Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2019/1894 E. 2021/2349 K. 09.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: ….
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ

….

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

…..

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 28/03/2019
NUMARASI …..
DAVANIN KONUSU : Tazminat (Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)

KARAR TARİHİ : 09/12/2021
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 28/12/2021

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davalı vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacı vekili dava dilekçesinde; 01/12/216 tarihinde, davalı tarafından ZMMS ile sigortalı aracın tek taraflı trafik kazası neticesinde araç içerisinde yolcu olarak bulunan müvekkilinin yaralandığını ve mauliyetinin meydana geldiğini, müvekkilinin zararlarından davalının sorumlu olduğunu ileri sürerek, fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak geçici ve sürekli iş göremezlik zararı için 10.000,00-TL, bakıcı gideri için 10.000,00-TL olmak üzere 20.000,00-TL maddi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek olan yasal faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davacı vekili; 09/01/2019 tarihli ıslah dilekçesi ile bakıcı giderini 15.867,00-TL, geçici iş göremezlik tazminatını 11.343,46-TL olarak, sürekli iş göremezlik tazminatını ise 51.777,71-TL olmak üzere 78.988,17-TL olarak talep ettiğini bildirmiştir.
Davalı sigorta vekili cevap dilekçesinde; kazaya karışan aracın müvekkili tarafından ZMMS ile sigortalı olduğunu, sorumluluklarının sigorta limiti kusur ve zarar ile sınırlı olduğunu, davacının kusuru zararı ve maluliyeti kanıtlaması gerektiğini, bakıcı giderleri ve geçici iş görmezlik giderlerinin sigorta teminatı kapsamında olmadığından reddine karar verilmesi gerektiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece, davanın trafik kazasından kaynaklanan cismani zarar nedeniyle maddi tazminat istemi olduğu, davalı tarafından sigortalanan aracın tek taraflı kazası neticesinde araç içerisinde bulunan davacının yaralanması nedeniyle zararlarını davalıdan talep edebileceği, A.Ü. Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığından alınan maluliyet raporuna göre davacının meydana gelen kaza nedeniyle çalışma gücünü %13 oranında kaybettiği ve 9 ay süre ile geçici iş göremez kaldığını, aktüer hesap bilirkişisinden alınan rapora göre ise davacının geçici ve sürekli iş göremezlik nedeniyle zararının 79.988,17-TL olduğu ve raporun karar vermeye elverişli olduğu gerekçesi ile davanın kabulü ile 78.987,57- TL’nin 03/01/2017 tarihinden itibaren işleyecek olan yasal faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmiş hüküm davalı tarafından istinaf edilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; karara esas alınan raporda, ömür boyu irat formülü kullanıldığını, bu nedenle raporun karar vermeye elverişli olmadığını, TRH2010 yaşam tablosu ve %1,8 teknik faiz uygulaması yapılarak hesaplama yapılması gerektiğini, geçici iş göremezlik zararlarının sigorta teminatı kapsamında olmadığını, bakıcı giderinin teminat kapsamında olmadığını, kaza sonrası davacının emniyet kemeri olup olmadığının tespit edilemediğinin belirtildiği, bu nedenle müterefik kusurun değerlendirilmesi gerektiğini, ıslah edilen kısım açısından ancak ıslah tarihinden itibaren faiz talep edilebileceğini, belirterek kararı istinaf etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Mahkemece verilen kararda kamu düzenine aykırılık görülmediğinden, HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf edenin sıfatına göre ve istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda;
Dava, trafik kazasından kaynaklanan cismani zarar nedeniyle bakıcı gideri, sürekli iş görmezlik ve geçici iş göremezlik tazminatı istemidir.
Her ne kadar ilk derece mahkemesinin kararında, gerekçe kısmında bakıcı giderinden bahsedilmemiş ise de, hükmedilen miktarın, bilirkişi tarafından hesap edilen bakıcı gideri, geçici iş göremezlik tazminatı ve sürekli iş görmezlik tazminatına ilişkin olduğu, davacının dava dilekçesindeki ve ıslah dilekçesindeki taleplerinin belirtilen zararlara ilişkin olduğu anlaşılmaktadır.
Mahkemece, davacının alınan maluliyet raporuna göre davacının geçici ve sürekli iş göremezlik zararı oluştuğundan bahisle aktüer hesap bilirkişisinden alınan rapora göre davanın kabulüne karar verildiği görülmüştür.
Davalı vekilinin, aktüer hesap bilirkişisinin raporuna yönelik istinaf talebinin incelenmesinde; davalı vekili raporda, zararın kaza tarihinde yürürlükte bulunan ZMMS Genel Şartlarında belirlenen yönteme uygun olmadığını ileri sürmüştür.
