Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: …
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ
….
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
….
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 26/04/2019
NUMARASI …
DAVANIN KONUSU : Tazminat
KARAR TARİHİ : 28/01/2022
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 04/02/2022
Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davalı … … A.Ş. vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacı vekili dava dilekçesinde; 16.11.2016 günü saat 05.50 sıralarında sürücülüğünü …’ın yaptığı çekici ve yarı römork ile seyrederken aracının arıza vermesi nedeniyle yolun sağına aracını 90 cm şeritte kalacak şekilde gerekli uyarı işaretleri yapmadan park etmesi sonucu, yine aynı istikametten gelen sürücülüğünü …’nın yaptığı otobüsün park halindeki römorkun yolda kalan kısmına, otobüsün sağ ön kısmı ile çarpması sonucu sağ tarafa tamamen yatarak sol taraftaki bariyerlere sol kısmı ile çarpması neticesinde otobüste muavin olarak çalışan davacının yaralandığını, otobüsün davalı … şirketine trafik sigortalı olduğunu,davalı tarafa dava öncesinde gerekli tüm belgelerle, kaza tutanakları, hastane epikrizleri, maluliyet raporu, bilirkişi raporları, hesap bilgileri vd. ile başvuruları yapmalarına rağmen, davalı tarafça verilen cevapta taleplerinin reddedildiğini belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, sürekli iş göremezlik tazminatı olarak şimdilik 1.000,00 TL, geçici işgöremezlik tazminatı olarak şimdilik 500,00 TL maddi tazminatın davalı … … A.Ş.’den başvuru tarihinden itibaren avans faizi ile tahsilini talep etmiş; 20.03.2019 tarihli artırım dilekçesi ile sürekli iş göremezlik tazminatını 47.980,85 TL olarak artırmıştır.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; yarı römorkun arıza vermesi nedeniyle içinde bulunulan zor durum sebebiyle mecburi olarak yolun sağ kısmına park ettiğini, … yönetimindeki aracın arızanın yarattığı zorunluluk sebebi ile park halindeyken otobüsün kendisine sağ ön kısmı ile çarpması neticesinde kazanın meydana geldiğini, yetki, işbölümü, zamanaşımı, hakdüşürücü süre, görev, hukuki yarar yokluğu yönünden itirazları olduğunu, söz konusu trafik kazası mücbir etkenlerle davacının ihmal ve kusuru nedeniyle gerçekleşmiş olup davacının kusuru illiyeti kesecek kadar ağır olduğundan davalı şirketin zarardan sorumlu tutulamayacağını, davacı tarafından meydana geldiği iddia olunan bedensel zararların ispat edilemediğini, davalının sigortalısının kusuru oranında ve poliçe kapsamında maddi zarardan sigortalı ile birlikte müştereken ve müteselsilen sorumlu olduğunu belirterek davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Yerel mahkemece davanın, trafik kazasından kaynaklanan cismani maddi tazminat istemine ilişkin olduğu, otobüste muavin olarak çalışan davacının içinde bulunduğu otobüsün park halinde bulunan römorkun yolda kalan kısmına çarpması sonucu yaralandığı, diğer araç sigortacısına karşı açılan davada karşı yan araç sürücüsünün %75 oranında, davalı araç sürücüsünün %25 oranında kusurlu olduğunun belirlendiği, davalı tarafa dava dilekçesinin 21.5.2018 tarihinde tebliğ edildiği, cevap dilekçesinin yasal süreden sonra 6.6.2018 tarihinde verildiği gözetilerek davalının ilk itirazlarla ilgili taleplerinin kabul edilmediği, Ankara 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/198 sayılı dosyasında, davanın feragat nedeniyle reddine karar verildiği, …. Dalı Başkanlığından alınan raporda davacının vücut genel çalışma gücünden %26,0 oranında kaybettiği, 4 ay geçici