Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2019/2093 E. 2022/520 K. 04.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No:…..
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ

….

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

….
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 16/04/2019
NUMARASI :……

DAVANIN KONUSU : Tazminat

KARAR TARİHİ : 04/03/2022
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 17/03/2022

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davacı vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacı vekili dava dilekçesinde; 31/07/2016 tarihinde davacının yolcu konumunda bulunduğu, dava dışı sürücü … idaresindeki araca, davalı sigorta şirketine ZMMS poliçesiyle sigortalı olan aracın çarpmasıyla meydana gelen kazada davacının yaralandığını, davalı sigorta şirketine başvurulduğunu ve davalının 21/06/2017 tarihinde yalnızca sürekli işgöremezlik zararı için 310.000,00 TL ödediğini, davalının bakıcı zararından da sorumlu olduğunu; bu sebeple, bakıcı zararına mahsuben şimdilik 1.000,00 TL’nin kaza tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiş; 19/02/2019 tarihli artırım dilekçesiyle talebini 310.000.00TL’sına yükseltmiştir.
Davalı sigorta şirketi vekili, aracın davalı şirket nezdinde ZMSS poliçesi ile sigortalı olduğunu, azami teminat miktarının 310.000,00 TL olduğunu, davacı tarafın başvurusu üzerine sürekli iş göremezlik tazminatı hesaplandığını ve 310.000,00 TL teminatın tamamının 21.06.2017 tarihinde davacıya ödendiğini, ödeme ile başkaca sorumlulukları kalmadığını, bakıcı gideri ve maluliyet tazminatının tek teminat kapsamında bulunduğunu, teminatın tamamı ödenerek tükendiğinden davalı şirket aleyhine dava açılamayacağını, kabul anlamına gelmemek üzere bakıcı gideri zararından Yargıtay kararları gereği %50 oranında hakkaniyet indirimi yapılması gerektiğini, davacının maluliyeti ve kusur durumunun tespiti için bilirkişi raporu alınması gerektiğini, ancak dava tarihinden itibaren yasal faiz talep edilebileceğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Yerel mahkemece davanın, zorunlu mali sorumluluk poliçesi kapsamında bakıcı gideri tazminatı istemine ilişkin olduğu, davalı tarafından zorunlu mali sorumluluk sigorta poliçesi ile teminat altına alınmış olan … plakalı aracın, davacının içinde yer aldığı……plaka sayılı araca çarpmasıyla meydana gelen kazada davacının yaralandığı ve davalının 21/06/2017 tarihinde sürekli iş göremezlik zararı için 310.000,00 TL ödediği hususunda uyuşmazlık bulunmadığı, uyuşmazlığın, meydana gelen kazada kusur dağılımı, bakıcı ihtiyacı bulunup bulunmadığı ve varsa süresi ile davacının bakıcı gideri talebinde haklılık bulunup bulunmadığı ve bulunması durumunda talep edebileceği tutar noktalarında toplandığı, dosyada yer alan 31/07/2016 tarihli Trafik Kazası Tespit Tutanağı’ndan davacının kazaya karışan araçta yolcu olduğu ve Bakırköy 35. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2017/565 E. sayılı dosyasına sunulan rapor ile iş bu tazminat davasında mahkemece alınan 20/09/2018 tarihli bilirkişi raporundan, davacı …’nin meydana gelen kazada kusuru bulunmadığının belirlendiği, Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Adlî Tıp Anabilim Dalı Başkanlığı’nın 31/07/2018 tarihli raporundan; davacının, kaza nedeniyle vücut genel çalışma gücünden %100 oranında kaybettiği ve devamlı surette başka birinin yardımına muhtaç olduğunun anlaşıldığı, Raporun Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümlerine göre alındığı, halbuki maluliyet raporunun “Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmeliği” hükümleri çerçevesinde alınması gerektiğinden bu Yönetmelik hükümlerine göre alınan 10/10/2018 tarihli raporda; anılan Yönetmelik hükümlerine göre kişinin özür oranının (%96) olduğunun ve devamlı surette başka birinin bakımına muhtaç olduğunun bildirildiğinin gözlendiği, bu raporun dosyaya ve oluşa uygun bulunduğu, davacının kaybının, maddî miktarının belirlenmesi amacıyla alınan 18/02/2019 günlü bilirkişi raporunda; davacıya sürekli iş göremezlik zararı yönünden 21/06/2017 tarihinde yapılan 310.000,00 TL ödemenin ölüm ve sakatlık giderleri klozuna ilişkin olduğu; bakıcı gideri talebinin tedavi-sağlık giderleri klozunda yer aldığının kabulüyle 670.290,84 TL zarar bulunduğunu ve poliçe tutarı olan 310.000,00 TL’nin talep edilebileceğinin mütalaa edildiği,
