Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2019/1973 E. 2021/2581 K. 29.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No….
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ

….

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

……

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 08/02/2019
NUMARASI …..
DAVANIN KONUSU : Tazminat

KARAR TARİHİ : 29/12/2021
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 13/01/2022

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davalı … vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacılar vekili dava dilekçesinde, 19.06.2011 tarihinde davalı …’ün sürücüsü olduğu … plakalı aracın neden olduğu kazada davacıların yaralandığını ileri sürerek, davacı … … için 1.499,00 TL bakıcı gideri, 1.500,00 TL geçici iş göremezlik tazminatı, 1,00 TL sürekli işgücü kaybı tazminatı, davacı … … için 1.500,00 TL geçici iş göremezlik tazminatı, 1.500,00 TL sürekli işgücü kaybı tazminatının davalılardan, her bir davacı için 5.000,00 TL manevi tazminatın davalı …’den tahsiline karar verilmesini talep etmiş; Bedel artırım dilekçesi ile davacı … … yönünden tazminat talebini toplam 15.925,95 TL işgücü kaybı tazminatı olarak artırmıştır.
Davalı Motorlu Taşıtlar Bürosu vekili, davacıların kanıtlanan gerçek zararından sigortalı araç sürücüsünün kusuru oranında sorumlu olunduğunu, … …’a 22.115,61 TL ödeme yapıldığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Davalı … vekili, aracın …’e ait olduğunu, … tarafından satıldığını, davacının kaza öncesinde sağlık sorunları olduğunu, talep edilen tazminatın fahiş olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Yerel mahkemece davanın, trafik kazasından kaynaklanan yaralanmaya bağlı işgücü kaybı, tedavi gideri, bakıcı gideri ve manevi tazminat istemine ilişkin olduğu, davalı gerçek kişinin işleten ve sürücü sıfatı ile davalı motorlu taşıt bürosunun trafik sigortacısının yerine geçmesi suretiyle 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 91. maddesi delaletiyle 86. Maddesine göre meydana gelen zarardan sorumlu oldukları, davacıların belirlenen iş gücü kaybı oranı ve süresi ile kusur oranları dikkate alınarak uğradıkları iş gücü kaybı zararının belirlenmesi için alınan bilirkişi raporunda davacı … …’un yapılan ödemenin mahsubu sonucunda iş gücü kaybı zararının 15.925,95 TL, davacı … …’un geçici iş gücü kaybı zararının 641,56 TL, bakıcı gideri zararının 398,25 TL olmak üzere toplam 1.039,81 TL tedavi gideri olduğu, rapor poliçe düzenleme tarihinde geçerli olan genel şart hükümleri dikkate alınarak, PMF yaşam tablosu ve maluliyet oranı esas alınmak suretiyle yapılmış olup, yerleşik yargı kararlarına uygun olarak hazırlandığı ve denetime elverişli bulunduğundan hükme esas alındığı,
Davacı … … geçici iş gücü kaybı döneminde gelir elde etme yaşında olmadığı için geçici iş gücü kaybı tazminatı ve davacı … … sürekli iş gücü kaybına maruz kalmadığı için sürekli iş gücü kaybı tazminatına hükmedilmediği, manevi tazminat istemi yönünden TBK’nın 56. maddesi uyarınca davacıların yaralanmaları, kazanın meydana geliş biçimi ve kusur oranları tarafların sosyal ve ekonomik durumları dikkate alınarak davacı … … için 4.000,00 TL, davacı … … için 1.000,00 TL, manevi tazminatın davalı …’den alınmasına karar verilmesi gerektiğinden bahisle davanın kısmen kabulüne, davacı … … yönünden 15.925,95 TL, sürekli iş gücü kaybı tazminatının davalı Motorlu Taşıt Bürosu 10/12/2015, davalı …’den 19/06/2011 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müteselsilen tahsili ile davacı tarafa ödenmesine, geçici iş gücü kaybı tazminatı talebinin reddine, manevi tazminat isteminin kısmen kabulü ile, 4.000,00 TL manevi tazminatın davalı …’den 19/06/2011 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte alınarak davacı tarafa ödenmesine,
