Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2019/2068 E. 2022/446 K. 24.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: ….

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ

…..

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

….

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 18/03/2019
NUMARASI :…..

DAVANIN KONUSU : Tazminat

KARAR TARİHİ : 24/02/2022
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 15/03/2022

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davalı vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacı vekili dava dilekçesinde; davalı Bakanlığa ait ambulansta acil tıp teknisyeni olarak çalışan davacının, acil bir olaya müdahale için araçla seyir halinde oldukları sırada meydana gelen kaza sonucu ağır şekilde yaralandığını belirterek 150.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde, davanın reddine karar verilmesini istemiştir .

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Yerel mahkemece yapılan yargılamayı müteakip; davanın kısmen kabulüne, 80.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren hesaplanacak değişen oranlı yasal faizi ile birlikte davalıdan alınıp davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiş; hükme karşı davalı vekili istinaf talebinde bulunmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı vekili istinaf dilekçesinde; görevsizlik, zamanaşımı, yetki ve idareye başvuru zorunluluğunun |yerine getirilmemesi itirazlarını tekrar ettiklerini, kazanın meydana gelmesinde davalı idareye atfedilecek bir kusur bulunmadığını davacının dava konusu kazadan sonra uygulanması gereken tedaviyi kabul etmediğini, zararın artmasına neden olduğunu, davacıda kaza nedeniyle kalıcı işgöremezlik meydana gelmediğini, hükmedilen manevi tazminat miktarının fahiş olduğunu, tazminata olay tarihinden itibaren faiz yürütülmesinin yerinde olmadığını belirterek yerel mahkeme kararının istinaf yoluyla kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE
Dava; trafik kazasından kaynaklanan cismani zarara bağlı manevi tazminat istemine ilişkin olup, dosya içeriğine, kararın dayandığı delillerle, yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına, olaya ilişkin kaza tespit tutanağı uyarınca; 12.04.2013 tarihinde sürücüsü… olan … Bakanlığı’na ait ambulansın görev nedeniyle seyri sırasında yoldan çıkıp taklalar atması neticesinde yaralamalı ve maddi hasarlı kazanın meydana geldiği, kazanın meydana gelmesinde ambulans sürücüsü…’ın kural ihlali bulunduğunun belirlendiği, hükmü veren mahkemenin görevli ve yetkili olduğu, dava tarihi itibarıyla zamanaşımı süresi dolmadan eldeki davanın süresinde açıldığı, herhangi bir kanunda, tereddütsüz bir şekilde idari tasarruflara karşı zorunlu bir idari başvuru yolu (İYUK m. 10, m.11) öngörülmüş değilse, ilgililerin idareye veya yargı yoluna başvuru konusunda seçimlik hakka sahip olduğu, diğer bir deyişle, eldeki davadan önce davalı idareye başvurulmasının kural olarak zorunlu olmadığı, davacının ambulansta acil tıp teknikeri olarak bulunduğu sırada meydana gelen kazada yaralandığı, davacı yolcu olmakla kazanın meydana gelmesinde kusuru bulunmadığı gibi davalıya ait ambulans sürücüsünün kaza tespit tutanağı uyarınca kazanın meydana gelmesinde kusurlu bulunduğu, maddi tazminat talebine ilişkin Ankara 9.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/394 Esas sayılı davasının yargılaması sırasında ATK 3. İhtisas Kurulundan alınan 06/03/2018 tarihli rapora göre, davacının trafik kazası sonucu omurga kırığı ve dalak rüptürüne bağlı olarak % 21.2 oranında sürekli çalışma gücü kaybı oluşturacak şekilde yaralandığı, mahkemece haksız fiilden kaynaklanan tazminata olay tarihinden itibaren faiz yürütülmesine hükmedilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığının anlaşılmasına, 6098 sayılı TBK’nın 56/1. maddesi hükmüne göre “Hâkim, bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda, olayın özelliklerini göz önünde tutarak, zarar görene uygun bir miktar paranın manevi tazminat olarak ödenmesine karar verebilir.” hükmü ile aynı Yasanın 51.maddesinde de “Hâkim, tazminatın kapsamını ve ödenme biçimini, durumun gereğini ve özellikle kusurun ağırlığını göz önüne alarak belirler.” hükmüne göre, somut olayda olay tarihi, olayın oluş şekli, kazada davacının yolcu olması nedeniyle kusursuz olması, omurga kırığı ve dalak rüptürüne bağlı olarak % 21.2 oranında sürekli çalışma gücü kaybı oluşturacak şekilde yaralanması davacının kazada yaralanması nedeni ile çektiği acı ve duymuş olduğu üzüntünün boyutu, hakkaniyet ve manevi tazminat miktarının bir taraf için zenginleşme aracı, diğer taraf için de yıkım olmaması ilkesi ve davacının uğradığı manevi zarar göz önüne alındığında, hükmedilen manevi tazminat miktarının usul ve yasaya uygun bulunmasına göre HMK 355. maddesi uyarınca istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda davalı vekilinin istinaf başvurusunun reddine karar vermek gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf eden davalı harçtan muaf olduğundan bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
3- İstinaf eden davalı tarafından yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davalıya iadesine,
4-İstinaf eden davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Karar tebliği, harç mahsup, iade ve tahsil işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK.nın 353/1.a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 24.02.2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

……

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.