Davacı vekilinin, 19/02/2019 harç tarihli dilekçesiyle; taleplerini artırarak, 310.000,00 TL olarak belirlediği, talep artırım dilekçesinin karşı yana tebliğ edildiği, somut olayda; davalı tarafından zorunlu mali sorumluluk sigorta poliçesi ile teminat altına alınmış olan … plakalı plaka sayılı aracın, davacının da içinde yer aldığı … plaka sayılı araca çarpmasıyla meydana gelen kazada davacının yaralandığı ve davalının 21/06/2017 tarihinde sürekli iş göremezlik zararı için 310.000,00 TL ödediği, davacının, bakıcı gideri zararının tazmin edilmesi için eldeki davayı açtığı, davacı vekilinin, davada, ilk ödemenin sürekli iş göremezlik klozundan yapıldığını ve eldeki bakıcı gideri talebinin ise tedavi gideri klozundan olduğunu iddia ederek poliçe teminat limiti olan 310.000,00 TL’ye istemini yükselttiği, tartışılması gereken hususun bakıcı gideri tazminatı talebinin hangi kloza ait olduğuna yönelik olduğu, kazanın 31/07/2016 tarihinde meydana geldiği, davada dayanılan … plaka sayılı araca ait poliçenin başlangıç tarihinin 25/04/2016 tarihli olduğu, Trafik Sigortası Poliçesi Genel Şartlarının ise 01/06/2015 tarihinde yürürlüğe girdiği, Trafik Sigortası Poliçesi Genel Şartları’nın 11. maddesine göre, genel şartların yürürlük tarihinden sonra akdedilmiş sözleşmelere uygulanacağı, poliçenin düzenlenme tarihinin, 01/06/2015 tarihinden sonra olduğu, 6704 sayılı kanunun 26/04/2016 tarih ve 29695 sayılı … Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdiği, bu kanun’un 3 üncü maddesinin, 2918 sayılı KTK’nun 90’ıncı maddesini değiştirdiği ve anılan maddede: “…Zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamındaki tazminatlar bu Kanun ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda öngörülen usul ve esaslara tabidir.” denildiği, kazanın 31/07/2016 tarihli olup bunun yasa’dan da sonraki tarihli olduğu, dolayısıyla eldeki davada dayanılan poliçenin başlangıç tarihi 25/04/2016 olduğundan uyuşmazlığa 01/06/2015 tarihinde yürürlüğe giren Trafik Sigortası Poliçesi Genel Şartlarının uygulanması gerektiği,
01/06/2015 tarihinde yürürlüğe girmiş bulunan Karayolları Motorlu araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nın amacının A.5 maddesinde; a) Maddi Zararlar Teminatı; b) Sağlık Giderleri Teminatı; c) Sürekli Sakatlık Teminatı ve ç) Destekten Yoksun Kalma (Ölüm) Teminatı sağladığı, eldeki davada uyuşmazlığın bakıcı giderinin sağlık gideri teminatı ile sürekli sakatlık teminatından hangisine tabi olduğuna ilişkin olduğu, davacıya 21/06/2017 tarihinde ölüm ve sakatlık giderleri klozundan 310.000,00 TL ödemenin yapıldığı,
Trafik Sigortası Genel Şartları’nın amacı A.5 maddesinin (b) bendinde: “…Kaza nedeniyle mağdurun tedavisine başlanmasından itibaren mağdurun sürekli sakatlık raporu alana kadar tedavi süresince ortaya çıkan bakıcı giderleri, tedaviyle ilgili diğer giderler ile trafik kazası nedeniyle çalışma gücünün kısmen veya tamamen azalmasına bağlı giderlerin sağlık gideri teminatı kapsamında olduğu, Sağlık giderleri teminatı Sosyal Güvenlik Kurumunun sorumluluğunda olup ilgili teminat dolayısıyla sigorta şirketinin ve Güvence Hesabının sorumluluğunun 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 98 inci maddesi hükmü gereğince sona erdiği, dolayısıyla mağdurun (davacının) sürekli sakatlık raporu alana kadar tedavi süresince ortaya çıkan bakıcı gideri sağlık gideri teminatı kapsamında olup SGK’nın sorumluluğu bulunduğundan sigorta şirketinin sorumlu olmadığı,
A.5 maddesinin (c) bendinde: “Üçüncü kişinin sürekli sakatlığı dolayısıyla ileride ekonomik olarak uğrayacağı maddi zararları karşılamak üzere, bu genel şart ekinde yer alan esaslara göre belirlenecek teminattır. Kaza nedeniyle mağdurun tedavisinin tamamlanması sonrasında yetkili bir hastaneden alınacak özürlü sağlık kurulu raporu ile sürekli sakatlık oranının belirlenmesinden sonra ortaya çıkan bakıcı giderleri bu teminat limitleri ile sınırlı olmak koşuluyla sürekli sakatlık teminatı kapsamındadır. Söz konusu tazminat miktarının tespitinde sakat kalan kişi esas alınır.” denildiği,
Eldeki davada da anılan Yönetmelik hükümlerine göre rapor alındığı ve mağdurun (davacının) %96 oranında sakat kaldığı ve devamlı surette bakıcı gideri ihtiyacı bulunduğunun saptandığı, bu zararın sürekli sakatlık teminatından karşılanacağı, hesap bilirkişisinin aksini belirten raporunun uygulanabilir görülmediği ve açıklanan nedenlerle benimsenmediği, ancak sürekli sakatlık teminatından poliçe limiti olan 310.000,00 TL’nin ödendiği ve limitin tüketildiği, sürekli iş göremezlik zararı ile bakıcı gideri zararı aynı “sürekli sakatlık teminatı” kapsamında olduğundan ve 310.000,00 TL limitli poliçe tüketildiğinden, davalı sigorta şirketine karşı yöneltilen davanın reddine karar verilmesi gerektiğinden bahisle Davanın reddine karar verilmiş; hükme karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf dilekçesinde; Davacının geçirdiği 31.07.2016 tarihli trafik kazası neticesinde ağır şekilde yaralandığını, A.Ü.T.F. Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığınca düzenlenen 10.10.2018 tarihli raporda belirtildiği üzere davacının kaza sebebiyle vücut genel çalışma gücünden %96 oranında kaybettiğini ve devamlı surette başka birinin bakımına muhtaç kaldığını, aracın Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortacısı olan davalı şirkete karşı davacının bakıcı gideri zararının karşılanması amacıyla açılan davada davanın reddine karar verildiğini, davacının geçirdiği kaza sebebiyle felç kaldığını, dava açılmadan evvel davalı sigorta şirketi tarafından 310.000,00 TL ödeme yapıldığını, ancak yapılan bu ödemenin davacının sürekli iş göremezlik zararına ilişkin olduğunu, istinafa konu davada bakıcı zararının da karşılanmasının talep edildiğini, zorunlu trafik sigortaları poliçelerinde “sakatlanma ve ölüm” ile “tedavi gideri” olmak üzere iki ayrı teminat klozu