Davacı … … yönünden 641,56 TL geçici iş gücü kaybı, 398,25 TL bakıcı gideri tazminatı olmak üzere toplam 1.039,81 TL’nin davalı Motorlu Taşıt Bürosu 10/12/2015, Davalı …’den 19/06/2011 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müteselsilen tahsili ile davacı tarafa ödenmesine, sürekli iş gücü kaybı tazminatı talebinin reddine, manevi tazminat isteminin kısmen kabulü ile, 1.000,00 TL manevi tazminatın davalı …’den 19/06/2011 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte alınarak davacı tarafa ödenmesine karar verilmiş; hükme karşı ….. vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı … vekili istinaf dilekçesinde; hiçbir şekilde kabul anlamına gelmemekle birlikte, Ankara 4. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından davacılar lehine hükmedilen manevi tazminat miktarlarının fahiş nitelikte olup, hukuka ve kanuna aykırı olduğunu, borçlar kanunu hükümlerine göre hakimin özel durumları göz önünde tutarak hükmedeceği manevi tazminat miktarının adalete uygun olması, hükmedilecek bu paranın, zarara uğrayanda sadece ve sadece manevi huzuru geçekleştirecek bir nitelik taşıması gerektiğini, manevi tazminat bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmediğinden zarar görenin zenginleşmemesi gerektiğini(Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 24.10.2001 tarih, 2001/4-1016 E.-2001/757 K.sayılı ilamı),
Somut olayda, hükmedilen manevi tazminat miktarının, olayın özellikleri göz önüne alındığında adalete uygun düşmediğini ve fahiş nitelikte olup, davacılar yönünden manevi tatmini sağlamakla sınırlı ve adalete uygun, makul bir manevi tazminat takdir edilmesi gerekirken bu derece fahiş nitelikte manevi tazminata hükmedilmiş olmasının hukuka aykırı olduğunu,
08.10.2018 tarihli hesap raporunda bilirkişinin davalının davaya konu olayda tek ve %100 oranında kusurlu olduğunun kabulü ile yapmış olduğu hesaplamanın eksik incelemeye dayalı olduğunu, bilirkişi raporuna yaptıkları itirazlar giderilmeden bu rapor esas alınarak karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu, davaya konu kazanın gece vaktinde meydana geldiğini, yolun da ıslak olduğu göz önünde bulundurulduğunda aracın normal bir yoldan daha uzun mesafede durdurulabileceğinin açık olduğunu, dolayısıyla tek başına 27 metre fren izi olmasının davalının hız sınırlarını aştığının göstergesi olamayacağını, hız sınırlarını aşmamış olduğu halde, yolun fiziki koşulları nedeniyle aracı normal bir yola kıyasla daha uzun bir mesafede durdurabildiğini, yolun fiziki şartları göz ardı edilerek, sadece fren izi mesafesine dayalı olarak davalının süratli seyrettiğinden bahisle tam kusurlu olduğu tespitini içeren kusur raporunun ve bu rapora dayalı yapılan hesaplamanın hükme esas alınamayacağını,
Yine, kazanın gerçekleştiği yerde aydınlatma durumu, işaret levhalarının olup olmadığı hususlarının hiçbir şekilde irdelenmediğini, olay yerinde keşif yapılmasına dair talepleri hakkında Mahkemece olumlu ya da olumsuz bir karar verilmeden dosyanın kusur bilirkişisine gönderildiğini ve gelen rapor doğrultusunda hüküm kurulduğunu, davalı elinden gelen dikkati gösterse dahi, ıslak olan yolun aşırı kayganlaşması davalının elinde olmayan, önüne geçemeyeceği bir durum olup, bu durumda dahi yol durumunu hiçbir şekilde dikkate almadan sadece davalıyı tam kusurlu bulmanın mümkün olmayacağını,
