelen kaza sonucu davacının ağır şekilde yaralandığını belirterek geçici ve sürekli iş göremezlik tazminatı, geçici bakıcı gideri talep etmiş, mahkemece davalıya sigortalı araç sürücüsünün %80 oranında kusurlu olduğu kabul edilerek aktüer raporuna göre davanın kabulüne karar verilmiştir.
Davalı … şirketi; davacı tarafından davadan önce davalı … şirketine usulüne uygun başvuru olmadığını, dava şartı yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerektiğini ileri sürmüş ise de; Dava açılmadan önce sigorta şirketine başvuruyu düzenleyen 2918 sayılı KTK.nın 97. Maddesinde “sigorta kuruluşuna yazılı başvuruda bulunması” gerektiği belirtilmiş, bu yazılı başvuruya eklenmesi zorunlu olan ve dava şartı olan başvurunun yapılmamış sayılmasına neden olacak belgeler belirtilmemiştir. Dosya kapsamına göre dava açılmadan önce, davalının da kabulünde olduğu gibi davacı tarafından sigorta şirketine başvuru yapıldığı, davalı … şirketi tarafından hasar dosyası açıldığı ve 13.12.2017 tarihinde 11.678,43 TL ödeme yapıldığı da anlaşıldığından KTK.nın 97. Maddesinde belirtilmeyen belgelerin ibraz edilmemesi nedeniyle dava şartının yerine getirilmediğine ilişkin itiraz yerinde görülmemiştir.
2-Dosya kapsamına göre 31.08.2016 tarihinde meydana gelen kaza nedeniyle davacı tarafından sigorta şirketine başvuru yapılmış ve hasar dosyasında mevcut aktüer raporu ile davacının %4,1 maluliyet oranına göre hesaplanan 11.678,43 TL tazminatın 13.12.2017 tarihinde davacıya ödendiği belirtilmiştir. Dava açılmadan önce davalı … şirketi tarafından ödeme yapıldığından öncelikle yapılması gereken ödeme tarihi itibariyle yapılan ödemenin yetersiz olup olmadığının belirlenmesidir. Bunun için ödeme tarihi verileri dikkate alınarak gerçek zarar hesabı yapılması ve bulunacak tutar ile ödeme miktarının karşılaştırılması gerekir. Ödenen tazminat bedelinin yeterli bulunması halinde zarar görenin zararı karşılanmış sayılır. Dava açılmadan önce yapılan ödemenin yetersiz olduğu anlaşılırsa karar tarihine en yakın veriler dikkate alınarak tazminatın hesaplanması, zarar ve yararın denkleştirilmesi ilkesi gereğince yapılan ödemeye hesaplama yapıldığı tarihe kadar geçen süre için yasal faiz uygulanarak güncellenmesi ve hesaplanan tutardan mahsup edilmesi gerekir. Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda ödeme tarihi itibariyle davacının zararın karşılanıp karşılanmadığının belirlenmesi için ödeme tarihi esas alınarak hesaplama yapılmadığı gibi hesaplamaya esas alınan yaşam tablosu belirtilmemiş, işleyecek döneme ilişkin hesap yöntemi denetime uygun şekilde gösterilmemiş olduğundan hüküm kurmaya yeterli ve elverişli görülmemiştir.
Mahkemece; davalı tarafından düzenlenen zorunlu mali sorumluluk sigorta poliçesi de dosyada bulunmadığından sigorta poliçesi, hasar dosyası ve ödeme belgeleri dosyaya getirilerek ödemenin hangi zarar kalemi için yapıldığının belirlenmesi ve buna göre davacının ödeme tarihi itibariyle zararının karşılanıp karşılanmadığının tespiti için denetime uygun ve kazanılmış haklar gözetilerek rapor alınması gerektiğinden davalı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf sebepleri yerinde görülmüştür.
2-Davacı vekilinin istinaf sebeplerinin incelenmesinde; yargılama aşamasında davacı tarafından maluliyet raporu düzenlenmesi için ödenen ve dosyaya ibraz edilen rapor ücretinin yargılama giderlerine dahil edilerek davalıdan tahsiline ilişkin hüküm kurulmamış olması doğru görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, HMK.nın 355. Maddesi gereğince tarafların istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda 1. bentte belirtilen sebeplerle davalı vekilinin 2. Bentte belirtilen sebeple davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK.nın 353/1.a.6. maddesi gereğince ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve yeniden inceleme yapılmak üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine, davalı vekilinin diğer istinaf nedenlerinin şimdilik incelenmesine yer olmadığına, karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1- Davacı vekilinin ve davalı …Ş. vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ İLE; HMK.nın 353/1.a.6 maddesi gereğince ilk derece mahkemesi kararının KALDIRILMASINA,
Yeniden yargılama yapılması için dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE,
2-İstinaf yoluna başvuran taraflarca yatırılan peşin harcın istek halinde yatırana iadesine.
3-İstinaf yoluna başvuran tarafça yapılan yargılama giderinin ilk derece mahkemesi tarafından yapılacak yargılamada dikkate alınmasına,
4-Ankara 32. İcra Müdürlüğünün 2019/10518 esasına yatırılan 22.000,00 TL teminatın yatıran tarafa iadesine,
5-Karar tebliği, harç mahsup, iade ve tahsil işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu HMK’nun 353/1.a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 03.02.2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.


* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.