bulunduğunu, iş gücü kaybından doğan zararlar, sigorta poliçesinin “sakatlanma ve ölüm” teminatından karşılanırken; bakıcı zararının “tedavi gideri” teminatı kapsamına girdiğini, davacı gibi ağır özürlü olanlar için iki ayrı zarar kalemi ve iki ayrı teminatın söz konusu olduğunu, davalı sigorta şirketinin (kaza tarihindeki teminat limitleri doğrultusunda) iş gücü kaybı zararı için 310.000,00 TL ve ayrıca bakıcı zararı için 310.000,00 TL olmak üzere toplamda 620.000,00 TL ile sorumlu olduğunu, işbu sebeple davalı vekilince yapılan ödeme ile davalının sorumluluğunun sona ermediğini, bakıcı gideri “tedavi gideri” klozu içerisinde yer aldığından, davalı yanın kaza tarihindeki teminat limitleri dahilinde bu zararla ilgili yükümlülüğünün devam ettiğini, genel olarak sigorta şirketlerinin bakıcı zararından sorumluluğunun, sigorta şirketlerinin hak ve yükümlülüklerinin Başbakanlık (Hazine Müsteşarlığı) tarafından yayınlanan Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları ile belirlenmekte olup sigorta şirketlerinin bu içeriğe müdahale etmelerinin mümkün olmadığını,
Nitekim kaza tarihi 31.07.2016 olup 27 Kasım 2013 tarihli … Gazete’ de yayınlanan “Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortasında Tarife Uygulama Esasları Hakkında Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik” hükümleri gereği 2016 tarihinde geçerli asgari sigorta teminat klozları ve tutarlarının tabloda belirtildiğini, asgari sigorta teminatlarında “maddi” “sağlık gideri” “sakatlanma ve ölüm” olarak 3 teminat klozu belirlenmiş olup sigorta şirketlerinin bu tutarların aşağısında ve bu klozların haricinde poliçe düzenlemelerinin mümkün olmadığını, mevcut poliçede tedavi gideri yerine SGK Payı (Sağlık Gideri) şeklinde yazılmış olması veya hiç yazılmamış olmasının da sonucu değiştirmediğini, davalı sigorta şirketinin (kaza tarihindeki teminat limitleri doğrultusunda) sürekli iş göremezlik zararı için 310.000,00 TL ve bakıcı zararı için ayrıca 310.000,00 TL olmak üzere toplam 620.000,00 TL ile sorumluluğu bulunduğunu, mahkeme tarafından her ne kadar 01.06.2015 tarihli Zorunlu Trafik Sigortası Genel Şartları A.5.c. maddesi gerekçe gösterilerek “bakıcı gideri tazminatının sürekli sakatlık teminatı kapsamında kaldığı” ileri sürülmüş ise de yukarıda da ayrıntılı şekilde açıkladıkları üzere bu hususa itiraz etmek zorunluluğu hasıl olduğunu,
26 Nisan 2016 tarihli … Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6704 sayılı torba yasa ile 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 90. maddesinin “Zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamındaki tazminatlar bu Kanun ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda öngörülen usul ve esaslara tabidir. Söz konusu tazminatlar ve manevi tazminata ilişkin olarak bu Kanun ve genel şartlarda düzenlenmeyen hususlar hakkında Türk Borçlar Kanunun haksız fiillere ilişkin hükümleri uygulanır.” şeklinde değiştirildiğini, bu çerçevede Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigorta Poliçesi Genel Şartları A.5.c. maddesinde düzenlenen “Sürekli Sakatlık Teminatı” bölümünde; kaza nedeniyle mağdurun tedavisinin tamamlanması sonrasında yetkili bir hastaneden alınacak özürlü sağlık kurulu raporu ile sürekli sakatlık oranının belirlenmesinden sonra ortaya çıkan bakıcı giderlerinin bu teminat limitleri ile sınırlı olmak koşuluyla sürekli sakatlık teminatı kapsamında olduğunun vurgulandığını, görüldüğü üzere bakıcı gideri, önceleri sağlık gideri teminatı kapsamında ayrı bir kalem olarak ödenmekte iken, düzenleme ile birlikte bu gider sağlık gideri teminatı kapsamından çıkarılarak, sürekli sakatlık teminatı içerisine dâhil edildiğini, ancak davalı tarafından tanzim edilen sigorta poliçesinin düzenlenme tarihi kanundaki değişiklik tarihi olan 26 Nisan 2016’dan önce (25.04.2016) olup iş bu poliçe gereği sigorta şirketinin, davacının bakıcı zararından da sağlık gideri teminatı kapsamında ayrıca sorumlu olduğunu, dava konusu trafik kazası 31.07.2016 tarihinde gerçekleşmiş olsa da somut olayda Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Poliçesinin tanzim tarihi 25.04.2016 (26 Nisan 2016 tarihli ve 29695 sayılı … Gazete ile yürürlüğe giren 6704 sayılı kanun ile 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununda yapılan değişiklik tarihinden önce) olduğu için davalı sigorta şirketinin, sürekli iş göremezlik zararı dışında bakıcı zararından da sorumlu bulunduğunu, yargılama aşamasında alınan 18.02.2019 tarihli bilirkişi raporunda da davalı sigorta şirketinin davacının bakıcı ihtiyacına göre ayrıca ödeme yapması gerektiğinin belirtildiğini ve bu doğrultuda hesaplama yapıldığını belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE
HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf sebepleri ile sınırlı olarak ve istinaf edenin sıfatına göre yapılan istinaf incelemesi sonucunda; dava, trafik kazası sonucu oluşan cismani zarar nedeniyle sürekli bakıcı gideri tazminatı talebine ilişkindir. Dava davacının yolcu konumunda bulunduğu araca çarparak, davacının malul kalmasına sebebiyet veren karşı aracın ZMSS şirketi olan davalı aleyhinde açılmıştır.
