Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2019/1838 E. 2021/2227 K. 25.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 29/04/2019
NUMARASI

DAVANIN KONUSU : Tazminat

KARAR TARİHİ : 25/11/2021
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 28/12/2021

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davalı vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacı vekili dava dilekçesinde; 19/05/2017 tarihinde, müvekkilinin içerisinde yolcu olarak bulunduğu aracın şerit ihlali yaparak, karşı yönden gelen araca çarpması neticesinde meydana gelen çift taraflı trafik kazasında yaralandığını ve maluliyetinin meydana geldiğini, kazanın meydana gelmesinde müvekkilinin yolcu olarak bulunduğu aracın asli, diğer araç sürücüsünün ise tali kusurlu olduğu, her iki aracın da davalı tarafından ZMMS ile sigortalı olduğu, bu nedenle davalının müvekkilinin zararlarından sorumlu olduğunu, davalı … şirketine müracaat etmesine rağmen zararlarının karşılanmadığını ileri sürerek, fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak 100,00 TL sürekli iş göremezlik tazminatı ve 100,00 TL geçici iş göremezlik tazminatının temerrüde düştüğü tarihten itibaren ticari faizi ile müştereken ve müteselsilen davalıdan tahsilini istemiştir.
Davacı vekil, 08/03/2019 tarihli talep artırım dilekçesi ile sürekli iş göremezlik tazminatını 60.532,49 TL, geçici iş göremezlik tazminatını ise 8.187,58 TL olarak belirlemiş, 25/03/2019 tarihli dilekçesi ile de 60.532,49 TL sürekli iş göremezlik tazminatı 20/03/2019 tarihinde davalı tarafından ödenmiş ise de, bilirkişinin 21/03/2019 tarihli ek raporuna göre sürekli iş görmezlik zararının 67.623,35 TL olarak, geçici iş göremezlik zararlarının ise 8.187,58 TL olarak hesap edildiğini bu nedenle sürekli iş göremezlik taleplerini ek rapor doğrultusunda 7.091,00 TL daha artırdıklarını belirterek talepleri gibi davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde; Davacının, müvekkiline eksik evrakla başvurduğunu ve KTK’nın 97. maddesi gereğince başvuru şartını usulüne uygun yerine getirmediğini, bu nedenle davanın dava şartı yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesini, davacının maluliyetini kanıtlaması gerektiğini, kazanın meydana gelmesinde davacının müterafik kusurunun bulunması halinde tazminattan indirim yapılması gerektiğini, geçici iş göremezlik zararlarının ise sigorta teminatı kapsamında olmadığını, sorumluluğun SGK’da olduğunu, müvekkilinden talep edilecek faizin de yasal faiz olduğunu, eksik evrak ile müvekkiline müracaat ediliğinden, yargılama gideri ve vekalet ücretinden sorumlu tutulamayacağını savunarak davanın reddini istemiştir.
Davalı vekili 21/03/2019 tarihli dilekçesi ile davalının 60.532,00 TL sürekli iş göremezlik tazminatının 20/03/2019 tarihinde ödendiğinden davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece, davanın trafik kazasından kaynaklanan cismani zarar nedeniyle sürekli ve geçici iş göremezlik tazminatı istemine ilişkin olduğu, davacının yaralandığı kazanın meydana gelmesinde alınan kusur raporuna göre davalı tarafından ZMMS ile sigortalı … plakalı aracın %100 oranında kusurlu olduğu…alınan raporda kaza neticesinde davacının %10 oranında maluliyetinin meydana geldiğinin ve 6 ay iş ve gücünden kaldığının tespit edildiği, aktüer hesap bilirkişisinden alınan 05/02/2019 tarihli raporda davacının geçici iş göremezlik zararının 8.187,58 TL, sürekli iş göremezlik zararının 60.532,49 TL olarak hesap edildiği, davacı vekili tarafından bu miktar üzerinden dava değerinin belirlenmesi sonrasında, alınan raporda davacının yaşının hatalı alınması nedeniyle yapılan itiraz üzerine alınan ek raporda ise sürekli iş göremezlik zararının 67.623,35 TL olarak