Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No….
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ
….
T Ü R K M İ L L E T İ A D IN A
K A R A R
….
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 30/04/2019
NUMARASI :…..
DAVANIN KONUSU : Trafik Kazası Nedeniyle Maddi Tazminat
KARAR TARİHİ : 11/02/2022
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 22/02/2022
Mahalli mahkemesince verilen karara karşı taraf vekillerince süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacılar vekili dava dilekçesinde: davacıların murisinin yolcu olarak bulunduğu araç ile davalıya Kasko sigortası poliçesi (İMSS teminatı olan) ile sigortalı aracın çarpışması neticesinde meydana gelen kazada desteğin vefat ettiğini, davalıya sigortalı aracın sürücüsünün meydana gelen kazada asli ve tam kusurlu olduğunu, davaya konu kaza nedeniyle destekten yoksunluk maddi tazminatlarının sorumlu sigorta şirketinin ZMMS’inden tahsili için Ankara 9. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/246 esas sayılı dosyası ile dava açıldığını, davanın sonuçlandığını bu dosyada davaya ilişkin tüm delillerin toplandığını kaza tarihi itibari ile genişletilmiş kasko poliçesinde manevi tazminat klozu/limitinin bedeni zararlarda kişi başı 50.000,00 TL olduğunu, dava açmadan önce davalıya manevi tazminatların ödenmesi amacıyla 08.02.2017 tarihinde başvuru yaptıklarını, olumlu bir dönüş yapılmadığını belirterek, desteğin eşi olan davacı … için 20.000,00 TL, desteğin çocukları olan davacılar… için 10.000,00 TL, … için 10.000,00 TL ve … için 10.000,00 TL olmak üzere toplam 50.000,00 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı … Sigorta A.Ş. vekili cevap dilekçesinde; aracın davalı şirket nezdinde Tüm Oto Sigorta Poliçesi ile 09.07.2013/2014 tarihleri arasında sigortalı olduğunu, poliçeden dolayı bedeni zararlarda şahıs başına teminat limitinin (manevi tazminat dahil) 50.000,00 TL olduğunu, dosyanın kusur tespiti için trafik ihtisas dairesine gönderilmesi gerektiğini, poliçeden dolayı bedeni zararlarda kaza başına (manevi tazminat dahil) 200.000,00 TL olduğunu, işbu dosyada birden fazla ölüm ve yaralanma mevcut olduğunu, kaza başı teminatın bitip bitmediğinin kontrol edilmesi ve gerekirse garameten paylaştırma yoluna gidilmesi gerektiğini, kaza başı teminat kapsamında aynı kazada vefat eden… mirasçılarına 14.06.2016 tarihinde 50.000,00 TL, vefat eden … mirasçılarına 14.06.2016 tarihinde 50.000,00 TL, vefat eden … mirasçılarına 25.08.2015 tarihinde 42.000,00 TL, vefat eden … mirasçılarına 30.01.2017 tarihinde 40.000,00 TL olmak üzere toplam 162.000,00 TL ödeme yapıldığını, ayrıca ödeme yapılan bu dosyalar haricinde diğer mağdurların açmış olduğu 6 derdest dava daha bulunduğunu ayrıca söz konusu kaza ile ilgili davadan önce davalı şirkete müracaat edilmediğini, davalı şirketin sorumluluğunun oluşmadığını beyan ederek davanın reddini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Yerel mahkemece, tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; 09.04.2014 tarihinde gerçekleşen kazada davalı sigorta şirketine İMMS poliçesi ile sigortalı aracın davacıların murisininde içinde yolcu olarak bulunduğu araca