Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ
…
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 30/04/2019
NUMARASI ….
DAVANIN KONUSU : Trafik Kazası Nedeniyle Maddi Tazminat
KARAR TARİHİ : 23/12/2021
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 19/01/2022
Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davacı vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 30/04/2009 tarihinde, sürücü … idaresinde bulunan …. plakalı araç ile sürücü … idaresinde bulunan … plakalı aracın karıştığı kaza sonucunda, … idaresindeki araçta yolcu olarak bulunan davacının yaralandığını, kazaya karışan … plakalı aracın ZMMS’nın davalı … şirketi tarafından yapıldığını, Ankara 19.Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2009/233 esas sayılı dosyasında açılan davada davacının vücut genel çalışma gücünü %6.1 oranında kaybettiğinin ve 4 ay süre ile iş ve gücünden kaldığının ve talep edebileceği tazminat miktarının 07/03/2018 tarihinde alınan aktüer bilirkişi raporu ile 29.286,41-TL olarak belirlendiğini, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere davacının geçici ve sürekli iş göremezlik zararı nedeni ile 5.000,00-TL tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyen avans faizi ile birlikte davalıdan tahsilini, davanın Ankara 19.Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2009/233 Esas sayılı dosyası ile birleştirilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın zamanaşımı süresi geçtikten sonra açılmış olması nedeni ile reddinin gerektiğini, kazaya karışan … plakalı aracın zorunlu mali mesuliyet sigortasının davalı … şirketi tarafından yapıldığını, kaza nedeni ile doğan zarardan davalı şirketin poliçe limiti ile sınırlı olarak ve sigortalısının kusuru oranında sorumlu olduğunu, kazanın oluşuna ilişkin kusur durumu ile davacı tarafın yaralanmasına ilişkin maluliyet durumunun yürürlükteki mevzuata uygun olarak belirlenmesi gerektiğini, kaza tarihinden avans faizi isteminin yasal dayanağının olmadığını belirterek davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkeme; haksız fiilden kaynaklanan tazminat davalarının, zarar görenin zararı ve faili öğrendiği tarihten itibaren 2 yıl, her halükarda 10 yıl içinde açılması gerektiğini, zarara neden olan eyleme ceza kanunlarında daha uzun bir zamanaşımı öngörülmüş ise uygulanacak zamanaşımının ceza zamanaşımı olması gerektiğini, dava konusu kazanın 30/04/2009 tarihinde meydana geldiğini, kaza soncu davacının yaralandığını, dava konusu olaya uygulanması gereken zamanaşımı süresinin TCK 89.ve 66/e.maddesine göre 8 yıl olduğunu, buna göre görevsiz mahkemede davanın açıldığı tarih olan 10/07/2018 tarihi itibari ile zamanışım süresinin dolduğunu, davacının Ankara 24.Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2009/1041 esas 2010/291 karar sayılı dosyasında katılan olarak bulunması ve karar tarihi olan 24/03/2010 tarihi itibari ile zararı ve faili de öğrenmiş olduğunu ve bu tarihten itibaren 2 yıllık süre içerisinde de eldeki davayı açmadığından davanın zamanaşımı nedeni ile reddine karar vermiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; dava konusu kaza nedeni ile Yargıtay’ın yerleşik uygulamaları ile kabul ettiği şekilde “zararın mahiyeti ve esaslı unsurları hakkında bir dava açmaya yeterli tüm unsurları öğrenme” halinin henüz gerçekleşmemesi, zararın miktarına ilişkin hesaplamanın henüz yapılmamış olması karşısında zararı tam olarak öğrendiğinden söz edilemeyeceğinden davanın zamanaşımı nedeni ile reddine dair verilen kararın haksız olduğunu, kaldı ki kaza tarihi olan 30/04/2009 tarihinden itibaren 10 yıllık zamanaşımı süresi dolmadan 16/05/2018 tarihinde açılan dava yönünden de zamanışım süresi dolmadığından usul ve yasaya aykırı yerel mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE
İstinaf talebinde bulunan davacı vekilinin istinaf sebepleri doğrultusunda, dosya içerisindeki bilgi ve belgeler, mahkeme kararının gerekçesi, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesi ile yapılan inceleme sonunda;
Dava, trafik kazasından kaynaklanan cismani zarar nedeniyle geçici ve sürekli iş göremezlik tazminatı istemine ilişkindir.
Dava konusu kaza 30/04/2009 tarihinde meydana gelmiş, davacı vekili tarafından eldeki dava 18/05/2018 tarihinde açılmıştır. Dava dilekçesi davalı tarafa 08/11/2018 tarihinde tebliği edilmiş, davalı vekili süresi içinde 22/11/2018 tarihinde verdiği cevap dilekçesi ile zamanaşımı itirazında bulunmuştur.
Olay tarihinde yürürlükte bulunan 818 Sayılı Borçlar Kanunu’nun zamanaşımını düzenleyen 60. Maddesinde “Zarar ve ziyan yahut manevi zarar namiyle nakdi bir meblağ tediyesine müteallik dava, mutazarrır olan tarafın zarara ve failine ıttılaı tarihinden itibaren bir sene ve herhalde zararı müstelzim fiilin vukuundan itibaren on sene sonra istima olunmaz. Şu kadar ki zarar ve ziyan dâvası, ceza kanunları mucibince müddeti daha uzun müruru zamana tabi cezayı müstelzim bir fiilden neşet etmiş olursa şahsî dâvaya da o müruru zaman tatbik olunur.” hükmüne yer verilmiştir.