belirlendiği, davalının ilk rapora göre 60.532,49 TL sürekli iş göremezlik zararını ödediğinden bu miktara yönelik davanın konusuz kaldığı, ancak davacının ek rapor ile hesap edilen ve 25/03/2019 tarihli ıslah işlemine konu bakiye 7.091,00 TL sürekli iş göremezlik zararını ise ödemediği, davacının bu miktarı ve dava sırasında konusuz kalan kısmın faizini temerrüt tarihinden itibaren yasal faizi ile talep edebileceği, geçici iş göremezlik zararlarının ise sigorta teminatı kapsamında olduğu, davacının geçici iş göremezlik zararlarını da talep edebileceği, davacının ek rapor ile hesaplanan 7.091,00 TL farka yönelik verdiği dilekçesinin ıslah dilekçesi mahiyetinde olduğu ve ıslah yolu ile talep edebileceği gerekçesi ile 8.187,58 TL geçici iş göremezlik zararının 09/01/2018 temerrüt tarihinden itibaren işleyecek olan yasal faizi ile davalıdan tahsiline, sürekli iş göremezlik tazminatı yönünden ise; 60.632,00 TL 09/01/2018 tarihinde yapılan ödeme ile konusuz kaldığından bu miktarla sınırlı olarak esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına, konusuz kalan 60.532,00 TL için 09/01/2018 temerrüt tarihi ile 20/03/2019 ödeme tarihi aralığında değişen oranlı yasal faiz uygulanmak suretiyle oluşan faiz alacağının davalıdan alınıp davacıya verilmesine, son bedel artırımına konu 7.091,00 TL’nin 09/01/2018 temerrüt tarihinden itibaren hesaplanan değişen oranlarda yasal faizi ile birlikte davalıdan alınıp davacıya verilmesine karar verilmiş hüküm davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; Dava şartı usulüne uygun yerine getirilmeden dava açıldığından davanın dava şartı yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken, esastan karar verilmesinin hatalı olduğunu, davanın belirsiz alacak dava olarak kabul edilmesi için dava dilekçesinde açıkça belirtilmesi gerektiğini, aksi takdirde davanın kısmi dava kabulü gerektiğini, bu duruma göre ise davacının davasını yargılamada 2 kez ıslah ettiğini ikinci kez ıslahın HMK’nın 176/2 maddesine aykırı olduğunu, ikinci ıslaha muvafakat etmemelerine rağmen mahkemece ikinci ıslaha göre karar vermesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, ayrıca ıslah edilen miktara ıslah tarihinden itibaren yasal faizi hükmedilebileceğinin de nazara alınmamasında isabet bulunmadığını, geçici iş göremezlik zararlarının ise sigorta teminatı kapsamında olmadığından, müvekkilinin hakkındaki talebin reddi yerine kabulüne karar verilmesini hatalı olduğunu, belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, trafik kazasından kaynaklanan cismani zarar nedeniyle geçici ve sürekli iş göremezlik zararının, ZMMS kapsamında, davalıdan tahsili istemidir.
Mahkemece verilen karar davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
Davalı vekili tarafından, müvekkili hakkında KTK’nın 97. Maddesine göre müvekkiline başvurulmasından sonra dava açılabileceği ve davacının müvekkiline eksik evrak ile başvurduğu iddia edilmiş ise de, KTK’nın 97. Maddesine göre davadan önce yazılı başvurunun yapılmasının yeterli olmasına ve davacının da başvurusunun bulunmasına göre davalı vekilinin dava şartının yerine getirilmediğine ilişkin istinaf sebepleri yerinde görülmeyerek, davalının esasa ilişkin istinaf sebeplerinin incelenmesine geçilmiştir.
Davacı, 31/01/2018 tarihli dava dilekçesinde, meydana gelen kaza nedeniyle yaralandığından bahisle fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak 100,00 TL geçici iş göremezlik tazminatı ve 100,00 TL sürekli iş göremezlik tazminatı talep etmiş, dava dilekçesinde davasının “….” davası olduğuna dair açıklama yer almamıştır.
Davalı vekili, açılan davanın “” olduğu ve HMK’nın 176/2 maddesi gereğince ikinci kez ıslah edilemeyeceğini ileri sürerek kararı istinaf etmiştir.
