Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2019/1972 E. 2021/2335 K. 09.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ

….

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN : … (…)
ÜYE :…… (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 18/01/2019
NUMARASI …

DAVANIN KONUSU : Maddi – Manevi Tazminat (Trafik Kazasından Kaynaklı)

KARAR TARİHİ : 09/12/2021
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 10/12/2021

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davacı vekili ile davalılar … vekili ve davalı … ……vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI;
Davacı vekili, 18.10.2015 tarihinde meydana gelen kazada davalıların işleteni, sürücüsü ve trafik sigortacısı olduğu aracın, davacının içinde yolcu olduğu araca çarpması sonucunda davacının yaralandığı iddiasına dayalı işgücü kaybı tazminatı bakıcı gideri tazminatı olan toplam 300 TL maddi ve 15.000,00 TL manevi tazminatın davalılardan sigorta şirketi sigorta poliçesi ile sınırlı olmak üzere müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Bedel artırım dilekçesi ile tazminat taleplerini 6.052,28 TL geçici ve 122.698,68 TL sürekli işgücü kaybı ve 5.680,40 TL bakıcı gideri tazminatı olarak artırmıştır.
Davalı … şirketi vekili, davacının kanıtlanan gerçek zararından sigorta şirketinin sorumlu olduğunu, geçici işgücü tazminatının ve bakıcı gideri tazminatının teminat dışında olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
Davalı … …vekili, yetki itirazında bulunarak davanın reddini istemiştir.
Davalı …, davaya cevap vermemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 91. maddesi delaletiyle 85. maddesine göre, davalı trafik sigortacısının sigortalı aracın işletilme halinde neden olduğu zararları teminat altına aldığı, davalıların işleteni, sürücüsü ve trafik sigortacısı olduğu aracın davacının yolcu olduğu otobüse arkadan çarpması eyleminde yaralandığı geçici ve sürekli işgücü kaybına uğradığı, sigorta poliçesinin düzenlendiği tarihte geçerli genel şart hükümleri ve yerleşik yargısal kararlar uyarınca düzenlenen 08.11.2018 tarihli bilirkişi raporunda, davacının asgari ücret düzeyinde gelir elde ettiği, kaza tarihinde ve sigorta poliçe dönemi içinde geçerli genel şart hükümlerine göre TRH-2010 tablosuna göre belirlenen bakiye yaşama göre yapılan hesaplamada, davacının 6.052,28 TL geçici ve 122.698,68 TL sürekli işgücü kaybı zararı ve 5.680,40 TL bakıcı gideri zararı olduğunun belirtildiği, davalı … vekili tarafından her ne kadar geçici iş gücü kaybı tazminatının sigorta teminatı kapsamında olmadığı savunulmuş ise de mahkemece genel şartların bu düzenlemesinin değerlendirilmesinde; mağdurun kaza nedeniyle uğradığı sürekli sakatlığın belirlendiği rapor tarihinin maluliyetin oluştuğu tarih olarak kabul edilemeyeceği, yaralanan kişinin bu maluliyetinin kaza tarihinde de başlayan bir iş gücü kaybı olduğu, davacının yaralanması nedeniyle manevi tazminat talep ettiği olup, TBK’nın 56. maddesi uyarınca tazminat talep hakkı olup, kazanın meydana geliş biçimi, davacının kusursuz olması, yaralanmanın ağırlığı dikkate alınarak 8.000,00 TL manevi tazminatı sigorta şirketi dışındaki davalı araç işleteni şirket ve diğer davalı ……. tahsiline karar vermek gerektiği, aracın ticari araç olması nedeniyle avans faizi uygulanması gerektiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, 6.052,28 TL geçici iş gücü kaybı, 122.698,68 TL sürekli iş gücü kaybı ve 5.680,40 TL bakıcı gideri olmak üzere toplam 134.431,36 TL maddi tazminatın davalılardan sigorta şirketi dava tarihinden, diğer davalılar kaza tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan müteselsilen alınarak davacı tarafa ödenmesine, 8.000,00 TL manevi tazminatın davalılar … … … kaza tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte müteselsilen alınarak davacı tarafa ödenmesine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ;
