Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2019/2330 E. 2022/186 K. 03.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No…
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ

…..

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

….

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 28/05/2019
NUMARASI …..

DAVANIN KONUSU : Trafik Kazası Nedeniyle Maddi ve Manevi Tazminat
KARAR TARİHİ : 03/02/2022
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 14/02/2022

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı birleşen dava davalı … Sigorta AŞ. vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacı vekili, asıl davada dava dilekçesi ile, davalılardan sürücü …’ın sevk ve idaresindeki aracın, 19/02/2016 tarihinde trafikte seyri sırasında yolun en sağ şeridinde mal indirmekte bulunan çekici ve dorseye arkadan çarparak davacının yaralanmasına neden olduğunu, aracın davalı … adına tescilli olduğunu, … Sigorta A.Ş. tarafından ZMM sigorta poliçesinin düzenlendiğini, davacının işgücü kaybına uğradığını, belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 10.000,00 TL maddi tazminat, 30.000,00 TL manevi tazminat olmak üzere toplam 40.000,00 TL’nin kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı yandan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … Sigorta AŞ vekili cevap dilekçesi ile, şirket bünyesindeki plakadan ve davalı isimlerinden yapılan araştırmalarda dava konusu kaza tarihini kapsayan herhangi bir sigorta poliçesine rastlanmadığını bildirerek davanın reddini talep etmiştir.
Davalı …, davaya cevap vermemiş ancak devam eden yargılama oturumlarına katılarak davanın reddini talep etmiştir.
Birleşen Ankara 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/597 Esas 2018/603 Karar sayılı dosyasında davacı vekili dava dilekçesi ile, mahkemenin 2016/354 esas sayılı dosyasında husumetin sehven … Sigorta AŞ’ye yöneltildiğini, diğer davalı …’ın kullanmakta olduğu aracın davalı … Sigorta AŞ tarafından teminat altına alındığını davacının 19.02.2016 tarihinde meydana gelen kaza nedeniyle meslekte kazanma gücünü %21 oranında kaybettiğini belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 10.000,00 TL maddi tazminat, 30.000,00 TL manevi tazminat olmak üzere toplamda 40.000,00 TL tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiş, ıslah dilekçesi ile 66.811,63 TL maddi tazminatın birleşen davalı … Sigorta AŞ ile asıl davada davalı …’dan müştereken ve müteselsilen haksız fiil tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile, 30.000,00 TL manevi tazminatın ise asıl davada davalı …’dan haksız fiil tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Birleşen davada davalı vekili, davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece; asıl davada davalı … Sigorta A.Ş.’ye açılan davanın reddine, 12.000,00 TL manevi tazminatın davalı …’dan olay tarihi 09/02/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte tahsili ile davacıya ödenmesine, manevi tazminat talebine yönelik fazlaya ilişkin istemin reddine, birleşen Ankara 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/597 esas, 2018/633 karar sayılı dosyasında,5.634,74 TL geçici iş göremezlik tazminatı ile 76.806,92 TL sürekli iş göremezlik tazminatı olmak üzere toplam 82.441,66 TL tazminattan davalı … Sigorta A.Ş. tarafından 28/08/2018 tarihinde, davacı için 15.630,03 TL ödeme yapıldığı anlaşılmakla bu miktarın indirilmesi ile toplam 66.811,63 TL tazminatın birleşen davada davalı … Sigorta A.Ş. ve asıl davada davalı …’dan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine, alacağa davalı … Sigorta şirketi yönünden 18/07/2018 temerrüt tarihi, davalı … yönünden ise olay tarihi 09/02/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsili ile davacıya ödenmesine karar verilmiş, karara karşı birleşen dava davalı … Sigorta A.Ş. vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Birleşen dosyada davalı … Sigorta AŞ. vekili istinaf dilekçesinde; davacının belirlenen geçici işgöremezlik süresinin yerinde olmadığını, geçici iş göremezlik tazminatının teminat dışı olduğunu, sigortalı araç sürücüsüne atfedilen kusur oranını kabul etmediklerini, kendilerince davacıya 15.630,03 TL ödeme yapıldığını ve zararın karşılandığını, davacının, asıl alacağın fer’ilerine ilişkin talebinin haksız olduğunu, bir an için ödemenin yetersiz olduğu düşünülse dahi, bu yetersizliğin hangi unsurdan kaynaklandığının belirtilmesi gerektiğini, hükmedilen tazminata temerrüt tarihinden itibaren faiz işletilmesinin yerinde olmadığını, davacının maluliyetinin “Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması Ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmeliğe” göre tespit edilmesi gerektiğini belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE
İstinaf talebinde bulunan davalı … Sigorta AŞ. vekilinin istinaf sebepleri doğrultusunda, dosya içerisindeki bilgi ve belgeler, mahkeme kararının gerekçesi, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesi ile yapılan inceleme sonunda;
Dava ve birleşen dava, trafik kazasından kaynaklanan cismani zarar nedeniyle geçici ve sürekli iş göremezlik tazminatı ile manevi tazminat istemine ilişkindir.
