Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2019/2268 E. 2022/437 K. 24.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ

….

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 30/05/2019
NUMARASI :…

DAVANIN KONUSU : Tazminat

KARAR TARİHİ : 24/02/2022
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 25/02/2022

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davacı vekili ve davalı vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacı vekili, müvekkilinin davalı şirkete ZMMS poliçesi ile sigortalı dava dışı …’nun kullandığı, …. plakalı araçta 30/04/2017 tarihinde yolcu olarak bulunduğu sırada meydana gelen tek taraflı kaza sonucu vücut bütünlüğünü yitirecek şekilde yaralandığını belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla ZMMS poliçesi kapsamında geçici iş göremezlik ve sürekli iş göremezlik ile bakıcı gideri tazminatı olarak 4.000,00-TL nin kaza tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
30/04/2019 tarihli ıslah dilekçesi ile isteğini 38.634,75-TL’ye yükseltmiştir.
Davalı … vekili,…. plakalı aracın kaza tarihi itibariyle müvekkili şirket nezdinde ZMMS poliçesi ile sigortalı olduğunu, şahıs başına sakatlık teminatının poliçedeki limit ile sınırlı olduğunu, sorumluluklarının poliçe limiti kapsamında sigortalı araç sürücüsünün kusur oranına göre belirlenecek gerçek zarar ile sınırlı olduğunu belirterek davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece, …. Bilimleri Bölümü Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığından aldırılan 10/08/2018 tarihli raporda kaza nedeniyle davacının vücut çalışma gücünden %10 oranında kaybettiği, 6 ay süre ile iş göremezlik halinde kalacağı, 2 ay süre ile bakıcı ihtiyacının bulunduğunun belirtildiği, 30/03/2019 tarihli uzman bilirkişiden aldırılan gerekçeli ve denetime elverişli raporda, davacının vücut bütünlüğünü yitirme oranı ve asgari ücret baz alınarak yapılan hesaplamada davacının geçici iş göremezlik zararının 7.709,22-TL, 2 aylık bakıcı gider zararının 2.808,12-TL ve sürekli iş göremezlik nedeniyle oluşan zararının 28.117,41-TL olmak üzere toplamda 38.634,75-TL olarak hesaplandığı gerekçesiyle davanın kabulü ile 38.634,75-TL’nin 17/08/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı … vekili istinaf dilekçesinde, yargılama giderinin eksik hesaplandığını, yerel mahkemece verilen ara karar uyarınca davacı müvekkilin yargılama konusu trafik kazası nedeniyle uğradığı geçici ve sürekli iş göremezliğin tespiti için ….. Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığı’na sevk edildiğini, söz konusu ek ve kök rapor ücreti olarak ayrı ayrı 1.000,00-TL olmak üzere toplam 2.000,00-TL elden ödendiğini, dekontların dosya kapsamında mevcut olduğunu belirterek kararın bu yönden kaldırılmasını istemiştir.
Davalı …Ş. vekili istinaf dilekçesinde, geçici iş göremezlik ödeneğinin poliçe teminatı kapsamında bulunmadığını, maluliyet raporunun “Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırılması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmeliğe” uygun olarak düzenlenmesi gerektiğini, geçici bakıcı giderlerinden sorumlu olmadıklarını, hatır taşıması indirimi yapılması gerektiğini, dava tarihinden itibaren yasal faize hükmedilmesi gerektiğini belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE
Mahkemece verilen kararda kamu düzenine aykırılık görülmediğinden, HMK’nın 355.maddesi gereğince, istinaf edenin sıfatına göre ve istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda;
Dava; trafik kazasından kaynaklanan maddi tazminat istemine ilişkindir.
