Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2019/2056 E. 2022/289 K. 10.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 28/03/2019
NUMARASI : …
DAVANIN KONUSU : Tazminat (Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
KARAR TARİHİ : 10/02/2022
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 06/03/2022

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davalı vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI:
Davacı vekili dava dilekçesinde; 14/04/2017 tarihinde, davalı tarafından ZMMS ile sigortalı …. plakalı araç ile, …plakalı aracın kazasında müvekkilinin yaralandığını ve maluliyetinin meydana geldiğini, kazanın meydana gelmesinde, davalı tarafından sigortalı araç sürücüsünün kusurlu olduğunu ve müvekkilinin zararlarından davalının sorumlu olduğunu, müvekkili tarafından davalı … şirketine müracaat edilmesine rağmen zararlarının karşılanmadığını, ileri sürerek ve fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak 3.200,00 TL sürekli iş göremezlik ve 100,00 TL geçici iş göremezlik zararlarının davalı … şirketine başvuru tarihi olan 20/09/2017 tarihinden itibaren işleyecek olan yasal faizi tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davacı vekili 29/08/2018 tarihli dilekçesi ile geçici iş göremezlik tazminatını 9.618,72 TL olarak, sürekli iş göremezlik tazminatını ise 74.118,15 TL olarak ıslah etmiştir.
Davacı vekili 11/03/2019 tarihli ıslah dilekçesi ile daha önce taleplerini dava haklarını saklı tutarak talep artırım dilekçesi ile ıslah haklarını saklı tuttuklarını, aktüer bilirkişiden alınan ek raporda sürekli iş göremezlik zararlarının 170.963,52 TL olarak tespit edildiğini, bu nedenle taleplerini 9.618,72 TL geçici iş göremezlik, 170.863,52 TL daimi iş görmezlik olarak ıslah ettiklerini belirterek davalıdan tahsilini istemiştir.
Davalı …Ş. vekili cevap dilekçesinde; davacının müvekkiline eksik evrak ile müracaat ettiğinden KTK’nın 97. maddesine uygun şekilde başvuru dava şartını yerine getirmediğini bu nedenle davanın usulden reddini talep ettiklerini, kaza yapan otobüsün müvekkili tarafından ZMMS ile sigortalı olup, sorumluluklarının sigorta limiti kusur ve zarar ile sınırlı olduğunu, davacının, kusuru, zararı ve maluliyeti kanıtlaması gerektiğini, hesaplamanın TRH2010 Yaşam Tablosuna göre 1,8 teknik faiz uygulanarak yapılması gerektiğini, geçici iş göremezlik ve tedavi giderlerinden müvekkilinin sorumlu olmadığını, sorumluluğun SGK’da olduğunu, taşımanın hatır taşıması olup olmadığının değerlendirilmesi gerektiğini, davacının dava tarihinden önce müvekkilinden faiz talebinin haksız olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI:
Mahkemece; davanın trafik kazasından kaynaklanan geçici iş göremezlik ve sürekli iş göremezlik tazminatı istemine ilişkin olduğu, davalının KTK’nın 91. maddesi gereğince işletenin sorumlu olduğu zararlardan sorumlu olduğu, olay tarihinde, davalı tarafından sigortalı aracın şerit ihlali neticesinde meydana gelen kazada davalının yaralandığının anlaşıldığı, alınan kusur raporuna göre kazanın meydana gelmesinde davalı tarafından sigortalı aracın %100 oranında kusurlu olduğu, A.Ü. Tıp Fakültesi Adli Tıp ABD’den alınan raporda, davacının 6 ay iş göremez kaldığının ve %17 maluliyetinin meydana geldiğinin tespit ediliği ve aktüer bilirkişiden alınan raporda geçici iş göremezlik tazminatının 9.618,72 TL, sürekli iş göremezlik tazminatının ise 74.118,15 TL olduğu, davalının rapora itiraz ederek raporun Özürlülük Ölçütü Sınıflandırılması Ve Özürlülere Verilecek Raporlar Hakkındaki Yönetmeliğe göre alınması gerektiğini beyan etmesi üzerine A.