Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2019/202 E. 2021/615 K. 25.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: ….
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ

….

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

….

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 04/09/2018
NUMARASI : ….
DAVANIN KONUSU : Tazminat (Trafik Kazasından Kaynaklanan)

KARAR TARİHİ : 25/03/2021
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 29/04/2021

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davacı vekili ve davalı vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacı vekili, davalının trafik sigortacısı olduğu aracın, davacının sürücüsü olduğu motosiklete çarpması neticesi meydana gelen trafik kazasında, davacının geçici ve sürekli işgücü kaybı ile geçici bakıcı gideri zararına uğradığını belirterek şimdilik 500,00 TL geçici iş göremezlik tazminatının, 5.000,00 TL sürekli iş göremezlik tazminatının, 500,00 TL bakıcı gideri tazminatının temerrüt tarihi olan 09/02/2017 tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep etmiş; artırım dilekçesi ile geçici iş göremezlik tazminatını 6.575,45 TL’ye, sürekli iş göremezlik tazminatını 33.440,16 TL’ye, bakıcı gideri tazminatını 4.212,18 TL’ye yükseltmiştir.
Davalı vekili, sigortalı araç sürücüsünün kusur oranı ve poliçe limiti ile sınırlı olarak sadece sürekli maluliyete ilişkin taleplerden sorumlu olup, diğer taleplerden herhangi bir sorumluluklarının bulunmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece, yapılan yargılama ve toplanan deliller neticesinde; davanın kısmen kabulü ile 2.536,29 TL geçici iş göremezlik tazminatının, 25.080,12 TL sürekli iş göremezlik tazminatının, 3.159,13 TL bakıcı gideri tazminatının dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş; karara karşı davacı vekili ve davalı vekili tarafından ayrı ayrı istinaf yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf dilekçesinde; davacı rücu ilişkisi dışında olduğu halde, mahkemece … tarafından davacıya yapılan rücuya tabi geçici iş göremezlik ödemelerine, ödeme tarihinden itibaren yasal faiz uygulanması ve bu şekilde mahsup yapılmasının yasaya aykırılık oluşturduğunu, dosya kapsamında yer alan kaza ile ilgili fotoğraflarda kaskın davacının hemen yanında durduğunun sabit olduğunu, davalı tarafça kaskın takılı olmadığına dair bir savunmada bulunulmadığı halde mahkemece aksi düşünce ile tüm tazminatlardan %25 takdiri indirim yapılmasının doğru olmadığını, takdiri indirim halinde aleyhlerine vekalet ücretine ve yargılama giderine de hükmedilemeyeceğini ileri sürerek mahkeme kararının istinaf yoluyla kaldırılmasını talep etmiştir.
Davalı vekili istinaf dilekçesinde; geçici iş göremezlik ve bakıcı giderine ilişkin taleplerin teminat kapsamı dışında kaldığını, bu talepler bakımından …’nın sorumlu olduğunu, bakıcı gideri zararının sürekli sakatlık teminatı kapsamında olup davacının bakıcı ihtiyacının geçici iş göremezlik dönemine ait bulunmakla reddi gerektiğini, maluliyet raporu…. …. Hakkındaki Yönetmelik çevresinde düzenlenmemiş olduğundan hükme esas alınmasının hatalı olduğunu, müterafik kusur indirimi sebebiyle lehlerine vekalet ücreti hükmedilmesi, keza her bir talep yönünden ayrı ayrı vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğini ileri sürerek mahkeme kararının istinaf yoluyla kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, trafik kazası sonucu oluşan yaralanma nedeniyle geçici ve daimi işgücü kaybı tazminatı ve geçici bakıcı gideri tazminatının ZMMS sigortacısı davalı sigorta şirketinden tahsili istemine ilişkindir.