Geçici iş göremezlik ödeneği ve geçici bakıcı giderine ilişkin olarak; SGK’nın sorumlu olduğu tedavi giderlerinin neler olduğu, 2918 Sayılı yasanın 98.maddesinde düzenlenmiş olup, sorumluluğunun kanunda belirtilen giderlerle sınırlı olması, geçici iş görmezlik zararlarından ve bakıcı giderlerinden SGK’nın sorumlu olacağına dair kanunda düzenlenme bulunmaması, ayrıca 2918 Sayılı Yasanın 92.maddesinde geçici iş göremezlik zararlarının ve geçici bakıcı giderlerinin sigorta teminat kapsamı dışında olduğuna ilişkin bir düzenlemenin de yer almaması, ikincil norm olan Genel Şartlar ile kanunla belirlenen sorumluluğun daraltılması mümkün olmadığı gibi kanunen sorumluluğu bulunmayan SGK’nın sorumlu olduğuna da karar verilemeyeceğinden, davalı vekilinin geçici iş göremezlik ödeneği ve geçici bakıcı giderinden sorumlu olmadığına ilişkin istinaf sebeplerine itibar edilememiştir.
Diğer taraftan, tarafların bilirkişi raporunda kullanılan yaşam tablosuna ve tatbik edilen esaslara açık itirazları olmasa dahi TBK 51. maddesi uyarınca tazminatın kapsamının hakim tarafından belirlenmesi zaruridir. Gerçek zarar miktarı, hak sahibinin olay tarihindeki bakiye ömrü esas alınarak aktif ve pasif dönemde elde edeceği kazançlar toplamından oluşmaktadır. Gerçek zarar hesabı, özü itibariyle varsayımlara dayalı bir hesap olup, gerçeğe en yakın verilerin kullanılması esastır. Hak sahiplerinin bakiye ömürleri önceki yıllarda Fransa’dan alınan 1931 tarihli “PMF” cetvellerine göre saptanmakta iken, …..,….Kurumunca’da ilk peşin sermaye değerinin hesaplanmasında anılan tabloların uygulanmasına geçilmiştir. Gerek diğer kurumlar ile Yargıtay Daireleri arasında tazminat hesabında birliğin sağlanması açısından ve gerekse bu tablonun ülkemize özgü ve güncel verileri içerdiği de göz önüne alınarak, ülkemizce de tazminat hesaplamalarında TRH 2010 Tablosu’na göre bakiye ömür sürelerinin belirlenmesinin, güncel verilere ve ülkemiz gerçeklerine daha uygun olacağına Yargıtay 17.Hukuk Dairesi’nce de karar verilmekle görüş değişikliğine gidilmiştir. (Yargıtay 17. HD 22/12/2020 tarih, 2019/5206 Esas – 2020/8874 Karar sayılı ilamı, 14/01/2021 tarih 2020/2598 Esas – 2021/34 Karar sayılı ilamı) Bu itibarla, tazminat hesaplanmasında TRH 2010 Tablosu’nun kullanılmasında bir isabetsizlik görülmemiş ise de; Anayasa Mahkemesi’nin 17/07/2020 tarih 2019/40-2020/40 sayılı kararı ile; KTK’nın 90.maddesindeki “Bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda öngörülen usul ve esaslara tabidir.” bölümündeki “Bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda” ibaresinin Anayasa’ya aykırı olduğu gerekçesiyle iptaline karar verilmekle; zarar hesaplanmasında ZMMS Genel Şartları ekindeki cetvellerin kullanılması mümkün olmadığından ve %1,8 teknik faiz bu cetvellerle getirildiğinden, artık uygulanması mümkün değildir. Bu nedenle aktüer raporunda %1,8 teknik faiz tatbik edilmesi doğru görülmemiş ise de, Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 21/6/2021 tarih ve 2021/2457 Esas, 2021/3304 Karar sayılı ilamında da belirtildiği üzere, karara esas alınan rapordaki hesap biçiminin davalı lehine olması ve aleyhe hüküm kurma yasağı gereği tazminat hesap biçimi kaldırma sebebi yapılamayacağından, davacının ise münhasıran yargılama giderine yönelik istinaf talebinde bulunduğu anlaşılmakla bu husus eleştirilmekle yetinilmiştir.
Mahkemece hükme esas alınan maluliyet raporunun, istinaf dilekçesinde de talep edildiği gibi Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırılması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkındaki Yönetmeliğe göre belirlenmiş olmasına göre davalı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf talepleri de yerinde görülmemiştir.
