Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2019/2362 E. 2022/441 K. 24.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No:….
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ

….

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

….

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 12/07/2019
NUMARASI ….

DAVANIN KONUSU : Maddi Tazminat (Trafik Kazasından Kaynaklı)

KARAR TARİHİ : 24/02/2022
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 24/02/2022

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davalı vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacılar vekili dava dilekçesinde; 01/05/2016 tarihinde ….. plakalı araçların karıştığı trafik kazasında davacıların mirasbırakanı ve desteği …’ın vefat ettiğini, … plakalı aracın davalı tarafından ZMMS poliçesi ile sigortalandığını, kusurun bu araç sürücüsüne ait olduğunu belirterek, fazlaya ilişkin haklar saklı kalarak müteveffanın çocukları …, …, …, … ve … için ayrı ayrı 1.000’er TL, eşi … için 5.000,00-TL destekten yoksun kalma tazminatının kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini istemiş, yargılama sırasında talep artırım dilekçesi vererek bilirkişi raporu doğrultusunda toplam 224.542,08-TL istemiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; sigortalı araç sürücüsünün kusursuz olduğunu, müvekkili şirketin herhangi bir sorumluluğu bulunmadığını, sigorta şirketinin sorumluluğunun, sigortalının kusurlu olması halinde ve kusur oranında söz konusu olabileceğini, davacıların destekten yoksun kalıp kalmadıkları hususunun tespit edilmesi gerektiğini bildirerek davanın reddini istemiştir,
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece, davacıların murisi ve desteğinin 01/05/2016 günü meydana gelen trafik kazasında vefat ettiği, kazanın oluşumunda davacıların murisi ve desteği …’ın olayda %40 oranında kusurlu bulunduğu, davalı sigorta şirketine ZMMS poliçesi ile sigortalı olan … plaka sayılı araç sürücüsü …’ın olayda %60 oranında kusurlu olduğu, davacıların davalı sigorta şirketinden destekten yoksun kalma tazminatı talep edebileceği, davacılara rücuya tabi bir ödeme yapılmadığı, davacıların davalı sigortaya 21/02/2017 tarihinde başvurdukları gözetildiğinde temerrüt tarihinin 03/03/2017 olduğu, aracın zorunlu mali sorumluluk sigortacısı olan sigorta şirketinin zararları teminat altına aldığı, davacıların asgari ücret üzerinden hesabı yapılan denetime elverişli, Yargıtay içtihatlarına ve somut olayın koşullarına uygun olarak hazırlanan bilirkişi raporuna göre poliçe limitiyle sınırlı ve sorumlu olmak üzere destekten yoksun kalma tazminatı alabilecekleri anlaşıldığından tespit olunan tazminatın davacılar tarafından davalı sigorta şirketinin temerrüde düşürüldüğü 03.03.2017 tarihinden itibaren sigortalı aracın kullanım şekli gereği yasal faiz işletilerek davalıdan tahsiline karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle davanın kabulüne, davacı eş … için 119.110,34-TL, davacı çocuk … için 30.866.91-TL, davacı çocuk … için 24.407,54-TL, davacı çocuk … için 21.332,48- TL, davacı çocuk … için 15.694,87-TL, davacı çocuk … için 13,130,84-TL destekten yoksun kalma tazminatının 03/03/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı sigorta şirketinden tahsili ile davacılara ödenmesine, (sigorta şirketinin sorumluluğunun poliçe limiti ile sınırlı olduğunun tespitine) karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı sigorta şirketi vekili istinaf dilekçesinde, sigortalı araç sürücüsünün %60 kusurluymuşçasına müvekkil şirket aleyhine hüküm kurulmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, kaza tespit tutanağında; “meydana gelen kazanın oluşumu ile ilgili olarak sürücü … KTK 84/c maddesini ihlal ettiğinden kusurlu olduğu diğer sürücüler … ve …’ın ise kusurlarının olmadığı görüş ve kanaatine varılmıştır.” ayrıca not olarak da ”Sürücü …’ın kullandığı…. plakalı aracın hız radarına 170 km de takılı kalmıştır” belirlemesinin yapıldığı, sigortalı araç sürücüsü …’ın kusurlu olmadığı, davacı …’ın ise….