HMK’nun 355. maddesi gereğince istinaf edenlerin sıfatına göre ve istinaf sebepleri ile sınırlı kalmak kaydı ile yapılan istinaf incelemesi sonucunda;
1) Davalı vekilinin istinaf talebinin incelenmesinde;
…’nın hangi tedavi giderlerinden sorumlu olduğu, … tarafından karşılanacak sağlık hizmeti bedellerinin neler olduğu 6111 sayılı kanunun 59.maddesi ile değişik Karayolları Trafik Kanununun 98.maddesinde belirlenmiş ve sınırlandırılmış olup, anılan kanun kapsamı dışına çıkılarak 01/06/2015 tarihinde yürürlüğe giren Karayolları Motorlu Araçlar ZMMS Genel Şartları’nın A.5.maddesinde yapılan genel şartlardaki düzenlemeler ile …’nın sorumluluk kapsamının genişletilmesi; bir kanun maddesinin, idarenin yapmış olduğu bir düzenleme ile değiştirilmesi mümkün olmayıp, …’nın sorumluğunun kapsamını belirleyen KTK’nun 98.madde hükmüne aykırı olacak şekilde düzenlenen Genel Şartlardaki bu yöndeki bir belirlemenin, KTK’nun 92.maddesine 26/04/2016 tarihinde yürürlüğe giren değişiklik sonucu eklenen (i) maddesi nedeniyle yasal hale geldiği de söylenemeyeceğinden bedensel zararın bir türü olan geçici iş göremezlik zararından ve tedavi süresince ortaya çıkan bakıcı giderlerinden davalı sigorta şirketinin sorumlu tutulmasında bir yanılgı bulunmamasına; trafik sigortası genel şartlarında yapılan 01/06/2015 tarihli değişiklik neticesinde sakatlık oranının Genel Şartların, 5/c maddesi gereğince özürlülük ölçütüne göre maluliyet belirlenmesi uygulamasının Anayasa Mahkemesi’nin 17/07/2010 tarih… sayılı kararı ile; KTK’nun 90.maddesindeki “bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda öngörülen usul ve esaslara tabidir” bölümündeki “bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda” ibaresinin Anayasa’ya aykırı olduğu gerekçesiyle iptali neticesinde, maluliyetin varlığı ve oranının belirlenmesinin haksız fiilin gerçekleştiği tarihte yürürlükte olan mevzuat hükümleri dikkate alınarak yapılmış olmasına göre talep konusu tüm tazminatlardan davalının sorumluluğu yoluna gidilmiş olmasında bir isabetsizlik bulunmadığından davalının bu yönlere yönelik istinaf itirazlarının esastan reddine karar verilmiştir.
2)Davacı vekilinin istinaf talebinin incelenmesinde;
Dosya kapsamında tarafların kusurlarının tespiti yönünden alınan kusur bilirkişi raporunda kazada %100 oranında davalı tarafın kusurlu olduğu, davacının kusursuz olduğunun belirtildiği, davacının hak kazanabileceği tazminatın hesaplanması için yerel mahkemece alınan aktüer raporunda; hesap edilen 12.636,54 TL geçici iş göremezlik tazminatından, … tarafından yapılan geçici iş göremezlik ödemesi tutarı olan 6.061,09 TL’nin mahsubu ile 6.575,45 TL geçici iş göremezlik tazminatının, 33.440,16 TL sürekli iş göremezlik tazminatının, 4.212,18 TL bakıcı gideri tazminatının hesaplandığı, Mahkemece, davacıya … tarafından yapılan rücuya tabi geçici iş göremezlik ödemelerinin aktüer bilirkişi tarafından yapılan 14/08/2018 hesap tarihine kadar yasal faiz tatbik edilerek güncellenmiş değerleri, geçici iş göremezlik tazminat miktarından mahsup edilerek davacının geçici iş göremezlik tazminatının belirlendiği, kazada %100 davalı tarafın kusurlu olduğu belirlenmiş ise de davacının kasksız motosiklet kullanımı gerekçesiyle maluliyetin artmasına neden olduğundan bahisle tüm tazminat miktarlarından %25 oranında takdiri indirim yapılarak davanın kısmen kabulüne dair hüküm tesis edildiği anlaşılmıştır.