Davacının zararın doğması yada artmasında müterafik kusurunun bulunmaması ve davalının da aksini somut şekilde ispatlayamamasına göre tazminattan müterafik kusur indirimi yapılmamasında bir isabetsizlik bulunmadığı gibi, davacı ile sigortalı araç sürücüsünün karı-koca olmaları sebebiyle aralarındaki yakın akraba ilişkisinden dolayı, davacının araçta ücret karşılığı olmadan taşınması ailevi ve ahlaki görev olmakla, olayda hatır taşıması ilişkisi bulunmadığından, bu nedenle tazminattan indirim yapılmamasında da isabetsizlik bulunmamaktadır. Yine davalının temerrüt tarihinin usulüne uygun şekilde belirlenmesi ve temerrüt tarihinden itibaren faizden sorumlu tutulmasında usulsüzlük bulunmamasına ayrıca mahkemece yasal faiz uygulanmasına karar verilmiş olmasına göre davalı vekilinin bu hususa ilişkin istinaf talebi de yerinde görülmemiştir.
Davacı vekilinin yargılama giderine ilişkin istinaf sebebine gelince,
Davacının….. Başkanlığına sevki ile rapor alınmasına karar verildiği ve davacı tarafından 30/4/2018 ve 2/8/2018 tarihlerinde 1.000,00’er TL Adli Tıp ücreti yatırıldığı halde hüküm fıkrasının yargılama giderleri bölümüne bu giderin dahil edilmediği anlaşılmaktadır. Yerel mahkeme tarafından davacı tarafından yatırılan Adli Tıp ücretinin yargılama giderlerine dahil edilmemiş olması doğru olmadığından davacı vekilinin istinaf talebinin kabulü gerekmiştir.
Yukarıda yazılı gerekçeler ile; davalı …Ş. vekilinin istinaf başvurusunun HMK.nın 353/1.b.1. maddesi gereğince esastan reddine, davacı vekilinin istinaf talebinin ise, açıklanan gerekçelerle kabulüne, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına, istinaf konusu yapılmayan ve istinaf konusu edilmekle birlikte yerinde görülmeyen kısımlar baki kalmak üzere, yargılama giderlerine ilişkin hüküm fıkrası düzeltilerek, HMK.nın 353/1.b.2. maddesi gereğince yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
I-Davalı …Ş vekilinin İstinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1.b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
II-Davacı vekilinin istinaf talebinin KABULÜ ile Ankara 2. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından verilen 30/05/2019 tarihli, 2017/879 Esas – 2019/538 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
HMK’nın 353/1-b-2.maddesi uyarınca esas hakkında yeniden karar verilmesine, buna göre;
1-Davanın KABULÜ İLE, 38.634,75-TL’nin 17/08/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
2-Alınması gerekli 2.639,15-TL harçtan peşin alınan 149,70-TL harcın mahsubu ile bakiye 2.489,45-TL harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
3-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirmiş bulunduğundan AAÜT uyarınca belirlenen 4.599,82-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan 2.886,20-TL (ilk yargılama gideri, bilirkişi ücreti, posta gideri ve adli tıp ücreti olmak üzere) yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yatırılan 149,70-TL peşin harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde iadesine,
İSTİNAF HARÇ VE YARGILAMA GİDERLERİ YÖNÜNDEN
I-İstinaf talebi reddedilen davalıdan Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 2639,15-TL istinaf karar harcından peşin alınan 660,00-TL’nin mahsubu ile kalan 1.979,15-TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir olarak kaydedilmesine,
II-İstinaf talebi reddedilen davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
III-İstinaf talebi kabul edilen davacı tarafça yatırılan 44,40 TL istinaf karar harcının talep halinde davacıya iadesine,
lV-İstinaf başvurusu nedeniyle davacı tarafından yapılan toplam 25,20-TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
V-HMK’nın 333.maddesi gereğince kullanılmayan istinaf gider avansının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
VI-Kararın tebliği ve harç iadesi işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK.nın 362/1-a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere 24/02/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

….

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.