Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2019/2360 E. 2022/368 K. 17.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKESİ….
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ

….

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

….

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 29/04/2019
NUMARASI ……

DAVANIN KONUSU : Tazminat

KARAR TARİHİ : 10/02/2022
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 07/03/2022

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davalı … … … Sigorta Şirketi vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, 11.08.2017 tarihinde davalı … … … Sigorta Şirketine ZMSS poliçesi ile sigortalı, dava dışı …’ın sevk ve idaresindeki … plakalı çekici ve … plakalı römork ile davalı … Sigorta A.Ş’ne Zorunlu Mali Sorumluluk Sigorta Poliçesi ile sigortalı dava dışı …’in sevk ve idaresindeki … plakalı aracın karışmış olduğu çift taraflı trafik kazasında … plakalı araçta yolcu olarak bulunan davacının malul kalacak şekilde yaralandığını, davalı şirketlere yapılan başvurulardan sonuç alınamadığını belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile her bir davalı sigorta şirketinden ayrı ayrı 1.000,00’er TL sürekli iş göremezlik, 500,00’er TL geçici iş göremezlik tazminatının başvuru tarihlerinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte kusurları oranında tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş; 04/03/2019 tarihli talep artırım dilekçesi ile sürekli iş görememezlikten doğan dava değerini 48.304,38- TL’ye çıkarmıştır.
Davalı … … … Sigorta Şirketi vekili, kazaya karışan … plakalı aracın davalı şirkete 08.11.2016 – 08.11.2017 tarihleri arasında geçerli olmak üzere Zorunlu Mali Sorumluluk (Trafik) Sigorta Poliçesi ile sigortalı olduğunu, sigorta şirketinin sorumluluğunun sigortalı araç sürücüsünün kusur oranı ile sınırlı olduğundan kusur konusunda ve davacının maluliyeti, kaza ile maluliyet arasındaki illiyet yönünden ATK’dan rapor alınmasını, davacıya … … Kurumundan peşin sermaye değerli gelir bağlanıp bağlanmadığının araştırılarak, bağlanmış olması halinde maddi zarardan mahsubunun gerektiğini, olayda zarar görenin müterafîk kusurunun bulunması halinde kusuru oranında maddi zarardan indirim yapılmasını, geçici işgörmezlik tazminatının teminat dışı olduğunu, maddi zarar hesaplamasının aktüer bilirkişi tarafından yapılmasının zorunlu olduğunu, ticari faiz talep edilemeyeceğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Davalı … Sigorta A.Ş. vekili, davacının, davalı sigorta şirketine maluliyet raporu almadan başvurduğunu, eksikliği gidermediği için usulüne uygun yapılmış başvuru bulunmadığından davanın öncelikle usulden reddi gerektiğini, kazaya karışan davacının içinde yolcu olarak bulunduğu … plakalı aracın 08.07.2017 başlangıç tarihli Zorunlu Mali Sorumluluk (Trafik) Sigorta Poliçesi ile sigortalı olduğunu, sorumluluklarının sigortalı araç sürücüsünün kusuru oranında olmak kaydı ile şahıs başına azami poliçe teminat limiti olan 330.000,00-TL ile sınırlı bulunduğunu, davacının geçici iş göremezlik talebinin trafik sigortası genel şartlan gereğince teminat dışı olduğunu, geçici iş göremezlik taleplerinin tedavi giderleri kapsamında olup, 6111 sayılı yasa uyarınca şirketin tedavi giderleri nedeniyle herhangi bir sorumluluğunun bulunmadığını bu nedenle, davacının geçici iş göremezlik dönem zararının reddi gerektiğini, Adli Tıp Kurumundan Özürlülük Ölçütü Sınıflandırılması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümlerine göre davacının maluliyet oranının heyet raporu ile belirlenmesi, akabinde kusur oranına göre maddi tazminat miktarının T.C. Hazine Müsteşarlığına kayıtlı aktüer tarafından hesaplanması gerektiğini, olayda hatır taşımacılığı bulunması halinde bu nedenle indirim yapılması gerektiğini, davacının kaza