iş görmezlik halinin olduğunun tespit edildiği, ilgili firmaca davacının muavin olarak çalışmadığı bildirilmiş ise de, Ankara 1. Asliye Ticaret Mahkemesi dosyasında muavin olarak çalıştığının kabul edilmiş olduğu, davacı vekilince asgari ücret üzerinden hesaplama yapılmasının talep edildiği, poliçe tarihi gözetilerek aktüerya bilirkişisinden yeni genel şartlara göre TRH 2010 tablosu ve 1,8, teknik faiz gözetilerek rapor alındığı, davacının talep arttırım dilekçesi verdiği gözetilerek davanın kabulüne, 47.980,85 TL sürekli iş göremezlik, 500,00 TL geçici iş göremezlik toplamı 48.480,85 TL’nin 16.04.2018 tarihinden itibaren avans faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmiş; hükme karşı davalı … şirketi vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı … … A.Ş. vekili istinaf dilekçesinde; cevap dilekçesinin süresinde verilmemesi nedeniyle ilk itirazların reddine karar verilmiş ise de, zaman aşımı itirazı ilk itirazlardan olmayıp ;Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 11.04.2012 tarih 2012/11-158 esas, 2012/318 karar sayılı ilamı gereğince zamanaşımı def’i, HUMK’nın 187. maddesinde düzenlenen ilk itirazlar arasında sayılmadığından yasal cevap süresi içerisinde ileri sürülmesi zorunluluğu da olmadığını, cevap süresinden sonra ileri sürülen zaman aşımı definin değerlendirilebilmesi için karşı tarafın, savunmanın genişletildiği yolunda itirazda bulunmaması gerektiğini, mahkeme tarafından davacının muvafakati alınmadan zaman aşımı itirazının değerlendirilmemesinin usule aykırılık teşkil ettiğini, poliçe tarihi gözetilerek aktüerya bilirkişisinden yeni genel şartlara göre TRH 2010 tablosu ve 1,8 teknik faiz gözetilerek rapor alındığı..” belirtilmişse de daha önceki beyanlarında da belirttikleri gibi bu hususun hukuka aykırı olduğunu, bilirkişi tarafından hesaba esas zarar süresi hesaplanırken TRH 2010 tablosu esas alınarak, rapor tanzim tarihinde 30 yaşında olduğu tespit edilen davacı için bakiye 44,45 yıl belirlendiğini,
Ancak Yargıtayca da benimsenen PMF Yaşam tablosuna göre 37,50 yılın dikkate alınması gerektiğini, alacağı kabul anlamına gelmemekle birlikte; davacı tarafın avans faiz talebinin haksız olduğunu, haksız ve fahiş hesaplamalar üzerinden yapılan hesaplamalarla verilen kararı kabul etmediklerini, mahkeme tarafından; zaman aşımı definin değerlendirilerek, dosyanın konusunda uzman başka bir bilirkişiye tevdii edilerek, hesaba esas zarar süresinin PMF yaşam tablosuna göre hesaplanmasına karar verilmesi için kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE
Mahkemece verilen kararda kamu düzenine aykırılık görülmediğinden, HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf sebepleri ile sınırlı olarak ve istinaf edenin sıfatına göre yapılan istinaf incelemesi sonucunda;
Dava; trafik kazasından kaynaklanan cismani zarar nedeniyle geçici ve sürekli iş göremezlik tazminatı istemine ilişkin olup, davacının geçici ve sürekli iş göremezlik tazminatı taleplerinin kabulüne karar verilmiştir.
1-Davaya konu trafik kazası 16.11.2016 tarihinde meydana gelmiş olup, iş bu dava 04.05.2018 tarihinde açılmıştır. KTK’nın 109/1-2 maddelerinde zamanaşımı süresi düzenlenmiştir. KTK’nın 109/2 maddesi gereğince yaralanmalı trafik kazalarından kaynaklanan davalarda kaza tarihinde yürürlükte bulunan TCK göre 8 yıllık ceza zamanaşımı öngörülmüştür. Bu halde kazanın meydana geldiği tarihten, dava tarihine kadar söz konusu zamanaşımı süresi geçmemiş olup, davanın süresi içinde açıldığı anlaşılmakla davalı vekilinin zamanaşımına ilişkin istinaf talebi yerinde görülmemiştir.