Somut olayda kaza tespit tutanağı uyarınca, 19.02.2016 tarihinde sürücü …’ın, sevk ve idaresindeki aracıyla seyri esnasında sol şeritten sağa doğru şerit değiştirdiği, en sağ şeride geçtiğinde ön ilerisinde yolun en sağında durarak araç indirme işi yapan aracı ve sürücüsü yayayı gördüğünde fren tedbiri almasına rağmen park halinde indirme yapan sürücü yaya … ile birlikte araca arkadan çarparak yayanın yaralanmasına neden olduğu olayda hız kurallarının üzerinde seyretmek ve sürücü belgesiz araç kullanmak nedeniyle kusurlu olduğu, kazanın meydana gelmesinde yayanın kural ihlali olmadığının belirlendiği, Ankara 32. Asliye Ceza Mahkemesi’nde yapılan yargılamada alınan bilirkişi raporu uyarınca kazanın meydana gelmesinde davalı sürücü …’ın %80 oranında, sürücü …’ın %20 oranında kusurlu bulunduğunun belirlenmesiyle neticeten sanık …’ın taksirle yaralanmaya neden olmak suçundan cezalandırılmasına karar verilerek hükmün açıklanmasının geri bırakıldığı, kararın kesinleştiği, sürücü …’ın kullandığı aracın davalı … sigorta A.Ş. nezdinde kaza tarihini kapsar şekilde ZMM sigorta poliçesinin tanzim edilmiş olduğu, ….Başkanlığı’ndan alınan rapor uyarınca davacının kaza neticesi çalışma ve meslekte kazanma gücü kaybı oranının %21 olduğu, kaza nedeniyle mağdurun tedavisine başlanmasından itibaren tedavi süresince ortaya çıkan bakıcı ihtiyaç süresinin 2 ay olduğu, tıbbi iyileşme süresinin 6 aya kadar uzayabileceğinin belirlendiği, raporun Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybına İlişkin Yönetmeliğe göre düzenlendiği, mahkemece alınan aktüer bilirkişi raporunda, davacının 5.634,74 TL geçici, 76.806,92 kalıcı iş göremezlik tazminatı bulunduğunun belirlendiği, davalı … Sigorta tarafından birleşen davanın açılmasından sonra 28.08.2018 tarihinde maddi tazminat yönünden davacıya 15.630,03 TL ödeme yapıldığı, mahkemece davadan sonra yapılan ödemenin belirlenen tazminattan mahsubu ile yazılı şekilde hüküm kurulduğu anlaşılmıştır.
Olayın oluş şekli,kaza tespit tutanağı, ceza yargılamasında maddi vaka olarak kesinleşen kusur oranı nazara alındığında mahkemece hükme esas alınan kusur raporunun hüküm kurmaya ve denetime elverişli olduğu, davanın açılmasından sonra sigorta şirketi tarafından davacıya yapılan ödemenin hesaplanan tazminattan düşülmesiyle hüküm kurulmasında bir isabetsizlik bulunmadığı bu suretle davalı sigorta vekilinin bu yönlere ilişkin istinaf taleplerinin yerinde olmadığı anlaşılmıştır.