Davacı vekili dava dilekçesinde, 31.07.2016 tarihinde davacının yolcu olarak bulunduğu araca, davalıya sigortalı aracın çarpması şeklinde gerçekleşen kaza sonucu felçli kaldığını, davalı sigorta şirketinin kaza tarihi itibari ile sürekli iş göremezlik teminatı olan 310.000,00 TL sürekli iş görmezlik tazminatını kendilerine ödediğini, ancak davacının devamlı şekilde bir başkasının bakımına muhtaç halde olduğunu, bu nedenle poliçenin sağlık gideri teminatından karşılanmak üzere şimdilik 1.000,00 TL bakıcı giderinin kaza tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiş; hesap bilirkişi raporu düzenlendikten sonra bedel artırım dilekçesi ile de talebini azami poliçe limiti olan 310.000,00 TL’sına yükseltmiştir.
Davalı sigorta şirketi vekili, söz konusu poliçe nedeniyle azami maddi teminat miktarının 310.000,00 TL olduğunu, davacı tarafın başvurusu üzerine sürekli iş göremezlik tazminatı hesaplandığını ve 310.000,00 TL teminatın tamamının 21.06.2017 tarihinde davacıya ödendiğini, ödeme ile başkaca sorumlulukları kalmadığını, bakıcı gideri ve maluliyet tazminatının tek teminat kapsamında bulunduğunu, teminatın tamamı ödenerek tükendiğinden davalı şirket aleyhine dava açılamayacağını, kabul anlamına gelmemek üzere bakıcı gideri zararından Yargıtay kararları gereği %50 oranında hakkaniyet indirimi yapılması gerektiğini, davacının maluliyeti ve kusur durumunun tespiti için bilirkişi raporu alınması gerektiğini, ancak dava tarihinden itibaren yasal faiz talep edilebileceğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, poliçenin düzenlenme tarihi ve kazanın meydana geldiği tarih itibari ile yürürlük tarihi 01.06.2015 olan Yeni Genel Şartların uygulanacağı, buna göre kalıcı bakıcı giderinin, sürekli sakatlık teminatından karşılanması gerektiğini, sürekli sakatlık teminat limiti olan 310.000,00 TL’nin de 21.06.2017 tarihinde davacıya ödenmiş olması ve poliçe limitinin tükenmiş olması nedeniyle davalının sürekli bakıcı gideri için tazminat ödeme sorumluluğunun bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; hükme karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
Somut olayda davacının yolcu konumunda olduğu araca çarparak yaralanmasına sebebiyet veren dava dışı araç sürücüsünün %90 oranında, davacının yolcu konumunda bulunduğu araç sürücüsünün (davacının eşi) %10 oranında kusurlu bulunduğu, KTT ve ceza mahkemesi dosyasında alınan bilirkişi raporlarında da aynı nedenlerle sürücülere kusur izafe edildiği, davacı yolcu olup kazanın oluşumunda kusurunun bulunmadığı, davacının Ankara … Hastanesince düzenlenen 24.05.2017 tarihli engelli raporunda ağır engelli olduğunun, T12-L3 de ayrışma olduğunun, idrar ve gaita kontrolü olmadığının, torokol fraktür olduğunun ve %96 oranında engelli olduğunun belirtildiği, AÜTF hastanesince düzenlenen 31.07.2018 tarihli raporda, omurilik tam kesisi olduğu, omurga kırıkları ve belde kırık olduğu, ameliyat geçirdiği, %100 oranında sürekli malul olduğu, devamlı surette bir başkasının bakımına muhtaç olduğunun belirlendiği, bu raporda maluliyet oranı çalışma ve meslekte kazanma gücü kaybı hakkında yönetmelik hükümlerine göre belirlendiğinden, mahkemece Özürlülük ölçütü …yönetmeliği gereğince maluliyet ve bakıcı ihtiyacı olup olmadığının belirlenmesi için aynı hastaneden alınan 10.10.2018 tarihli raporda davacının %96 oranında özürlü olduğu, devamlı surette bir başkasının bakımına muhtaç olduğunun tespit edildiği,
Bilahare aktüer bilirkişiden alınan 18.02.2019 tarihli raporda, 17.05.1984 doğumlu, kaza tarihinde 32 yaşında olan davacı için gelirinin asgari ücret olduğunun kabulü ile toplam 753.148.15 TL bakıcı gideri hesaplandığı, davalı sigorta şirketinin kaza tarihi itibari ile azami kişi başına sağlık gideri teminatı 310.000,00 TL olduğundan davacı vekilince poliçe limitine göre talebin 310.000,00 TL olarak artırıldığı, davalıya sigortalı aracın özel otomobil olduğu ve gerçek kişi adına trafikte kayıtlı bulunduğu, bu anlamda ancak yasal faiz talep edilebileceği, davacı vekilinin davalı sigorta şirketine 25.05.2017 tarihli dilekçe ile davadan önce başvuruda bulunup, davacının yaralanması ve maluliyeti nedeniyle geçici, sürekli iş göremezlik zararı ile yaşam boyu bakıcı gideri zararını talep ettiği, gerekli belgelerin dilekçe ekinde bulunduğu, başvuru evraklarının davalıya 29.05.2017 tarihinde tebliğ edildiği (tebliğ belgesi dosyada mevcut), davalının 21.06.2017 tarihinde sadece 310.000,00 TL sürekli iş göremezlik tazminatını belirtilen hesaba yatırdığı, bu anlamda davalının tebliğden itibaren 8 işgünü sonunda 09.06.2017 tarihinde temerrüdünün oluştuğu anlaşılmıştır.
