Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2019/2051 E. 2021/2586 K. 29.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: …
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ

….

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

…..
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 27/03/2019
NUMARASI ……

DAVANIN KONUSU : Tazminat
KARAR TARİHİ : 29/12/2021
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 13/01/2022

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davacılar vekili ile davalı … … … Sigorta AŞ. vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacılar vekili dava dilekçesinde; 27/05/2017 tarihinde davalıya ….. ile sigortalı otobüs sürücüsünün Çankırı ili istikametinden Ankara ili istikametine doğru seyir halinde iken direksiyon hakimiyetini kaybetmesi sonucu tek taraflı, yaralanmalı ve ölümlü trafik kazasının meydana geldiğini, bu kaza sonucunda otobüste yolcu olarak bulunan davacıların murisi …’nin vefat ettiğini, otobüs sürücüsü …’in kusurlu olduğunu, müteveffanın ve müteveffanın desteğinden yoksun kalan 3. kişi konumundaki davacıların kazanın oluşumundan herhangi bir kusurlarının bulunmadığını, birleşik kasko sigorta poliçesi’nin artan mali mesuliyet sigortası içinde manevi tazminat klozu bulunduğunu belirterek davacı baba … için 60.000,00-TL, anne… için 60.000,00-TL, kardeş … için 40.000,00-TL, enişte … için 10.000,00-TL, yeğen … için 15.000,00-TL olmak üzere toplam 185.000,00-TL manevi tazminatın 30/06/2017 temerrüt tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; aracın davalı şirket tarafından 30/06/2016-2017 tarihleri arasında geçerli olmak üzere ihtiyari mali mesuliyet sigorta poliçesi ile sigortalandığını, davalı şirketin sorumluluğunun sigortalı araca atfedilebilecek kusur ile sınırlı olduğunu, dava konusu kazanın meydana geliş biçimi yönünden, sigortalı araca atfedilen kusurun kabulünün mümkün olmadığını, manevi tazminat miktarı belirlenirken ülkenin ekonomik koşulları, davacıların sosyal ve ekonomik durumları, paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu ile müteveffanın müterafik kusuru, olayın ağırlığı, davacıların yaşı olay tarihi gibi özelliklerinin göz önünde tutulması gerektiğini, hükmedilecek tazminat miktarı ile zarar görenin zenginleşmemesi, zarar sorumlusunun ise fakirleşmemesi gerektiğini belirterek davacı yanın her bir davacı için ayrı ayrı vekalet ücreti verilmesine yönelik talebinin ve davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Yerel mahkemece davanın, trafik kazasına bağlı vefat nedeni ile manevi tazminat istemine ilişkin olduğu, somut olayın özelliklerine göre müteveffanın kusurunun bulunmaması, vefat edenin 1996 doğumlu olması, olay tarihindeki yaşı, henüz anne ve baba ile yaşıyor olması, üniversite öğrencisi olması ve okumak maksadı ile çıktığı yolda hayatını kaybetmesinin tüm ailesinde yaratacağı sarsıntının göz önüne alındığı, davacılar … ve… müteveffanın anne ve babası, diğer davacı …’ün müteveffanın kardeşi olduğu, davacıların aile fertlerini kaybetmekle manevi bir sarsıntı geçirdikleri, anne ve babanın yaşadığı manevi çöküntünün kardeşlere göre daha ileri düzeyde olduğu, davacı … müteveffanın eniştesi olup yaşlarının yakın olması nedeni ile sık görüştükleri ve okuması için müteveffayı desteklediği, adı geçen davacı için tazminat miktarının yakınlığı göz önüne alınarak belirlendiği, … henüz dört yaşında olmakla birlikte büyüdükçe dayısından mahrum kalacağı ve nihayet muhakkak bir sarsıntı yaşayacağı, ailenin vefat sürecinde yaşadığı sarsıntının müteveffanın yeğeni olan çocuğa da yansıyacağı, davacıların taleplerinin manevi huzuru