tarihinden itibaren avans faizi talebinin yasal olmadığını, davanın haksız fiil esasına dayandığını ve davacının sigorta şirketinden talep edebileceği faiz oranının dava tarihinden itibaren yasal faiz olduğunu belirterek, davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece, kazanın 11/08/2017 tarihinde gerçekleştiği, poliçelerin 08/11/2016 ve 08/07/2017 tarihinde düzenlendiği anlaşıldığından yeni genel şartların uygulanacağını, davalı … Sigorta … Şirketine sigortalı kamyonet sürücüsünün %70, davalı … Sigorta … Şirketine sigortalı tır sürücüsünün %30 oranında kusurlu oldukları yönündeki bilirkişi raporundaki kusur dağılımına mahkemece iştirak edildiğini, …. hazırlanan rapora göre, davacının vücut çalışma gücünden %7 nispetinde kaybettiği, 4 ay süreyle iş göremezlik halinde kaldığı, 1 ay süre ile başka birinin bakımına muhtaç olduğunun tespit edildiğini, maluliyet raporu yeni genel şartlar uyarınca özürlülük ölçütü, sınıflandırılması ve özürlülere verilecek sağlık kurulu raporları hakkındaki yönetmeliğe göre düzenlendiğini, dosyaya sunulan maaş bordrosuna göre davacının Nisan 2018 tarihi itibariyle 1.680,30-TL net geliri olduğu ve söz konusu gelirin aynı dönemdeki asgari ücretin 1.048 katı olduğu gözetilerek hesaplamaların bu tespite göre yapıldığını, ayrıca rücuya esas SGK tarafından bağlanan gelir bulunmadığından bu yönde indirime gidilmediğini, dosyaya sunulan deliller itibariyle davacının müterafik kusuru olduğunun ispatlanamadığı ve yine hatır taşımasının söz konusu olmadığı, davacının iş arkadaşlarıyla işe gitmesi amacıyla araçta bulunduğunun anlaşıldığını, kaza yeni genel şartlar döneminde meydana gelmekle birlikte sigorta şirketinin geçici maluliyete dayalı tazminattan da sorumlu olduğu, yeni genel şartların A.5.b bendine göre trafik kazası nedeniyle çalışma gücünün kısmen veya tamamen azalmasına bağlı giderler sağlık teminatı kapsamında SGK sorumluluğunda düzenlenmiş ise de maddenin lafzından anlaşılması gerekenin geçici iş göremezliğe dayalı gelir yoksunluğu olmaması gerektiği çünkü ilgili maddenin giderden bahsettiğini, geçici maluliyete dayalı zararın ise bir kazanç kaybı içerdiğinden yapılmış bir giderin tazminin talep edildiğinin söylenemeyeceğini, bu nedenle geçici maluliyetten kaynaklı gelir kaybının sigorta şirketi sorumluluğunda olduğunun kabul edildiğini, sigorta şirketleri işletenin sorumluluğunu üstlendiklerinden TBK 61. maddeye göre müteselsil sorumlulukları söz konusu ise de davacı taraf dava dilekçesinde açıkça kusur oranına göre tazminat talebinde bulunduğundan ve talep artırım dilekçesinde de bilirkişi raporunun kusur oranına göre yaptığı hesabı kabul ettiklerinden her bir sigorta şirketinin kusuru oranında sorumlu tutulmasının taleple bağlılık kuralı gereği olduğunun gözetildiği, bilirkişi raporunda toplam tazminat tutarının dahil edilen 5.885,82-TL geçici iş görmemezliğe dayalı tutar 54.190,20-TL olan toplam tazminat tutarından mahsup edilerek kalıcı maluliyete dayalı tazminat tutarının 42.304,38-TL olduğunun belirlendiğini yukarıdaki tespitlere göre düzenlenen denetime elverişli kusur ve hesap bilirkişisi raporlarına itibar ile davalı … … Sigorta Şirketinin 14.491,31-TL kalıcı, 500,00-TL geçici maluliyetten kaynaklı, davalı … Sigorta Şirketinin 33.813,01-TL kalıcı, 500,00-TL geçici maluliyetten kaynaklı tazminat ödemesi gerektiği, her iki araç ticari olduğu için faiz türünün avans olması gerektiği, davalı … … Sigorta şirketinin müracaat tarihini ispatlar belge sunulmadığından bu davalı yönünden temerrüt tarihinin dava tarihi olması gerektiği, davalı … Sigorta Şirketine müracaat 03/10/2017 tarihinde yapıldığından ve sigorta şirketi müracaat üzerinden 8 iş günü geçtikten sonra temerrüte düşeceğinden bu davalı yönünden temerrüt tarihinin 16/10/2017 olduğu değerlendirilerek davanın kabulüne, 14.491,31-TL kalıcı maluliyetten kaynaklı, 500,00-TL geçici maluliyetten kaynaklı toplam 14.991,31-TL tazminatın davalı … … … Sigorta şirketinden dava tarihinden itibaren işleyecek değişen oranlı avans faizi ile birlikte alınarak davacıya verilmesine, 33.813,07-TL kalıcı maluliyetten kaynaklı, 500,00-TL geçici maluliyetten kaynaklı toplam 34.313,07-TL’nin 16/10/2017 tarihinden itibaren işleyecek değişen oranlı avans faizi ile birlikte davalı … Sigorta A.