Ü. Tıp Fakültesi Adli Tıp ABD’den Özürlülük Ölçütü ve Sınıflandırılması hakkındaki yönetmelik hükümlerine göre alınan raporda ise, geçici iş göremezlik süresinin 6 ay olduğu ve %30 engel durumunun tespit edildiği, buna göre alınan tazminat raporunda ise geçici iş göremezlik tazminatının 8.564,77 TL, kalıcı iş göremezlik tazminatının ise 170.863,52 TL olarak hesaplandığı, taşımanın hatır taşıması mahiyetinde olmadığı, davacının ilk dilekçesinin talep artırım dilekçesi, 2. dilekçesinin ise ıslah dilekçesi olduğu ve davacının talep artırım dilekçesi ve ıslah dilekçesi ile talep ettiği tazminattan davalının sorumlu olduğu gerekçesi ile; davanın kısmen kabulü ile 82.682,92 TL’nin 06/10/2017 tarihinden itibaren, 96.745,37 TL’nin 11/03/2019 tarihinden itibaren işleyecek olan yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiş hüküm davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; davacının eksik evrakla müracaat ettiğini dava şartının yerine getirilmediğini, bu nedenle davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiğini, esas yönden ise; kusur durumunun net olarak belirlenmediğini, mahkemece hükme esas alınan maluliyet raporlarına itiraz etmelerine rağmen mahkemece itirazlarının nazara alınmadığını, alınan raporun usulüne uygun tanzim edilmediğini, davacının “Post Travmatik Stres Bozukluğu” nedeniyle düzenlenen raporun da yeterli takibi yapılmadan tanzim edildiğini, bu nedenle raporun uygun olmadığını, istinaf dilekçesi ekindeki uzman görüşünde de bu hususun belirtildiğini, mahkemece yapılan hesaplamanın afaki olduğu, ayrıca davanın 2. kez ıslah edildiğine dair itirazlarının da nazara alınmadığını, ikinci ıslahın yok hükmünde olduğunu, geçici iş göremezlik zararlarının sigorta teminatı kapsamı dışında olduğunu, mahkemece 82.882.92 TL tazminat kısmına ilişkin müvekkilinin temerrüdü olmadığı halde 06/10/2017 tarihinden itibaren faiz işletilmesinin haksız olduğunu, belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava trafik kazasından kaynaklanan cismani zarar nedeniyle geçici ve sürekli iş göremezlik tazminatı istemidir. Hüküm davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
Davalı vekili tarafından, 2918 Sayılı Yasanın 97. maddesi gereğince müvekkiline yapılan müracaatın eksik evrakla yapıldığından bahisle davanın dava şartı yokluğundan reddine karar verilmesi gerekiği ileri sürülmüş ise de; 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 97. maddesi ile, Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortasından faydalanmak isteyen hak sahiplerinin dava yoluna gitmeden önce sigortacıya yazılı başvuru yapması gerektiği düzenlenmiş olmakla birlikte, bu başvuru yapılmadan dava yoluna gidilmesi halinin dahi HMK’nın 115/2.maddesi gereği tamamlanabilir dava şartı olduğu Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin yerleşik uygulamaları ile kabul edilmektedir. (Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 2021/5514 E. 2021/7833 K., 2021/3045 E. -2021/2666 K, 2021/2461 E. – 2021/3316 K. Sayılı Emsal kararları), diğer yandan KTK’nın 97. maddesinde zarar görenin sigorta şirketine yazılı başvurusu yeterli görülmüştür. Davacı tarafından, meydana gelen kaza nedeniyle zararının karşılanması hususunda davalıya müracaat etmiş olmasına göre davalı vekilinin başvuru dava şartının yerine getirilmediğine yönelik istinaf sebepleri yerinde görülmeyerek sair istinaf sebeplerinin incelenmesine geçilmiştir.
Davacı 17/10/2017 tarihli dava dilekçesi ile 14/04/2017 tarihinde meydana gelen trafik kazasında yaralandığından bahisle fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak 3.200,00 TL sürekli iş göremezlik tazminatı ve 100,00 TL geçici iş göremezlik tazminatının davalıdan tahsilini istemiştir. Dava dilekçesinde davanın belirsiz alacak davası olduğuna yahut davanın HMK’nın 107. maddesi gereğince açıldığına dair açıklamaya yer verilmediği görülmüştür.