gerçekleştirecek miktarda ve ekonomik sosyal durumlarına göre de zenginleştirici nitelikte olmayacak oranda kabulü gerektiği, her ne kadar davalı sigorta şirketi 15.06.2017 tarihinde taraflarına ulaşan talebe sekiz iş günü içinde cevap vermediklerinden 28.06.2017 tarihinde temerrüte düşmüş ise de taleple bağlılık ilkesi gereğince 30.06.2017 tarihinden itibaren davaya karışan aracın ticari olması nedeni ile avans faizi uygulanmasına karar vermek gerektiği, davacılar arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunmadığı, aralarında ihtiyari dava arkadaşlığı bulunanların usul ekonomisi ilkesi dikkate alınarak birlikte dava açtıkları durumda da esasen birden fazla dava ve talep olduğu, davacılar lehine kabul edilen tazminat miktarı üzerinden AAÜT uyarınca ayrı ayrı vekalet ücreti takdir edilmesi, davalı yönünden de aynı şekilde reddedilen her bir dava değeri yönünden ayrı ayrı vekalet ücreti takdir edilmesi gerektiğinden bahisle davanın KISMEN KABULÜ ile; davacı … için 40.000-TL, davacı… için 40.000-TL, davacı … için 30.000-TL, davacı … için 5.000-TL ve davacı … için tayin ve takdir olunan 5.000-TL manevi tazminatın davalı sigorta şirketinin temerrüt tarihi ve taleple bağlılık kuralı gereğince 30/06/2017 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile davalıdan alınarak davacılara verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiş; hükme karşı taraf vekillerince istinaf talebinde bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
1-Davacılar vekili istinaf dilekçesinde; yerel mahkeme tarafından davacılar lehine hükmedilen manevi tazminat bedelinin yetersiz olduğunu, … Borçlar Kanunu’nun 58. maddesi hükmüne göre hâkimin özel halleri gözönüne alarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği para tutarının adalete uygun olması gerektiğini, mahkemenin öncelikle müteveffa ile manevi tazminat talep eden davacının yakınlık durumları, müteveffa veya davacının zarara sebebiyet veren olayda kusuru olup olmadığı. v.b. hususlarının göz önüne alması gerektiğini, özel hallerin yanı sıra, hakim tarafından takdir edilecek manevi tazminatın, zarara uğrayanda huzur duygusu doğurma ve ruhi ıstıraplarını dindirme etkisini sağlayacak miktarda olması gerektiğini, zaten manevi tazminatın asıl amacının zarara uğrayanlarda huzur duygusu uyandırmak, ıstıraplarını dindirmek olduğunu, iş bu davada mahkemece davacılar lehine hükmedilen toplam 120.000,00-TL manevi tazminat miktarının, onların ıstırabını dindirmekten ve huzur duygusu yaratmaktan uzak kaldığını, Müteveffa Murat Tufekçi’nin davacı … ve …’in oğulları, … … kardeşi, … … dayısı ve … … kayınbiraderi yani bu hayattaki en yakınları olduğunu, müteveffa …’nin kazanın meydana gelmesinde kusursuz oluşu, davacıların da kusurlarının bulunmayışı, tarafların ekonomik ve sosyal durumları, davalı sigorta şirketinin söz konusu poliçeyle teminat altına aldığı manevi tazminat limiti ve sair hususlar göz önüne alındığında hükmedilen manevi tazminat miktarının az olduğunu, bir anne/babanın çocuklarını kaybetmesinin yarattığı manevi acının 40.000,00’er-TL ile dindirilemeyeceğini, bir kardeşin manevi acısının 30.000,00-TL’den çok daha fazla olacağını, müteveffa ile çok yakın ilişki içinde olan yeğen ve kayınbiraderin manevi acısının 5.000,00’er-TL’den daha fazla olacağını, bu sebeplerle BK’nın 58. maddesi gereği manevi tazminatın, (zarara uğrayanlarda huzur duygusu doğurmadığı ve ruhi ıstıraplarını dindirme etkisinin bulunmadığı da nazara alınarak) yetersiz olduğunu, mahkemece davanın kısmen kabulü ile toplam 120.000,00-TL manevi tazminata hükmedildiğini, gerekçeli kararın hüküm kısmında “8.197,20-TL