Davacının davaya konu kazada % 96 oranında malul kaldığı ve sürekli olarak başkasının bakımına muhtaç olduğu, alınan uzman sağlık kurumu raporuyla sabit olduğu gibi, bu husus tarafların da kabulündedir. Davacı taraf, sürekli bakıcı giderinin tedavi gideri teminatından karşılanması gerektiğini iddia ederek tazminat isteminde bulunmuş; davalı sigortacı ise, bakıcı giderine ilişkin zararın da sakatlık teminatı kapsamında kaldığını ve anılan teminata ilişkin limitin tüketildiğini savunmuştur. Bu itibarla; taraflar arasındaki uyuşmazlık, davacının sürekli bakıcı gideri zararının, davalı tarafından düzenlenen ZMSS poliçesindeki “sakatlık teminatı” kapsamında mı yoksa “tedavi gideri teminatı” kapsamında mı olduğu ve davalının davadan önce sürekli iş göremezlik tazminatı olarak ödediği 310.000,00 TL ile sorumluluğunun son bulup bulmadığı noktasında toplanmaktadır.
Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları 14 Mayıs 2015 gün 29355 sayılı … Gazete’de yayınlanarak 01 Haziran 2015 tarihinde yürürlüğe girmiştir.
Olay tarihinde yürürlükte bulunan 2918 sayılı KTK.nın 90. maddesinde “Zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamındaki tazminatlar bu Kanun ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda öngörülen usul ve esaslara tabidir. Söz konusu tazminatlar ve manevi tazminata ilişkin olarak bu Kanun ve genel şartlarda düzenlenmeyen hususlar hakkında 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun haksız fiillere ilişkin hükümleri uygulanır.” şeklindeki düzenleme ve zorunlu mali sorumluluk sigortası teminatı kapsamı dışında bulunan hallerin düzenlendiği 92/i maddesindeki “Bu Kanun çerçevesinde hazırlanan zorunlu mali sorumluluk sigortası genel şartları ve ekleri ile tanımlanan teminat içeriği dışında kalan talepler.” şeklindeki düzenleme Anayasa Mahkemesinin 17.7.2020 tarihinde 2019/40 E-2020/40 K. sayılı kararı ile Karayolları Trafik Kanunu’nun 90. maddesinin birinci cümlesinde yer alan “…ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda…” ibaresi ile ikinci cümlesindeki “…ve genel şartlarda…” ibaresinin ve 92. maddesinin (i) bendinin Anayasa’ya aykırı olduğuna ve iptaline karar verilmiştir.
Anayasa Mahkemesinin iptal kararı ile zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamındaki tazminatların zorunlu mali sorumluluk sigortası genel şartlarına göre belirleneceğine dair düzenleme iptal edilmiştir.
T.C. Anayasası’nın 153/6. maddesinde, “Anayasa Mahkemesi kararları … Gazetede hemen yayımlanır ve yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını, gerçek ve tüzel kişileri bağlar.” düzenlemesi mevcut olup, bu düzenlemenin doğal sonucu olarak Anayasa Mahkemesi’nce bir kanun veya kanun hükmünde kararnamenin tümünün ya da bunların belirli hükümlerinin Anayasa’ya aykırı bulunarak iptal edildiğinin bilindiği halde görülmekte olan davaların Anayasa’ya aykırılığı saptanan kurallara göre görüşülüp çözümlenmesi, Anayasa’nın üstünlüğü prensibine ve hukuk devleti ilkesine aykırı düşeceği için uygun görülmeyeceği kabul edilmektedir.Anayasa Mahkemesi’nin somut norm denetimi neticesinde verdiği iptal kararlarının … Gazete’de yayımlanması ile sonuç doğuracağı ve eldeki tüm uyuşmazlıklara uygulanması gerektiği uyulması zorunlu yargısal içtihatlar ile kabul edilmiştir.
Anayasa Mahkemesinin 17.7.2020 tarihinde 2019/40 E-2020/40 K. sayılı kararı ile Karayolları Trafik Kanunu’nun 90. maddesinin birinci cümlesinde yer alan “…ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda…” ibaresi ile ikinci cümlesindeki “…ve genel şartlarda…” ibaresinin ve 92. maddesinin (i) bendinin Anayasa’ya aykırı olduğuna ve iptaline karar vermiş olması nedeniyle davacının zararının ve zararın kapsamının 2918 sayılı KTK.nın ve 6098 sayılı TBK.nın haksız fiile ilişkin hükümlerine ve Yargıtay uygulamalarına göre belirlenmesi gerekir.
