Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2019/2313 E. 2022/239 K. 04.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: ….
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ

…..

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

…..)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 22/05/2019
NUMARASI ……
DAVANIN KONUSU : Tazminat

KARAR TARİHİ : 04/02/2022
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 11/02/2022

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davalı … A.Ş. vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacı vekili dava dilekçesinde; 25/09/2013 tarihinde müteveffa …’ın sevk ve idaresindeki aracın, dava dışı … sevk ve idaresindeki çekici ve çekiciye bağlı römorkuna çarpması sonucu davacının oğlu …’ın vefat ettiğini, …’ın kullandığı aracın davalı ……. Şirketine ZMMS sigortalı, davalı … Sigorta A.Ş. ye genişletilmiş kasko sigortası ile sigortalı olduğunu belirterek destekten yoksun kalan baba için şimdilik ZMSS kapsamında 3.200,00-TL maddi tazminat-destekten yoksun kalma tazminatı ile genişletilmiş kasko sigorta poliçe kapsamında 100,00-TL maddi tazminatın temerrüt tarihinden itibaren işletilecek ticari temerrüt avans faizi ile birlikte tahsilini talep etmiş; 25/10/2018 tarihli dilekçesi ile 3.200,00-TL’lik destekten yoksun kalma tazminatını 35.122,16-TL’ye yükseltmiştir.
Davalı … Sigorta vekili cevap dilekçesinde; yetki itirazında bulunarak davanın zamanaşımına uğradığını savunmuştur.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde; aracın şirket nezdinde ZMSS poliçesi ile teminat altına alındığını, araç işleteninin sorumlu olmadığı hallerde davalı sigortacının da sorumluluğu olmadığını, destek şahsının kusuruna denk gelen tazminat taleplerinin teminat dışında kaldığını, sigortalının da destek olduğunu, davalı şirket için rücu şartlarının bulunması halinde desteğin mirasçılarına karşı dava açılacağından alacaklı borçlu sıfatlarının birleşeceğini, işletene yöneltilemeyen taleplerin davalı sigorta şirketine de yöneltilemeyeceğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Yerel mahkemece, davacının oğlu …’ın 25/09/2013 tarihinde sevk ve idaresindeki araçla bölünmüş üç şeritli yolda önünde seyreden römork ve yarı römorka arkadan çarpma sureti ile meydana gelen kazada %100 oranında kusurlu olduğu, davacının desteğinin yaşamını yitirmesi nedeniyle 35.122,16-TL destekten yoksun kalma tazminatına hak kazandığı, davalı … Sigorta tarafından genişletilmiş kasko sigorta poliçesi kapsamında 5.000,00-TL’lik klozun ödenmesi ile … Sigortaya yönelik davanın konusuz kaldığının bilirkişi raporu ve tüm dosya içeriği ile anlaşıldığı, ayrıca yine zarar görenlere karşı tazminatın azaltılması ve kaldırılmasına ilişkin hükümlerin zarar görenlere karşı ileri sürülememesi nedeniyle, haksız fiilin türü olan trafik kazalarına olayın meydana geldiği tarihte yürürlükte olan kanun hükümlerinin uygulanması, haksız fiil tarihi ile işlemeye başlayan zamanaşımı, temerrüt tarihi ve diğer maddi hukuk kurallarının olay tarihinde yürürlükte bulunan kanun hükümlerine göre belirlenmesi nedenleri ile Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası genel şartları ile düzenlenen teminat dışı hallerin zarar görenlere karşı ileri sürülemeyeceği kanaatine varıldığından davacıların davasının ıslah edilmiş hali ile kabulü ile davalı … Sigortaya yönelik davanın ödeme ile konusuz kalması nedeniyle bu konuda karar verilmesine yer olmadığına, davacının davalı … şirketi yönelik davasının kabulüne, 35.122,16-TL’sinin temerrüt tarihi olan 19/12/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş; hükme karşı davalı sigorta şirketi vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı … A.