harçtan peşin alınan 631,87-TL harcın mahsubu ile bakiye 7.565,33-TL harcın kabul ve ret oranına göre 4.917,50-TL’sinin davalıdan, 2.647,85-TL’sinin“davacılardan müşterek ve müteselsilen” alınması ile hazineye gelir kaydına” karar verildiğini, ayrıca, “Davacılar tarafından yapılan başvurma harcı, peşin harç, tebligat gideri, bilirkişi masrafı ve yazı giderleri olmak üzere toplam 1.714,47-TL’den kabul ret oranına göre hesaplanan 1.112,10-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacılara ödenmesine, bakiye kısmın davacılar üzerinde bırakılmasına” karar verildiğini, kabul edilen miktar üzerinden davacıya harç masrafı yükletilmesinin hatalı olduğunu, tüm harç kabul edilen toplam 120.000,00-TL üzerinden hesaplandığına göre, harcın tamamının davalılardan alınması gerektiğini (Harç dava değeri olan 185.000,00-TL üzerinden hesaplansaydı, davanın bir kısmı reddedildiği için kendileri için de harç ödeme zarureti doğacağını), yargılama sırasında davacılar tarafından yapılan peşin harcın da kabul ret oranına göre paylaştırılmaması, tamamının davalıdan tahsili ile davacı tarafa verilmesi gerektiğini, sadece “dosya masrafı, posta masrafı ücretinin kabul-ret miktarı nazara alınarak kabul oranına göre davalıdan tahsili ile davacılara verilmesine, ret oranına göre davacılar üzerinde bırakılmasına” karar verilmesi gerektiğini (Yargıtay 21. Hukuk Dairesinin 18.06.2013 tarih, 2012/16867E. ve 2013/12817K. sayılı İlamı), hüküm kısmında davalı şirket lehine her bir davacı bakımından ayrı ayrı vekalet ücretine hükmedildiğini, ret sebebinin ortak olması halinde davalı lehine tek vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğini, İşbu dava bakımından da talebin reddedilen kısımlarının ret sebeplerinin ortak olduğunu, bu nedenle davalı vekili lehine tek vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğini (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2013/4-738 Esas,2014/407 Karar sayılı ve 28.3.2014 tarihli kararı) belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
2-Davalı … … … Sigorta A.Ş. vekili istinaf dilekçesinde; takdir olunan manevi tazminatın öncelikli sorumlusu sigorta ettirende fakirleşmeye yol açacağı gibi, lehine tazminat hükmedilenin de açık şekilde zenginleşmesine yol açacağını, halbuki BK.’nun 56. maddesi hükmüne göre hakimin özel durumları gözönünde tutarak hükmedeceği manevi tazminat miktarının adalete uygun olması ve zarar görenin zenginleşmemesi gerektiğini, hükmedilecek bu paranın, zarara uğrayanda manevi huzuru gerçekleştirecek ve tazminata benzer bir fonksiyonu da olan özgün bir nitelik taşıdığını, manevi tazminat bir ceza olmadığı gibi mamelek hukukuna dair zararın karşılanmasını da amaç edinmediğini, zarar görenin zenginleşmemesi, zarar sorumlusunun da fakirleşmemesi gerektiğini, burada zararın birinci derece sorumlusunun sigorta ettiren olduğunu, sigorta şirketinin, sigorta ettirenin sorumluluğunu teminat altına aldığını, sigorta ettiren aleyhine 120.000 TL manevi tazminata hükmedilmesinin, adalet anlayışına uygun olmadığını, manevi tazminatın, olayın her şartı ayrı ayrı değerlendirilerek belirlenmesi gerektiğini, huzurdaki davanın tek dava dilekçesiyle; aynı sebebe dayanılarak ve bir kişinin ölümü nedeniyle açıldığını, davanın, tüm davacılar için tek vekille, tek dilekçe, duruşma ve tek dava mesaisi harcanarak takip edildiğini, AAÜT 3. maddesinin amacına ve İBK’na hakim olan ilkenin birden fazla davacının birlikte dava açması ve tek vekille temsil edilmesi halinde, davanın kabul edilen bölümü üzerinden davacı taraf yararına tek vekalet ücretine hükmedilmesi olduğunu, iş bu davada her bir davacı yönünden lehine