Ş. den alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş; hükme karşı davalı … … … Sigorta Şirketi vekili tarafından istinaf talebinde bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı … … … Sigorta Şirketi vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle ;
01.06.2015 tarihinde yürürlüğe giren genel şartlar gereği geçici iş göremezlik zararı sağlık giderleri teminatına alınmış olup sağlık giderleri teminatı … … Kurumunun sorumluluğunda olduğundan sigorta şirketlerinin sorumluluğu bulunmadığını, davacının bu yöndeki taleplerinin reddi gerekirken kabulünün yasaya aykırı olduğunu,
Yargılama kapsamında davacıların zararının hesaplanması için alınan hesap ve kusur tespitini içeren bilirkişi raporunun HMK 280. maddesi gereğince kendilerine tebliğ edilmediğini, dolasıyla davalı şirketin savunma ve hukuki olarak dinlenilme hakkının mahkemece ihlal edildiğini, bu nedenle kararın kaldırılması gerektiğini, raporun taraflara tebliğinin bozma nedeni olacağı hususunun emsal Yargıtay kararında da vurgulandığını,
Yerleşik Yargıtay kararları ve 6098 sayılı TBK md. 55 amir hükmü gereği; … … Kurumlarınca yapılan rücuya tabi ödemelerin, tazminat hesabından indirilmesi gerektiğini, bu çerçevede, 5510 sayılı kanun 18. ve 21. maddeleri gereği, geçici iş göremezlik ödemesi; hastalık ödemesi ve sürekli iş göremezlik nedeniyle iş kazası sonucu bağlanan gelirin ilk peşin sermaye değeri; iş kazası sonucu vefat halinde kısa vadeli sigorta kolundan bağlanan gelirin ilk peşin sermaye değeri rücuya tabi ödeme ve gelirlerden olduğunu, dolayısıyla; … … Kurumuna yazı yazılarak geride kalan hak sahiplerine ödeme yahut gelir bağlanıp bağlanmadığı, rücuya tabi olup olmadığı sorularak; olay iş kazası teşkil ediyorsa iş kazası tahkikatı ve bildirimi yapılıp yapılmadığı incelenerek, davacıya gerekirse bu hususta süre verilmeli ve bağlanacak gelirin tespitinin bekletici mesele yapılması gerektiğini, aksi halde, davacıya davalı şirketten tazminat ödendiği gibi, … … Kurumlarınca da aynı zarara ilişkin ödeme yapılmakta ve SGK mevzuatı gereği sigorta şirketine rücu edilmekte; bu halde sigorta şirket aynı zarar nedeniyle mükerrer ödeme yapmak durumunda kaldığını bu nedenle mahkemece SGK’ya müzekkere yazılarak davacıya ödeme yapılıp yapılmadığının tespiti ile olay 5510 sayılı kanun md.13 uyarınca iş kazası teşkil ediyor ise davacılara iş kazası bildirimi yapmak üzere süre verilmesini; bağlanacak gelirin tespitinin bekletici mesele yapılmasını gerektiğini, olayın trafik-iş kazası teşkil edip etmediğinin incelenmesi, SGK tarafından davacıya rücuya tabi ödeme yapılıp yapılmadığı; ayrıca olay iş kazası ise SGK’ya iş kazası bildirimi yapılarak gelir bağlanmasını talep edip etmediklerinin de incelenmesi gerektiğini ,bu nedenle kararın kaldırılmasını; iş kazası ve SGK gelirlerinin tespiti ile SGK gelir bağlanmasının bekletici mesele yapılmasını, rücuya tabi gelirlerin tazminattan mahsubunu ve davanın reddine karar verilmesi gerektiğini,