Kusur incelemesi yapılırken, eylemin yasa, tüzük ve yönetmeliklerle belirlenen kurallara aykırılığını saptamanın yeterli olmayıp, ayrıca hangi eylem ve davranışın zararı doğurduğu üzerinde durulması gerektiğini, bir eylem ve davranış, kurallara aykırı olmakla birlikte, zarar bu eylemin sonucu değilse, eylem ile zarar arasında “nedensellik bağı” kurulamıyorsa, kurallara aykırı davranan kişinin zarardan sorumlu tutulamayacağını, kusur incelemesinin, tek bir kişiden oluşan ve Makine Mühendisi olan teknik bilirkişiye yaptırıldığını, raporun bu yönüyle de hatalı olduğunu, hukuk bilgisi olmayan bilirkişinin bir tazminat davasında zararın doğumu için gerekli olan neden-sonuç ilişkisini (nedensellik bağını) belirlemekte yetersiz kaldığını, raporda kusur dağılımının tek ve yegane ölçüsünün “kurallara uymazlık” olup bu durumun eksik inceleme neticesi doğurduğunu, zararı doğuran eylem ile kurallara uymazlık arasında neden sonuç ilişkisi kurulamıyorsa, kusuru başka yerde aramak gerektiğini, bilirkişinin, yalnızca trafik kurallarına uyulup uyulmadığı yönünden değerlendirme yaptığını, eylem ile zararlı sonuç arasındaki nedensellik bağını, zararın hangi eylem ve davranıştan doğduğunu dikkate almadığını, bilirkişinin hesaplamaya esas aldığı kusur tespitinin eksik incelemeye dayalı, somut gerçeğe aykırı olduğundan bu kusur tespitine dayalı yapılan hesaplamanın da hükme esas alınmasının mümkün olmayacağını,
Bilirkişinin davacı … … yönünden yaptığı değerlendirmede, bu davacının olay tarihinde 17 yaşında olduğu ve üretici konumda olmadığı tespitiyle, 18 yaşında üretici konuma geçeceği ve bu dönemde de asgari ücret düzeyinde gelir elde edeceği tespitinin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, ülkemiz koşullarına göre 18 yaşında bir bireyin eğitim öğretimine devam edeceği göz önüne alındığında davacının 18 yaşından itibaren asgari ücret düzeyinde gelir elde etmesinin mümkün olmadığını, … … olay tarihinde 17 yaşında olup, dosya kapsamında gelir getirici bir işte çalışmadığı sabit olduğundan tedavi müddeti boyunca mahrum kaldığı herhangi bir maddi zararı olmadığını, bu nedenle … … yönünden geçici iş göremezlik tazminatına hükmedilmesinin de doğru olmadığını,
Davalı Türkiye Motorlu Taşıtlar Bürosu tarafından davacı … …’a ödeme yapılmak suretiyle, bu davacının zararının karşılandığı sabit olup, bilirkişinin bu davacı yönünden bakiye zarar hesabı yapmış olmasını ve bu rapora dayalı olarak hüküm kurulmuş olmasını kabul etmediklerini, dava konusu olay nedeniyle davacılara SGK tarafından veya çalıştıkları işyeri tarafından ödeme yapılıp yapılmadığının araştırılması ve şayet bir ödeme yapıldıysa yapılan bu hesaplamadan mahsup edilmesi gerekirken, bu hususun atlanmış olmasının da hükmü sakatlayan bir diğer husus olduğunu. Şayet, işyerlerinden ücret aldılarsa veya SGK’dan geçici iş göremezlik ücreti aldılar ise maddi tazminat talebinde bulunamayacaklarını, davacıların 19.11.2011 tarihli trafik tespit tutanağı ile tazminat taleplerinden sorumlu tuttukları davalıyı(kabul anlamına gelmemekle birlikte) öğrenmiş bulunmakta olup, 2 yıllık zamanaşımının dolduğunu, maddi-manevi tazminat taleplerinin zamanaşımına uğradığını, davanın bu nedenle usulden reddi gerektiğini belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE
Dava, yaralanmalı trafik kazasından kaynaklanan cismani ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
1-Davacı … … yönünden hükmedilen maddi tazminata ilişkin istinaf talebinin incelenmesinde; 6100 Sayılı HMK.nın 341/2 maddesinde miktar veya değeri 1.500,00-TL.sını geçmeyen malvarlığı davalarına ilişkin kararların kesin olduğu belirtilmiş; 02.12.2016 tarihli ….. de yayınlanan 24.11.2016 tarihli 6763 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 41. Maddesi ile de, madde de yer alan “binbeşyüz” ibaresi “üçbin” şeklinde değiştirilmek suretiyle, söz konusu kesinlik sınırı 3.000,00-TL.sına çıkarılmış ve her takvim yılı başından geçerli olmak üzere, bu miktarın Maliye Bakanlığınca her yıl için tespit ve ilan edilecek yeniden değerleme oranında artırılması kabul edilmiştir.
