Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No….
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ
…..
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
…..
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 08/05/2019
NUMARASI ……
DAVANIN KONUSU : Tazminat
KARAR TARİHİ : 30/12/2021
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 18/01/2022
Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davalı vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 31/03/2017 tarihinde, plakası alınamayan motosikletin, yaya geçidinden karşıdan karşıya geçmekte olan davacıya çarpması ile meydana gelen kaza sonucunda davacının ağır şekilde yaralandığını, kazanın meydana gelmesinde kimliği tespit edilemeyen motosiklet sürücüsünün kusurlu olduğunu, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere 1.000,00-TL sürekli iş göremezlik tazminatı ile 100,00-TL geçici iş göremezlik tazminatının davalı tarafa başvuru tarihinden itibaren işleyen yasal faizi ile birlikte tahsilini talep etmiş, 07/03/2019 tarihli ıslah dilekçesi ile sürekli iş göremezlik tazminatı talebini 45.851,25-TL olarak artırmıştır.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; 6704 sayalı yasa ile değiştirilen 2918 sayılı yasanın 97. maddesine göre davadan önce sigorta şirketine başvuru yapılmasının zorunlu olduğunu, geçerli bir başvuru yapılmadan açılan davanın usulden reddinin gerektiğini, davalının geçici iş göremezlik zararından sorumluluğunun bulunmadığını ve bu yöndeki talebin reddinin gerektiğini, kazaya plakası tespit edilemeyen aracın neden olduğunun ispat edilmesi gerektiğini, davacının maluliyetinin, kazadaki kusur durumunun ve aktüer hesabının yürürlükteki mevzuata uygun olarak belirlenmesi gerektiğini, başvuru tarihinden yasal faiz isteminin yasal dayanağının bulunmadığını belirterek davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkeme; plakası ve sürücüsü tespit edilemeyen motosikletin davacı yayaya çarpması ile meydana gelen kazanın oluşunda motosiklet sürücüsünün tam kusurlu olduğunu, kaza nedeni ile yaralanan davacının vücut genel çalışma gücünü %13 oranında kayıp ettiğini ve 4 ay süre ile iş ve gücünden kaldığını, aktüer bilirkişi tarafından yapılan hesaplamaya göre davacının kalıcı iş göremezlik zararının 45.851,25-TL ve geçici iş göremezlik zararının ise 5.616,24-TL olduğunu, davacının davasının kabulü ile 45.851,25-TL sürekli sakatlık tazminatı ve davacının talebi ile bağlı kalınarak 100,00-TL geçici iş göremezlik tazminatı olmak üzere toplam 45.951,25-TL tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar vermiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davadan önce usulüne uygun olarak yapılmış bir başvuru olmadığından davanın dava şartı yokluğundan reddine karar verilmemesinin hatalı olduğunu, davalı … Hesabı’nın geçici iş göremezlik zararından sorumluluğu olmamasına rağmen bu yönde karar verilmesinin de haksız olduğunu, hesap raporunda TRH 2010 yaşam tablosu ve 1.8 teknik faize göre yapılmamasının da usul ve yasaya aykırı olması nedeni ile yerel mahkeme kararının kaldırılmasını istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE
İstinaf talebinde bulunan davalı vekilinin istinaf sebepleri doğrultusunda, dosya içerisindeki bilgi ve belgeler, mahkeme kararının gerekçesi, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesi ile yapılan inceleme sonunda;
Dava, trafik kazasından kaynaklanan cismani zarar nedeniyle geçici ve sürekli iş göremezlik istemine ilişkindir.
Davalı vekili, davacı tarafından davadan önce davalı kuruma usulüne uygun başvuru olmadığını, davanın dava şartı yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiğini ileri sürmüş ise de; dava açılmadan önce sigorta şirketine başvuruyu düzenleyen 2918 sayılı KTK.nın 97. maddesinde “sigorta kuruluşuna yazılı başvuruda bulunması” gerektiği belirtilmiş, bu yazılı başvuruya eklenmesi zorunlu olan ve dava şartı olan başvurunun yapılmamış sayılmasına neden olacak belgeler belirtilmemiştir. Dosya kapsamına göre, davalının da kabulünde olduğu gibi, dava açılmadan önce, 25/12/2017 tarihinde, davacı tarafından davalı kuruma başvuru yapıldığı anlaşıldığından, KTK.nın 97. maddesinde belirtilmeyen belgelerin ibraz edilmemesi nedeniyle dava şartının yerine getirilmediğine ilişkin itiraz yerinde görülmemiştir.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunun Bedensel zarar başlıklı 54. maddesinde “Bedensel zararlar özellikle şunlardır:
1. Tedavi giderleri.
2. Kazanç kaybı.
3. Çalışma gücünün azalmasından ya da yitirilmesinden doğan kayıplar.
4. Ekonomik geleceğin sarsılmasından doğan kayıplar.
Bedensel zarara uğrayan kimse tamamen veya kısmen çalışamamasından ve ilerde ekonomik yönden uğrayacağı yoksunluktan kaynaklanan zarar ve ziyanı ile bütün masraflarını zarar verenlerden isteyebilir.