Yapılan yargılama sırasında Ankara Üni. Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilm Dalı Başkanlığı’ndan alınan 06/06/2018 tarihli raporda davacının geçirdiği kaza nedeniyle “travma sonrası stres bozukluğu” meydana geldiği, hastalığın ve bulguların geçirmiş olduğu kaza ile iliyetinin bulunduğu belirtilerek “şahsın maluliyetinin hesaplanmasında olay tarihinde yürürlükte olan Çalışma Gücü Ve Meslekte Kazanma Gücü kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği esas alınmıştır. Şahın olay anındaki yaşı:… post travmatik stres bozukluğu içi; A Cetveli 1. Liste, ASN:16-A-a, AAÖ:45 (hastanın kliğini ölçütünde 1/3 ile orantılama yapıldığında), SİGS:A olarak alındığından vücut genel çalışma gücünde kayıp oranının %17 olarak hesaplanmıştır.” denilerek vücut çalışma gücünden %17 oranında kaybettiği, 6 ay süre ile iş göremez kaldığının tespit ediliği, raporun taraflara tebliği üzerine davalı vekilinin rapora itiraz ettiği, davacı vekilinin ise 21/06/2018 tarihli celse de “bizim gelen rapora bir diyeceğimiz yoktur, dosyanın hesap bilirkişisine tevdiini talep ediyoruz” şeklinde beyanda bulunduğu, tespit edilen maluliyet oranına itiraz etmediği görülmüştür.
Mahkemece, Anayasa Mahkemesinin KTK’nın 90. maddesine yönelik Genel Şartlara atıf yapan maddenin iptalinden önce yapılarak sonuçlandırılan davada, sigortanın sorumluluğu açısından, maluliyetin “Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırılması Ve Özürlülere Verilecek Raporlar Hakkındaki Yönetmelik” hükümlerine göre tespit edilmesi gerektiğinden bahisle davalının da itirazı çerçevesinde, A.Ü. Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığından ek rapor alınmış, alınan 14/10/2018 tarihli raporda; asıl raporda tespit edilen yaralanmanın “Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırılması ve Özürlülere Verilecek Raporlar Hakkındaki Yönetmelik” hükümleri çerçevesinde değerlendirildiğinde, davacının özür oranının %30 olarak hesaplandığı, iş göremez kaldığı sürenin 6 ayı bulacağının belirtiliği görülmüştür.
Davacının, itiraz etmediği maluliyet raporuna göre aktüer hesap bilirkişisi tarafından hesaplanan geçici iş göremezlik tazminatı 9.618,72 TL, sürekli iş görmezlik tazminatı 74.118,15 TL olarak hesaplanmış ve davacı tarafından bu miktar üzerinden dava talep artırım dilekçesi olduğu belirtilen dilekçe ile ıslah edilmiş iken, davalının itirazı üzerine davacının özür oranının tespiti için alınan ek rapor sonrasında yeniden alınan aktüer hesap raporunda davacının geçici iş göremezlik tazminatının 8.564,77 TL, %30 özür durumuna göre sürekli iş göremezlik tazminatının 170.863,52 TL olarak hesaplaması üzerine, davacı vekili tarafından ıslah dilekçesi vererek, ilk dilekçesinin talep artırım dilekçesi olduğunu, bu kez ise davayı ıslah ettiklerini belirterek sürekli iş göremezlik tazminatı taleplerini 170.863,52 TL’ye çıkardıklarını belirttiği görülmüştür.
İlk derece Mahkemesi tarafından davacının dava değerine ilişkin verdiği ilk dilekçenin talep artırım dilekçesi, ikinci dilekçenin ise ıslah dilekçesi olduğu kabul edilerek taleplerin usule uygun olduğu kabul edilerek; davacının, davalının itirazı üzerine alınan özürlülük raporuna göre ve ek aktüer hesap raporuna göre 8.564,77 TL geçici iş göremezlik zararını ve 170.863,52 TL sürekli iş göremezlik zararını davalıdan talep edebileceği kabul edilerek yazılı şekilde karar verildiği görülmüştür.