Davalı sigorta şirketi, davacının maluliyetinin Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümlerine göre belirlenmesi gerektiğini ileri sürmüştür.
Dava konusu olay 19/02/2016 tarihinde meydana gelmiş, davalı tarafından kazaya neden olan aracın poliçesi 09/02/2016 tarihinde düzenlenmiştir.
Olay tarihinde yürürlükte bulunan 2918 Sayılı KTK.nın 90. maddesinde “Maddi ve manevi tazminat; “Maddi tazminatın biçimi ve kapsamı ile manevi tazminat konularında Borçlar Kanununun haksız fiillere ilişkin hükümleri uygulanır.” düzenlemesi mevcuttur.
KTK.nın 90. maddesinin atıf yaptığı 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununda Haksız Fiillerden Doğan Borç İlişkileri bölümünün zararın belirlenmesine ilişkin TBK.nın 55. maddesinde ise “Destekten yoksun kalma zararları ile bedensel zararlar, bu Kanun hükümlerine ve sorumluluk hukuku ilkelerine göre hesaplanır. Kısmen veya tamamen rücu edilemeyen sosyal güvenlik ödemeleri ile ifa amacını taşımayan ödemeler, bu tür zararların belirlenmesinde gözetilemez; zarar veya tazminattan indirilemez. Hesaplanan tazminat, miktar esas alınarak hakkaniyet düşüncesi ile artırılamaz veya azaltılamaz. Bu Kanun hükümleri, her türlü idari eylem ve işlemler ile idarenin sorumlu olduğu diğer sebeplerin yol açtığı vücut bütünlüğünün kısmen veya tamamen yitirilmesine ya da kişinin ölümüne bağlı zararlara ilişkin istem ve davalarda da uygulanır.” denilmiş, yine TBK.nın “Tazminatın Belirlenmesi” başlıklı 51. maddesinde; “Hâkim, tazminatın kapsamını ve ödenme biçimini, durumun gereğini ve özellikle kusurun ağırlığını göz önüne alarak belirler.” denilmiş olmakla tazminatın somut olarak hesaplanmasına ilişkin kanuni düzenlemeler bulunmadığından tazminatın belirlenmesinde uygulanacak ilkeler Yargıtay’ın trafik kazalarından kaynaklanan tazminat davalarına bakan Hukuk Daireleri’nin içtihatları ile belirlenmiştir.
Olay tarihinden sonra 26/04/2016 tarihinde 2918 sayılı Karayolları Trafik kanunun 90. maddesinde yapılan değişiklik ile “Zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamındaki tazminatlar bu Kanun ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda öngörülen usul ve esaslara tabidir. Söz konusu tazminatlar ve manevi tazminata ilişkin olarak bu Kanun ve genel şartlarda düzenlenmeyen hususlar hakkında 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun haksız fiillere ilişkin hükümleri uygulanır.” şeklindeki düzenleme Anayasa Mahkemesi’nin 17/07/2020 tarihinde 2019/40 E. – 2020/40 K. sayılı kararı ile Karayolları Trafik Kanunu’nun 90. maddesinin birinci cümlesinde yer alan “…ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda…” ibaresi ile ikinci cümlesindeki “…ve genel şartlarda…” ibaresi Anayasa’ya aykırı olduğuna ve iptaline karar vermiştir.
Olay tarihinde yürürlükte olan 2918 sayılı KTK.nın 90. maddesi gereğince haksız fiilden kaynaklanan tazminatın belirlenmesinde somut kanuni düzenlemeler olmadığından Yargıtay haksız fiil ve iş kazası ile ilgili dairelerinin içtihatları ile tazminatın belirlenmesine ilişkin ilkeler belirlenmiştir. KTK.nın 90. maddesinin atfıyla Türk Borçlar Kanununun Bedensel zarar başlıklı 54. maddesinde “Bedensel zararlar özellikle şunlardır:
1. Tedavi giderleri.
2. Kazanç kaybı.
3. Çalışma gücünün azalmasından ya da yitirilmesinden doğan kayıplar.