çarpması sonucu davacıların murisi … … vefat ettiği, davacı eş … ile çocukları…, … ve …’nın manevi tazminat talebinde bulundukları anlaşılmakla müteveffa … … davacıların eşi ve babası olması ve ölümü nedeniyle manevi olarak zarara uğradıklarının kabulünün gerektiği, davalı sigorta şirketinin daha önce açılan davalar nedeniyle yapmış olduğu ödemelerde dikkate alınarak garameten belirlenen manevi tazminatın davacılar yönünden azami 24.390,24 TL olduğu, buna göre davacıların … … ölümü nedeniyle uğramış oldukları manevi çöküntü, ölen … … yaşı, kusur durumu, davacıların sosyal ekonomik durumu, kaza tarihine göre paranın alım gücü değerlendirildiğinde duyulan veya duyulacak elem ve acıya karşılık olarak takdiren davanın kısmen kabulüne, davacı eş … için 9.756,00 TL manevi tazminatın, davacı çocuk… için 4.878,00 TL manevi tazminatın, davacı çocuk … için 4.878,00 TL manevi tazminatın, davacı çocuk … için 4.878,00 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacılara ödenmesine, davacıların fazlaya ilişkin taleplerinin reddine karar verilmiş; hükme karşı taraf vekillerince istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
1-Davacılar vekili istinaf dilekçesinde; Mahkemece, toplamda talep edilen 50.000,00 TL manevi tazminattan 24.390,00 TL’ye hükmedildiğini, hatta davacı başı karşı davalı vekâlet ücretine de hükmedilerek (kişi başı 2.725,00 TL’den toplam 10.900,00-TL’ye) davacıların neredeyse borçlu çıkartıldığını,
Kararın vicdanla ve hayatın gerçekleriyle bağdaşmadığını, 09.04.2014 tarihinde davalıya sigortalı aracın karşı şeride geçerek, karşı yönden gelen desteğin içinde yolcu olduğu araç ve dava dışı bir başka araca daha çarpması neticesinde ölümlü, yaralanmalı ve maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini, kaza sonucu …’nın eşi, …, … …, …’nın babaları … …’nın vefat ettiğini, davalıya sigortalı araç sürücüsü 2918 sayılı K.T.K.’nun 84. Md kod:7 (şeride tecavüz etme) kuralını ihlal ettiğinden asli ve tam kusurlu olarak davaya konu kazaya sebep olduğunu,
Muris … … 14.01.1975 doğumlu olup kaza tarihinde 39 yaşında bulunduğunu, söz konusu kaza olmasaydı, murisin PMF tablosuna göre 30 yıl 03 ay 23 gün daha yaşayacağını, muhtemel ömrünün 70 yaşında son bulacağını, vefatı ile geride desteğinden yoksun, gözü yaşlı bir eş ve üç çocuk bıraktığını, davacıların bundan sonraki hayatlarında, günlük yaşamlarında, özel işlerinde, evlerinin iaşesinin temininde eş/babalarının hem maddi ve hem de manevi desteğinden yoksun kaldığını, Eş/babalarının vefatı ile adeta yıkıldıklarını, Bu kadar genç bir yaşta hayatı gasp edilen bir insanın geride kalan eş ve çocukları için sorumlulara karşı manevi tazminat talebinde bulunulduğunu,
Murisin eşi … için 20.000,00 TL, çocukların her biri için 10.000.00’er TL manevi tazminat talep edildiğini, mahkemece ise toplamda 24.390,00 TL manevi tazminata hükmedildiğini, ayrıca aleyhlerine 10.900,00 TL vekâlet ücretine hükmedildiğini, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin 10/1.maddesine göre avukatlık ücretinin, hüküm altına alınan miktar üzerinden belirlenmesi gerektiğini, Hüküm altına alınan miktar 24.390,00 TL olup, bu oran üzerinden hükmedilmesi gereken