İkiden fazla şeritli taşıt yollarında, karşı yönden gelen trafiğin kullandığı şerit veya yol bölümüne girmek yasaktır ” maddesi uyarınca kusurlu olduğu yönünde tespitte bulunulduğunu, İTÜ Karayolları kürsüsü kusur raporunda ise; sigortalı araç sürücüsü …’ın %60 oranında, davacı müteveffa …’ın ise %40 oranında kusurlu olduğu yönünde kanaatte bulunulduğunu, dosyada kaza tespit tutanağı ve mevcut bulunan bilgi ve belgeler ışığında; müvekkil şirketin ….. aracılığıyla yaptırdığı kusur tespit raporuna göre; karşı araç sürücüsü müteveffa …’ın, KTK. mad. 84/b maddesinde belirtilen ‘Taşıt giremez trafik işareti bulunan karayoluna veya bölünmüş karayolunda karşı yönden gelen trafiğin kullandığı şerit, rampa ve bağlantı yollarına girmek’ kuralını, KTK.mad. 84/c maddesinde belirtilen ‘İkiden fazla şeritli taşıt yollarında, karşı yönden gelen trafiğin kullandığı şerit veya yol bölümüne girmek yasaktır’, KTK.mad. 46/c maddesinde belirtilen ‘Trafiği aksatacak veya tehlikeye sokacak şekilde şerit değiştirmemek’ ve KTK.mad. 51/2-a maddesinde belirtilen ‘Yönetmelikte belirlenen hız sınırlarını % 10’dan % 30’a (otuz dahil) kadar aşmak’ kurallarını ihlal ettiğinden bahisle %100 kusurlu bulunduğunu, Elazığ Cumhuriyet Başsavcılığı 2016/6606 Soruşturma ve 2016/11247 sayılı Kovuşturmaya Yer Olmadığına Dair Karara dayanak dosyada alınan kusur raporunda da açıkça belirtilmiş olduğu üzere…. plakalı otomobil sürücüsü …’ın asli kusurlu, …. plakalı araç sürücüsü …’un tali kusurlu olduğunu, kusur raporları arasındaki çelişkinin giderilmediğini, ayrıca ; bilirkişi tarafından yapılan hesaplamada, davacılara SGK tarafından bağlanan ölüm aylığı düşülmeksizin hüküm kurulduğunu, ölüm aylığının iş kazası sonucu bağlanması halinde rücuya tabi olduğunu, kurum cevaplarının çelişkili olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE
HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf edenlerin sıfatına göre ve istinaf sebepleri ile sınırlı kalmak kaydı ile yapılan istinaf incelemesi sonucunda;
Dava, destekten yoksun kalma tazminatına ilişkindir.
6098 sayılı TBK 55.maddesinde; “destekten yoksun kalma zararları ile bedensel zararlar, bu Kanun hükümlerine ve sorumluluk hukuku ilkelerine göre hesaplanır. Kısmen veya tamamen rücu edilemeyen sosyal güvenlik ödemeleri ile ifa amacını taşımayan ödemeler, bu tür zararların belirlenmesinde gözetilemez; zarar veya tazminattan indirilemez” düzenlemesi mevcuttur. Buna göre; rücu edilemeyen sosyal güvenlik ödemeleri yahut ifa amacı taşımayan ödemeler tazminattan indirilememekte, ifa amacı taşıyan ödemeler bulunması halinde davadan önce parayı alan ve bu dönem zarfında parayı kullanan davacı tarafın sebepsiz zenginleşmesinin önlenebilmesi için, davadan önce yapılan bu neviden ödemelerin güncellenmiş karşılığının hesaplanan tazminattan düşülmesi gerekmekte, rücu edilebilir sosyal güvenlik ödemeleri bulunması halinde ise sadece ödemeler toplamının hesaplanan zarar tutarından mahsup edilmesi gerekmektedir. Zira, sigortalıya veya hak sahiplerine Kurum tarafından 5510 sayılı yasa gereği yapılmış veya ileride yapılacak olan sosyal güvenlik ödemeleri (geçici iş göremezlik ödeneği, cenaze masrafları ve kız çocuklarına verilen evlenme ödeneği) ilgililere rücu edilmekte, sigortalıya bağlanan sürekli iş göremezlik geliri, sigortalının ölümü sebebiyle hak sahiplerine iş kazası ve meslek