Mahkemece, hükme esas alınan aktüer hesap bilirkişi raporunda; davacının maluliyet raporu çerçevesinde bakıcı gideri, geçici iş göremezlik zararları ve sürekli iş göremezlik zararlarına ilişkin hesaplama yapmış, hesaplamanın kaza tarihinde yürürlükte bulunan Genel Şartlara göre TRH2010 Yaşam Tablosu esas alınarak,,,,, “devre başı ödemeli belirli süreli rant formülü ve %1,8 iskonto oranı uygulanarak yapıldığı belirtilmiş, olmasına rağmen işleyecek dönem zararının hesaplanmasında muhtemel yaşam süresi sonuna kadar hesaplama yapılması gerektiği halde hesaplamanın Gelir ve maluliyetin “n63/d63” ile çarpımı ile hesaplanarak muhtemel yaşam süresi sonuna kadar değil, tam anüite uygulanarak yapıldığı, anlaşılmaktadır. Bu nedenle kaza tarihindeki ve mahkemece karar verildiği tarihteki mevzuata uygun bir hesaplama yapılmamıştır.
Öte yandan; her ne kadar meydana gelen kaza tarihinde ve mahkemece esastan karar verildiği tarihte yürürlükte bulunan 2918 Sayılı Yasanın 90. maddesinde, tazminatın belirlenmesinde Genel Şartların nazara alınacağı düzenlemesine yer verilmiş ise de, ilgili maddeye yönelik Anayasa’ya aykırılık nedeniyle açılan iptal davasında AYM tarafından ilgili maddedeki “Genel Şartlara” atıf yapan kısımlar iptal ediliğinden ve iptal hükümü devam eden uyuşmazlıklarda uygulanacağından, gelinen aşamada sigortanın sorumluluğunun da TBK hükümleri ve Yargıtay tarafından benimsenen ilkelere uygun olarak belirlenmesi gerekmektedir.
KTK’nın 90. maddesindeki Genel Şartlara atfın AYM tarafından iptalinden sonra Yargıtay 4. Hukuk Dairesi de içtihat değişikliğine giderek, tazminat hesabında muhtemel yaşam süresinin TRH2010 Yaşam Tablosuna göre belirlenmesi gerektiğini benimsemiş, bilinmeyen (işleyecek) dönem hesabında %1,8 teknik faiz uygulanmaksızın, “progresif rant formülüne” göre hesaplamanın yapılması gerektiğini kabul etmiştir.
Yargıtay tarafından kabul edilen hesaplama yöntemi, “devre başı ödemeli belirli süreli rant formülüne göre” davacı lehine, sigorta şirketi aleyhine ise de, dosyada alınan rapor “devre başı ödemeli belirli süreli rant formülü” uygulanarak düzenlemediğinden, raporun istinaf eden davalının lehine olup olmadığının değerlendirilebilme imkanı bulunmamaktadır. Buna göre uyuşmazlığın çözümünde etkili delillerin eksiksiz toplandığının kabulü mümkün görülmemektedir.
Bu itibarla, davalı vekilinin istinaf talebinin kabulü ile; ilk derece mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince kaldırılmasına; mahkemece, davanın davalı tarafından istinaf edilmiş olması nedeniyle, usulü kazanılmış hakları korunarak kaldırılan hükme esas alınan rapor tarihindeki verilere göre, ancak Genel Şartlara KTK’nın 90. Maddesindeki atfın AYM tarafından iptalinden sonra Yargıtay 4. Hukuk Dairesi içtihat değişikliğine giderek, muhtemel yaşam süresinin tespitinde TRH2010 Yaşam Tablosu uygulanması gerektiğini kabul ettiğinden, TRH2010 Yaşam Tablosuna göre muhtemel Yaşam süresi belirlenerek, %1,8 teknik faiz uygulanmaksızın, “progresif rant formülüne” göre hesaplamanın yapıldığı, ek rapor yahut yeni bir bilirkişiden denetime ve hüküm kurmaya elverişli rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi için dosyanın mahal mahkemesine gönderilmesine, davalı vekilinin sair istinaf sebeplerinin kararın kaldırılma sebebine göre incelenmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiş, aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile, Ankara 2. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından verilen 28/03/2019 tarihli 2017/5 Esas – 2019/311 Karar sayılı kararının, HMK’nın 353/1-a-6. maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
Kararın kaldırılma sebebine göre, davalı vekilinin sair istinaf taleplerinin İNCELENMESİNE YER OLMADIĞINA,
2-Dosyanın, davanın yeniden görülmesi için mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-İstinaf eden davalı tarafından istinaf peşin harcı olarak yatırılan 1348,91-TL İstinaf karar ve ilam harcının istek halinde istinaf eden davalıya iadesine,
4-Ankara 28. İcra Müdürlüğünün 2019/6909 Esas sayılı dosyasına depo edilen 124.170,34-TL bedelli teminat mektubunun yatırana iadesine,
5-İstinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesinde değerlendirilmesine,
6-Karar tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı iadesi işlemlerinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK.nın 353/1-a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere 09/12/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

,,,,

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.