vekâlet ücretinin 2.926,80 TL iken, kişi başı 2.725,00 TL’den toplamda 10.900,00 TL vekâlet ücretine hükmedildiğini, tek bir dava açılmasına rağmen sanki ayrı ayrı açılmış gibi vekâlet ücretine hükmedildiğini, Yargıtayın birçok emsal kararında “Birden fazla davacı tarafından tek bir dava açılmış olması halinde, davalı yararına bir tek avukatlık ücretine hükmedilmesi gerektiğinin düşünülmemiş olmasını doğru görmediğini, davanın tüm davacılar için aynı sebeple reddi halinde tek vekâlet ücretine hükmolunacağını, manevi tazminata hükmedilirken hangi kriterlerin baz alındığının anlaşılamadığını, davalı tarafın trafik tespit tutanağında asli ve tam kusurlu olduğunu, davalının ekonomik durumu kriter olarak alınmışsa davalının … Şirket olduğunu, hangi kriterler baz alınmışsa manevi tazminat yönünden davacıların cezalandırıldığını, davalının ise ödüllendirildiğini, son derece düşük ve makul taleplerinin eş ve çocuklar yönünden yarısından daha azına hükmedilmesinin ne hukukla ne adaletle ne kamu vicdanı ile ve ne de hakkaniyetle bir izahı olmadığını, hiç bir suçu olmadan tabiri caizse öldürülen bir insanın, eşinde ve çocuklarında bıraktığı manevi ızdırabın değerini, zararın ağırlığını, manevi tazminatın zenginleşme aracı olarak kullanılamayacağı hususunu, eşin 9.756,00 TL ile evlatlarında 4.878,00’er TL ile davacıları zengin ettiği tek ülkenin Türkiye olduğunu hesaplayamadıklarını, Manevi tazminatın miktarını tayin etme hâkimin takdirine bırakılmış bir konu olmakla beraber, hükmedilecek miktarın uğranılan zararla orantılı, duyulan acıyı hafifletecek nitelikte olması gerektiğini,
Takdir edilecek manevi tazminatın hakkaniyete uygun, zarara uğrayanda bir huzur duygusu doğurması gerektiğini, tazminatın sınırının onun amacına uygun olarak belirlenmesi, manevi tazminatın miktarının belirlemesinde her olaya göre değişen özel hal ve şartların gözetilmesi gerektiğini (11. HD. 2009/1900-588), 50.000,00 TL manevi tazminat isteyen eş ve çocuklara 24.390,00 TL manevi tazminata hükmedilmesinde ve karşı vekâlet ücreti olarak 10.900,00 TL’ye hükmedilmesinde hangi duygunun tatmin edilebildiğini, Manevi tazminat takdir edilirken kişilerin sosyal ve ekonomik durumlarına bakılarak karar verilmesinin eşitlik ilkesine aykırı bir durum olduğunu, manevi tazminat takdir edilirken kişilerin onuru, saygınlığı, kişilik ve yaşam hakları, bedensel bütünlükleri, onların varlıklı veya yoksul, mevki ve makam sahibi veya sıradan yurttaş oluşlarına göre değerlendirilmesinin hatalı olduğunu, cana gelen zararlar için istenen manevi tazminatın tutarı belirlenirken zengin-yoksul, kentli-köylü, eğitimli-eğitimsiz, ayrımı yapılmaksızın, zararın azlığına çokluğuna, haksız eylemin ve hukuka aykırılığın niteliğine, kusurun ve sorumluluğun derecesine göre değerlendirme yapılması, hüküm altına alınacak manevi tazminatın, zarar vereni caydırıcı bir işlev görebilmesi gerektiğini, takdir edilen manevi tazminatla ne zarar veren için caydırıcılık olduğunu, ne de zarar görenlerin manevi ızdıraplarının hafiflemediğini, zarar göreni yatıştırıcı ve zarar vereni caydırıcı bir manevi tazminat tutarının, sosyal ve ekonomik durumlara göre değil, onların kişisel özelliklerine, eğitim ve kültür düzeylerine, davranış biçimlerine, öz yapılarına göre belirlenmesi gerektiğini, Hükmedilen manevi tazminat miktarının, manevi tazminatın işlevine ters düştüğünü belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