Geçici iş göremezlik zararları, sigortalı olarak çalışanın, iş kazası ya da meslek hastalığı nedeniyle geçici olarak çalışamadığı istirahat süresindeki zararını (kazanç kaybını) ifade eder. İstirahatli dönemdeki bu zarar fiilen yoksun kalınan kar niteliğindedir. Sigortalının geçici iş göremezlik zararı olarak istirahatli kaldığı dönemdeki zararına ilişkin talep edebileceği tutar, çalışırken aldığı ücretten Kurumca kendisine 5510 sayılı Yasanın 18. maddesi kapsamında ödenen geçici iş göremezlik ödemesinin tenzili ile hesap edilen miktardır. 6098 sayılı TBK 55.maddesinde “Destekten yoksun kalma zararları ile bedensel zararlar, bu Kanun hükümlerine ve sorumluluk hukuku ilkelerine göre hesaplanır. Kısmen veya tamamen rücu edilemeyen sosyal güvenlik ödemeleri ile ifa amacını taşımayan ödemeler, bu tür zararların belirlenmesinde gözetilemez; zarar veya tazminattan indirilemez” düzenlemesi mevcuttur. Buna göre; rücu edilemeyen sosyal güvenlik ödemeleri yahut ifa amacı taşımayan ödemeler tazminattan indirilememekte, ifa amacı taşıyan ödemeler bulunması halinde davadan önce parayı alan ve bu dönem zarfında parayı kullanan davacı tarafın sebepsiz zenginleşmesinin önlenebilmesi için, davadan önce yapılan bu neviden ödemelerin güncellenmiş karşılığının hesaplanan tazminattan düşülmesi gerekmekte, rücu edilebilir sosyal güvenlik ödemeleri bulunması halinde ise sadece ödemeler toplamının hesaplanan zarar tutarından mahsup edilmesi gerekmektedir. Zira, sigortalıya veya hak sahiplerine Kurum tarafından 5510 sayılı Yasa gereği yapılmış veya ileride yapılacak olan sosyal güvenlik ödemeleri (geçici iş göremezlik ödeneği, cenaze masrafları ve kız çocuklarına verilen evlenme ödeneği) ilgililere rücu edilmekte, sigortalıya bağlanan sürekli iş göremezlik geliri, sigortalının ölümü sebebiyle hak sahiplerine iş kazası ve meslek hastalığı sigortası kolundan bağlanan ölüm geliri bulunması halinde de bu gelirlerin ilk peşin sermaye değeri ilgililere rücu edilmektedir. Kurum tarafından yapılmış rücu edilebilir ödemeler, ifa amacı taşıyan ödeme niteliğinde olmayıp; bu ödemeler zarar sorumlularını sadece toplam zarar miktarından, zarar görene veya hak sahibine kurumun yaptığı ödemeler kadar sorumluluktan kurtarmaktadır. Bu yönüyle geçici iş göremezlik tazminatı tutarının, … tarafından geçici iş göremezlik ödeneği olarak yapılan ve bu haliyle rücuya tabi olan ödemeler toplamının, hesaplanan zarar tutarından mahsup edilmesi suretiyle belirlenmesi, bir başka ifade ile aynı hususu tatbik eden hesap raporunda sadece ödeme toplamı mahsup edilerek belirlenen geçici iş göremezlik zararı tutarının dikkate alınması gerekirken, davacıya ödenen bedellerin, ödeme tarihlerinden hesap tarihine kadar işlemiş faizleriyle birlikte güncellenmiş karşılığının mahkemece mahsup edilmesi yerinde görülmemiştir.
Yine, davacının kask takmamasının kazanın oluşumuna değil, zararın artmasına yol açan bir etmen olması nedeniyle, bu husus mahkemece tatbik edildiği üzere bir takdiri indirim sebebi ise de, salt kaskın takılmaması tek başına indirim yapılmasına imkan vermeyip, kask takmama eylemi ile zarar arasında illiyet bağının bulunması da gereklidir. Öte yandan şartların varlığı halinde kask takmama sebebiyle indimin yerleşik Yargıtay uygulamasına göre %20 oranında yapılması gerektiği gibi, TBK’nun 51. ve 52. maddelerinden kaynaklanan hakkaniyet ve takdiri indirim nedeniyle davanın kısmen reddedilmesi halinde, indirimden dolayı reddedilen kısım için davalı yararına vekalet ücreti takdir edilmeyeceğinin de gözönüne alınması gerekmektedir. Somut olayda