Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2019/2370 E. 2022/278 K. 10.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: ….
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ

…..

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

…..
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 11/07/2019
NUMARASI : …..

DAVANIN KONUSU : Tazminat
KARAR TARİHİ : 11/02/2022
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 24/02/2022

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davalı vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 14/03/2017 tarihinde, … idaresinde bulunan….. plakalı araç ile davacı idaresinde bulunan ….. plakalı aracın karıştıkları kaza sonucunda davacının ağır şeklide yaralandığını, kazanın oluşunda sigortalı araç sürücüsünün tam kusurlu olduğunu belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere 200,00-TL geçici iş göremezlik tazminatı ile 3.000,00-TL sürekli iş göremezlik tazminatının temerrüt tarihinden itibaren işleyen avans faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava açılmadan önce sigorta şirketine başvuru yapılmadığından davanın dava şartı yokluğundan reddinin gerektiğini, kazaya karışan ….. plakalı aracın Zorunlu Mali Mesuliyet Sigortasının davalı sigorta şirketi tarafından yapıldığını, kaza nedeni ile doğan zarardan davalı şirketin poliçe limiti ile sınırlı olarak ve sigortalısının kusuru oranında sorumlu olduğunu, geçici iş göremezlik tazminatı talepleri yönünden sorumluluğunun bulunmadığını, kabul anlamına gelmemek üzere, kazanın oluşuna ilişkin kusur durumu ile davacı tarafın yaralanmasına ilişkin maluliyet durumunun yürürlükteki mevzuata uygun olarak belirlenmesi gerektiğini, davalı şirketin yalnızca dava tarihinden itibaren faizden sorumlu olabileceğini, uygulanması gereken faizin ise yasal faiz olduğunu belirterek davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkeme; sigortalı araç sürücüsünün %100 kusurlu olduğu kaza sonucunda davacının vücut genel çalışma gücünü %5 oranında kayıp edecek ve 1 ay süre ile iş ve gücünden kalacak şekilde yaralandığını, kaza nedeni ile davacının oluşan maluliyet zararının aktüer bilirkişisi tarafından hesaplandığını belirterek, davanın kabulüne, 40.893,50-TL’nin 22/11/2017 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar vermiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacı tarafça davadan önce usulüne uygun başvuru olmadığından davanın dava şartı yokluğundan reddine karar verilmemesinin usule aykırı olduğunu, Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları gereğince davalı sigorta şirketinin geçici iş göremezlik tazminatından sorumlu olmamasına rağmen bu yönde hüküm tesisi, hükme dayanak yapılan maluliyet raporunun 1,5 yıllık süre beklenmeden ve Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırılması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmeliğinde belirtilen usulü uygun olarak alınmamasının, hesap raporunda ömür bitiş yaşının 99 yaş olarak alınmasının hatalı olduğu gibi yargılama gideri, vekalet ücreti ve harcın da hatalı olarak hesaplanması nedeni ile yerel mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE
İstinaf talebinde bulunan davalı vekilinin istinaf sebepleri doğrultusunda, dosya içerisindeki bilgi ve belgeler, mahkeme kararının gerekçesi, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesi ile yapılan inceleme sonunda;
Dava, trafik kazasından kaynaklanan cismani zarar nedeniyle geçici ve sürekli iş göremezlik tazminatı istemine ilişkindir.

Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, karara karşı davalı vekili istinaf isteminde bulunmuştur.
Hükme esas, davalı tarafından zarar gören kişiye ödenmesi gereken gerçek zararın belirlenmesi için alınan bilirkişi raporunda davacı için iş göremezlik tazminatının hesaplanmasında TRH 2010 yaşam tablosu esas alınarak bakiye ömür süresi belirlendiği belirtilmiş, ancak davacının muhtemel bakiye ömür süresi 99 yaş kabul edilerek bu yaşa göre hesaplama yapılmış olması doğru görülmemiştir. Yapılması gereken iş, Yargıtay tarafından da görüş değişikliği ile gerçek zararın belirlenmesinde kabul edilen ilkelere göre davacının TRH 2010 yaşam tablosuna göre bakiye yaşam süresinin belirlenmesi, bilinmeyen / işleyecek devre hesabı yapılırken, bilinen son gelirin her yıl için % 10 artırılıp, % 10 iskonto edilerek progresif rant yönteminin kullanılması ve davalı yararına oluşan kazanılmış haklarda gözetilerek hesaplama yapılması için konusunda uzman bilirkişiden rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde yapılan hesaplamaya göre hüküm kurulmuş olması doğru görülmeyerek yerel mahkeme kararı kaldırılmıştır.
Kabule göre de;
HMK’nun “Yargılama Giderlerine Hükmedilmesi” başlığını taşıyan 332. maddesinde; “yargılama giderlerine, mahkemece re’sen hükmedileceği, yargılama gideri, tutarı, hangi tarafa ve hangi oranda yükletildiği ve dökümün hüküm altında gösterileceği” belirtilmiştir.
Somut uyuşmazlıkta; mahkemece, hüküm fıkrasında aynen “Davacı tarafından yapılan 829,50 TL (ilk yargılama gideri, bilirkişi ücreti, posta gideri olmak üzere) yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,” karar verilmiştir.
Oysa; yukarıda yazılı yasal hükümler çerçevesinde; tarafların sorumlu oldukları yargılama giderinin hüküm fıkrasında gösterilmesi sırasında, yapılan gider kalemlerinin tek tek sayılması ve masraf tutarları belirtilerek dökümü yapılmak suretiyle, taraflar bakımından tereddüte yol açmayacak nitelikte hüküm kurulması gerekmektedir.
Bu itibarla; yargılama giderlerine ilişkin hüküm fıkralarının mahkemece giderlerin nelerden ibaret olduğu ve tutarlarının kalem kalem gösterilmek suretiyle denetime elverişli şekilde kurulması gerekirken; hükümde gider kalemleri ve her bir gider kalemi için ne kadar para harcandığı belirtilmeksizin davacı tarafından toplam 829,50-TL gider yapıldığı belirtilerek, davalı aleyhine hüküm kurulması da usul ve yasaya aykırıdır.
Açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK.nın 353/1.a.6. maddesi gereğince ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve yeniden inceleme yapılmak üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine diğer istinaf nedenlerinin şimdilik incelenmesine yer olmadığına, karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile; Ankara 2. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından verilen 11/07/2019 tarih, 2017/831 Esas 2019/674 Karar sayılı kararının, HMK’nın 353/1-a-6.maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
2-Dosyanın, davanın yeniden görülmesi için mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-İstinaf başvurma harcı dışında istinaf peşin harcı olarak alınan karar harcının istek halinde davalı tarafa iadesine,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından davalı taraf lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-Ankara 8. İcra Müdürlüğünün 2019/10327 esas sayılı dosyasına yatırılan teminat mektubunun yatıran tarafa iadesine,
6-İstinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesinde değerlendirilmesine,
7-Karar tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı iadesi işlemlerinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK.nın 353/1-a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere 11/02/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

…..

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.