Sakatlık tazminatı hesaplanırken mağdurun meslekte kazanma gücü kaybı oranına göre elde edeceği gelirdeki azalma hesaplanırken, bakıcı giderleri ise mağdurun bakımı, hastaneye gidip gelmesi, ilaçları, gerektiğinde sürekli yanı başında bulunması gereken hasta bakıcı-yardımcı maaş ve ücretleridir.
Daimi iş gücü kaybı tazminatı ile yaşam boyu bakım giderleri farklı tazminat kalemleri olup yaşam boyu bakıcı giderlerinin sakatlık teminatı kapsamında değerlendirilmesi mümkün değildir. Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin içtihatları da bu yöndedir.
Somut olayda, 25.04.2016/2017 vadeli ZMSS poliçesinde 310.000,00 TL sakatlanma ve ölüm, 310.000,00 TL sağlık gideri teminatı bulunmaktadır.
ZMSS Genel Şartları’nın A.5-c maddesiyle, zarar görenin tedavisinin tamamlanmasından sonra tespit edilen sürekli maluliyetine bağlı sürekli (ömür boyu) bakıcı giderlerinden, sürekli sakatlık teminatı ve bu teminata ilişkin limit dahilinde sigortacının sorumlu olacağı düzenlemesi yapılmıştır. Ancak; 01.06.2015 tarihinde yürürlüğe giren ZMSS Genel Şartları’na karşı yapılan başvurular üzerine, Anayasa Mahkemesi’nin 17.07.2020 tarih- 2019/40-2020/40 sayılı kararı ile; KTK’nun 90. maddesindeki “bu Kanun ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda öngörülen usul ve esaslara tabidir” bölümündeki “bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda” ibaresinin Anayasa’ya aykırı olduğu gerekçesiyle iptaline karar verilmiştir. Bu iptal kararı gereği; sigorta teminatına giren ve girmeyen zararların belirlenmesi; zarar sigorta teminatına girmekle birlikte, poliçedeki hangi teminata girdiği belirlemesinin, ZMSS Genel Şartları’na göre yapılması mümkün değildir. Anılan belirlemelerin, KTK ve bu kanunda hüküm bulunmayan hallerde de Borçlar Kanunu hükümlerine göre yapılması gerektiği açıktır. Bu itibarla; Anayasa’ya aykırı olduğu için bir kısım hükümleri iptal edilen ZMSS Genel Şartları’na ilişkin Anayasa Mahkemesi’nin kararı, KTK, BK ve yerleşik Yargıtay uygulamaları dahilinde
Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararı gereği, ZMSS Genel Şartları’nın A.5-c maddesine göre bakıcı giderlerinin sürekli sakatlık teminatı kapsamında kabul edilmesinin mümkün olmadığı; sürekli bakıcı gideri zararının, AYM iptal kararı da dikkate alınarak Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin önceki yerleşik uygulamaları gereği, tedavi giderleri teminatında yer aldığı hususları hep birlikte ele alındığında, mahkeme tarafından yapılan değerlendirmenin doğru olmadığı sonucuna varılmıştır.(Yargıtay 17.Hukuk Dairesi’nin 16.12.2020 tarih, 2020/2821-8505 sayılı ilamı, Yargıtay 17.Hukuk Dairesi’nin 08.02.2021 tarih, 2020/2566-2021/902 karar sayılı ilamları vb.)
Buna göre açıklanan hukuki ve maddi vakıalar karşısında, Anayasa Mahkemesinin 17.7.2020 tarihinde verdiği KTK.nın 90. maddesine ilişkin iptal kararı da gözetilerek, davacının talep ettiği sürekli bakıcı gideri tazminatının ZMMS poliçesindeki sağlık-tedavi giderleri teminatından karşılanması gerektiği, aktüerya uzmanından alınan rapor ile davacının sürekli bakıcı giderinin hesaplandığı dikkate alınmak suretiyle davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yaşam boyu bakıcı giderinin sakatlık teminatı kapsamında olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi doğru görülmediğinden davacı vekilinin bu hususa ilişkin istinaf talepleri yerinde görülmekle istinaf talebinin kabulü ile yerel mahkeme kararının HMK’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince kaldırılması ve düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmesi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. (HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf sebepleri ile bağlı kalınarak yapılan inceleme sonunda, infazda tereddüt olmaması için yerel mahkeme kararının Dairemizce düzeltilen ve kaldırılan kısımları dışında kalan hüküm fıkrası aynen yazılmıştır.)