2-Davalı sigorta şirketi vekili istinaf dilekçesinde; poliçede yer alan manevi tazminat teminatı kaza başına olup poliçe teminatının tamamının 09.04.2014 tarihinde kazaya karışan diğer başvuruculara ödendiğini, dolayısıyla poliçede manevi tazminat teminatının kalmadığını,
Sarayönü Asliye Hukuk Mahkemesinin 2014/38E. 2016/55K. Sayılı ilamından dolayı Konya 2. İcra Müdürlüğü’nün 2016/7425E sayılı dosyasına asıl alacak 50.000-TL, Sarayönü Asliye Hukuk Mahkemesinin 2014/39E. 2016/54K. Sayılı ilamından dolayı -Konya 2. İcra Müdürlüğü’nün 2016/7426E sayılı dosyasına asıl alacak 50.000-TL, Sarayönü Asliye Hukuk Mahkemesinin 2014/54 E. 2018/46K sayılı ilamı nedeniyle Sarayönü. İcra Müdürlüğü’nün 2018/94 E. sayılı dosyasına asıl alacak 18.000-TL, Konya 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/1136 E. 2015/360 K. Sayılı ilamı nedeniyle -Konya 7. İcra Müdürlüğü’nün 2015/9083 E. sayılı dosyasına asıl alacak 42.000-TL, Ankara 8. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/887 E. 2016/933 K.sayılı ilamı nedeniyle Ankara 24. İcra Müdürlüğü’nün 2017/1506 E. sayılı dosyasına asıl alacak 40.000-TL olmak üzere toplamda 200.000,00-TL ödeme yapıldığını, poliçede belirtilen limitin azami sorumlu oldukları limit olup, poliçe teminatının tamamı ödenmiş olduğundan davalı şirketin başkaca bir sorumluluğu kalmadığını, ancak gerek bilirkişi raporu gerekse beyan dilekçelerinde tüm bu husus ortaya konulduğu halde mahkeme tarafından garame oranına göre hesaplama yapılmadığından bahisle hüküm kurulduğunu, davalı şirketin söz konusu manevi tazminat ödemelerini hasar aşamasında başvurucuların hesaplarına yapmadığını, aksine ilgili tutarların hak sahiplerine kesinleşmiş mahkeme kararlarına istinaden cebri icra tehdidi altında kalmamak adına icra dosyası hesaplarına ödenmek suretiyle gerçekleştirildiğini, bilirkişinin hükme esas teşkil eden raporunda kesinleşmiş mahkeme kararlarını dikkate almaksızın garameten paylaşım yaparak ödeme yapmaları gerektiğini iddia ederek bu doğrultuda hesaplama yaptığını, poliçe teminatının tamamı ödenmiş olduğundan teminat limitinin bitmesi, herhangi bir sorumluluklarının kalmaması nedeniyle hatalı değerlendirmeler içeren bilirkişi raporunu esas alan mahkeme kararının ortadan kaldırılması gerektiğini, tazminat alacağına temerrüt tarihinden itibaren avans faizi işletilmesine karar verildiğini,
Davacılar vekilinin talep etmesi gerekenin yasal faiz olduğunu (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 1999/19-73 E. ve 1999/106 K. sayılı ve 17.02.1999 tarihli kararı), Ortada bir haksız fiilin sözkonusu olduğu durumlarda; taraflar arasında sözleşmeden kaynaklanan bir hukuki ilişkinin varlığından söz edilemeyeceği için, işin bir taraf yönünden ticari olarak nitelendirilmesinin, diğer taraf yönünden de aynı nitelendirmede bulunmasını hukuken haklı göstermeyeceğini, haksız fiilden doğan ilişkiler Ticaret Kanunda da düzenlenmedikleri için bu nedenle de ticari iş niteliğini kazanamayacaklarını, tacir olan davacı kurum ile davalı arasında sözleşmeden doğan bir hukuki ilişki bulunmayıp, haksız fiilden kaynaklanan ilişki bulunduğunu, dava konusu kaza, haksız fiilden kaynaklanmış olup, ticari iş olarak nitelendirilemeyeceğini, bu nedenle yasal faizin uygulanması gerektiğini belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE
HMK’nun 355. maddesi gereğince İstinaf edenlerin sıfatı gözetilerek ve istinaf sebepleri ile sınırlı olarak, dosya içerisindeki bilgi ve belgeler, mahkeme kararının gerekçesi, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesi ile yapılan inceleme sonunda; Dava, davacıların desteğinin yolcu konumunda olduğu araç ile davalıya kasko poliçesi (manevi tazminat klozunu içeren) ile sigortalı araç arasında gerçekleşen kaza sonucu davacıların murisinin ölümü nedeniyle talep edilen manevi tazminat istemine ilişkindir.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 96/1. maddesinde “zarar görenlerin tazminat alacakları, sigorta sözleşmesinde öngörülen sigorta tutarından fazla ise, zarar görenlerden her birinin sigortacıya karşı yöneltebileceği tazminat talebi, sigorta tutarının tazminat alacakları toplamına olan oranına göre indirime tabi tutulur” düzenlemesine; aynı maddenin 2. fıkrasında ise “başka tazminat taleplerinin bulunduğunu bilmeksizin zarar görenlerin birine veya birkaçına kendilerine düşecek olandan daha fazla ödemede bulunan iyiniyetli sigortacı, yaptığı ödeme çerçevesinde, diğer zarar görenlere karşı da borcundan kurtulmuş sayılır” düzenlemesine yer verilmiştir.
KTK’nun 96. maddesindeki hükme göre, garameten ödeme ilkesi; bir rizikonun gerçekleşmesi ile zarar görenlerin birden fazla olması ve tazminat alacaklarının da sigorta sözleşmesinde öngörülen sigorta bedelinden fazla olduğu hallerde, zarar görenlerden her birinin sigortacıya karşı yöneltebileceği tazminat miktarı isteminden, sigorta bedelinin tazminat alacaklıları toplamına olan oranına göre indirim yapılmasını ifade etmektedir. Burada amaç, zarar görenlerin birden fazla olması halinde, sigortacının poliçede gösterilen limitle sorumlu olacağı da dikkate alınarak, zarar görenler arasında eşitliği sağlayıcı ve poliçe limitini de aşmayacak şekilde eşit paylaştırmanın sağlanmasıdır.
Sigorta şirketi iyiniyetli ödemelerle limiti tüketmesi halinde sorumluluktan kurtulabilir. Limitini bu suretle tükettiğini ileri süren sigortacının, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 96/2. maddesi gereğince, sorumluluktan kurtulabilmesi için “başka tazminat taleplerinin olduğunu bilmeme” ve “iyiniyetle ödeme yapma” şeklindeki şartları sağlaması, basiretli bir tacir gibi davranma yükümlülüğünü ve sigorta limitini aşan tazminat talebi olması halinde ödeme yaparken garameten paylaştırma ile ödeme yapma konusunda üzerine düşen yükümlülükleri yerine getirmesi gerekmektedir. Davalı sigorta şirketinin bu davayı bildiği halde ilama dayalı tazminat alacağı ve icra tehdidi dışında, başvuru üzerine dava dışı zarar görene ödeme yapması, bu dava dosyasını diğerlerine bildirmemesi ve limitin tamamını ödemesi halinde kusurlu ve tazminattan sorumlu olacağının kabulü gerekir.