Sigortalı araç sürücüsünün kendisinden beklenebilecek tüm özen ve yükümlülüklere uygun davrandığını, kazanın meydana gelmesinde kusuru bulunmadığını, kusurun varlığı açısından zararlı sonucun bilinebilir ve öngörülebilir olması yeterli olmayıp, önlenebilir olmasının da zorunlu olduğunu, meydana gelen kazada sigortalı sürücü açısından öngörülebilirlik ve önlenebilirliğin mevcut olmadığını bu nedenlerle sigortalı araç sürücüsüne atfedilebilecek bir kusur söz konusu olmadığından davanın reddini gerektiğini, ayrıca dava konusu olay haksız fiilden kaynaklanmakta olup ticari iş niteliğinde olmadığından davacı vekilinin avans faizine yönelik taleplerinin de reddi gerektiğini, Yargıtay 17. HD 2011/7758 E. 2012/6081 K. Sayılı 11.05.2012 tarihli ilamında ticari faize hükmedilebilmesi için kazaya neden olan aracın ticari niteliği bulunması gerektiği ve kazanın ticari faaliyet esnasında meydana gelmesi gerektiğinin belirtildiğini, bu nedenle ticari faize hükmedilmesinin yasaya aykırı olduğunu,
Tazminatın ödenmemesi veya eksik ödenmesi nedeniyle, rapor hesap tarihi itibariyle yeni tazminat tutarı belirlendiğini, bu nedenle, hesaplamaya konu geçmiş dönem (bilinen dönem) zarar/kazanç tutarlarına rapor hesap tarihine kadar geçen süreye sadık kalınarak faiz tahakkuk ettirilmekte ve rapor hesap tarihi itibariyle güncel değerler hesaplandığını, rapor hesap tarihi itibariyle güncel değerler üzerinden tazminat hesabı yapıldığından davacı tarafın faiz talebine yer olmadığı, ancak rapor hesap tarihinden itibaren faiz talep edebileceğinden dava tarihinden itibaren faize hükmedilmesinin hatalı olduğunu, sonuç olarak kaza tarihindeki verilere göre hesap yapılması halinde davalı şirkete karşı, tazminata; temerrüt tarihinden itibaren faiz işletileceğini, ancak güncel veriler kullanılarak hesaplanan işleyecek dönem zararına ayrıca faiz işletilmesinin hakkaniyete aykırı olacağını, gelecek dönem zararına geçmiş tarihten faiz işletilmesinin tarafınca kabulünün mümkün olmadığını, bu nedenle ıslah tarihinden, bu talep kabul görmez ise rapor hesap tarihinden faiz işletilmesi gerekirken dava tarihinden itibaren hüküm kurulmasının dayanaksız ve isabetsiz olduğunu belirterek istinaf isteminin kabulü ile yerel mahkemece verilen hükmün kaldırılarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Davalı sigorta şirketi vekilinin istinaf sebepleri ile sınırlı olarak, dosya içerisindeki bilgi ve belgeler, mahkeme kararının gerekçesi, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesi ile yapılan inceleme sonunda;
Dava, trafik kazasında yaralanmadan kaynaklanan sürekli ve geçici iş görmezlik tazminatı istemine ilişkindir.
Davalıların zorunlu mali mesuliyet sigortacısı olduğu araçların çarpışması sonucu davalı … Sigorta A.Ş.’ye sigortalı araçta yolcu olan davacının yaralanması nedeni ile geçici ve kalıcı iş görmezlik tazminatı talep edilmiş, mahkeme tarafından talep gibi davalıların kusuru oranında davanın kabulüne karar verilmiştir. Karar davalı … … … Sigorta Şirketi vekili tarafından istinaf edilmiştir.
Mahkeme tarafından, kazanın oluşuna ilişkin olarak makine mühendisi bilirkişiden kusur raporu ile davacının maluliyetinden kaynaklı tazminatın tespiti için aktüer bilirkişiden 11.01.2019 tarihli rapor alınmıştır. Ancak alınan rapor davalı … … … Sigorta Şirketi vekiline usulüne uygun olarak tebliğ edilmemiştir.
T.C. Anayasası’nın 36/1 maddesinde, “Herkes meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı merciileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir” düzenlemesi yer almaktadır. 6100 Sayılı HMK’nın 27. maddesinde ise; “Davanın tarafları, müdahiller ve yargılamanın diğer ilgilileri, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahiptirler. Bu hak; yargılama ile ilgili olarak bilgi sahibi olunmasını, açıklama ve ispat hakkını içerir” düzenlemesine yer verilmiştir.
Yargılamanın sağlıklı bir biçimde sürdürülebilmesi, iddia ve savunma ile ilgili delillerin eksiksiz toplanıp tartışılabilmesi, davanın süratle sonuçlandırabilmesi, öncelikle tarafların yargılamanın aşamalarından haberdar edilmesi ile mümkündür.