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
A-Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı … vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile Ankara 9. Asliye Ticaret Mahkemesinin 16.04.2019 gün ve 2017/455 Esas-2019/375Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
Buna göre HMK’nın 353/1-b-2.maddesi uyarınca yeniden esas hakkında düzelterek karar verilmesi gerektiğinden;
1-Davacının davasının kabulü ile 310.000,00 TL sürekli bakıcı gideri tazminatının 09.06.2017 temerrüt tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı … Sigorta A.Ş.’den alınarak davacıya verilmesine,
2-492 sayılı Harçlar Kanunu gereğince davalıdan alınması gereken 21.176.10 TL karar harcından, peşin alınan 31,40 TL ile talep artırım harcı olan 1.056,00 TL toplamı olan 1.087,40 TL’nin mahsubu ile bakiye 20.088.70 TL harcın davalı sigorta şirketinden tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, karar tarihi itibari ile yürürlükte bulunan AAÜT’nin 13/1 maddesi gereğince kabul edilen tazminat üzerinden davacı lehine hesap ve takdir edilen 30.150,00 TL nispî vekâlet ücretinin davalıdan alınarak, davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafça dava açılırken yatırılan 31.40 TL peşin karar harcı, 31.40 TL başvurma harcı ve 1.056,00 TL talep artırım harcının davalıdan alınarak, davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafça yapılan 1.000,00 TL bilirkişi ücreti, 700,00 TL ATK ücreti, 364,10 TL tebligat ve posta giderleri olmak üzere toplam 2.064,10 TL yargılama giderlerinin davalı sigorta şirketinden tahsili ile davacıya verilmesine,
6-HMK m.333/1 gereğince harcanmayan gider avansının hüküm kesinleştiğinde davacıya iadesine,
7-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
İSTİNAF YARGILAMA GİDERLERİ YÖNÜNDEN
1-Davacı tarafça yatırılan 44,40 TL maktu istinaf karar harcının, karar kesinleştiğinde ve talebi halinde davacıya iadesine,
2-Davacı tarafından yapılan 121,30 TL istinaf başvuru harcı ve 47,80 TL tebligat posta giderleri olmak üzere toplam 169,10 TL istinaf yargılama giderinin, davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
3-Kararın taraflara usulüne uygun şekilde tebliğine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu HMK’nın 361/1 maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren İKİ HAFTALIK SÜRESİ İÇİNDE TEMYİZİ KABİL OLMAK ÜZERE 04.03.2022 tarihinde oy çokluğu karar verildi.

……

Davacı vekili dava dilekçesi ile davacının trafik kazası sonucu yaralanması nedeniyle bakıcı gideri talep etmiş, davalı sigorta şirketi davacıya sakatlık teminatı kapsamında poliçe limitinin tamamının ödendiğini savunmuş, mahkemece davanın reddine karar verilmiştir.
Taraflar arasında, davalının sürekli bakıcı giderinden sorumluluğuna ilişkin uyuşmazlık bulunmamaktadır. Uyuşmazlık, “bakıcı gideri” nedeniyle sorumlu olunan miktarın, poliçede “Sağlık Gideri Teminatı” ve “Ölüm – Sakatlık Teminatı” olarak gösterilen teminatlardan hangisinden karşılanacağına ilişkindir.
Zorunlu Sorumluluk Sigortası; sigorta ettiren ile yapılan sözleşme kapsamında, sigortalının üçüncü kişilere olan sorumluluklarının, belirli bir sigorta primi karşılığında üstlenildiği bir sigorta türüdür. Bu nedenle sigorta priminin belirlenmesinde sigorta şirketinin sorumlu olduğu teminat miktarı önem arz ettiğinden, sigorta tarafından üstlenilen sorumluluğun belirlenmesinde kanuna aykırı olmadıkça, hangi zararlardan, hangi teminat kapsamında ne miktarda sigortanın sorumlu olacağı Genel Şartlar ile düzenlenebilir. Bu durum sigortanın, söz konusu zararlardan kaza risk değerlendirmesine göre belirlenen prim karşılığında sorumlu olmasının doğal sonucudur. Bu nedenle mevzuatta zararların hangi teminat kapsamında ödeneceği açıkça düzenlenmiş ise, yapılan düzenleme çerçevesinde sigortanın sorumluluğu belirlenmelidir. Davalının mevzuattaki düzenlemeye göre prim maliyetini belirleyerek üstlendiği sorumlulukta, prim maliyetine de etki edecek şekilde, zararın niteliğine göre sorumlu olunacak teminat yorum yolu ile belirlenemez.
Bu çerçevede, Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortasına bakıldığında, 2918 Sayılı Yasanın 91/1. maddesinde “İşletenlerin, bu Kanunun 85 inci maddesinin birinci fıkrasına göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur.” düzenlemesi ile kanuna tabi araçların üçüncü kişilere vereceği zararlarda, işletenin sorumluluğunun karşılanması için sorumluluk sigortası yaptırılması zorunluluğu getirilmiştir. Kanunda yapılan düzenlemede, sigorta şirketinin sorumlu olduğu teminat üst limitleri, hangi teminatların, hangi zararların hangi limitten karşılanması gerektiğine ilişkin açık bir düzenleme yapılmamış, “En Az Sigorta Tutarları” başlıklı 2918 Sayılı Yasanın 93. Maddesinde “(1)Zorunlu mali sorumluluk sigortası genel şartları, teminat tutarları ile tarife ve talimatları Hazine Müsteşarlığının bağlı bulunduğu Bakanlıkça tespit edilir ve … Gazetede yayımlanır. (2)Tarife ve talimatların tespitinde; araç türleri; coğrafi bölge; sigorta süresi içinde herhangi bir hasar ödemesine neden olmayan işletenlerin primlerinin indirilmesi yoluyla ödüllendirilmesi, hasar ödemesine neden olan işletenlerin primlerinin yükseltilmesi yoluyla cezalandırılması ve gerekli görülen diğer hususlar dikkate alınır.” denilerek, buna ilişki düzenleme ve belirleme yetkisi Hazine Müsteşarlığının bağlı bulunduğu Bakanlığa bırakılmıştır.
İlgili düzenleme ile idareye tanınan yetki sınırlı olup, idare 2918 Sayılı Yasanın 93. maddesinde belirtilen hususlarda ve kanuna aykırı olmamak üzere düzenleme yapabilir. Buna göre; İdare, Sigortanın sorumluluk sigortası olması nedeniyle, sözleşmenin tarafı olmayan üçüncü kişinin TBK çerçevesinde belirlenmesi gereken zararlarının belirlenmesinde, kanun ve uygulamaya aykırı hesaplanmayı içeren düzenleme; kanunda sigorta teminat kapsamında sayılan bir takım zararları teminat kapsamı dışına çıkaran düzenleme yapamaz ise de, sigorta şirketinin sorumlu olacağı en az sigorta teminat tutarlarını belirleyebileceği gibi, zararın niteliğine göre birden fazla teminat belirlenmiş ise, hangi zararların hangi teminat kapsamında karşılanacağını belirleyebilir. İdare tarafından yapılan bu belirleme, prim bedellerinin belirlenmesinde esas alındığından, sigorta şirketinin sorumluluğunun belirlenmesinde de esas alınır.