ve aleyhine ayrı ayrı vekalet ücretine karar verilmesinin doğru olmadığını belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Mahkemece verilen kararda kamu düzenine aykırılık görülmediğinden, HMK’nın 355. maddesi gereğince davacılar vekili ile davalı sigorta şirketi vekilinin istinaf sebepleri ile sınırlı olarak, dosya içerisindeki bilgi ve belgeler, mahkeme kararının gerekçesi, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesi ile yapılan inceleme sonunda; dava, ölümle sonuçlanan trafik kazasından kaynaklanan manevi tazminat istemine ilişkindir. Davalı şirket, davacıların miras bırakanının içinde yolcu konumunda olduğu otobüsün kasko sigortası şirketi olup, poliçe kapsamında İMSS klozu içinde manevi tazminat teminatı da bulunmaktadır.
1-Kazanın tek taraflı trafik kazası şeklinde gerçekleşmiş olup, dava dışı araç sürücüsü olayda %100 oranında kusurlu bulunmuş, desteğin araçta yolcu konumunda olduğu, kazanın oluşumuna ilişkin herhangi bir kusurunun olmadığı, kaza sonucu birden fazla kişinin öldüğü ve yaralandığı anlaşılmıştır. Poliçede manevi tazminat teminatının kombine tek sınırsız limitli olması, sigorta ettirenin ticari şirket, aracın ticari amaçla kullanılan yolcu otobüsü olması, müteveffanın kaza tarihinde henüz 26 yaşında ve üniversite öğrencisi olduğunun anlaşılması, davacı … ve …’in desteğin anne ve babası, …’ın müteveffanın kardeşi, …’in desteğin yeğeni, diğer davacı …’in ise eniştesi olması, kusur yönünden hükme esas alınan raporun kazanın oluş şekline, dosya kapsamına, denetime ve hükme elverişli bulunması, TBK’nın 56. maddesi gereğince kaza sonucu evlatlarını, kardeşini, dayısını ve kayınbiraderini kaybeden davacılar lehine manevi tazminat şartlarının oluşması, müteveffanın kazanın oluşumunda her hangi bir kusurunun bulunmaması, dava dışı sürücünün tamamen kusurlu olması, davacı taraf lehine hükmedilen manevi tazminat miktarının; olay tarihi, kazanın oluş şekli, izafe edilen kusur durumu, davacılar ile müteveffanın yakınlıkları, müteveffanın henüz 26 yaşında olması, manevi tazminatın amacı ve ölçütleri, zenginleşme, fakirleştirme, cezalandırma, özendirme amacı taşımaması, mamelek hukukuna ilişkin zararı tazmin niteliğinde bulunmaması, davacıların, özellikle de davacı anne ve babanın müteveffanın ölümü nedeniyle yaşadığı ve ömür boyu yaşayacakları üzüntü, acı, elem, keder, özlem, hasret, ülkenin ekonomik koşulları, paranın satın alma gücü gibi hususlar gözetilerek tayin ve takdir edilmiş olması, davacılar arasında ihtiyari dava arkadaşlığı bulunması, bu halde her bir davacı sayısı kadar dava olması, bu nedenle de her bir davacı yönünden açılan davanın kabul ve reddine karar verilen tazminat miktarı üzerinden taraflar lehine ayrı ayrı vekalet ücreti takdir edilmesinde bir isabetsizlik olmaması, AAÜT’nin 3. maddesinin tek bir davacı tarafından birden fazla müteselsil davalı aleyhinde dava açılması halinde uygulanmasının söz konusu olması, taraflar lehine kabul ve reddedilen tazminat miktarı üzerinden hükmedilen vekalet ücretlerinin doğru belirlenmesi, mahkemece yapılan inceleme ve araştırmanın yeterli görülmesi ve mahkemenin gerekçesine göre (HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf sebepleri ile bağlı kalınarak yapılan inceleme sonunda) yerel mahkeme kararı usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan davacılar vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair istinaf taleplerinin reddine, davalı sigorta şirketi vekilinin yerinde görülmeyen tüm istinaf taleplerinin HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
