Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2019/2202 E. 2021/2507 K. 23.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 27/05/2019
NUMARASI ….

DAVANIN KONUSU : Tazminat (Trafik Kazasından Kaynaklanan)

KARAR TARİHİ : 23/12/2021
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 10/01/2022

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davacı vekili ve davalı …Ş. vekili tarafından süresi içinde ayrı ayrı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacı vekili dava dilekçesinde, 14.01.2014 tarihinde meydana gelen çift taraflı trafik kazasında araç sürücüsü davacının yaralandığını, kazanın meydana gelmesinde davacının herhangi bir kusurunun bulunmadığını, kazaya davalı tarafından sigortalanan araç sürücüsünün sebep olduğunu, kaza tespit tutanağındaki belirlemeleri kabul etmediklerini, kaza tarihi itibariyle davacının özel sektörde tecrübeli bir garson olarak çalışmakta olduğunu, aylık ortalama net gelirinin 2.500,00-TL’den fazla olduğunu belirterek davacının geçici ve sürekli iş göremezlik zararına ilişkin şimdilik 100.000,00-TL maddi tazminatın temerrüt tarihi olan 17.01.2015 tarihinden itibaren hesaplanacak artan oranlardaki avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; kazaya karışan aracın 26.06.2013 – 2014 tarihleri arasında olmak üzere ZMM sigorta poliçesinin davalı tarafından düzenlendiğini, bu poliçeden dolayı sorumluluklarının sigortalının kusuru oranında olmak üzere, bedeni zararlarda azami 268.000,00-TL ile sınırlı olduğunu, sigortacının temerrüdünden söz edilemeyeceğini belirterek davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Yerel mahkemece yapılan yargılama ve toplanan deliller neticesi davanın kısmen kabulüne, 6.703,42-TL geçici iş göremezlik tazminatı, 55.164,59-TL sürekli iş göremezlik tazminatı olmak üzere toplam 61.868,01-TL tazminatın 17/01/2015 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacı tarafa verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiş; hükme karşı davacı vekili ile davalı …Ş. vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
İstinaf eden davacı vekili istinaf dilekçesinde, kusur raporunu kabul etmediklerini belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
İstinaf eden davalı vekili istinaf dilekçesinde, davacının aktüer raporunda hesaba esas alınan gelir durumunun hatalı olduğunu, asgari ücretin baz alınması gerektiğini, hizmet dökümlerinde de davacının asgari ücret aldığının belirlendiğini, hükmedilen tazminata avans faizi işletilemeyeceğini belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; trafik kazasından kaynaklanan cismani zarar nedeniyle tazminat istemine ilişkindir.
Davalı … şirketi davacının kaza sonucu yaralanması nedeniyle oluşan gerçek zarardan azami poliçe limitine kadar sorumludur. Bu nedenle gerçek zararın tespiti önem arz etmektedir.
Dava dilekçesinde, davacının özel sektörde garson olarak çalıştığı ve aylık 2.500,00-TL’den fazla gelir elde ettiği belirtilmiş,davacı hakkında yapılan … araştırmasına verilen cevapta davacının kaza yapmadan önce … … asgari ücretle çalıştığı bildirilmiştir. Dosyada bundan başka davacının garson olarak çalıştığına dair belge bulunmamaktadır. Davacı vekilinin talebi üzerine ilgili meslek birliği olan … sendikasına yazılan yazı cevabında ise benzer işyerleri arasında yapılan araştırmada davacı ile benzer konumlarda çalışan işçilerin, yaptığı işe karşılık gelen ücretinin 2014 yılında ortalama aylık 1.600,00-TL – 1.800,00-TL arası net çıplak ücret olduğu bildirilmiş, davacının dosyada yer alan Hizmet Döküm Cetveli ve 2013 yılı Ekim ve Kasım ayı ücret bordrosunun incelenmesinde ise davacının kazadan önceki Ekim 2013 yılı ve 2013 yılı 12. ayında brüt 1.021,50-TL kazancının olduğu, bu rakamın ülkemizdeki o dönemdeki asgari brüt ücrete eşit olduğu anlaşılmıştır. Davacının maluliyet oranı ve kazaya ilişkin kusur durumunun tespitinden sonra alınan hesap bilirkişi raporunda terditli olarak … araştırmasına göre davacının asgari ücret almakta olduğunun kabulü ile ve … sendikasından gelen cevaba göre asgari ücretin 2.15 katı gelir üzerinden ayrı ayrı tazminat hesabı yapılmış, mahkemece aktüer raporunun, asgari ücretin 2.15 katı gelir üzerinden yapılan hesaplamaya ilişkin kısmı hükme esas alınarak karar verilmiştir.
Tazminat hesaplaması yapılırken davacı tarafın düzenli ve sürekli nitelik kazanmış aylık gelirinin somut delillerle ispat edilmiş olması gerekir. Garson olan davacının aylık gelirinin, … raporu ve dosya kapsamındaki bordrolar nazara alındığında asgari ücret düzeyinde olduğu açık iken dosyaya getirtilen ve hiçbir somut delil ile desteklenmeyen ilgili sendika cevabi yazısına göre gelirin asgari ücretin 2.15 katı olduğunun kabulü ile tazminat hesaplanması isabetli görülmediği gibi istinafa gelen davalı tarafın bu hususlara ilişkin itirazları da dikkate alınmamıştır. Eksik inceleme ile karar verilemez.