Buna göre; Asliye Hukuk (Ticaret) Mahkemeleri yönünden kesinlik sınırı, ilk derece mahkemesine ait karar tarihi itibariyle 4.400,00 TL olarak uygulanacaktır.
Bu açıklamalardan sonra somut olaya bakıldığında; davacı vekili dava dilekçesinde davacı … için 1.499,00 TL bakıcı gideri, 1.500,00 TL geçici iş göremezlik tazminatı ve 1,00 TL sürekli iş göremezlik tazminatı olmak üzere toplam 3.000,00 TL cismani tazminatın davalılardan tahsilini talep etmiştir. Mahkemece adı geçen davacının maddi tazminat talebinin kısmen kabulü ile 641,56 TL geçici iş göremezlik tazminatı ve 398,25 TL bakıcı gideri olmak üzere toplam 1.039,81 TL yönünden davanın kabulüne, sürekli iş göremezlik tazminatının reddine karar verilmiştir.
Bu durumda davacı … yönünden davanın kabulüne karar verilen tazminat miktarı 1.039,81TL olup, karar tarihi itibariyle istinaf kanun yoluna müracaat sınırı olan 4.400,00 TL.nın altında kaldığından, verilen karar davalı taraf yönünden kesin niteliktedir. Miktar olarak kesin olduğu yasada açıkça belirtilen bu karara karşı davalı taraf istinaf kanun yoluna başvuramaz.
Yerel mahkemenin 08.02.2019 tarihli kararı ile davacı … için davanın kabul edilen kısmı istinaf kesinlik sınırının altında olduğundan, HMK.nın 341/2, 352/1-b maddesi uyarınca davalı … vekilinin istinaf talebinin (dilekçesinin) miktar yönünden reddine karar verilmesi gerekmiştir.
2-Davalı … vekilinin diğer davacı … için hükmedilen maddi ve manevi tazminatlara ve davacı … için hükmedilen manevi tazminata ve diğer hususlara ilişkin istinaf talebine gelince; davaya konu trafik kazasının yaralanma ile sonuçlanması nedeniyle KTK’nın 109. maddesi gereğince 8 yıllık ceza zamanaşımı süresinin uygulanması gerektiğinden, kaza tarihinden iş bu davanın açıldığı tarihe kadar söz konusu ceza zamanaşımı süresinin geçmediği ve davanın zamanaşımı süresi içinde açıldığı anlaşılmıştır.
KTT, ceza mahkemesi dosyası ve mevcut delillerden, kazanın davalı … yönetimindeki yabancı plakalı aracın direksiyon hakimiyetini kaybederek önünde seyreden diğer araçlara ve orta refüje çarpması sonucu fırlayan lastiğinin, davacı … yönetimindeki aracın ön camına çarpması nedeniyle aracın orta refüjdeki ağaçlara çarpmasına ve davacı sürücü ile aynı araçta yolcu konumunda olan davacı …’ın bu şekilde yaralandıkları anlaşılmıştır. KTT, ceza mahkemesinde ve iş bu dava dosyasında konusunda uzman bilirkişice düzenlenen raporda davalının olayda tamamen kusurlu olduğu belirlenmiş, ceza mahkemesinde davalının olayda tam kusurlu olduğunun kabulü ile mahkumiyet kararı ve sonrasında HAGB kararı verilmiştir.
HMK’nın 266. Maddesi gereğince mahkemenin çözümü özel veya teknik bilgiyi gerektiren konularda bilirkişinin oy ve görüşünü almasının gerekir. Hukuki nitelendirme yapma hakimin görevi olup, bilirkişi görevi gereği teknik konuda görüş bildirebilir.