2-Davacılar vekilinin harçlarla ilgili istinaf talebine gelince; Harçlar Kanunu gereğince davanın reddi hariç, her halükarda davalı taraf harçtan sorumludur. Zira davanın kabulü yada kısmen kabulü halinde karar harcı, talep edilen tazminat üzerinden değil, mahkemece kabul edilen tazminat miktarı üzerinden hesaplanmaktadır. Bunun doğal sonucu olarakta harçtan davalı tarafın sorumluluğuna karar verilmesi gerekir.Yine davanın kabul yada kısmen kabulü halinde davacı tarafça dava açılırken yatırılan başvuru harcı ile peşin alınan karar harcının da davalıdan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine karar verilmesi gerekir. HMK hükümleri gereğince, sadece yargılama ile ilgili olarak harç gideri dışında taraflarca yapılan bilirkişi ücreti, tebligat yada müzekkere masrafı gibi yargılama giderleri davanın kısmen kabulü halinde, davanın kabul ve reddine karar verilen kısmına göre oranlanarak taraflar arasında paylaştırılır. Davanın tamamen kabulü halinde davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin de tamamının davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine karar verilmesi gerekmektedir. Bu durumda davalı tarafça yapılan yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına karar verilir.
Somut olayda yukarıda izah edildiği gibi harç ve yargılama giderlerine hükmedilmesi gerekirken, mahkemece, hüküm altına alınan bir başka ifade ile kabulüne karar verilen manevi tazminatlar toplamı üzerinden hesaplanan karar ve ilam harcının davanın kabul ve red oranında taraflar arasında paylaştırılmasına karar verilmesi doğru olmadığı gibi, yine davacı tarafça dava açılırken yapılan peşin harç ile başvuru harcı da diğer yargılama giderlerine eklenerek kabul-red oranında taraflar arasında paylaştırılması da doğru görülmediğinden, davacılar vekilinin bu hususa ilişkin istinaf talebi yerinde olduğundan davacılar vekilinin bu yöne ilişkin istinaf talebinin kabulü ile yerel mahkeme kararının HMK’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince kaldırılması ve düzelterek yeniden esas hakkında karar verilmesi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.(Yerel mahkeme kararının, Dairemizce kaldırılan hükümleri dışında kalan kısımları, infazda tereddüt yaşanmaması için aynen yazılmak suretiyle hüküm kurulmuştur.)
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
A-Yukarıda 1 numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı … … … Sigorta AŞ. vekilinin istinaf talebinin HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
B-Yukarıda 2 nolu bentte açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin istinaf talebinin kabulü ile Ankara 11.Asliye Ticaret Mahkemesinin 27.03.2019 tarih ve 2017/445 Esas 2019/257 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-b-2.maddesi uyarınca KALDIRILMASINA ve yeniden esas hakkında düzelterek karar verilmesine,
BUNA GÖRE;
1-Açılan davanın KISMEN KABULÜ ile; oluşan kazada yolcu konumunda bulunan müteveffanın sosyal durumu, kusur durumu ve hakkaniyet uyarınca; davacı … için tayin ve takdir olunan 40.000,00-TL manevi tazminatın,
2-Davacı… için tayin ve takdir olunan 40.000,00-TL manevi tazminatın,
3-Davacı … için tayin ve takdir olunan 30.000,00-TL manevi tazminatın,
4-Davacı … için tayin ve takdir olunan 5.000,00-TL manevi tazminatın,
5-Davacı … için tayin ve takdir olunan 5.000,00-TL manevi tazminatın,
Davalı sigorta şirketinin temerrüt tarihi ve taleple bağlılık kuralı gereğince 30/06/2017 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile davalıdan alınarak davacılara verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine,
6-Davalıdan alınması gerekli 8.197,20-TL harçtan,davacı tarafça peşin olarak yatırılan 631,87 TL karar harcının mahsubu ile bakiye 7.565,33 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