Adil yargılanma hakkının kapsamında yer alan savunma haklarının etkin biçimde kullanılmasını teminen konulan yasal düzenlemelerden biri de, davada esaslı işlem olan bilirkişi raporlarının taraflara tebliğine ilişkin düzenlemedir. 6100 sayılı HMK’nın 280/1 maddesi “Bilirkişi, raporunu, varsa kendisine incelenmek üzere teslim edilen şeylerle birlikte bir dizi pusulasına bağlı olarak mahkemeye verir; verildiği tarih rapora yazılır ve duruşma gününden önce birer örneği taraflara tebliğ edilir” hükmünü içermektedir. Anılan tüm bu yasal düzenlemelerde, davada taraf olanların haklarının korunması amaçlanmış olup, tarafların yargılama süreçlerine etkin katılımının sağlanması ise, mahkemece yapılan tüm tebligatların usulüne uygun olması ile sağlanabilecektir.
Anayasanın 35 ve 36. maddeleri ile 6100 sayılı HMK’nın 27. maddesi uyarınca, taraflar dinlenilmeden, iddia ve savunmalarını beyan etmeleri için davet edilmeden hüküm verilemez. Aksi halde savunma hakkı kısıtlanmış olur. Yine, 6100 Sayılı HMK’nın 280. maddesi son cümlesi gereğince bilirkişi raporunun taraflara tebliğ edilmesi, 281/1. maddesi hükmüne göre de; tarafların bilirkişi raporunun tebliğinden itibaren 2 hafta içinde, raporda eksik gördükleri hususların bilirkişiye tamamlattırılmasını, belirsizlik gösteren hususlar hakkında bilirkişinin açıklama yapmasının sağlanmasını veya yeni bilirkişi atanmasını mahkemeden talep edebilecek durumda olmalarının sağlanması gerekmektedir.
Somut olayda; makine mühendisi ve aktüer bilirkişi tarafından düzenlenen 11.01.2019 tarihli kusur ve tazminat hesabına ilişkin raporunun davalı … … … Sigorta Şirketi vekiline tebliğ edilmediği anlaşılmaktadır. Adı geçen davalı sigorta şirketi vekili istinaf isteminde, bu usulü eksiklik nedeni ile kararın kaldırılmasın talep etmektedir. Adı geçen davalı vekiline 11.01.2019 tarihli kusur ve tazminat hesabına ilişkin bilirkişi heyeti raporunun usulüne uygun şekilde tebliğ edilerek ve iki haftalık beyan süresinin dolması beklenerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, adı geçen davalı tarafın savunma hakkını kısıtlayacak şekilde, yazılı olduğu biçimde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
SGK … … … Merkezinin 20.11.2018 tarihli cevabi yazısı gereğince SGK tarafından davacıya rücuya tabi ödeme ve gelir bağlanıp bağlanmadığı sorularak ödeme veya gelir bağlanmış olması halinde de peşin sermaya değerlerinin sorulması ve bu yönde aktüer bilirkişiden ek rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik incelemeye dayalı hüküm tesisi isabetli görülmediğinden davalı … … … Sigorta Şirketi vekilinin istinaf isteminin kabulüne, sair istinaf nedenleri incelenmeksizin, HMK’nın 353/1-a-6. maddesi gereğince kararın kaldırılmasına, davanın yeniden görülmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı … … … Sigorta Şirketi vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile; Ankara 6. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından verilen 29.04.2019 tarihli, 2017/722 Esas – 2019/344 Karar sayılı kararının, HMK’nın 353/1-a-6. maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
2-Dosyanın, davanın yeniden görülmesi için mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-İstinaf başvurma harcı dışında istinaf peşin harcı olarak alınan karar harcının istek halinde istinaf isteminde bulunan davalıya iadesine,
4-İstinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesinde değerlendirilmesine,
5-İİK’nın 36. maddesi gereğince Ankara 8. İcra Dairesinin 2019/7884 Esas sayılı dosyasına yatırılan 27.100,00 TL teminatın yatıran tarafa iadesine,
6-Kararın tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı iadesi işlemlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK.nın 362/1-a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere 10.02.2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

…..

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.