Yukarıda yapılan açıklamalar çerçevesinde, Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk (Trafik) Sigortası Genel Şartları incelendiğinde, 01/06/2015 tarihinde yürürlüğe giren Genel Şartlar A.5 Maddesinde, sigorta poliçesinde yer alan teminatlar düzenlemiş, sigortanın hangi zararlardan, hangi teminat kapsamında sorumlu olacağı belirlenmiştir. “Sürekli Sakatlık Teminatına” ilişkin “c” bendinde “Sürekli Sakatlık Teminatı: Üçüncü kişinin sürekli sakatlığı dolayısıyla ileride ekonomik olarak uğrayacağı maddi zararları karşılamak üzere, bu genel şart ekinde yer alan esaslara göre belirlenecek teminattır. Kaza nedeniyle mağdurun tedavisinin tamamlanması sonrasında yetkili bir hastaneden alınacak özürlü sağlık kurulu raporu ile sürekli sakatlık oranının belirlenmesinden sonra ortaya çıkan bakıcı giderleri bu teminat limitleri ile sınırlı olmak koşuluyla sürekli sakatlık teminatı kapsamındadır. Söz konusu tazminat miktarının tespitinde sakat kalan kişi esas alınır.” denilerek, sürekli bakıcı giderlerinden sigortanın, “sürekli sakatlık teminatı” kapsamında sorumlu olacağı düzenlenmiş olup, bu şekilde yapılan düzleme TBK’da, TTK’da ve 2918 Sayılı Yasada, zararı ve sigortanın sorumluğunu belirleyen hükümleri kaldırmamasına ve azaltmamasına, yine belirtilen kanunlarda teminatın belirlenmesine ilişkin aksine bir düzenleme olmamasına göre davalı sigorta şirketinin sorumlu olduğu teminat miktarı genel şartların A.5-c bendine göre belirlenmesi gerekir. Her ne kadar Yargıtay uygulamalarında, sorumlu olunan zararın niteliğinden hareket ile daha önce söz konusu zararların “Tedavi ve Sağlık Teminatı” kapsamında olduğu, “Sakatlık Teminatı” kapsamında olmadığı kabul edilerek uygulama yapılmış ise de, 01/06/2015 tarihinden önce Genel Şartlarda bu hususta hüküm bulunmaması nedeniyle yorum yöntemi ile söz konusu belirlemenin yapıldığı, oluşan yeni mevzuatta bu durumun açıkça düzenlenmiş olması, Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından 2918 Sayılı Yasanın 93. Maddesinden aldığı yetkiye istinaden düzenlemenin yapılmış olması, yapılan düzenlemenin sigortanın sorumlu olduğu en az sorumluluk miktarının belirlenmesine yönelik olması ve 2918 Sayılı Yasanın 91 ve 92. Maddesinde çerçevesi çizilen sorumluluğu kaldıran veya azaltan mahiyette olmaması karşısında, 01/06/2015 tarihinde yürürlüğe giren Genel Şartlar çerçevesinde düzenlenen poliçeler açısından sigortanın sorumluluğunda, “Bakıcı Giderinin” “Tedavi ve Sağlık Gideri Teminatı” kapsamında görülmesine ilişkin değerlendirme yapılması mümkün görülmemektedir. Diğer yandan, TBK ve KTK’da sigortanın bakıcı ve çalışma gücü kaybından sorumluluğu mevcut ise de, ilgili kanunlarda sigortanın sorumluluğu açısından tedavi gideri ve diğer sorumluluk halleri için ayrı ayrı limit belirleme yükümlülüğü getirilmemiş olduğundan, KTK 93. maddesine göre yapılan belirleme sorumluluk açısından nazara alınması gerekir.
Bu itibarla, somut olayda davacının 31/07/2016 tarihinde geçirdiği trafik kazası nedeniyle bakıma muhtaç kaldığından bahisle, kazaya sebep olan araç sigortacısından bakıcı giderine ilişkin zararlarının karşılanmasını talep etmiştir. Kazaya sebep olan araç zorunlu sorumluluk sigortası 25/04/2016 tarihinde düzenlenmiş olduğundan, davalının sorumluluğu 01/06/2015 tarihli Genel Şartlar çerçevesinde belirlenmesi gerekir. Buna göre de davalı sigorta şirketi “bakıcı giderinden”, “sürekli sakatlık teminatı” limiti kapsamında sorumludur. Davacı söz konusu “sakatlık teminatı” kapsamında yapılan ödemeler sonrasında limit kalması halinde davalıdan talep edebilir. Dava açılmadan önce, 21.06.2017 tarihinde davacının sürekli işgöremezliği nedeniyle teminat limitinin tamamı davalı tarafından davacıya ödediğinden, mahkemece sakatlık teminatında davalının sorumlu olacağı limit kalmaması nedeniyle, “bakıcı gideri” kapsamındaki davasının reddedilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığından, davacının istinaf başvurusunun HMK’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar vermek gerektiği düşüncesiyle çoğunluk görüşüne katılmıyorum.

….

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.