Davalı …. vekili istinaf dilekçesinde; HMK madde 16′ da “Haksız fiilden doğan davalarda, haksız fiilin işlendiği veya zararın meydana geldiği yahut gelme ihtimalinin bulunduğu yer ya da zarar görenin yerleşim yeri mahkemesi de yetkilidir.” denildiğini, yetkili mahkemenin haksız filin meydana geldiği yer olan …. olduğunu, 04/07/2018 tarihli … davacının % 8.3 oranında maluliyeti tespit edilmişken 08/11/2018 tarihli raporda % 19 oranında tespit edildiğini, raporlar arasındaki çelişkinin giderilmediğini, SGK tarafından geçici iş göremezlik ödeneğinin ödendiğini bu hususun dikkate alınmadığını belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.
Davacı vekili istinaf dilekçesinde; yerel mahkemenin davalı ……. dışındaki diğer davalılar yönünden bakiye tazminat talebi hakkında karar vermediğini, yerel mahkemece hükme esas alınan 14.11.2018 tarihli bilirkişi raporunda davalı … şirketi haricindeki diğer davalılar açısından davaya konu trafik kazası nedeni ile müvekkilin zararının tespitinde PMF-1931 tablosunun mesnet alınmak sureti ile hesaplanacağı belirtilmek sureti ile müvekkilin tazminat miktarının hesaplandığını ve akabinde 10.11.2018 tarihli talep artırım dilekçesi ile talebin 150.080,97 TL’ye yükseltildiğini ve işbu tazminat bedelinin 134.431,36 TL’sinden tüm davalıların müşterek ve müteselsilen tahsili bakiye 15.649,61 TL’den ise davalı … şirketi haricindeki diğer davalılar sorumlu olmak üzere tahsilinin talep edildiğini, yerel mahkeme söz konusu işbu talep artırım dilekçesi ile davalı … şirketi haricindeki diğer davalılar açısından maddi tazminat talebi nazara alınmaksızın tüm davalılar açısından 134.431,36 TL maddi tazminat talebine ilişkin karar verildiğini, davalı … şirketi haricindeki diğer davalılar açısından bakiye maddi tazminat talebine ilişkin hiçbir karar verilmediğini, taleplerin her biri hakkında karar verilmesi gerektiğini, tazminat miktarının hesaplanmasında söz konusu genel şartların sigorta şirketi açısından nazara alınacağı diğer davalılar açısından tazminat miktarının hesabının Yargıtay’ın yerleşmiş içtihatları doğrultusunda PMF-1931 tablosu ve tazminat hesaplama metodu çerçevesinde yapılması gerektiğini, ayrıca hükme mesnet bilirkişi raporunda davaya konu kaza nedeni ile müvekkilin işleyecek dönem sürekli iş görmezlik tazminatının hesabında 2018 yılı asgari ücreti esas alınarak hesaplama yapılmışsa da işbu hususun kabul edilemeyeceğini, hüküm tarihine en yakın verilerin hükme esas alınması gerektiğini, işleyecek dönem tazminatının hesabında hüküm tarihine en yakın olan 2019 yılı asgari ücret miktarının nazara alınması gerektiğini, huzurdaki davada bilirkişi 08.11.2018 tarihli raporunda 2018 yılında yürürlükte bulunan asgari ücret üzerinden hesaplama yapmasının akabinde 25.12.2018 tarihli Asgari Ücret Tespit Komisyonu kararı ile asgari ücretin artırıldığını ve iş bu asgari ücretin 01.01.2019-31.12.2019 tarihleri arasında uygulanacağına karar verilmiş olup yerel mahkemece 18.01.2019 tarihinde karar verildiğinden karar tarihine en yakın tarih olan 2019 yılı asgari ücret tarifesi nazara alınarak hesaplama yapılması gerektiğini, davada bilirkişi raporundan sonra ve fakat karar verilmeden önce asgari ücretin artırıldığını ve asgari ücretin yürürlüğe girmiş olup müvekkilin tazminat miktarının hesabında yeni asgari ücretin esas alınması gerektiğini, manevi tazminat miktarının düşük olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir,
