Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2019/2283 E. 2022/456 K. 24.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: ….
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ

….
….

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

….

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 15/05/2019
NUMARASI :…..

DAVANIN KONUSU : Tazminat

KARAR TARİHİ : 24/02/2022
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 10/03/2022

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davacı …’na vesayeten … … vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacı …’na vesayeten … … vekili dava dilekçesinde; 26.07.2014 tarihinde davalıya ZMSS poliçesi ile sigortalı, dava dışı … sevk ve idaresindeki ticari taksinin seyir halinde iken yaya davacı …’na çarptığını ve çift taraflı yaralanmalı trafik kazası meydana geldiğini, davacının kalıcı olarak sakatlandığını, söz konusu kazada davacının herhangi bir kusuru bulunmadığını, ceza yargılamasında davacı aleyhine olan hususları kabul etmediklerini, kaza tarihi itibariyle (26.07.2014)ZMSS poliçesinin kişi başına sakatlanma halinde 268.000,00 TL teminat sağladığını, davalı şirketten sigorta teminatı kapsamındaki maddi tazminatın ödenmesinin, ihtarname ve ekleri keşide edilerek talep edildiğini ve hasar dosyası açıldığını, ancak davalı tarafın davacı zararlarını tazmin etmediği gibi iletişime bile geçmediğini, güç kaybına uğrayan sakat kalan davacının asgari toplam maddi zararının 500.000,00 TL civarında olduğunu, iş bu zararın karşılanması gerektiğini belirterek fazlaya ilişkin talep ve ek dava açma hakları saklı kalmak kaydıyla diğer kusurlu kişilerin kusurlarına düşen sorumluluk da dahil olmak üzere şimdilik 10.000,00 TL işgöremezlik tazminatının dava tarihinden itibaren işleyecek artan oranlardaki avans faizi ile birlikte davalıdan müştereken müteselsilen tahsilini talep etmiştir.
Davalı … Sigorta A.Ş. vekili cevap dilekçesinde; dava dilekçesinde bahsi geçen 26.07.2014 tarihli kazaya karıştığı belirtilen aracın davalı şirkete 18.04.2014-18.04.2015 tarihleri arasında geçerli olmak üzere Zorunlu Mali Mesuliyet (Trafik) Sigorta Poliçesi ile sigortalı olduğunu, bu poliçeden dolayı sorumluluklarının sigortalılarının kusuru oranında olmak üzere ölüm/sakatlık halinde azami 268.000,00 TL ile sınırlı olduğunu, teminat limitini bildirmelerinin davayı kabul anlamında olmadığını, sigorta şirketinin sorumluluğunun sigortalısının kusurlu olması halinde söz konusu olacağını, davacı yayanın aniden yolun ortasına fırladığını ve dava konusu kazanın meydana gelmesine sebebiyet verdiğini, davacı …’nun anne ve babasının da dava konusu kazanın meydana gelmesinde kusurları bulunduğunu, trafik kazaları nedeniyle sunulan sağlık hizmet bedellerinin … tarafından karşılanacağını, geçici iş göremezlik tazminatının tedavi teminatı içerisinde değerlendirilebileceğini, davacının herhangi bir …. iş göremezlik ödeneği alıp almadığının tam olarak tespitinin yapılması gerektiğini, davacının dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi talebinin de haksız olduğunu belirterek davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Yerel mahkemece, İstanbul 3. Adli Tıp İhtisas Dairesinden alınan raporda davacının kaza nedeni ile vücut çalışma gücü kaybının olmadığı, 4 ay süre ile geçici iş görmezlik halinin bulunduğunun tespit edildiği, davacının maluliyet durumunun olmadığı, olay tarihinde 6 yaşında olan davacının ailesinin korumasında olması gerektiği, bu nedenle yola fırlayan çocuk için %60 kusurun velayeti bulunan anneye, %40 kusurun davalıya ait olduğu gözetilerek alınan aktüerya raporu doğrultusunda davanın kısmen kabulüne, 1.297,12-TL’nin talep gibi 20.04.2015 dava tarihinden avans faizi ile davalıdan tahsiline, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiş; hükme karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı …’na vesayeten … … vekili istinaf dilekçesinde; kazanın meydana gelmesinde davalıya sigortalı araç sürücüsünün kusurunun dosya kapsamında aldırılan kusur raporunda belirtilenden daha fazla olduğunu, kazanın kaldırımın kenarında olduğunu, bu hususun tanık …’nun beyanları ile de sabit bulunduğunu, kazanın oluşumunda davacının herhangi bir kusuru bulunmadığını, sürücü …’ın meskun mahalde hızlı şekilde araç kullandığını ve davacının yaralanmasına sebebiyet verdiğini,