4. Ekonomik geleceğin sarsılmasından doğan kayıplar.” olarak belirlenmiştir.
Madde metninde belirtildiği şekilde haksız eylem sonucu bedensel zarara uğrayan kişi çalışma gücünün azalmasından yada yitirilmesinden doğan kayıpları zarar verenlerden tazminini isteyebilir. Ancak çalışma gücünün azalması yada yitirilmesinin belirlenmesi ile ilgili Türk Borçlar Kanununda yasal bir düzenleme bulunmamaktadır.
Yerleşik Yargıtay uygulamasında çalışma gücünün azalmasından ya da yitirilmesinden doğan kayıplara ilişkin zararın varlığı ve oranın belirlenmesinde, 11/10/2008 tarihinden önceki kazalarda Sağlık İşlemleri Tüzüğü ve ekindeki cetvelin esas alınması gerektiği, 11/10/2008 tarihinden sonra meydana gelen kazalarda Sağlık İşlemleri Tüzüğü yürürlükten kalktığından, Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliğinin uygulanması gerektiği kabul edilmiştir.
Aynı dönemlerde, 06/02/1998 tarihinden itibaren Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik ve bu yönetmeliği değiştiren 30/03/2013 tarihinde yürürlüğe giren Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik yürürlükte bulunmaktadır.
Çalışma Gücü Ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği 11/10/2008 tarihinde yürürlüğe girmiş olup Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar başlıklı 1. maddesinde “Bu Yönetmeliğin amacı, 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununa göre sigortalı sayılanlar ve bunların bakmakla yükümlü oldukları veya hak sahibi çocuklarının çalışma gücü veya meslekte kazanma gücü kayıp oranlarının tespitine ilişkin usul ve esasları düzenlemektir.” denilmiş, yönetmeliğin çalışma gücü kaybı, vazife malullüğü, harp malullüğü ile erken yaşlanma durumlarının tespiti ile ilgili tüm hükümler Maluliyet Tespit İşlemleri Yönetmeliği ile yürürlükten kaldırılmış, çalışma gücü ve meslekte kazanma gücü kaybına ilişkin hükümleri yürürlükte bulunmaktadır. İş kazası ve meslek hastalıkları ile ilgili olarak Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı Genel Sağlık Sigortası Genel Müdürlüğü tarafından çıkartılan 2013/34 Sayılı Genelgede de “5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’na dayalı olarak yürürlükte olan “Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği” 03/08/2013 tarihli ve 28727 sayılı Resmi Gazete’ de yayımlanmış olup, 01/09/2013 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Bu yönetmelik ile birlikte; 2011/49 sayılı Genelge çerçevesinde iş kazası ve meslek hastalığına ilişkin hususlar devam etmekte olup, çalışma gücü kaybı tespitine ilişkin hususlar yeniden düzenlemiştir.” denilerek maluliyet oranının tespitinden uygulana gelen iş kazası ve meslek hastalığına ilişkin olarak yönetmelik hükümlerinin yürürlükte olduğu belirtilerek, bu çerçevede uygulamanın “Çalışma Gücü Ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliğine” göre yapılmasının gerekliliği açıklanmıştır. Yine Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı Emeklilik Hizmetleri Genel Müdürlüğü de 17/09/2015 tarihli 2015/23 Sayılı Genelgesinde, iş kazası ve meslek hastalığının rapor düzenlemeye yetkili sağlık kuruluşları tarafından “Çalışma Gücü Ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliğine” göre düzenleneceği belirtilmiştir. Bu nedenlerle 01/09/2013 tarihinden sonrası içinde “Çalışma Gücü Ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliğinin” iş kazası ve meslek hastalığına ilişkin düzenlemelerin yapıldığı maddeleri hali hazırda yürürlükte bulunmaktadır.