Yine, tarafların bilirkişi raporunda kullanılan yaşam tablosuna ve tatbik edilen esaslara açık itirazları olmasa dahi; TBK 51. maddesi uyarınca tazminatın kapsamının hakim tarafından belirlenmesi zaruridir. Gerçek zarar miktarı, hak sahibinin olay tarihindeki bakiye ömrü esas alınarak aktif ve pasif dönemde elde edeceği kazançlar toplamından oluşmaktadır. Gerçek zarar hesabı, özü itibariyle varsayımlara dayalı bir hesap olup, gerçeğe en yakın verilerin kullanılması esastır. Hak sahiplerinin bakiye ömürleri önceki yıllarda Fransa’dan alınan 1931 tarihli “PMF” cetvellerine göre saptanmakta iken, Başbakanlık Hazine Müsteşarlığı, Hacettepe Üniversitesi Fen Fakültesi Aktüerya Bilimleri Bölümü, BNB Danışmanlık, Marmara Üniversitesi ve Başkent Üniversitesi’nin çalışmaları ile “TRH 2010” adı verilen “Ulusal Mortalite Tablosu” hazırlanmış olup, Sosyal Güvenlik Kurumunca da ilk peşin sermaye değerinin hesaplanmasında anılan tabloların uygulanmasına geçilmiştir. Gerek diğer kurumlar ile Yargıtay Daireleri arasında tazminat hesabında birliğin sağlanması açısından ve gerekse bu tablonun ülkemize özgü ve güncel verileri içerdiği de göz önüne alınarak, ülkemizce de tazminat hesaplamalarında TRH 2010 Tablosu’na göre bakiye ömür sürelerinin belirlenmesinin, güncel verilere ve ülkemiz gerçeklerine daha uygun olacağına Yargıtay 17.Hukuk Dairesi’nce de karar verilmekle görüş değişikliğine gidilmiştir. (Yargıtay 17. HD 22/12/2020 tarih, 2019/5206 Esas – 2020/8874 Karar sayılı ilamı, 14/01/2021 tarih 2020/2598 Esas – 2021/34 Karar sayılı ilamı) Bu itibarla, tazminat hesaplanmasında PMF 1931 Tablosu’nun kullanılması yerinde olmayıp, Anayasa Mahkemesi’nin 17/07/2020 tarih 2019/40-2020/40 sayılı kararı ile; KTK’nun 90. maddesindeki “bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda öngörülen usul ve esaslara tabidir” bölümündeki “bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda” ibaresinin Anayasa’ya aykırı olduğu gerekçesiyle iptaline karar verilmekle; zarar hesaplanmasında ZMMS Genel Şartları ekindeki cetvellerin kullanılması mümkün olmadığından ve %1,8 teknik faiz bu cetvellerle getirildiğinden, artık uygulanması da mümkün değildir. Bu itibarla, tazminat hesaplanmasında TRH 2010 Yaşam Tablosu ve progresif rant yöntemi kullanılarak (taraflar lehine oluşan usulü kazanılmış haklar da gözetilerek) tazminat hesabı yapılması gerekirken, PMF 1931 yöntemine göre tazminat hesabı yapılması doğru görülmemiştir.
Bu durumda mahkemece, davacının kaza tarihindeki gelirinin asgari ücret olarak kabulü ve TRH 2010 Yaşam Tablosu ve progresif rant yöntemi kullanılarak (taraflar lehine oluşan usulü kazanılmış haklar da gözetilerek) tazminat hesabı yapılması için ek rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerektiğinden davalı …Ş. vekilinin bu yönlere ilişkin istinaf taleplerinin kabulü ile HMK’nın 353/1-a-6 maddesi uyarınca yerel mahkeme kararının kaldırılmasına ve davanın yeniden görülüp sonucuna göre karar verilmesi için ilk derece mahkemesine gönderilmesine, kararın kaldırılma sebebine göre davacı vekilinin tüm ve davalı … şirketi vekilinin sair istinaf taleplerinin şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalı …Ş. vekilinin istinaf talebinin HMK.nın 353/1-a-6 maddesi gereğince kabulü ile Ankara 1.Asliye Ticaret Mahkemesinin 27.05.2019 tarihli, 2015/63 Esas, 2019/491 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA ve davanın yeniden görülüp sonucuna göre bir karar verilmesi için dosyanın yerel mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, kararın kaldırılma sebebine göre davacı vekilinin tüm ve davalı …Ş. vekilinin sair istinaf taleplerinin şimdilik incelenmesine yer olmadığına,
2-Davalı …Ş. tarafından yatırılan 1.056,00-TL nispi istinaf karar harcının karar kesinleştiğinde ve talebi halinde adı geçen davalıya iadesine,
3-Davacı tarafından yatırılan 44,40-TL maktu istinaf karar harcının karar kesinleştiğinde ve talebi halinde davacıya iadesine,
4-İstinafa gelen taraflarca yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece Mahkemesince yeniden verilecek kararda gözetilmesine,
5- İstinaf eden taraflarca yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatırana iadesine,
6-Ankara 7. İcra Dairesinin 2019/9501 sayılı dosyasına yatırılan 126.000,00 TL teminat mektubunun yatıran tarafa iadesine,
7-Kararın tebliği, kesinleştirme, gider avansı ve harç iadesi işlemlerinin ilk derece Mahkemesince yapılmasına,
Duruşma açılmadan dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK.353/1-a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere 23.12.2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

….

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.