Sürücünün kazayı önleme yükümlülüğüne uygun davranmadığını, fren tedbiri almadığını, kazanın meydana geldiği yerin sokak olduğunu, sürücünün sokak aralarında hızına dikkate etmesi, her an geçmek isteyen bir yayanın ya da oynayan çocukların önüne çıkabileceğini bilmesi gerektiğini, kaza mahallinde hız sınırının 30 km/sa olduğu düşünüldüğünde sürücünün hız araştırması yapılmadan hazırlanan raporun gerçeklikten uzak olduğunu, davacıda kemik kırıkları olması ve ameliyat geçirmesinin de aracın çok hızlı çarptığını gösterdiğini, sürücünün kusurunun raporda belirtilenden daha fazla olduğunu, bir kişiye kusur yüklenebilmesi için kişinin yaptığı davranışların sonuçlarını kavrayabilecek ve bunlara katlanabilecek akıl yaşı olgunluğuna erişmesi gerektiğini, kaza tarihinde 6 yaşında olan davacının kazanın meydana gelmesinde kusuru bulunmadığı gibi kabul anlamında gelmemekle birlikte kendisine kusur izafe edilebilmesinin de mümkün olmadığını, kazanın, dava dışı sürücünün tedbirsiz ve dikkatsiz bir biçimde araç kullanması, kazayı önleyici tedbirlere başvurmaması nedeniyle meydana geldiğini, davacının annesi …’na yüklenen kusur oranını kabul etmemekle birlikte huzurdaki dosya kapsamında davacı küçüğün herhangi bir kusuru olmadığının sabit olduğunu, itirazları kapsamında yeniden kusur araştırması yapılması ve dahi küçüğün kusursuz olduğundan bahisle hesap raporu aldırılması gerekirken verilen hükmün usul ve yasaya aykırı olduğunu,
Kaza sonucu davacıda kalıcı sakatlık olduğunu, sol bacağı ve ayak bileğinden yaralandığını, ameliyat geçirdiğini, ….. Hastanesinde tedavi gördüğünü ancak eski sağlığına kavuşamadığını, halen topallayarak yürüdüğünü ve bir başkasının yardımı olmadan ayakta duramadığını, maluliyet raporunda kırığın kaynadığı belirtilmiş ise de, eski sağlığına kavuşamadığını, maluliyet raporunun eksik inceleme ürünü olduğunu, geçici iş göremezlik tazminatı hesabının net asgari ücret üzerinden hesaplanması gerektiğini, bilirkişi raporunda AGİ’siz asgari ücretten hesaplandığını,15.04.2015 temerrüt tarihinden itibaren faize karar verilmesi gerekirken 20.04.2015 dava tarihinden itibaren faize hükmedildiğini, davalıya tazminatın ödenmesi hususunda ihtarname ve eklerinin 02.04.2015 tarihinde tebliğ edildiğini, davalının hasar dosyası açmasına rağmen zararı gidermediğini belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE
Mahkemece verilen kararda kamu düzenine aykırılık görülmediğinden, HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf sebepleri ile sınırlı olarak ve istinaf edenin sıfatına göre yapılan istinaf incelemesi sonucunda; Dava; trafik kazasından kaynaklanan cismani zarar nedeniyle geçici ve sürekli iş göremezlik tazminatı istemine ilişkin olup, mahkemece davacının sürekli maluliyeti bulunmadığından buna yönelik talebin reddine, 1.297,12-TL geçici iş göremezlik tazminatının dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Dava dilekçesinde tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile tahsili talep edilmekle mahkemece taleple bağlı kalınarak dava tarihinden faize karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Kaldı ki davacı vekili 04.04.2019 tarihli ıslah dilekçesinde tazminatın temerrüt tarihinden itibaren tahsilini talep etmiş ise de, dosyada davalı tarafa başvuru yapıldığına dair tebliğ belgesi de bulunmamaktadır.