Çalışma gücü ve meslekte kazanma gücü kaybının belirlenmesinde Meslekte Kazanma Gücü Azalma Oranının Hesaplanması başlıklı 23. maddesinde belirtildiği şekilde; yönetmeliğin eki olan A Cetveli listelerinde yazılı arızalardan birinin meslekte kazanma gücünü ne oranda azaltacağı hesaplanmasında, A Cetvelindeki vücudun çeşitli bölgelerine veya sistemlerine göre hazırlanmış olan 14 arıza listesinden sigortalının arızası bulunur. Bu arızanın solundaki arıza sıra numarası ile sağındaki arıza ağırlık ölçüsü bir tarafa kaydedilir. B cetveli listelerinde önce sigortalının iş kolu, sonra bu iş kolu içindeki meslek veya iş çeşidi bulunur. Bunun karşısındaki meslek grup numarası da bir yere yazılır. Sigortalının meslek veya iş çeşidi bu listelerde bulunmadığı takdirde meslek veya işinin benzeri veya en yakını esas alınır. Sürekli iş göremezlik simgesini gösteren C cetvelinin arızaya uygun tablosunun sütundaki arıza sıra numarası ile satırdaki meslek grup numarasının kesiştiği noktadaki sürekli iş göremezlik simgesi bulunarak bir tarafa kaydedilir. Tespit edilen bu meslekte kazanma gücü azalmasının sigortalının yaşına uygun oranını bulmak için E cetvelinden yararlanılır. Birden fazla sistemi ilgilendiren sekel bulgu varsa, …. Formülü kullanılarak birleştirilir ve bu şekilde zarar görenin maluliyeti belirlenir.
Buna göre kısaca zarar görenin maluliyetinin belirlenmesinde o olaya ilişkin yaralanmalar ve arazlar belirlenerek, zarar görenin mesleği, çalıştığı iş koluna ve yaşına göre değerlendirme yapılarak rapor düzenlenir.
Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması Ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik ise Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ve Sağlık Bakanlığı tarafından çıkarılan en son 30/03/2013 tarihinde yürürlüğe girmiş olup yönetmeliğin Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar Başlıklı 1. maddesinde; “Bu Yönetmelik; özürlü sağlık kurulu raporlarının alınışı, geçerliliği, değerlendirilmesi ve özürlü sağlık kurulu raporu verebilecek yetkili sağlık kurumlarının tespiti ile ilgili usul ve esasları belirlemek; özürlülerle ilgili derecelendirmelere, sınıflandırmalara ve tanımlamalara gereksinim duyulan alanlarda ortak bir uygulama geliştirmek ve uluslararası sınıflandırma ve ölçütlerin kullanımının yaygınlaştırılmasını sağlamak amacıyla hazırlanmıştır.” düzenlemesi yer almaktadır.
Kapsam başlıklı 2. maddesinde ise; “Bu Yönetmelik, özürlülere sağlanan haklardan ve verilecek hizmetlerden yararlanmak üzere istenilen özürlü sağlık kurulu raporları ile özürlü sağlık kurulu raporu verebilecek yetkili sağlık kurumlarını ve özürlülerle ilgili sınıflandırma ve ölçütleri kapsar.” denilmiş, yönetmeliğin Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı ile Sağlık Bakanı tarafından yürütüleceği belirtilmiştir.
Madde metninden de anlaşıldığı üzere Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik özürlülere sağlanan haklardan yaralanmak üzere düzenlenmiştir.
Ayrıca yönetmeliğin 6. maddesinde, Özürlü Sağlık Kurulu’nun teşkili düzenlenmiş, “Özürlü sağlık kurulu; iç hastalıkları, göz hastalıkları, kulak-burun-boğaz, genel cerrahi veya ortopedi, nöroloji veya ruh sağlığı ve hastalıkları uzmanlarından oluşur. Özürlü sağlık kurulu raporu vermeye yetkili sağlık kurumunda, fizik tedavi ve rehabilitasyon uzman hekiminin bulunması halinde, bu uzmanın özürlü sağlık kurulunda yer alması zorunludur. Değerlendirilecek özür, birinci fıkrada sayılan uzmanlık dallarının dışında ise ilgili dal uzmanının da kurulda bulunması şarttır. Kurulda bulunan hekimler birbirlerinin yerine karar veremezler.” şeklinde belirtilmiş, 7. maddesinde ise, Yetkili sağlık kurumları düzenlenmiş olmakla, özürlü raporlarını düzenlemeye Sağlık Bakanlığı tarafından belirlenen hastanelerin yetkili olduğu belirtilmiştir.
Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümlerinde kişinin mesleği ve iş kolunun herhangi bir önemi olmayıp kişinin genel özür oranı, hastalıkları dikkate alınarak yönetmelikte belirtilen hastaneler tarafından belirlenmektedir. Bu nedenle de iş gücü kaybını belirlemeye uygun olmaması nedeniyle Yargıtay ilgili daireleri tarafından aynı tarihte yürürlükte olmasına rağmen uygulanması kabul edilmemiştir.
Açıklanan yönetmelik hükümleri ve TBK 54. maddesi birlikte değerlendirildiğinde, haksız eylemden zarar gören kişinin beden gücünün belli oranda yitirilmesi durumunda, kişi, yaşıtlarına oranla daha fazla güç ve efor harcamak durumundadır. Bu fazla güç kaybı yüzünden haksız eylemden zarar gören kişinin tazminat isteme hakkı bulunmaktadır. Talep edilecek bu tazminatın belirlenmesi için kişinin daha fazla efor sarf edip sarf etmeyeceği, maluliyetin kazancına etkisi olup olmadığının değerlendirilebilmesi için kişinin yaptığı iş önem kazanmaktadır. Doktrinde kabul edilen görüşe göre bir kişinin maluliyetinin kişinin kazancına etkisinin belirlenmesinde zarar görenin mesleği önem kazanmakta olup kişinin parmağının kopması halinde piyano sanatçısı veya katip olması halinde mahrum kaldığı kazancı ile öğretmen yada inşaat işçisi olması halinde kazanç kaybının aynı olmayacağı aşikardır. Bu durumda meslekleri farklı olan kişilerin maluliyet oranının da mesleği dikkate alınarak belirlenmesi gerekir. Maluliyet yada sürekli iş göremezlik oranının belirlenmesinde asıl olan zarar görenin yaptığı işe göre kaza nedeniyle meydana gelen iş gücü kaybıdır, özür oranı değildir. Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Tespit İşleri Yönetmeliği yürürlükte bulunduğu sürece iş göremezlik oranının SGK ile aynı kurallara göre belirlenmesi gereklidir.
Bu hale göre zarar gören kişinin yaralanması ve maluliyeti arasında illiyet bağı kurularak meslek grup numarası cetvelleri ile maluliyet oranı belirlenen Çalışma Gücü Ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümlerine göre belirlenmesi yerine sağlık bakanlığı tarafından belirlenecek hastanelerden alınması gereken olay ile illiyetinin kurulması yönünden eksik hükümler içeren genel özür oranın belirlendiği Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmeliğinin kabul edilmesi zarar görenler aleyhine durum yaratacağı şüphesizdir.
Açıklanan nedenlerle, davacı için sürekli iş göremezlik oranının Çalışma Gücü Ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümleri esas alınarak belirlenmiş olmasında bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
Yine istinafa gelen davalı sigorta şirketi vekili; davalının geçici iş göremezlik tazminatından sorumlu olmadığını savunmuştur.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunun Bedensel zarar başlıklı 54. maddesindeki düzenleme doğrultusunda, bedensel zarara uğrayan kimse tamamen veya kısmen çalışamamasından ve ilerde ekonomik yönden uğrayacağı yoksunluktan kaynaklanan zarar ve ziyanı ile bütün masraflarını zarar verenlerden isteyebilir.
