Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2019/1938 E. 2021/2354 K. 09.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No:…..
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ

…..

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

….

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 28/01/2019
NUMARASI …..

DAVANIN KONUSU : Tazminat

KARAR TARİHİ : 09/12/2021
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 31/12/2021

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davacı vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacı vekili dava dilekçesinde; 23/04/2016 günü sürücü …’nın sevk ve idaresinde olan aracın davacının kontrolündeki motosiklete çarpmasıyla çift taraflı yaralanmalı trafik kazası meydana geldiğini ve davacının yaralandığını, davacının bu kazada herhangi bir kusuru bulunmadığını, aracın davalı sigorta şirketi bünyesinde 19/01/2016-2017 tarihlerini kapsayan ZMMS poliçesi ile sigortalı olduğunu beyan ederek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 100,00 TL geçici iş göremezlik tazminatı, 900,00 TL sürekli iş göremezlik olmak üzere toplam 1.000,00 TL maddi tazminatın 03/08/2018 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi birlikte davalıdan tahsilini dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davalıya usulüne uygun başvuru yapılmadığından davanın reddinin gerektiği, sigorta şirketinin, sigortalının kusuru oranında tazminat ödemekle yükümlü olduğunu bu nedenle kusur durumunun belirlenmesi gerektiğini beyanla davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Yerel mahkemece, 5560 sayılı yasa ile değişik CMK 253, 254 maddeleri gereğince uzlaşma sağlanarak taraflar birbirlerinden maddi-manevi tazminat talep etmeyeceklerini belirttiklerinden ve davalı sigorta şirketi de sigortalı araç işleteni …’nın sorumluluğunu üstlenmiş olduğundan davalı sigorta şirketine karşı da uzlaşma kapsamı gözetildiğinde herhangi bir talepte bulunulamayacağı kanaatiyle davanın reddine karar verilmiş; hükme karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; KTK 111 madde uyarınca bu kanunla öngörülen hukuki sorumluluğu kaldıran veya daraltan anlaşmaların geçersiz olduğunu, uzlaşmanın sigorta şirketinin durumunu ağırlaştırmaması halinde uzlaşmanın geçersiz olduğunu, sigorta şirketinin uzlaşma ile borçtan kurtulamayacağını, kişiye uzlaşmanın mahiyeti ve hukuki sonuçlarının anlatılması gerektiğini belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava yaralanma ile sonuçlanan trafik kazasından kaynaklanan maddi tazminat istemine ilişkindir.
Kaza 23.04.2016 tarihinde meydana gelmiş olup, kaza sonucu davacının yaralandığı, kazaya karışan aracın sürücüsü ve işleteni olan … ile davacı arasında, uzlaştırmacı huzurunda 10.08.2016 tarihinde adliye binası alt zeminde bulunan uzlaşma bürosunda yüz yüze görüşme ve uzlaşma müzakereleri yapıldığı, taraflara uzlaştırmacı tarafından uzlaşmanın tüm hukuki sonuçları anlatıldıktan sonra, davacı ile karşı araç sürücüsünün arasında ve uzlaştırmacı huzurunda gerçekleşen uzlaşmada tarafların şikayetinden vazgeçerek maddi ve manevi tüm tazminat haklarından feragat ettikleri ve uzlaşmayı kabul ettikleri anlaşılmıştır.
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının 2016/94427 soruşturma nolu dosyasında CMK’nın 253. maddesi gereğince uzlaştırma nedeniyle 10.08.2016 tarihinde …. karar verildiği, uzlaşma teklif formunda CMK’nın 253. Maddesinde düzenlenen uzlaşmaya ilişkin hükümlerinin yazılı olduğu, davacı …’in uzlaşmanın mahiyeti, uzlaşmayı kabul veya reddetmenin hukuki sonuçlarını anladığı, formun bir örneğini aldığına dair tutanakta imzasının bulunduğu, imza inkarında bulunulmadığı anlaşılmaktadır.