Somut olayda, davalı … Sigorta A.Ş, davacıların desteğinin yolcu olduğu araca çarparak ölümüne neden olan diğer aracın kasko şirketi olup, söz konusu Tüm Oto Sigorta Poliçesi 09.07.2013/2014 vadelidir. Poliçede İMMS kapsamında manevi tazminat teminat kapsamına alınmış olup, bedeni zararlarda şahıs başına 50.000,00TL, kaza başına 200.000,00TL maddi – manevi tazminat klozu bulunmaktadır. Davaya konu trafik kazasında aralarında davacıların miras bırakanı … …’nın da bulunduğu toplam 7 kişi ölmüş, birden fazla kişi de yaralanmıştır. Davalıya sigortalı araç sürücüsünün olayda %100 oranında kusurlu olduğu sabittir. Davacılar vekili dava dilekçesinde, davalı sigorta şirketinin bedensel zararlarda kişi başına teminat limiti olan toplam 50.000,00TL manevi tazminatın (davacı eş için 20.000,00TL, diğer davacı çocukların her biri için 10.000,00’erTL olmak üzere) davalıdan tahsilini talep etmiş, davalı sigorta şirketi vekili aynı kazada ölen kişilerin mirasçılarına yada yaralananlara mahkeme ilamları ve ilama dayalı icra takipleri nedeniyle ödemeler yapıldığını, kaza başına azami teminat limitinin tükendiğini bu nedenle davacıların manevi tazminat taleplerinden sorumlu olmadıklarını belirterek davanın reddini savunmuş, ayrıca ödeme yapıldığını ileri sürdüğü bir kısım dava dosya numaraları ile icra dosyalarının numaralarını bildirmiştir. Her ne kadar davalının bildirdiği mahkeme ilamları ve icra dosyalarının bir kısmı iş bu dosya içine alınmış ise de, mahkeme tarafından bu dosyalar incelenmemiş, davalı sigorta şirketinin davaya konu kaza nedeniyle, zarar gören 3. kişilere İMSS teminatı kapsamında iddia ettiği gibi maddi-manevi tazminat ödeyip ödemediği, varsa kime ne kadar maddi-manevi tazminat ödendiği, hangi tarihte ödendiği, ilama dayalı olarak mı, başvuru üzerine mi ödeme yapıldığı, iş bu dava açıldıktan ve davalı davacıların manevi tazminat talebinden haberdar olduktan sonra ödeme yapılıp yapılmadığı, bu ödemenin ilama dayanıp dayanmadığı, davalı sigorta şirketinin kaza başına teminat limitinin (200.000,00TL) tükenip tükenmediği, teminattan bakiye limit kalıp kalmadığı hususları araştırılmadığı gibi hükme esas alınan bilirkişi raporunda da, davalı sigorta şirketince maddi-manevi tazminat teminatı klozundan kime ne kadar manevi tazminat ödendiği hususunda yeterli inceleme yapılmaksızın, davalı vekilinin dilekçesinde bildirdiği dava dosyaları nedeniyle ödeme yapıldığının (hatta olayda 7 kişi öldüğünden kişi başına limite göre 50.000,00TL’sından toplam 350.000,00TL ödeneceği, yaralanan kişiler içinde 60.000,00TL ödendiği belirtilerek) ve limitin tüketildiğinin kabulü ile davalının garame hesabına göre hesaplama yapması gerekirken bunu yapmadığından bahisle, mahkeme ilamlarında ölüm halinde ölen her kişi için 50.000,00TL manevi tazminat takdir edildiği, yaralanma durumuna göre toplam 60.000,00TL ödeme yapıldığı belirtilip, 7 kişinin ölümü nedeniyle 350.000,00TL manevi tazminat ile yaralanma hali için 60.000,00TL manevi tazminatın toplamını (410.000,00TL) alıp, davacılar da ölüm nedeniyle manevi tazminat istediğinden kişi başına 50.000,00TL limiti, 410.000,00TL’sına oranlayıp, sonucu kaza başına limitle çarparak davacılar için bakiye 24.930,24TL tazminat hesaplamış, bu meblağın davacılara miras payı oranında manevi tazminat olarak verildiği anlaşılmıştır. Eksik inceleme ve hükme elverişli olmayan bilirkişi raporuna dayanılarak hüküm kurulamaz.