2918 sayılı KTK.’nun 109. maddesinde “Motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin talepler, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak 2 yıl ve her halde, kaza gününden başlayarak 10 yıl içinde zamanaşımına uğrar, Dava, cezayı gerektiren bir fiilden doğar ve Ceza Kanunu bu fiil için daha uzun bir zamanaşımı süresi öngörmüş ise, bu süre maddi tazminat talepleri için de geçerlidir.” hükmüne yer verilmiştir.
Ceza zamanaşımı süresi ise olay tarihinde yürürlükte bulunan 5237 Sayılı TCK’nın 89 ve 66. maddelerine göre 8 yıldır. Buna göre, olay tarihi olan 30/04/2009 tarihinden itibaren 8 yıllık zamanaşımı süresi 30/04/2017 tarihinde dolmaktadır.
2918 sayılı KTK.nın 109. maddesi ve 818 sayılı BK.nın 60. maddesinde haksız fiillerle ilgili olarak üç zamanaşımı süresi öngörülmektedir. Zarar görenin faili ve zararı öğrenmesinden itibaren işlemeye başlayan 1 ve 2 yıllık süre, objektif nitelikli bir şart olan haksız fiilin meydana gelmesinden itibaren işlemeye başlamayan 10 yıllık süre, zarar verici fiilin aynı zamanda suç teşkil etmesi ve bu fiil için ceza kanununun daha uzun bir zamanaşımı süresi öngörmesi halinde uygulanacak olan ceza zamanaşımı süresidir. 2918 sayılı KTK.nın 109. maddesinde 10 yıllık sürenin “her halde, kaza gününden başlayarak 10 yıl içinde” denilerek kaza tarihinde başlayacağı, BK.nın 60. madesinde ise “herhalde zararı müstelzim fiilin vukuundan itibaren başlayacağı” belirtilmiştir.
2918 sayılı KTK’nin 109/1. maddesi gerekse Borçlar Kanunu’nun 60. maddesinde öngörülen öngörülen 2 yıllık zamanaşımı süresinin, zararı ve faili öğrenme tarihinde başlayacağında duraksama bulunmamaktadır. Bu noktada zararın öğrenildiği tarihin belirlenmesinde yarar vardır.
Bazı hallerde, zararın öğrenilmesi, onun kapsamının değil, varlığının öğrenilmesi anlamındadır, zararın varlığı, niteliği ve esaslı unsurları hakkında bir dava açmaya, o davayı ciddi ve objektif bir şekilde desteklemeye, gerekçelerini göstermeye elverişli yeterli hal ve şartların öğrenilmesi, zararın öğrenilmiş sayılması için yeterlidir.
Buna karşılık ortaya çıkan zarar, kendi özel yapısı içerisinde, sonradan değişme eğilimi gösteriyor, kısaca, zararı doğuran eylem veya işlemin doğurduğu sonuçlarda (zararın nitelik veya kapsamında) bir değişiklik ortaya çıkıyor ise, artık “gelişen durum” ve dolayısıyla, gelişen bu durumun zararın nitelik ve kapsamı üzerinde ortaya çıkardığı değişiklikler söz konusu olacaktır. Böyle hallerde, zararın kapsamını belirleyecek husus, gelişmekte olan bu durumdur ve bu gelişme sona ermedikçe zarar henüz tamamen gerçekleşmiş olamayacağı için zararın öğrenildiğinden söz edilemez.
Somut olayda, dosya kapsamından, davacı tarafından Ankara 19.Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2009/233 Esas sayılı dosyası ile açılan davada, Adli Tıp Kurumu 3.İhtisas Daire’sinden alınan 17/02/2017 tarihli raporunda; davacının kazaya bağlı yaralanması nedeni ile kalıcı maluliyetinin %6.1 olduğu, iyileşme süresinin 4 ay olacağı belirlenmiştir. Adli Tıp Kurumu raporundaki değerlendirmeye göre, davacının maluliyetinin rapor tarihi itibari ile kesin olarak belirlendiği anlaşılmaktadır.
Kaldı ki, davacı vekilinin dava dilekçesi ve istinaf dilekçesi kapsamı itibari ile, davacının yaralanması nedeniyle maluliyetinin belirlenemediğine, Adli Tıp Kurumu raporu sonrası için, gelişen durum olduğuna dair iddiası bulunmadığı gibi, dava dilekçesinde net olarak, davacının maluliyetinin %6.1 olduğunun belirtilmesi karşısında, dava konusu olay için 8 yıllık zamanaşımı süresinin esas alınmasında bir usulsüzlük bulunmamaktadır.
Netice olarak, davacının yaralanmasına ilişkin olarak, gelişen durum iddiasının bulunmadığı, zarar verenin kaza tarihi itibari ile, zararın varlığı ve boyutlarının da Adli Tıp Kurumu rapor tarihi itibari ile öğrenildiği, buna göre davanın 8 yıllık zamanaşımı süresi içerisinde açılmasının gerektiği, bu süre içerisinde açılmayan dava nedeni ile ilk derece mahkemesi tarafından zamanaşımı nedeni ile davanın reddine dair verilen kararın usul ve esas yönünden yasaya uygun olduğu sabit olmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK.nun 3531-b.1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1-b.1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 59,30-TL karar harcından peşin alınan 44,40-TL harcın mahsubu ile bakiye 14,90-TL harcın davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Duruşma açılmadan dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK.nın 361/1 maddesi uyarınca kararın usulen tebliğinden itibaren 2 HAFTA İÇERİSİNDE TEMYİZ YOLU açık olmak üzere 23/12/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.
….
* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.