Davalı …Ş. vekili istinaf dilekçesinde; dosyada kusur raporu alınamadığını, Yeni Genel Şartların uygulanması gerektiğini, maluliyet raporunun özürlülük ölçütü, sınıflandırması ve özürlülere verilecek sağlık kurulu raporları hakkındaki yönetmelik gereğince düzenlenmediğini, geçici iş göremezlik ödeneği ve bakıcı giderinden sorumlu olmadıklarını belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE;
Dava, yaralamalı trafik kazası nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
1)Yetki itirazı konusunda; haksız fiilden kaynaklanan bir dava, genel yetki hükümlerince davalının yerleşim yeri mahkemesinde (HMK m. 6), davalı sayısı birden fazla ise, bunlardan birisinin ikametgahı mahkemesinde (HMK m. 7/I), aynı Kanun’un 16. maddesi uyarınca haksız fiilin vuku bulduğu, zararın meydana geldiği, zararın meydana gelme ihtimalinin bulunduğu yer ya da zarar görenin yerleşim yeri mahkemesinde de açılabilir.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 110. maddesi ile ZMMS Genel Şartlarının C.7. maddesinde de, motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davaların sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi, kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabileceği düzenlenmiştir.
Diğer yandan, Zorunlu Sorumluluk Sigortalarında, Yargıtay HGK önceki kararlarında, belirli bir davada kanun ile belirlenen yetkili mahkemeden başka kıyasen yetkili mahkeme belirlenemeyeceğinden bahisle kanunda ve Genel Şartlarda sayılmayan Bölge Müdürlüğünün kıyas yolu ile yetkili mahkeme kabul edilemeyeceği değerlendirilmekte iken (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 14.03.2018 tarih 2017/17-1092 Esas – 2018/463 Karar sayılı), Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2017/1087 Esas – 2020/12 Karar sayılı 11.02.2020 tarihli ilamı ile; “2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun görevli ve yetkili mahkemeyi düzenleyen 110. maddesinde, motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davaların, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabileceği” düzenlenmiştir.
Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası (Trafik Sigortası) Genel Şartlarının C.7 maddesinde de yetkili mahkemeler belirlenmiş, Kanundaki yetki kuralı aynen tekrar edilmiştir.
… Esaslarına İlişkin Yönetmelik’in 10. maddesinde, şirketlerin bölge müdürlükleri ve şube açmak suretiyle yurt içinde teşkilatlanmasının, yurt dışında şube veya temsilcilik açması ilgili diğer mevzuat hükümleri saklı kalmak kaydıyla serbest olduğu, ancak bu şekilde faaliyete başlanmasını ve faaliyetin sona erdirilmesini müteakip bir ay içinde şirketçe Müsteşarlığa bildirimde bulunulması gerektiği düzenlenmiştir. Mevcut bu düzenleme dikkate alındığında….İlişkin Yönetmelik hükümleri uyarınca bölge müdürlüğü yapılanmasına izin verilmiş, genel müdürlük ile şube ve acenteler arasında bölge müdürlüğü adında bir yapılanmanın kurulabileceği kabul edilmiştir.
Aynı ilkeler Hukuk Genel Kurulunun 24.06.2017 tarihli ve ….. Karar sayılı kararında da benimsenmiştir.
Somut olayda; kaza 18/10/2015 tarihinde Aksaray’da meydana gelmiştir. Davalıların yerleşim yeri İstanbul ve Aksaray’dır. Davacı vekili davayı, bölge müdürlüğünün bulunduğu yer olan Ankara’da açmıştır. YHGK, “Merkez veya şubenin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemeleri, Kanun (2918 s. KTK) uyarınca yetkili kabul edildiğine göre, acente ve şubeyi denetleyen üst mercii olan, genel merkezin emir ve talimatı doğrultusunda çalışan ve yetkisi şubeye göre daha fazla olan bölge müdürlüğünün bulunduğu yer mahkemesinin de yetkili olduğunu kabul etmek gerekir.” denilerek, oy birliği ile alınan karar ile önceki içtihatından dönmüştür. Bu durum karşısında, her ne kadar Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun daha önceki kararı gereğince Dairemizce, sigorta bölge müdürlüğünün bulunduğu yerde dava açılmayacağı kabul edilmekte ise de Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’un içtihat değişikliği nedeniyle ile Dairemizce de, ZMMS kapsamında, sigorta şirketine açılan davaların sigorta bölge müdürlüğünün bulunduğu yer mahkemelerinde açılabileceğinin kabulü gerekmiş ve bu nedenle mahkemenin yetkili olduğu anlaşılmıştır.