1-Davalı vekilinin maluliyet raporuna itirazı yönünden; davacının maluliyetine ilişkin A.Ü. Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığından alınan 06/06/2018 tarihli raporda, davacının kaza nedeniyle “Travma Sonrası Stres Bozukluğu” meydana geldiği kanaatine varıldığı ve Arıza Ağırlık Ölçüsünün (AAÖ) Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücünün Kaybı Tespit İşlemleri Yönetmeliği ekinde cetvelde gösterilen oranın 1/3 kadar olacağı kabul edilerek maluliyetinin %17 oranında olduğu belirtilmiş, raporda tespit edilen maluliyet oranı davacı tarafından kabul edilmiş, davalı tarafından rapora itiraz üzerine “Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırılması Ve Özürlülere Verilecek Raporlar Hakkındaki Yönetmelik” hükümlerine göre alınan raporda özür oranı %30 olarak tespit edilmiştir.
Davalı vekili ise kaza ile davacının maluliyeti arasında illiyet bağı olmadığını, “Travma Sonrası Stres Bozukluğu” kalıcı maluliyetin tespiti için raporun yeterli olmadığını ve davacının maluliyet oranının belirtilen kadar olmadığını iddia etmiş, süresi içerisinde de maluliyet raporuna itiraz etmiştir.
Davacı maluliyetinin haksız fiil sorumlusunun fiili sonucu oluştuğunun, yani haksız fiil ile maluliyet arasında illiyet bağı bulunduğunun, sürekli olup olmadığı, sürekli olması halinde hangi oranda etkisinin olduğu, Yönetmelik ekindeki cetvellerde özür sayılabilecek oranda olup olmadığının belirlenmesi sorumluluk açısından zorunludur. Alınan ek rapor bu açıdan gerekçeli ve yeterli olmadığından bilirkişi raporu hüküm kurmaya elverişli değildir. Eksik inceleme ile karar verilemez.
Bu durumda mahkemece, davacı için Adli Tıp Kurumu İhtisas Dairesi’nden kaza tarihinde yürürlükte bulunan mevzuat hükümlerine göre ve davacının geçirdiği kaza neticesinde Geçici ve sürekli maluliyetinin meydana gelip gelmediği, davacının travma sonrası stres bozukluğu olup olmadığı mevcut ise meydana gelen kaza ile illiyet bağının bulunup bulunmadığı, sürekli olup olmadığı, sürekli olduğunun kabulü halinde ilgili yönetmelik hükümlerine göre düzenlenen cetvelde belirtilen özür/maluliyet olarak kabul edilen oranda arazının bulunup bulunmadığı, araz oranına göre özür/maluliyet oranın ne olduğu hususlarında, ayrıntılı, gerekçeli, tıbbi tespitleri içeren, denetime elverişli rapor alınarak, alınacak rapor sonrasında özür/maluliyetin %17 oranının üzerinde olması halinde, davacının %17 maluliyet oranına yönelik itirazının olmaması da nazara alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerektiğinden, davalı vekilinin maluliyet raporuna yönelik istinaf talepleri yerinde görülmüştür.
2-Davalı vekilinin, davanın iki kez ıslah ile talebin artırıldığına yönelik istinaf talebinin incelenmesinde; davacı, dava dilekçesinde fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak 3.200,00 TL sürekli iş göremezlik tazminatı, 100,00 TL geçici iş görmezlik tazminatı talep etmiş, dava dilekçesinde davanın kısmi dava (HMK m. 109) yahut “Belirsiz Alacak Davası” (HMK m. 107) olduğuna ilişkin açıklamaya yer verilmemiş, davacı 29/08/2018 tarihli “Talep Artırım Dilekçesi” olduğunu beyan ettiği dilekçesi ile dava değeri 9.618,72 TL geçici iş görmezlik, 74.118,15 TL sürekli iş göremezlik tazminatı olarak belirlemiş, 1/03/2019 tarihli dilekçesi ile de, ilk dilekçelerinin talep artırım dilekçesi olduğunu belirterek dava talep artırım dilekçesinde talep ettikleri sürekli iş görmezlik tazminatını 170.863,52 TL olarak ıslah ettiğini belirtmiş, mahkemece her iki dilekçe nazara alınarak davanın esası hakkında karar verilmiştir.