Uyuşmazlık eldeki davanın HMK’nın 107. Maddesi kapsamında açılan belirsiz alacak davası mı yoksa HMK’nın 109. maddesi kapsamında açılan kısmi dava mı olduğu, buna göre davacının bedel artırımına yönelik dilekçelerinin ıslah dilekçesi mahiyetinde sayılıp sayılmayacağı verilen her iki dilekçenin mahkemece nazara alınıp alınmayacağı noktasında toplanmaktadır.
Belirsiz alacak davası; alacaklıya zamanaşımı ve faiz başlangıcı noktasında imkânlar sağlayan istisnai bir dava türü olup, dava dilekçesinde davanın belirsiz alacak davası olarak açıldığının açıkça yazılı olması veya 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 107. maddesine dayanıldığının belirtilmesi gerekir. Alacağın belirsiz olduğunun dava dilekçesinde açıklanması bu noktada önemsizdir. Zira alacak belirsiz ise alacaklının kısmi dava veya belirsiz alacak davası açma hakkı vardır. Dava dilekçesinde “belirsiz alacak davası” açıldığı yazılı değilse veya Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 107. maddesine dayanılmamışsa, davanın kısmi dava olarak açıldığı kabul edilmelidir. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 7/7/2021 tarih ve 2021/485 Esas, 2021/971 Karar sayılı ilamı)
Bu durumda, eldeki davada, dava dilekçesinde davanın “belirsiz alacak davası” olduğuna yahut HMK’nın 107. Maddesine istinaden açıldığına dair açıklama yer almadığından, davanın özel bir dava türü olan “belirsiz alacak davası” olarak kabulü mümkün görülmediğinden, davanın “kısmi dava” olarak kabulü gerekmektedir.
Davanın kısmi dava olmasına göre; davacının harç ikmal ederek verdiği dilekçeler ile talebini artırdığından, verilen dilekçeler ıslah dilekçesidir.
Davacı vekili tarafından 08/03/2019 tarihli ve 25/03/2019 tarihli ıslah dilekçeleri ile dava değeri iki kez artırılmıştır. Bir tarafın aynı davada ancak bir kez ıslah yoluna başvurabileceği HMK’nın 176/2 maddesinde düzenlenmiş, bu şekilde ıslah hakkının birden fazla kullanılması sınırlandırılmış, madde gerekçesinde de “Islah yolu ile davanın geciktirilmesi ve sürüncemede bırakılması mümkün olduğundan, ikinci fıkra ile, tarafların ıslah yoluna başvurabileceklerine ilişkin sınırlama bu tasarıda da kabul edilmiştir.” denilerek konuluş nedeni açıklanmıştır.
Hal böyle iken; mahkemece, davacı vekili tarafından sunulan ikinci ıslah dilekçesinde belirtilen miktar benimsenmek suretiyle hüküm kurulması yasaya aykırı olduğundan davalı vekilinin buna ilişkin istinaf talebi yerinde görülmüştür.
Davalı vekili, hükmedilen tazminata da itiraz ederek davanın bu nedenlerle de reddini istemiştir. Davalı vekili geçici iş göremezlik zararlarının sigorta teminatı kapsamında olmadığını ileri sürmüş ise de, geçici iş göremezlik zararları, TBK’nın 54. maddesinde sayılan ve zarar verenden talep edilebilecek zararlardan olduğundan, davalı da 2918 Sayılı Yasanın 91. Maddesi gereğince işletenin sorumluluğunda olan zararlardan sorumlu olduğundan, 2918 sayılı KTK’nın 92. Maddesinde geçici iş göremezlik zararları teminat kapsamı dışında sayılmaması yanı sıra, KTK’nın 98. Maddesi kapsamında …’nun sorumluluğunda da yer almadığından, Kanun ile sorumlu olduğu zararlar belirlenen sigorta şirketinin, Genel Şartlar gereğince zarardan sorumlu olmadığına ilişkin itirazı yerinde değil ise de; sigorta şirketi “gerçek zarar” miktarından sorumlu olup, zararın TBK hükümlerine göre ve Yargıtay tarafından belirlenen ilke ve yöntemlere uygun olarak tespit edilmesi gerekir.