2)Somut olayda aktüerya bilirkişi raporunda, TRH 2010 Yaşam Tablosu ve 1.8 teknik faiz yöntemi uygulanarak düzenlenen rapor doğrultusunda, davacı lehine geçici ve sürekli iş göremezlik tazminatı ile bakıcı giderine hükmedilmiştir.
Tarafların bilirkişi raporunda kullanılan yaşam tablosuna ve tatbik edilen esaslara açık itirazları olmasa dahi TBK 51. maddesi uyarınca tazminatın kapsamının hâkim tarafından belirlenmesi zaruridir. Gerçek zarar miktarının, hak sahibi davacının olay tarihindeki bakiye ömrü esas alınarak hesaplanması gerekmektedir. Gerçek zarar hesabı, özü itibariyle varsayımlara dayalı bir hesap olup, gerçeğe en yakın verilerin kullanılması esastır. Hak sahiplerinin bakiye ömürleri önceki yıllarda Fransa’dan alınan 1931 tarihli “PMF” cetvellerine göre saptanmakta iken, Başbakanlık Hazine Müsteşarlığı, Hacettepe Üniversitesi Fen Fakültesi Aktüerya Bilimleri Bölümü, BNB Danışmanlık, Marmara Üniversitesi ve Başkent Üniversitesi’nin çalışmaları ile “TRH 2010” adı verilen “Ulusal Mortalite Tablosu” hazırlanmış olup, Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından da ilk peşin sermaye değerinin hesaplanmasında anılan tabloların uygulanmasına geçilmiştir. Gerek diğer kurumlar ile Yargıtay Daireleri arasında tazminat hesabında birliğin sağlanması açısından ve gerekse bu tablonun ülkemize özgü ve güncel verileri içerdiği de göz önüne alınarak, ülkemizce de tazminat hesaplamalarında TRH 2010 Tablosu’na göre bakiye ömür sürelerinin belirlenmesinin, güncel verilere ve ülkemiz gerçeklerine daha uygun olacağına Yargıtay 17.Hukuk Dairesi’nce de karar verilmekle görüş değişikliğine gidilmiştir. (Yargıtay 17.HD 22/12/2020 tarih, 2019/5206 Esas – 2020/8874 Karar sayılı ilamı, 14/01/2021 tarih 2020/2598 Esas – 2021/34 Karar sayılı ilamı) Bu itibarla, tazminat hesaplanmasında TRH 2010 Yaşam Tablosu ve progresif rant yöntemi kullanılarak hak sahibi davacının bakiye muhtemel yaşam süresinin belirlenmesi ve buna göre tazminat hesabı yapılması gerekirken, TRH 2010 yaşam tablosu kullanılmış ise de, progresif rant yöntemi yerine 1.8 teknik faiz yöntemine göre tazminat hesabı yapılması doğru görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle davalı … ….vekili ile davalı … vekili ve davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile, HMK.nın 353/1.a.6. maddesi gereğince ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve yeniden inceleme yapılmak üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı …… vekili ile davalı … vekili ve davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ İLE; HMK.nın 353/1.a.6 maddesi gereğince ilk derece mahkemesi kararının KALDIRILMASINA, kararın kaldırılma sebebine göre sair istinaf taleplerinin İNCELENMESİNE YER OLMADIĞINA,
Yeniden yargılama yapılması için dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE,
2-İstinaf yoluna başvuran taraflarca yatırılan peşin harcın istek halinde yatırana iadesine,
3-İstinaf yoluna başvuran taraflarca yapılan yargılama giderinin ilk derece mahkemesi tarafından yapılacak yargılamada dikkate alınmasına,
4-Karar tebliği, harç mahsup, iade ve tahsil işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
5-Ankara 30. İcra Dairesinin …sayılı dosyasına yatırılan 238.000,00 TL teminat mektubunun yatıran tarafa iadesine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK.nın 362/1-a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere 09/12/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

….

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.