maluliyete ilişkin alınan adli tıp raporu kapsamında belirlenen yaralanmaya ilişkin bilgi ve bulgular dikkate alındığında davacının kafa travmasına bağlı yaralanmasının bulunmadığı, dosya kapsamında yer alan kaza ile ilgili fotoğraflarda kaskın davacının hemen yanında bulunduğunun anlaşıldığı, kaza tespit tutanağında bulunan mevcut tabloda kask kısmında “takılı değil” yerine “tespit edilemedi” olarak işaretlemenin yapılmış olduğu, bu tespitin aksinin davalı tarafça ispat edilemediği ve davacının kaza sırasında kask takmadığını kanıtlayan bir somut delil bulunmadığı anlaşılmakla, mahkemece tüm tazminat miktarlarından %25 oranında takdiri indirim yapılmaksızın karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi yerinde görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, istinaf sebepleri ile sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılıklar resen gözetilerek yapılan inceleme neticesinde, davalı vekilinin istinaf taleplerinin esastan reddine, davacı vekilinin istinaf taleplerinin yukarıda 2 nolu bentte belirtilen gerekçelerle kabulü ile kararın kaldırılması, ancak bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden HMK.353/1-b/2 maddesi uyarınca yeniden hüküm kurulması gerektiği sonuç ve kanaatine varılmıştır.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Davalı vekilinin tüm istinaf itirazlarının HMK.m.353/1-b/1 hükmü uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2- Davacının istinaf başvurusunun KABULÜ ile, Ankara 13. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 04/09/2018 tarih ve…. sayılı kararının HMK 353/1-b/2 hükmü uyarınca KALDIRILMASINA,
3- Dairemizce yeniden hüküm kurularak;
Davanın KABULÜ ile;
1-6.575,45 TL geçici iş göremezlik tazminatının, 33.440,16 TL sürekli iş göremezlik tazminatının, 4.212,18 TL bakıcı gideri tazminatının dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2- Alınması gereken 3.021,20-TL harçtan davacı tarafından peşin olarak yatırılan 31,40 TL ile ıslah sırasında yatırılan 655,00 TL olmak üzere toplam 686,40 TL’nin mahsubu ile kalan 2.334,80 TL harcın davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
3- Davacı tarafça yapılan 663,40-TL yargılama gideri ile 717,80 TL harç toplamı 1.381,20 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4- Davalı tarafça yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden AAÜT hükümleri gereğince hesaplanan 6.549,61 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Tarafların kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde kendilerine iadesine
İSTİNAF YARGILAMA HARÇ VE GİDERLERİ
1-İstinaf yasa yoluna başvuran davalıdan alınması gereken 3.021,20-TL istinaf karar harcından davalı tarafından peşin olarak yatırılan 525,57 TL’nin mahsubu ile kalan 2.495,63-TL istinaf karar harcının davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydedilmesine,
2-Davalı tarafından istinaf aşamasında yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına,
3- İstinaf talebinde bulunan davacı tarafından yatırılan 35,90 TL istinaf karar harcının talep halinde davacıya iadesine,
4-Davacı tarafından istinaf yargılama gideri olarak yapılan 98,10 TL istinaf başvuru harcının ve 56,00 TL tebligat posta gideri olmak üzere toplam 154,10 TL istinaf yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4- Kararın taraflara tebliği, harç ve diğer işlemlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 25/03/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

……

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.