Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2019/2062 E. 2022/586 K. 10.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. … BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No…..
T.C.

BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ

…..

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

…..

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : … BATI ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 18/04/2019
NUMARASI :……

DAVANIN KONUSU : Tazminat (Özel Sigorta Sözleşmesinden Kaynaklanan)

KARAR TARİHİ : 10/03/2022
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 10/03/2022

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davacı vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacı vekili; 09.04.2013 günü …’in sevk ve idaresindeki … plakalı çöp kamyonu ile müvekkilinin sevk ve idaresindeki … plaka sayılı aracın çarpışması neticesinde meydana gelen trafik kazası sonucu müvekkilinin yaralandığını, meydana gelen kazada müvekkilinin kusurunun bulunmadığını, dava konusu kaza nedeniyle müvekkilinin maddi ve manevi bir çok zarara uğradığını beyan ederek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, 1.000,00-TL. maddi tazminatın, kazanın meydana geldiği 09.04.2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, 30.000,00-TL manevi tazminatın, kazanın meydana geldiği 09.04.2013 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalı sigorta şirketi dışındaki davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili; 11.03.2014 tarihli celsede, 1.000,00-TL’lik maddi tazminat talebinin, 500.00-TL’sinin geçici iş göremezlik tazminatına, 500.00-TL’sinin sürekli iş göremezlik tazminatına ilişkin olduğunu beyan etmiştir.
Davalı … vekili; müvekkili aleyhine açılan davayı kabul etmediklerini, dava konusu kazaya davacı tarafın sebebiyet verdiğini, davayı kabul etmemekle birlikte talep edilen manevi tazminatın fahiş olduğunu beyan ederek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı …. vekili; 09.04.2013 tarihli kazaya davacının alkollü, aşırı süratli ve başka bir araçla yarış halinde olmasının sebebiyet verdiğini, davacının kendi kusurlu davranışı ile kazaya sebebiyet vermesinin müvekkili şirketin bu kazadaki sorumluluğunu ortadan kaldırdığını, manevi tazminatın zenginleşme aracı olarak görülemeyeceğini beyan ederek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … … Sigorta A.Ş. vekili; dava dilekçesinde 09.04.2013 tarihinde yaralamalı trafik kazasına karıştığı belirtilen … plakalı aracın 26.03.2013 – 26.03.2014 tarihleri arasında geçerli olmak üzere 4101300389726 numaralı ZMMS poliçesi ile maluliyet için şahıs başına kaza tarihi itibarıyla 250.000,00-TL.’ye kadar azami sorumluluk hadleri ile müvekkili şirkete sigorta ettirildiğini, müvekkili şirketin sorumluluğunun sigortalının kusur oranı ve poliçe limiti ile sınırlı olduğunu, davacı tarafın dava tarihinden önce müvekkili şirkete herhangi bir başvuruda bulunmadığını, bu sebeple, müvekkili şirketin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizden sorumlu tutulabileceğini beyan ederek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … tarafından dosyaya herhangi bir cevap dilekçesi sunulmamış olup, ön inceleme duruşmasında alınan beyanında kazanın oluşumunda kusurun karşı tarafta olduğunu, karşı tarafın kendilerine çarptığını beyan ederek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece, toplanan delillere göre; 09.04.2013 tarihinde meydana gelen trafik kazasında yaralanan davacı Sefa Uzel’in, kazada kusuru bulunduğunu ileri sürdüğü çöp kamyonu sürücüsü …, işçi … ve çöp toplama işini üstlenen … Turizm A.Ş. ile çöp kamyonunu ZMMS poliçesi ile sigortalayan sigorta şirketinden tazminat talep ettiği, tazminat talebi değerlendirilirken öncelikle sürücü kusurunun tespitinin gerektiği, yapılan kusur incelemesi sonucunda davalı sürücü … ile işçi …’in olayda kusurunun bulunmadığının anlaşıldığı, sürücünün kusuru oranında sorumluluğu bulunan diğer davalıların da tazminattan sorumlu olamayacakları sabit olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf dilekçesinde, dosyada 6 adet kusur raporu mevcut olduğunu, ceza soruşturmasında hükme dayanak yapılmayan rapor ile mahkemece hükme esas alınan son rapor dışında tüm raporlarda her iki araç sürücüsüne de kusur atfedildiğini, ceza dosyasında hükme esas alınan raporda her iki tarafa eşit kusur verilmiş olup, ceza dosyasındaki maddi olguların tarafları bağlayacağını, belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE
Uyuşmazlık, yaralamalı trafik kazasından kaynaklanan haksız eylem nedeniyle maddi tazminat isteğine ilişkindir.
Sürücünün trafik kazasının oluşmasında kusurlu bulunması durumunda zarar gören 6098 Sayılı TBK’nın 49. maddesi gereğince sürücüye, 2918 Sayılı Kanunun 85. maddesi gereğince motorlu araç işletenine karşı dava açabilir. İşleten ve sigorta şirketi de zarar görene karşı müteselsilen sorumludur. İşletenin sorumluluğu hukuki nitelikçe tehlike sorumluluğuna ilişkin bulunmakla, işletenin hukuki sorumluluğunu üstlenen zorunlu sigortacının 91.maddede düzenlenen sorumluluğu da bu kapsamda değerlendirilmelidir. Kural olarak işleten, sürücünün kusuru oranında zarar gören üçüncü kişilere karşı sorumlu olup, zorunlu mali mesuliyet sigortacısı da işletene düşen hukuki sorumluluğu üstlenmektedir.
6098 sayılı TBK.nın 74.maddesi “Hâkim, zarar verenin kusurunun olup olmadığı, ayırt etme gücünün bulunup bulunmadığı hakkında karar verirken, ceza hukukunun sorumlulukla ilgili hükümleriyle bağlı olmadığı gibi, ceza hâkimi tarafından verilen beraat kararıyla da bağlı değildir. Aynı şekilde, ceza hâkiminin kusurun değerlendirilmesine ve zararın belirlenmesine ilişkin kararı da, hukuk hâkimini bağlamaz.” hükmünü içermektedir. Madde metninde de anlaşıldığı üzere ceza mahkemesinin beraat kararının hukuk hâkimini bağlamayacağı, ancak beraat kararı bir maddi olguyu tespit ediyorsa bu kararın hukuk hâkimini bağlayacağı, beraat kararı suçun sanık tarafından işlenmediğinin kesin olarak tespiti olgusuna dayanıyorsa, bu kararın hukuk hâkimini de bağlayacağı, bundan başka kusurun takdiri ve zararın miktarını tayini hususundaki kararın hukuk hâkimini bağlamayacağı hüküm altına alınmıştır (Turgut Uygur, Borçlar Kanunu Şerhi, C. 1, s. 844). Ancak Hukuk hâkimi kural olarak ceza mahkemesinin beraat kararı ile bağlı değil ise de aynı olay nedeniyle ceza yargılamasında hükme dayanak alınan maddi olgularla ve özellikle “fiilin hukuka aykırılığı” konusunda tamamen bağlı olacağı gerek öğreti gerekse de yargısal uygulamada istikrarla kabul edilmektedir. Başka bir deyişle maddi olayları ve yasak eylemlerin varlığını saptayan ceza mahkemesi kararı, taraflar yönünden kesin delil niteliğini taşır (HGK, 24.12.2014 gün ve 2014/4-846 E., 2014/1091K). Hukuk hâkimi ceza mahkemesi kararındaki fiilin hukuka aykırılığını ve illiyet bağını belirleyen maddi olgularla ve ceza mahkemesince verilen mahkûmiyet kararı ile bağlıdır.
Dava konusu olayda, mahkemece her ne kadar ceza mahkemesinde Adli Tıp Kurumu … Grup Başkanlığından alınan rapor ile çelişkinin giderilmesi için İTÜ’den rapor alınmış ise de, mahkemece ceza mahkemesinin maddi vakıanın belirlenmesinin ve hukuk davasına etkisinin değerlendirilmediği anlaşılmıştır.
Bu hale göre hukuk mahkemesi hakimi her ne kadar ceza mahkemesi kararı ile bağlı değil ise de; dava konusu olayda olayın oluşuna ilişkin ceza mahkemesi kararı ile belirlenen maddi vakıa, kazanın meydana gelmesinde kusuru bulunan kişilerin ve kusur oranlarının belirlenmesi yönünden ceza mahkemesi kararı da gözetilerek ve ceza mahkemesi kararı ile kesinleşen maddi olgular dikkate alınarak Adli Tıp Genişletilmiş Uzmanlar Kurulundan kusur raporu alınması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmediğinden davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile 6100 sayılı HMK.nın 353/1.a.6. maddesi gereğince kararın kaldırılmasına, yeniden yargılama yapılarak hüküm kurulması için dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile; … Batı Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından verilen 18/04/2019 tarih, 2013/263 Esas -2019/292 Karar sayılı kararının, HMK’nın 353/1-a-6. maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
2-Dosyanın, davanın yeniden görülmesi için mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-İstinaf başvurma harcı dışında istinaf peşin harcı olarak alınan karar harcının istek halinde yatıran tarafa iadesine,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından davacı lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-İstinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesinde değerlendirilmesine,
6-Karar tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı iadesi işlemlerinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK.nın 362/1-a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere 10/03/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

…..

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.