Ş. vekili istinaf dilekçesinde; davanın müteveffa …’ın 25.09.2013 tarihinde sigortalı aracı sevk ve idare ederken %100 kendi kusuru (kabul anlamına gelmemekle birlikte) ile kendi ölümüne neden olması neticesinde destekten yoksun kalma tazminatına ilişkin olduğunu, davacının sürücüye yahut işletene karşı dava hakkı bulunmadığı gözetilerek, sorumluluk riski kapsamında olmayan tek taraflı vefat taleplerinin de bu yönüyle reddi gerektiği halde bu yöndeki itirazlarının değerlendirilmediğini, bir kimsenin kendi kusuru (kabul etmemekle birlikte) ile kendi ölümüne sebep olması neticesinde sorumluluk doğduğuna ilişkin hiçbir somut düzenleme mevcut olmayıp yalnızca yorum yoluyla oluşturulmuş bir içtihat bulunduğunu, içtihatların bağlayıcı nitelikte olmadığını, bu hatalı içtihadın tespiti üzerine poliçe genel şartları ve Karayolları Trafik Kanunu’nda değişiklik yapıldığını,Trafik Poliçesi Genel Şartlarında teminat dışı hallerin belirtildiğini, destek şahsının kusuruna denk gelen destek tazminatı taleplerinin de teminat dışında kaldığını, KTK’nın 90. maddesinde tazminatın belirlenmesinde genel şartlara atıf yapıldığını, bu hal karşısında destek şahsının kusuruna karşılık gelen huzurdaki davaya konu destekten yoksun kalma tazminatına yönelik taleplerin açık şekilde teminat kapsamı dışında olduğunu, bu nedenle davanın reddi gerekirken kabul edildiğini,
KTK md:92/c açıkça, İşletenin; bu Kanun uyarınca sorumlu tutulmadığı şeye gelen zararlara ilişkin taleplerin teminat dışında bırakıldığını, Ayrıca; KTK md.92 g ve h bendi gereği de davacı taleplerinin teminat dışı olduğunu, nitekim; hak sahibinin kendi kusuruna denk gelen tazminat talepleri ve ilgililerin, sigortalının sorumluluk riski kapsamında olmayan tazminat taleplerinin teminat dışı olarak düzenlendiğini, davacının, davalı şirketten bir alacak hakkının söz konusu olabilmesinin ön koşulunun, sürücü …’ın meydana gelen zarardan davacılara karşı sorumlu tutulabilmesi olduğunu, nitekim …’ın kendi kusuruyla yaptığı kazada vefat ettiğini, davacının, müteveffaya karşı dava açma hakkı olmadığı gibi davalı şirkete de dava açılamayacağını, sürücünün sorumluluğunda olmayan zarardan, davalı şirketin sorumlu tutulmasının usul ve yasa gereği mümkün bulunmadığını(2017/17-1315 E. 2017/1239 K. sayılı Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kararı), müteveffanın olay sırasında alkollü olup olmadığının da tespit edilmediğini, bu hususun tespit edilmesi ve araştırılması gerekirken hatalı bir hüküm kurulduğunu, bu hatalı karar nedeniyle dosyada rücu söz konusu ise davacı yana ödeme yapılması halinde dahi davalı şirket tarafından yine davacı yana faiz ve yargılama giderleriyle birlikte rücu edileceğini, bu şekilde alacaklı –borçlu sıfatının birleştiğini, trafik sigortasının sorumluluk sigortası türü olduğunu, dava konusu somut olayda kişinin kendi kusuru ile vefatında: destekten yoksun kalanlarına herhangi bir sorumluluğu doğmadığını, doğmayan bir sorumluluğun teminat dışı bırakılması| söz konusu olamayacağı gibi, sorumluluk sigortası türü olan Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigorta Poliçesi tarafından karşılanmasının da söz konusu olamayacağını, dava konusu kazanın meydana gelmesinde araç işleteninin herhangi bir kusuru bulunmadığını, ne KTK hükümleri ne de genel hükümler çerçevesinde davacının araç işleteninden talepte bulunmasının mümkün olmadığını, haksız fiile dayalı destekten yoksun kalma tazminatı hakkının doğabilmesi için hukuka aykırı fiil, kusur ve illiyet bağı unsurlarının bir arada bulunması gerektiğini, işletenin hukukâ aykırı bir fiili bulunmadığını, kendisine atfı kabil bir kusuru da bulunmadığını, mevcut olmayan eylemle, zarar arasında illiyette bulunmadığını (Yargıtay Hukuk Genel; Kurulu, 13.11.2013 tarihli 2013/17-72E. 2013/1558 K. sayılı kararı), tek taraflı kazalarda dayanak gösterilen hususun, işleten ve sürücü yakınlarının mallarına gelen zararların teminat dışı bırakılmış olduğu, canlarına gelen zararların teminat dışı bırakılmadığı olduğunu, halbuki olayda sürücünün yakınlarının uğradığı bir bedensel zararın söz konusu olmadığını, doğrudan sürücünün uğradığı bir bedensel zararın söz konusu olduğunu, davacının, sürücünün bedensel zararı nedeniyle talepte bulunduğunu, davayı kabul etmemekle birlikte; dosyada alınan hesap bilirkişi raporuna itirazlarının değerlendirilmediğini, müteveffanın eşinin hayatta olup olmadığı; bu kişilerin destek payı bulunup bulunmadığının dikkate alındığını, müteveffanın hesaplanan gelirinin tümünün davacılar arasında pay edildiğini, destek payları belirlenirken davacı olsun olmasın tüm hak sahipleri gözetilerek destek hesabı yapılması gerektiğini, aksi halde payların yanlış olacağını(T.C. Yargıtay 17. Hukuk Dairesi E. 2013/14419 K., 2015/3324 T. 24.2.2015 sayılı kararı), TBK md.55 gereği rücuya tabi SGK ödemelerinin tazminat hesabından indirilmesi gerektiğinin dikkate alınmadığını, SGK’ya müzekkere; yazılmadığı gibi davacılara herhangi bir gelir bağlanıp bağlanmadığı hususlarının da incelenmediğini belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE
Davalı sigorta şirketi vekilinin istinaf sebepleri ile sınırlı olarak, dosya içerisindeki bilgi ve belgeler, mahkeme kararının gerekçesi, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesi ile yapılan inceleme sonunda; Dava, trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkindir.
Dosya kapsamından istinaf talebinde bulunan aracın ZMSS şirketi olması, davalı sigorta şirketi nezdinde 11.05.2013/2014 vadeli ZMSS poliçesi düzenlenmesi, kazanın 25.09.2013 tarihinde meydana gelmesi nedeniyle poliçe düzenlenme tarihi ve kazanın gerçekleştiği tarih itibari ile davacının destek tazminatından davalı sigorta şirketinin sorumlu tutulmasında bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
Davacının zarar gören 3. kişi konumunda bulunması, müteveffaya yüklenen kusurun davacıya yansıtılamaması, 01.06.2015 tarihinden sonra düzenlenen poliçeler nedeniyle sigorta şirketlerinin sürücünün kusuruna isabet eden tazminatlardan sorumlu tutulmaması, kaldı ki, Anayasa Mahkemesi tarafından KTK’nın, ZMSS genel şartlarına atıf yapılan maddelerinin iptal edilmesi, kusura ilişkin raporun kazanın oluşuna uygun olması, hükme esas alınmasında isabetsizlik olmaması, destek alan ile mirasçıların her zaman aynı kişi olmamaları, destek alan kavramı ile mirasçı kavramı farklı olmakla alacaklı- borçlu sıfatının birleştiğinden söz edilememesi, davacının destek alan kişi sıfatıyla dava açmasına, ZMSS şirketinin 3. kişi zararından sorumlu bulunması, davacının zarar gören 3.kişi olması sebebiyle tazminattan sorumlu tutulmasında isabetsizlik olmaması, SGK’dan davacıya rücuya tabi ödeme yapılmadığı, gelir bağlanmadığı şeklinde cevap verilmesi, desteğin kaza tarihi itibari ile bekar olması, anne ve babası ile birlikte yaşadığının anlaşılması, sağ anneye de pay verilmesi, yine yerleşik Yargıtay uygulamaları gereğince desteğin ileride evlenip, çocukları olacağı ihtimalleri (faraziyeleri) dikkate alınarak eş ve çocuklara da pay dağıtılması, payların doğru tespit edilmesin, gelirinin asgari ücret olduğunun kabulü ile tazminat hesaplanması, aktüer bilirkişi raporunun denetime ve hükme elverişli olması, her ne kadar bakiye ömür sürelerinin tespitinde PMF 1931 yaşam tablosu kullanılmış ise de, TRH 2010 yaşam tablosunun kullanılması halinde tazminat miktarı daha fazla olacağından davalı tarafın istinaf talebinde bulunması nedeniyle bu hususun inceleme konusu yapılmaması ve mahkemenin gerekçesine göre davalı sigorta şirketi vekilinin yerinde görülmeyen istinaf taleplerinin HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince (HMK.nın 355 maddesine göre istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan inceleme sonucu) esastan reddine karar verilmesi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Davalı … A.Ş. vekilinin istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davalı sigorta şirketinden alınması gereken 2.399,19-TL nispi istinaf karar harcından, peşin alınan 564,44-TL nispi harcın mahsubu ile bakiye 1.834,75-TL harcın davalı … şirketinden tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-İstinaf başvurma harcı peşin alındığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
4-İstinaf talebinde bulunan davalı sigorta şirketi tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı sigorta şirketi tarafından yatırılan 150,00-TL gider avansından kullanılmayan kısmın karar kesinleştiğinde istinafa gelen davalı sigorta şirketine iadesine,
6-Kararın tebliği, harç ikmali ve gider avansı iadesi işlemlerinin yerel mahkemece yârine getirilmesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 04.02.2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

…..

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.