2-Somut olayda kaza tarihi ve davalı nezdinde düzenlenen ZMSS poliçesinin düzenlenme tarihine göre aktüerya bilirkişi raporunda,TRH 2010 Yaşam Tablosu ve 1.8 teknik faiz yöntemi uygulanarak düzenlenen rapor doğrultusunda, davacı lehine geçici ve sürekli iş göremezlik tazminatına hükmedilmiştir. Tarafların bilirkişi raporunda kullanılan yaşam tablosuna ve tatbik edilen esaslara açık itirazları olmasa dahi TBK 51. maddesi uyarınca tazminatın kapsamının hakim tarafından belirlenmesi zaruridir. Gerçek zarar miktarının, hak sahibi davacının bakiye ömür süresi esas alınarak hesaplanması gerekmektedir. Gerçek zarar hesabı, özü itibariyle varsayımlara dayalı bir hesap olup, gerçeğe en yakın verilerin kullanılması esastır. Önceki yıllarda bakiye ömür ve destek süresi Fransa’dan alınan 1931 tarihli “PMF” cetvellerine göre saptanmakta iken….. çalışmaları ile “TRH 2010” adı verilen “Ulusal Mortalite Tablosu” hazırlanmış olup, ….a ilk peşin sermaye değerinin hesaplanmasında anılan tabloların uygulanmasına geçilmiştir. Gerek diğer kurumlar ile Yargıtay Daireleri arasında tazminat hesabında birliğin sağlanması açısından ve gerekse bu tablonun ülkemize özgü ve güncel verileri içerdiği de göz önüne alınarak, ülkemizce de tazminat hesaplamalarında TRH 2010 Tablosu’na göre bakiye ömür ve destek sürelerinin belirlenmesinin, güncel verilere ve ülkemiz gerçeklerine daha uygun olacağına Yargıtay 17.Hukuk Dairesi’nce de karar verilmekle görüş değişikliğine gidilmiştir. (Yargıtay 17.HD 22/12/2020 tarih, 2019/5206 E. – 2020/8874 K. sayılı ilamı, 14/01/2021 tarih 2020/2598 E. – 2021/34 K. sayılı ilamı) Bu itibarla, tazminat hesaplanmasında TRH 2010 Yaşam Tablosu ve progresif rant yöntemi kullanılarak hak sahibi davacının bakiye ömür süresinin belirlenmesi ve buna göre tazminat hesabı yapılması gerekirken, TRH 2010 yaşam tablosunun kullanılması doğru ise de, progresif rant yöntemi yerine 1.8 teknik faiz yöntemine göre tazminat hesabı yapılması doğru görülmemekle birlikte, istinaf talebinde bulunanın davalı … şirketi olması ve lehine oluşan usulü kazanılmış hak gözetilerek bu hususa girilmemiştir.
3-Davalıya sigortalı aracın ticari yolcu otobüsü, sigortalının da ticari şirket olduğu anlaşılmakla davacı tarafın talebi gibi avans faizine karar verilmesinde de bir isabetsizlik olmadığından davalı vekilinin bu hususa ilişkin istinaf talebi de yerinde görülmemiştir.
Bu halde dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle, yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına, kusur durumunun kazanın oluş şekline ve dosya kapsamına uygun bulunmasına, davacının bakiye ömür süresi, tazminata esas alınan gelirinin doğru belirlenmesine, progresif rant yönteminin uygulanmaması dışında tazminat raporunun usul ve yöntemine uygun olmasına, 1.8 teknik faiz yöntemi davalının lehine olmakla istinaf talebinde bulunan davalı lehine kazanılmış usulü haklar dikkate alınarak bu hususa girilmemesine ve mahkemenin gerekçesine göre davalı … şirketi vekilinin yerinde görülmeyen istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilerek aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Davalı … … A.Ş. vekilinin yerel mahkeme kararına yönelik istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf başvurma harcı peşin alındığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
3-Davalı … şirketinden alınması gereken 3.311,72 TL nispi istinaf karar harcından, peşin alınan 44,40 TL maktu ve 787,93 TL nispi harcın mahsubu ile bakiye 2.479,39 TL harcın davalı sigortacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
4-Davalı … şirketi tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, davalı tarafça yatırılan 100,00 TL gider avansından kullanılmayan kısmın karar kesinleştiğinde davalıya iadesine,
5-Kararın tebliği, harç ikmali ve gider avansı iadesi işlemlerinin yerel mahkemece yerine getirilmesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK.nın 362/1-a maddesi uyarınca, KESİN olmak üzere 28.01.2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.
* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.