hastalığı sigortası kolundan bağlanan ölüm geliri bulunması halinde de bu gelirlerin ilk peşin sermaye değeri ilgililere rücu edilmektedir. Nitekim davaya konu kaza ve dava tarihi itibariyle yürürlükte olan 5510 sayılı Kanun’un 21. maddesinin 4. fıkrasında “iş kazası, meslek hastalığı ve hastalık, üçüncü bir kişinin kusuru nedeniyle meydana gelmişse, sigortalıya ve hak sahiplerine yapılan veya ileride yapılması gereken ödemeler ile bağlanan gelirin başladığı tarihteki ilk peşin sermaye değerinin yarısı, zarara sebep olan üçüncü kişilere ve şayet kusuru varsa bunları çalıştıranlara rücu edilir” düzenlemesine yer verilmiştir. Kurum tarafından yapılmış rücu edilebilir ödemeler, ifa amacı taşıyan ödeme niteliğinde olmayıp; bu ödemeler zarar sorumlularını sadece toplam zarar miktarından, zarar görene veya hak sahibine kurumun yaptığı ödemeler kadar sorumluluktan kurtarmaktadır. Bu yönüyle …. Kurumu tarafından davacıya rücuya tabi bir ödeme yapılıp yapılmadığının belirlenmesi, zararın tazmininden sorumlu olanların mükerrer ödeme yapmasının önüne geçilmesi ve zarar görenlerin gerçek zararlarının üzerinde sebepsiz zenginleşmemesi bakımından önem arz etmektedir.
Mahkemece SGK’ya yeniden müzekkere yazılarak murisin vefatı nedeniyle davacılara ölüm geliri mi, ölüm aylığı mı yada her ikisinin de bağlanıp bağlanmadığı sorularak, SGK tarafından desteğin hak sahiplerine bağlanan gelirin peşin sermaye değeri, rücuya tabi olup olmadığı, yapılan ödemenin miktarı ve niteliği ile ilk peşin sermaye değeri tutarının ne olduğu, rücuya tabi olup olmadığı hususlarının sorulması, dayanak ödeme belgelerinin temin edilmesi bu durumun kesin olarak tespiti ile, gelirin rücuya tabi olması halinde 5510 sayılı kanun’un 21. maddesi hükmü gereği şartları var ise tazminattan düşülmesi suretiyle davacı tarafın talep edebileceği tazminat miktarının belirlenmesi gerekirken, yazılı şekilde eksik inceleme ile hüküm tesisi yerinde görülmemiştir. (Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2019/4286 E. 2020/2097 K.Yargıtay17. Hukuk Dairesi 2018/1802 E. 2020/675 K)
Bu nedenle davalı vekilinin istinaf isteminin kabulüyle, mahkemece uyuşmazlığın çözümünde etkili olan delillerin toplanmamış ve değerlendirilmemiş olması nedeniyle yerel mahkeme kararının HMK’nın 353/1-a-6. maddesi gereğince kaldırılmasına, davanın esası hakkında karar verilmek üzere yeniden yargılama yapılması için dosyanın mahkemesine gönderilmesine, kaldırma sebebine göre davalı vekilinin sair istinaf sebeplerinin incelenmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile, Ankara 12. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından verilen 12/07/2019 tarihli 2017/385 Esas – 2019/815 Karar sayılı kararın, HMK’nın 353/1-a-6. maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
Kararın kaldırılma sebebine göre, davalı vekilinin sair istinaf taleplerinin İNCELENMESİNE YER OLMADIĞINA,
2-Dosyanın, davanın yeniden görülmesi için mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-İstinaf eden davalı tarafından yatırılan 3.835,00TL istinaf karar ve ilam harcının isteği halinde yatırana iadesine,
4-İstinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesinde değerlendirilmesine,
5-Karar tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı iadesi işlemlerinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
6-Ankara 12. İcra Dairesinin 2019/3367 sayılı dosyasına yatırılan 355.000,00-TL teminat mektubunun yatıran tarafa iadesine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK.nın 353/1-a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere 24/02/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

…..

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.