CMK’nın 253/19 maddesinin “Uzlaşma sonucunda şüphelinin edimini def’aten yerine getirmesi halinde, hakkında kovuşturmaya yer olmadığı kararı verilir. Edimin yerine getirilmesinin ileri tarihe bırakılması, takside bağlanması veya süreklilik arz etmesi halinde, 171’inci maddedeki şartlar aranmaksızın, şüpheli hakkında kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı verilir. Erteleme süresince zamanaşımı işlemez. Kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararından sonra, uzlaşmanın gereklerinin yerine getirilmemesi halinde, 171’inci maddenin dördüncü fıkrasındaki şart aranmaksızın, kamu davası açılır. Uzlaşmanın sağlanması halinde, soruşturma konusu suç nedeniyle tazminat davası açılamaz; açılmış olan davadan feragat edilmiş sayılır. Şüphelinin, edimini yerine getirmemesi halinde uzlaşma raporu veya belgesi, 9/6/1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun 38 inci maddesinde yazılı ilam mahiyetini haiz belgelerden sayılır.” şeklinde düzenlenmesi, CMK gereğince Uzlaştırmanın Uygulanmasına İlişkin Yönetmeliğin 20. Maddesinde (05.08.2017 tarihli değişiklikle 33. maddesi) şüpheli tarafından yerine getirilebilecek edimlerin konusunun belirtilmesi, aynı maddenin 20/d bendinde mağdurdan veya suçtan zarar görenden özür dilenmesinin dahi edimler arasında sayılması, tarafların uzlaşması için mutlaka maddi karşılık ödenmesi şartının dahi ön görülmemesi, bu anlamda uzlaştırma tutanağının geçerli ve bağlayıcı olması, ceza soruşturması kapsamındaki uzlaştırma faaliyetlerinde, davacının özgür iradesi ile uzlaşma tutanağını imzalaması, kaza tarihi ile uzlaşma tutanağının düzenlendiği tarih arasında geçen süre ve soruşturma kapsamında davacının durum hakkında bilgi sahibi olduğu anlaşılmıştır.
Özgür iradesi ile davacının imzaladığı uzlaşma tutanağının CMK’nın 253/19. maddesi gereği ilam niteliğinde olması, araç sürücüsü, işleteni ve trafik sigortası şirketi arasında kanundan kaynaklanan müteselsil borçluluk ilişkisi bulunması, kendi aralarındaki iç ilişki de (rücu) şartları varsa zararın en son haksız fiil faili olan araç sürücüsü üzerinde kalması (TBK’nın 162,163.vd mad.), TBK’nın 166. maddesi gereğince borçlulardan birinin ifa veya takasla borcun tamamını veya bir kısmını sona erdirmesi halinde, bu oranda diğer borçlular da borçtan kurtulur. Aynı kanunun 168/2 fıkrası gereğince alacaklının diğerlerinin zararına olarak borçlulardan birinin durumunu iyileştirmesi halinde bunun sonuçlarına kendisinin katlanması gerekir.
Bu durumda, ZMSS şirketi araç işleteninin 3. kişilere olan hukuki sorumluluğunu sigortalısının kusuru ve azami poliçe limitine kadar üstlenmesi nedeniyle işleten ile yapılan uzlaşma, davalı sigorta şirketine de sirayet etmesi ve mahkemenin gerekçesine göre yerel mahkeme kararı usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan, davacı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf taleplerinin HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince (HMK.nın 355. maddesine göre istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan inceleme sonucu) esastan reddine karar verilmesi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Davacı vekilinin yerel mahkeme kararına yönelik istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davacıdan alınması gereken 54,40 TL istinaf karar ve ilam harcından, peşin olarak alınan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 18,50 TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-İstinaf başvuru harcı peşin alındığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
4-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Kararın usulüne uygun şekilde taraflara (vekillere) tebliğine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu HMK’nın 361/1 maddesi gereğince, kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süresi içinde TEMYİZİ KABİL OLMAK ÜZERE 09.12.2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

….

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.