Kaza ile davacıların yaralanması arasında illiyet bağının bulunması, davacıların olayda her hangi bir kusurunun bulunmaması, kusura ilişkin raporun kazanın oluş şekline ve dosya kapsamına uygun, denetime ve hükme elverişli bulunması, kaza mahallinin özelliklerinin, olayın meydana geldiği saatin, kural ihlallerinin yöntemine uygun biçimde değerlendirilmesi, davalı sürücünün yol, hava ve trafik durumunu, aracının özelliklerini gözeterek trafikte seyir etmesi gerekir. Davacıların yaralanma durumu, geçici, sürekli iş göremezlik süreleri, bakıcı süresinin konusunda uzman sağlık kurumu tarafından yöntemine uygun olarak tespit edilmesi, davacı …’ın kaza nedeniyle %5.1 oranında sürekli maluliyeti ve 3 ay geçici iş göremezliği olacak şekilde, davacı …’in 1 ay geçici iş göremezliği, 15 gün bakıcı ihtiyacı olacak şekilde yaralandıkları, davacılara SGK tarafından davaya konu kazada yaralanmaları sebebiyle ödeme yapılmadığı anlaşılmıştır.
Davacı …’a dava tarihinden önce diğer davalı Motorlu Taşıtlar Bürosu tarafından bir miktar cismani tazminat ödemesi yapıldığı, ödeme tarihindeki veriler dikkate alındığında bu ödemenin yetersiz kaldığı, bu nedenle rapor tarihindeki veriler dikkate alınarak yapılan hesaplama ve ödemenin güncellenen değerinin mahsubu ile bakiye tazminat alacağının tespitinde bir isabetsizlik bulunmamıştır. Ödeme tarihinden itibaren iki yıllık hak düşürücü süre içinde bu davanın açılmış olduğu, tazminat hesaplarında bir usulsüzlük olmadığı, davacılar için asgari ücret üzerinden tazminat hesaplandığı, davacı … için reşit olduğu tarihten itibaren tazminat hesabında isabetsizlik bulunmadığı anlaşılmıştır. Davacı …’ta spakula kırığı ve sol omuz hareket kısıtlılığı oluşması, olay tarihinde 17 yaşında bulunması, davacı …’in gözüne cam batması sonucu yaralanması, olayda herhangi bir kusurlarının olmaması, davalının tam kusuru sonucu meydana gelen kazada yaralanmaları, davacılar lehine manevi tazminat şartlarının oluşması, davacı taraf lehine hükmedilen manevi tazminat miktarlarının kazanın oluş şekli, kaza tarihi, davacıların yaşı, yaralanma durumları, geçici iş göremezlik süreleri, davacı …’ın sürekli maluliyet oranı, her hangi bir kusurlarının bulunmadığı olay sonucu yaralanmaları, davalı …’un olayda tamamen kusurlu bulunması, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, ülkenin ekonomik şartları, paranın satın alma gücü, davacıların yaralanması nedeniyle maruz kaldıkları ağrı, acı, elem, üzüntü, ıstırap, sıkıntı, stres, manevi tazminatın amacı, zenginleştirme ve fakirleştirme amacı taşımaması, ceza ve mamelek hukukuna ilişkin tazmin amacının güdülmemesi, caydırıcı olması, özendirici olmaması, 22.06.1966 tarih, 1966/7 Esas-7 Karar sayılı YİBK kararındaki kriterler, manevi tazminatın amacı ve ölçütleri gözetilerek tayin ve takdir edilmiş olmasına ve mahkemenin gerekçesine göre davalı … vekilinin yerinde görülmeyen istinaf taleplerinin HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince (HMK.nın 355 maddesine göre istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan inceleme sonucu) esastan reddine karar verilmesi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Yukarıda 1 nolu bentte açıklanan nedenlerle, Davalı … vekilinin davacı … … yönünden hükmedilen maddi tazminata ilişkin istinaf talebinin (dilekçesinin) HMK.nın 341/2 ve 352/1-b maddeleri gereğince miktar itibariyle REDDİNE,
2-Yukarıda 2 nolu bentte açıklanan nedenlerle, Davalı … vekilinin diğer hususlara ilişkin istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
3-Davalı …’tan alınması gereken 1.500,48 TL nispi istinaf karar harcından, peşin alınan 290,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.210,48 TL harcın adı geçen davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
4-İstinaf başvurma harcı peşin alındığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
5-İstinaf talebinde bulunan davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
6-Kararın tebliği ve harç ikmali işlemlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 29.12.2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

…..

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.