7-Davacı … kendini vekille temsil ettirdiğinden manevi tazminat yönünden A.A.Ü.T. gereğince hesaplanan takdiren 4.750,00-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
8-Davacı yönünden açılan davada davalı kendini vekil ile temsil ettirdiğinden reddedilen miktara göre A.A.Ü.T. gereğince hesaplanan takdiren 2.725,00-TL vekalet ücretinin davacı …’den alınarak davalıya ödenmesine,
9-Davacı… kendini vekille temsil ettirdiğinden manevi tazminat yönünden A.A.Ü.T. gereğince hesaplanan takdiren 4.750,00-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
10-Davacı yönünden açılan davada davalı kendini vekil ile temsil ettirdiğinden reddedilen miktara göre A.A.Ü.T. gereğince hesaplanan takdiren 2.725,00-TL vekalet ücretinin davacı… ‘den alınarak davalıya ödenmesine,
11-Davacı … kendini vekille temsil ettirdiğinden manevi tazminat yönünden A.A.Ü.T. gereğince hesaplanan takdiren 3.600,00-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
12-Davacı yönünden açılan davada davalı kendini vekil ile temsil ettirdiğinden reddedilen miktara göre A.A.Ü.T. gereğince hesaplanan takdiren 2.725,00-TL vekalet ücretinin davacı …’den alınarak davalıya ödenmesine,
13-Davacı … kendini vekille temsil ettirdiğinden manevi tazminat yönünden A.A.Ü.T. gereğince hesaplanan takdiren 2.725,00-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
14-Davacı yönünden açılan davada davalı kendini vekil ile temsil ettirdiğinden reddedilen miktara göre A.A.Ü.T. gereğince hesaplanan takdiren 2.725,00-TLvekalet ücretinin davacı …’den alınarak davalıya ödenmesine,
15-Davacı … kendini vekille temsil ettirdiğinden manevi tazminat yönünden A.A.Ü.T. gereğince hesaplanan takdiren 2.725,00-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
16-Davacı yönünden açılan davada davalı kendini vekil ile temsil ettirdiğinden reddedilen miktara göre A.A.Ü.T. gereğince hesaplanan takdiren 2.725,00-TL vekalet ücretinin davacı …’den alınarak davalıya ödenmesine,
17-Davacı tarafça peşin olark yatırılan 631,87TL peşin harç ile 31,40TL başvuru harcının davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine,
18-Davacı tarafından yapılan tebligat gideri, bilirkişi masrafı ve yazı giderleri olmak üzere toplam 1.051,20TL yargılama giderinin,davanın kabul oranına göre(%64.8)hesaplanan 681.17TL’sının davalıdan alınarak davacılara ödenmesine, bakiye yargılama giderinin davacı taraf üzerinde bırakılmasına,
19-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider avansının HMK’nın 333.maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,

İSTİNAF HARÇ VE MASRAFLARI YÖNÜNDEN
1-Davalı sigorta şirketinden alınması gereken 8.197,20-TL istinaf karar ve ilam harcından, peşin alınan 2.050,00TL istinaf karar harcının mahsubu ile bakiye 6.147,20 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
2-İstinaf başvuru harçları peşin alındığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
3-Davacı tarafça yatırılan 44,40TL istinaf karar harcının talebi halinde davacı tarafa iadesine,
4-Davalı sigorta şirketi tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Davacı tarafça yapılan 13,50 TL istinaf yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
6-Davalı sigorta şirketi tarafından yatırılan 100,00 TL gider avansından kullanılmayan kısmın davalıya iadesine,
7-Kararın tebliği, kesinleştirme, harç ikmali, iadesi ve gider avansı iadesi işlemlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 29.12.2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

…..

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.