Davalı sigorta şirketi tarafından yargılama sırasında ve istinaf dilekçesinde ödeme yapıldığı belirtilen Sarayönü AHM’nin 2014/38-2016/55 sayılı ilamında destek ve manevi tazminat talep edilmiş, manevi tazminat sadece sigortalı aracın trafik kayıt malikinden talep edilmiş ve mahkemece araç işleteninin manevi tazminattan sorumluluğuna karar verilmiş, davalı sigorta şirketi bu ilamda sadece ZMSS limitini aşan destek tazminatı bulunması halinde azami 50.000,00TL(maddi zararda limit olan)limitle sorumlu tutulmuştur. Davalı sigorta şirketi bu ilam nedeniyle 50.000,00TL ödeme yapıldığını bildirmiş ise de bu ödemenin ZMSS limitini aşan destek tazminatı mı, yoksa ilamla sorumlu tutulmadığı halde, araç işleteninin talebi ile ödenen manevi tazminat mı olduğu anlaşılamamıştır. Zira bu ilam nedeniyle ödeme yapılan icra dosyasında bu hususta açıklık bulunmamaktadır. Bu nedenle davalı sigorta şirketinden icra dosyasına hangi tazminat türüne ilişkin, hangi tarihte ve ne kadar ödeme yaptığını gösteren belgenin ibrazının istenmesi gerekmektedir. Aynı mahkemenin 2014/39-2016/54 sayılı ilamında da destek ve manevi tazminat talebi ile dava açıldığı, manevi tazminatın sadece aracın trafik kayıt malikinden talep edildiği ve araç işleteninin sorumluluğuna karar verildiği, davalı kasko şirketinin, davanın davacıları lehine hükmedilen destek tazminatından, ZMSS limitinin üzerinde kalan kısmından sorumlu tutulduğu anlaşılmıştır. Davalı sigortacı bu ilam nedeniyle 50.000.00TL ödendiğini ileri sürmüş ise de, bununla ilgili icra dosyasına hangi tazminat türüne ilişkin, hangi tarihte ve ne kadar ödeme yapıldığını gösteren belgenin dosyada mevcut olmadığı anlaşılmakla, ibrazının istenmesi gerekir.
Yine aynı mahkemenin 2014/54-2018/46 sayılı ilamında davalı sigorta şirketinin diğer davalı araç işleteni ile birlikte 18.000,00TL manevi tazminattan müteselsilen sorumluluğuna karar verilmiş ise de, bu tazminatın da hangi tarihte ödendiğine dair belge dosyada mevcut olmadığından davalı sigortacıdan ibrazının istenmesi gerekmektedir.
Konya 2. ATM’nin 2014/1136-2015/360 sayılı ilamı dosya içinde bulunmamakla birlikte, Konya 7. İcra dairesinin 2015/9083 sayılı takip dosyasında davalı sigorta şirketi yönünden toplam 42.000,00TL manevi tazminatın ferileri ile tahsili amacıyla icra emri düzenlendiği anlaşılmış, yine bununla ilgili davalı sigorta şirketi tarafından hangi tarihte alacaklılara ödeme yapıldığını gösteren belgeye rastlanmamıştır.
Ankara 8.ATM’nın 2015/887-2016/993 sayılı ilamında davalı sigorta şirketinin vefat sebebiyle 40.000,00TL manevi tazminatla sorumluluğuna karar verildiği, Ankara 24. İcra Müdürlüğünün 2017/1506 sayılı dosyasına 30.01.2017 tarihinde ferilerle birlikte 56.382,18TL (40.000,00TL’sı asıl alacak olmak üzere) ödendiği anlaşılmıştır.
Her ne kadar bilirkişi raporunda vefat halinde kişi başına 50.000,00TL’sından toplam 350.000,00TL manevi tazminat ödeneceği varsayımı ile garame hesabı yapılmış olup, davalı sigorta şirketinin İMSS kapsamında ilamlara dayalı olarak kime ne kadar hangi tarihlerde bedensel zararla ilgili maddi-manevi tazminat ödediği (asıl alacak olarak), limitin tükenip tükenmediği hususu incelenmemiştir.