Mahkeme gerekçesinde, açılan dava “Belirsiz Alacak Davası” olarak kabul edilerek, davacının ilk dilekçesinin dava değerinin belirlenmesine yönelik talep artırım dilekçesi olduğu, ikinci dilekçenin ise ıslah dilekçesi olduğu kabul edilerek, davanın iki kez ıslah edilmediği değerlendirilerek davanın esası hakkında karar verilmiş olduğundan, davanın da belirsiz alacak davası olması halinde dava değeri belirlendikten sonra, yeniden ıslahı mümkün olduğundan öncelikle eldeki davanın “Belirsiz Alacak Davası” (HMK m.107) olarak açılıp açılmadığının değerlendirilmesi gerekmektedir.
Yargıtay HGK’nın 2021/485 E. 2021/971 K. sayılı kararında fazlaya ilişkin hakların saklı tutularak açılan davanın “Belirsiz Alacak Davası” kabul edilip edilip edilemeyeceği, değerlendirilmiş gerekçesinde “Alacağın yalnızca bir bölümü için açılan davaya ise kısmi dava denir. Bir davanın kısmi dava olarak nitelendirilebilmesi için, alacağın tümünün aynı hukukî ilişkiden doğmuş olması ve alacağın şimdilik belirli bir kesiminin dava edilmesi gerekir. Diğer bir söyleyişle, bir alacak hakkında daha fazla bir miktar için tam dava açma imkânı bulunmasına rağmen, alacağın bir kesimi için açılan davaya kısmi dava denir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 109. maddesinde kısmi dava türü düzenlenmiştir. Bu maddeye göre;
“Kısmi dava MADDE 109;
(1) Talep konusunun niteliği itibarıyla bölünebilir olduğu durumlarda, sadece bir kısmı da dava yoluyla ileri sürülebilir.
(2) (Mülga: 1/4/2015-6644/4 md.)
(3) Dava açılırken, talep konusunun kalan kısmından açıkça feragat edilmiş olması hâli dışında, kısmi dava açılması, talep konusunun geri kalan kısmından feragat edildiği anlamına gelmez”.
Kısmi dava açılabilmesi için talep konusunun bölünebilir olması gerekli olup, açılan davanın kısmi dava olduğunun dava dilekçesinde açıkça yazılması gerekmez. Dava dilekçesindeki açıklamalardan davacının alacağının daha fazla olduğu anlaşılıyor ve istem bölümünde “fazlaya ilişkin haklarını saklı tutması” ya da “alacağın şimdilik şu kadarını dava ediyorum” şeklinde bir ifadeye yer verilmiş ise, bu husus, davanın kısmi dava olarak kabulü için yeterli sayılmaktadır (Hukuk Genel Kurulunun 02.04.2003 tarihli ve 2003/4-260 E., 2003/271 K. sayılı kararı; ayrıca bkz., Pekcanıtez, H.: Medeni Usul Hukuku, C.II, 15. baskı, İstanbul 2017, s.1000).
Nitekim aynı ilkeler, Hukuk Genel Kurulunun 16.05.2019 tarihli ve 2016/22-1166 E., 2019/576 K., sayılı kararında da benimsenmiştir.
…. Belirsiz alacak davası niteliği gereği istisnai bir dava türü olmakla davasını belirsiz alacak davası olarak açan kişi bunu açıkça dilekçesinde belirtmelidir.