Her ne kadar meydana gelen kaza tarihinde ve mahkemece esastan karar verildiği tarihte yürürlükte bulunan 2918 Sayılı Yasanın 90. Maddesinde, tazminatın belirlenmesinde Genel Şartların nazara alınacağı düzenlemesine yer verilmiş ise de, ilgili maddeye yönelik Anayasa’ya aykırılık nedeniyle açılan iptal davasında AYM tarafından ilgili maddedeki “Genel Şartlara” atıf yapan kısımlar iptal ediliğinden ve iptal hüküm devam eden uyuşmazlıklarda uygulanacağında, sigortanın sorumluluğunun da TBK hükümleri ve Yargıtay tarafından benimsenen ilkelere uygun olarak belirlenmesi gerekmektedir.
Eldeki davada, hüküm davalı tarafından istinaf edilmiş ve davalı yönünden usulü kazanılmış hak oluşmuş ise de; alınan asıl rapor ve ek rapor hatalar içerdiğinden ve raporda yapılan hesaplamaya yönelik yanıltıcı bilgiler yer aldığından, raporlar Genel Şartlarda belirtilen ve uygulanma imkanı ortadan kalkan hesaplama yöntemine ve bilinmeyen dönem için uygulanan “Devre Başı Ödemeli Belirli Süreli Rant Formülüne” dahi uygun görülmemiştir. (“Geçici iş göremezlik zararı” ile “bilenen dönem zararı” hesabında, hesaplanan dönemdeki geliri yerine, rapor tarihindeki gelirinin nazara alınması, bilinmeyen pasif dönem hesabında hesaplamanın 30/09/2046 sonuna kadar yapıldığı raporda açıklanmış olmasına rağmen, hesaplamanın “n60/d48” formülü ve “11.1008” değer faktörü kullanılmasına göre tam anüite yaşam tablosu uygulanarak 18/06/2070 tarihine kadar yapılmış olması vs hatalar nedeniyle) Bu nedenle bu raporun davalının lehine olup olmadığının değerlendirilebilme imkanı da bulunmamaktadır. Buna göre uyuşmazlığın çözümünde etkili delillerin eksiksiz toplandığının kabulü de mümkün görülmemektedir.
Bu itibarla, davalı vekilinin istinaf talebinin kabulü ile; ilk derece mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince kaldırılmasına; mahkemece, davanın davalı tarafından istinaf edilmiş olması nedeniyle, usulü kazanılmış hakları korunarak kaldırılan hükme esas alınan tarihteki verilere göre, ancak Genel Şartlara KTK’nın 90. Maddesindeki atfın AYM tarafından iptalinden sonra Yargıtay 4. Hukuk Dairesi içtihat değişikliğine giderek, muhtemel yaşam süresinin tespitinde TRH2010 Yaşam Tablosu uygulanması gerektiğini kabul ettiğinden, TRH2010 Yaşam Tablosuna göre muhtemel Yaşam süresi belirlenerek, %1,8 teknik faiz uygulanmaksızın, “progresif rant formülüne” göre hesaplamanın yapıldığı, yeni bir bilirkişiden denetime ve hüküm kurmaya elverişi rapor alınarak ve davanın kısmi dava olarak açılmış olmasına göre HMK’nın 176/2 maddesi de değerlendirilerek, sonucuna göre karar verilmesi için dosyanın mahal mahkemesine gönderilmesine, davalı vekilinin sair istinaf sebeplerinin şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiş, aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile Ankara 9. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından verilen 29/04/2019 tarihli…. Karar sayılı kararın, HMK’nın 353/1-a-6. maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
Kararın kaldırılma sebebine göre, davalı vekilinin sair istinaf taleplerinin İNCELENMESİNE YER OLMADIĞINA,
2-Dosyanın, davanın yeniden görülmesi için mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-İstinaf eden davalı tarafından İstinaf peşin harcı olarak yatırılan 273,00 TL istinaf karar harcının istek halinde istinaf eden davalıya iadesine,
4-İstinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesinde değerlendirilmesine,
5-Ankara 3. İcra Dairesinin… Esas sayılı dosyasına yatırılan teminatın yatıran tarafa iadesine,
6-Karar tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı iadesi işlemlerinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK.nın 353/1-a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere 25/11/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.