Bu durumda mahkemece öncelikle davalı tarafça ödeme yapıldığı bildirilen mahkeme ilamları, icra takip dosyalarından, iş bu dava dosyasında mevcut olmayanlar tamamlandıktan sonra, davalıdan bu ilamlar nedeniyle hangi tarihte kime/kimlere tazminat ödemesi (ödenen tazminatın asıl alacak kısmı) yapıldığı, ödenen tazminatın niteliği (destek tazminatı mı, iş göremezlik tazminatı mı, manevi tazminat mı) hususunda ödeme belgelerini ibrazının istenilmesi, ilama dayalı tazminat dışında aynı poliçeden dolayı zarar görenlere yapılan ödeme olup olmadığı, varsa hangi tarihte kime ne kadar tazminat ödendiği hususunda açıklama yapmasının istenmesi, daha sonra konusunda uzman bilirkişiden ek rapor alınarak, söz konusu poliçede İMSS kapsamında bedeni zararlarda şahıs başına ve kaza başına belirtilen limitin bedensel zarara ilişkin maddi-manevi tazminata ilişkin olduğu gözetilerek, davalı tarafça davaya konu kaza nedeniyle zarar gören kişilere yapılan maddi-manevi tazminat ödemelerinin belirlenmesi, bu ödemelerle limitin tükenip tükenmediğinin tespit edilmesi, limit bitmemişse bakiye limitin tespiti ile gerektiğinde garame hesabı yapılarak (davalı tarafça yapılan toplam ödeme gözetilerek) davacıların bakiye poliçe limitinden talep edebilecekleri tazminatın hesaplanması, limitin bitmiş olması halinde mahkemece davalı tarafça zarar gören 3. Kişilere yapılan ödemelerin iyiniyetli ödeme kabul edilip edilmeyeceği yönünde değerlendirme yapılarak sonucuna göre davalının tazminattan sorumlu tutulup tutulmayacağı yönünden karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu gibi eksik inceleme ve karar vermeye elverişli olmayan bilirkişi raporuna göre karar verilmesi doğru görülmediğinden, davacılar vekili ile davalı … sigorta şirketi vekilinin istinaf taleplerinin kabulü ile yerel mahkeme kararının kaldırılmasına ve davanın yeniden görülüp sonucuna göre karar verilmesi için ilk derece mahkemesine gönderilmesine, kararın kaldırılma sebebine göre davacılar vekili ile davalı sigorta şirketi vekilinin sair istinaf taleplerinin şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Davacılar vekili ile davalı … Sigorta A.Ş.vekilinin istinaf talebinin HMK.nın 353/1-a-6 maddesi gereğince kabulü ile Ankara 10. Asliye Ticaret Mahkemesinin 30.04.2019 tarihli 2017/188 Esas 2019/371 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, davanın yeniden görülüp sonucuna göre bir karar verilmesi için dosyanın yerel mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
Kararın kaldırılma sebebine göre davacılar vekili ile davalı sigorta şirketi vekilinin sair istinaf sebeplerinin şimdilik incelenmesine yer olmadığına,
2-Davacılar tarafından yatırılan 44,40 TL maktu ve istinaf talebinde bulunan davalı sigorta şirketi tarafından yatırılan 374,00 TL nispi istinaf karar harcının talepleri halinde ayrı ayrı ilgili taraflara iadesine,
3-İstinafa gelen davacılar ve davalı sigorta şirketi tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece Mahkemesince yeniden verilecek kararda ayrı ayrı gözetilmesine,
4-Davalı sigorta şirketi tarafından yatırılan 100,00TL gider avansından kullanılmayan kısmın davalıya iadesine,
5-Kararın tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı iadesi işlemlerinin ilk derece Mahkemesince yerine getirilmesine,
Duruşma açılmadan dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK.353/1-a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere 11.02.2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.
…..
* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.