Davanın fazlaya ilişkin hakları saklı tutularak açılmış olması halinde dava kısmi dava olup, davanın, özel bir dava türü olan ve HMK’nın 107. maddesinde düzenlenen “belirsiz alacak davası” olarak açılması için dava dilekçesinde açıkça belirtilmesi gerektiğinden, kısmi dava niteliğindeki davada dava değeri ancak ıslah yolu ile ancak bir kez artırılabilir. (Yargıtay HGK’nın 2021/485 E. 2021/971 K. Sayılı emsal kararı), bu nedenle kısmi davada dava değerinin artırılmasına yönelik ilk dilekçesinin talep artırım, ikinci dilekçenin ıslah olarak kabul edilmesine olanak da bulunmamaktadır.” denilerek, davanın açıkça belirsiz alacak davası olarak açılmadıkça, dava belirsiz alacağa konu edilebilecek alacak dahi olsa belirsiz alacak davası olarak kabul edilmeyeceği, dolayısı ile davacının verdiği ilk dilekçenin talep artırım dilekçesi, dava değerine yönelik ikinci dilekçenin ise ıslah dilekçesi olarak kabul edilemeyeceği kabul edilmiştir.
Bu durumda, somut olayda davacının dava dilekçesinde davanın belirsiz alacak davası olduğuna yönelik bir açıklaması bulunmadığından “fazlaya ilişkin haklar saklı tutularak” açılan dava kısmi dava mahiyetinde olduğundan, davacı da 29/08/2018 tarihli dilekçesi ile dava dilekçesini bir kez ıslah etmiş olmasına göre HMK’nın 176/2 maddesi gereğince ikinci kez ıslah etme hakkı bulunmadığından ilk ıslah dilekçesi çerçevesinde davacının talepleri değerlendirilerek davanın esası hakkında karar verilmesi gerekirken, açıkça belirsiz alacak davası olarak açılmayan davada davanın belirsiz alacak davası olduğu kabul edilerek yazılı gerekçe ile 11/03/2019 tarihli dilekçe nazara alınarak karar verilmiş olması doğru görülmemiştir.
Bu itibarla; davalı vekilinin istinaf talebinin kabulüne, mahkemece uyuşmazlığın çözümünde etkili deliller toplanımdan ve dava dilekçesi ile ilk ıslah dilekçesindeki talebi de aşılarak karar verilmiş olması nedeniyle HMK’nın 353/1-a-4-6. maddeleri gereğince ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın yeniden görülerek, öncelikler yukarıda bir (1) no’lu bentte yazılı şekilde Adli Tıp Kurumu ilgili ihtisas Kurulundan maluliyet/özür raporu alınarak, alınan raporda tespit edilen malulyet/özür oranın %17’den fazla olması halinde davacının mahkemece alınan ilk rapora itiraz etmemiş olması nedeniyle, bu oran üzerinden, aksi durumda tespit edilen maluliyet/özür oranına göre, hüküm davacı tarafından istinaf edilmemiş olmasına göre kaldırılan hükme esas alınan rapor tarihindeki verilere göre ancak Yargıtay 4. Hukuk Dairesi tarafından AYM’nin KTK’nın 90. maddesine yönelik kısmi iptal kararından sonra içtihat değişikliğine giderek TRH2010 Yaşam Tablosuna göre muhtemel yaşam süresi tespit edilerek, “progresif rant yöntemine” uygulanarak hesaplama kabul ettiğinden buna göre hesaplama yapılarak, usulü kazanılmış haklar da korunarak sonucuna göre karar verilmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine, davalının sair istinaf sebeplerinin şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiş aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile Ankara 8. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından verilen 28/03/2019 tarihli 2017/715 Esas 2019/265 Karar sayılı kararının, HMK’nın 353/1-a-4-6. maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
Kararın kaldırılma sebebine göre, davalı vekilinin sair istinaf taleplerinin İNCELENMESİNE YER OLMADIĞINA,
2-Dosyanın, davanın yeniden görülmesi için mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-İstinaf eden davalı tarafından istinaf peşin harcı olarak alınan 44,40 TL ve 3.064,19 TL İstinaf karar harcının istek halinde istinaf eden davalıya iadesine,
4-İstinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesinde değerlendirilmesine,
5-Ankara 7. İcra Müdürlüğü’nün 2019/5791 E. Sayılı dosyasına depo edilen 244.500,00 TL bedelli teminat mektubunun yatırana iadesine,
6-Karar tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı iadesi işlemlerinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK.nın 353/1-a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere 10/02/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

….
* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.