Davacı küçüğün babasının kaza tarihinden çok önce vefat etmesi nedeniyle velayeti annesi Sevgi’ye verilmiş ise de, annenin Kastamonu’da ikamet ettiği, davacı küçüğün olay tarihinde İstanbul’da ikamet eden babaanne ve dedesi ile birlikte kaldığı, daha sonra davacı küçüğe halası …’ın vasi tayin edildiği, bu ve ceza dosyası kapsamından kazanın 26.07.2014 tarihinde saat 16:00 sıralarında gerçekleştiği, davacı küçüğün olay tarihinde sokakta oyun oynarken park halinde bulunan iki aracın arasından koşarak davalıya sigortalı aracın önüne çıktığı, aracın sağ ön tarafı ile davacıya çarptığı ve davacının sol ayak bileğinin kırıldığı, davacı küçüğün babaannesi …’nun bu sırada evinde olduğu, fren sesi üzerine dışarı çıktığı, kazanın oluşumuna ilişkin görgüye dayalı bilgisinin olmadığı, ceza dosyasında araç sürücüsünün sert fren yapması nedeniyle hızlı olduğunun kabulü ile mahkumiyet kararı verildiği (HAGB), iş bu davada alınan kusura ilişkin raporda, hazırlık soruşturması evrakları, ceza dosyası, tanık beyanlarının değerlendirilmesinden sonra olay tarihinde 6 yaşında olan davacı küçüğün kendi başına, korumasız olarak oyun oynaması için sokağa bırakılması nedeniyle bakımından sorumlu ebeveynlerin asli ve %60 oranında kusurlu olduğu, davalıya sigortalı aracın sürücüsünün de hızlı olması nedeniyle yolun sağında kaldırıma yakın yerde bulunan davacı küçüğe çarpması nedeniyle tali ve %40 oranında kusurlu olduğunun belirtildiği, raporun kazanın oluş şekline ve dosya kapsamına uygun bulunduğu anlaşılmıştır.
Davacı vekilinin talebi üzerine maluliyet raporunun İstanbul ATK 3. Adli Tıp İhtisas Dairesince düzenlenmesi, rapor düzenlenmeden önce davacının ortopedi bölümünde muayenesinin yapılıp, grafileri çekilerek hazırlanacak son durum raporunun istenilmesi, son durum raporları hazırlandıktan sonra maluliyet raporunun hazırlanması, tüm tıbbi belge ve bilgiler incelenip değerlendirildikten sonra kaza sonucu davacı küçükte oluşan kemik kırıklarının kaynadığının, sürekli maluliyeti bulunmadığının, kaza tarihinden itibaren 4 aya kadar iyileşme süresi olacağının belirtilmesi, raporun yöntemine uygun şekilde konusunda uzman sağlık kurumunca düzenlenmiş olması, denetime ve hükme elverişli bulunması, bu durumda aslında olay tarihi itibari ile yaşı çok küçük olan ve sürekli maluliyeti bulunmayan davacı küçüğün fiilen gelir getiren bir işte çalışması mümkün olmadığından, geçici iş göremezlik zararı olmadığının kabulü ile buna ilişkin talebin de reddine karar verilmesi gerekirken, mahkemece 1.297,12 TL geçici iş göremezlik tazminatına hükmedilmiş ise de, istinaf talebinde bulunanın sıfatı ve lehine oluşan usulü kazanılmış hak gözetilerek bu hususa girilememesi, kaldı ki kabule göre de geçici iş göremezlik tazminatının fiilen gelir getiren bir işte çalışmayan kişiler için AGİ’siz asgari ücretten tespitinde bir isabetsizlik bulunmaması ve mahkemenin gerekçesine göre davacı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilerek aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Davacı …’na vesayeten … … vekilinin yerel mahkeme kararına yönelik istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf başvurma harcı peşin alındığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
3-Davacı taraftan alınması gereken 80,70 TL maktu istinaf karar harcının, peşin alınan 88,80 TL harçtan mahsubu ile bakiye 8,10 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talebi halinde davacı tarafa iadesine,
4-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, davacı tarafça yatırılan 100,00 TL gider avansından kullanılmayan kısmın davacı tarafa iadesine,
5-Kararın taraflara usulüne uygun şekilde tebliğine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK.nın 361/1 maddesi uyarınca, kararın tebliğinden itibaren İKİ HAFTALIK SÜRESİ İÇİNDE TEMYİZİ KABİL OLMAK üzere 24.02.2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

…..

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.