Bunlar doktrin ve Yargıtay uygulamaları ile geçici işgöremezlik nedeniyle iş ve kazanç kaybı, sürekli işgöremezlik, kalıcı sakatlık yada maluliyet nedeniyle çalışma gücü ve kazanç kaybı, tedavi giderleri ve tüm iyileşme sürecinde yapılan her türlü masraflar ve ekonomik geleceğin sarsılmasından doğan kayıplar olarak kabul edilmektedir.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunun İşletenin Hukuki Sorumluluğu başlıklı 85. maddesinde işletenin sorumlu olduğu zararlar belirlenmiş, “Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar.” denilmiştir, aynı kanunun 91. maddesinde ise “İşletenlerin, bu Kanunun 85inci maddesinin birinci fıkrasına göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur.” şeklinde belirtilmiştir. 6111 sayılı yasa ile değiştirilen 2918 sayılı 98. maddenin başlığı “Sağlık hizmet bedellerinin ödenmesi” olarak düzenlenmiş ve trafik kazaları sebebiyle üniversitelere bağlı hastaneler ve diğer bütün resmî ve özel sağlık kurum ve kuruluşlarının sundukları sağlık hizmet bedelleri, kazazedenin sosyal güvencesi olup olmadığına bakılmaksızın genel sağlık sigortalısı sayılanlar için belirlenen sağlık hizmeti geri ödeme usul ve esasları çerçevesinde ….. tarafından karşılanacağı belirtilmiştir….. tüm tedavi giderlerinden değil, söz konusu madde kapsamında kalan belgeli ve resmi yada özel sağlık kuruluşlarında yapılan sağlık hizmet bedellerinden sorumludur.
Yukarıda belirtilen maddelerden de anlaşılacağı üzere geçici işgöremezlik tazminatı, yaralanan kişinin iyileşme süresince çalışamaması nedeniyle ortaya çıkan zararı olup, 2918 sayılı KTK.nın 98. maddesinde belirtilen sağlık hizmet bedeli sayılamayacağı gibi, iyileşme süresince meydana gelen ve TBK.nın 54. maddesinde de sayılan bu zarardan zarar sorumluları KTK.nın 85. maddesi ve 91. maddesi gereğince araç işleteni ve zorunlu mali sorumluluk sigortası sorumlu olduğundan ve KTK.nın 98. maddesinde belirtilen SGK’nın sorumlu olduğu sağlık hizmet bedeli kapsamında geçici işgöremezlik, bakıcı gideri ve tüm tedavi giderleri zararı bulunmadığından ve yasa ile düzenlenmeyen hususun zorunlu mali sorumluluk sigortası genel şartları ile düzenlenmesi mümkün olmadığı gibi, kanun maddesine aykırı genel şart hükümleri de getirilemeyecektir.
Nitekim Anayasa Mahkemesinin 17/7/2020 tarihinde 2019/40 E. – 2020/40 K. sayılı kararı ile Karayolları Trafik Kanunu’nun 90. maddesinin birinci cümlesinde yer alan “…ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda…” ibaresi ile ikinci cümlesindeki “…ve genel şartlarda…” ibaresinin ve 92. maddesinin (i) bendinin Anayasa’ya aykırı olduğuna ve iptaline karar vermiş olması nedeniyle davacı tarafın zararının ve zararın kapsamının 2918 sayılı KTK.nın ve 6098 sayılı TBK’nın haksız fiile ilişkin hükümlerine ve Yargıtay uygulamalarına göre belirlenmesi gerekmekte olup, mahkemece, bu esaslara uygun olarak, davalının geçici iş göremezlik tazminatından sorumlu tutulmasında bir usulsüzlük bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle; dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde, dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre davalı … Sigorta AŞ. vekilinin istinaf başvurusunun HMK.nın 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Davalı … Sigorta AŞ. vekilinin istinaf başvurusunun HMK.nun 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 4.563,90-TL karar harcından peşin alınan 1.141,00-TL harcın mahsubu ile bakiye 3.422,90-TL harcın istinaf eden davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-Davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf eden tarafça yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde istinaf edene iadesine,
5-Karar tebliği, kesinleştirme, harç tahsil ve gider avansı iade işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK.nın 362/1-a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere 03/02/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

……

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.