Bunlar doktrin ve Yargıtay uygulamaları ile geçici işgöremezlik nedeniyle iş ve kazanç kaybı, sürekli işgöremezlik, kalıcı sakatlık yada maluliyet nedeniyle çalışma gücü ve kazanç kaybı, tedavi giderleri ve tüm iyileşme sürecinde yapılan her türlü masraflar ve ekonomik geleceğin sarsılmasından doğan kayıplar olarak kabul edilmektedir.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunun İşletenin Hukuki Sorumluluğu başlıklı 85. maddesinde işletenin sorumlu olduğu zararlar belirlenmiş, “Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar.” denilmiştir, aynı kanunun 91. maddesinde ise “İşletenlerin, bu Kanunun 85 inci maddesinin birinci fıkrasına göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur.” şeklinde belirtilmiştir. 6111 sayılı yasa ile değiştirilen 2918 sayılı 98. maddenin başlığı “Sağlık hizmet bedellerinin ödenmesi” olarak düzenlenmiş ve trafik kazaları sebebiyle üniversitelere bağlı hastaneler ve diğer bütün resmî ve özel sağlık kurum ve kuruluşlarının sundukları sağlık hizmet bedelleri, kazazedenin … güvencesi olup olmadığına bakılmaksızın genel sağlık sigortalısı sayılanlar için belirlenen sağlık hizmeti geri ödeme usul ve esasları çerçevesinde … … Kurumu tarafından karşılanacağı belirtilmiştir. Ancak, …….., tüm tedavi giderlerinden değil, söz konusu madde kapsamında kalan belgeli ve resmi yada özel sağlık kuruluşlarında yapılan sağlık hizmet bedellerinden sorumludur.
Yukarıda belirtilen maddelerden de anlaşılacağı üzere geçici işgöremezlik tazminatı, yaralanan kişinin iyileşme süresince çalışamaması nedeniyle ortaya çıkan zararı olup, 2918 sayılı KTK.nın 98. maddesinde belirtilen sağlık hizmet bedeli sayılamayacağı gibi, iyileşme süresince meydana gelen ve TBK.nın 54. maddesinde de sayılan bu zarardan zarar sorumluları KTK.nın 85 ve 91. maddesi gereğince araç işleteni ve zorunlu mali sorumluluk sigortası sorumlu olduğundan ve KTK.nın 98. maddesinde belirtilen SGK’nun sorumlu olduğu sağlık hizmet bedeli kapsamında geçici işgöremezlik, bakıcı gideri ve tüm tedavi giderleri zararı bulunmadığından ve yasa ile düzenlenmeyen hususun zorunlu mali sorumluluk sigortası genel şartları ile düzenlenmesi mümkün olmadığı gibi, kanun maddesine aykırı genel şart hükümleri de getirilemeyecektir.
Nitekim Anayasa Mahkemesinin 17/7/2020 tarihinde 2019/40 E. – 2020/40 K. sayılı kararı ile Karayolları Trafik Kanunu’nun 90. maddesinin birinci cümlesinde yer alan “…ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda…” ibaresi ile ikinci cümlesindeki “…ve genel şartlarda…” ibaresinin ve 92. maddesinin (i) bendinin Anayasa’ya aykırı olduğuna ve iptaline karar vermiş olması nedeniyle davacının zararının ve zararın kapsamının 2918 sayılı KTK.nın ve 6098 sayılı TBK’nun haksız fiile ilişkin hükümlerine ve Yargıtay uygulamalarına göre belirlenmesi gerekir.
Somut olayda davacının, kazaya bağlı yaralanması nedeni ile kalıcı maluliyetinin %13 ve iyileşme süresinin 4 ay olduğu maluliyet raporu ile belirlenmiş olup, bu rapor doğrultusunda hesaplanan sürekli ve geçici iş göremezlik tazminatından davalının sorumlu tutulmasında bir usulsüzlük bulunmamaktadır.
Hükme dayanak alınan 25/02/2019 havale tarihli aktüer raporunda hesaplama TRH 2010 yaşam tablosu ve 1.8 teknik faize göre yapılmış olup, davalı vekilinin “hesaplamanın TRH 2010 yaşam tablosu ve 1.8 teknik faize göre yapılması gerektiği” yönündeki itirazı da yerinde görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, olaya ilişkin alınan bilirkişi raporlarının dosya kapsamına uygun olduğu, davalı vekilinin ileriye sürdüğü istinaf sebeplerinin yerinde olmadığı ve ilk derece mahkemesi kararı usul ve esas yönünden yasaya uygun bulunduğundan, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK.nun 3531-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1-b.1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 3.138,92-TL karar harcından peşin alınan 784,73-TL harcın mahsubu ile bakiye 2.354,19-TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-Davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Karar tebliği ile harç mahsup ve tahsil işlemlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK.nın 362/1-a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere 30/12/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.
…..* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.