Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2019/1815 E. 2021/2607 K. 30.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: …
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ

….

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

…..

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 16/11/2018
NUMARASI :……

DAVANIN KONUSU : Trafik Kazası Nedeniyle Maddi ve Manevi Tazminat
KARAR TARİHİ : 30/12/2021
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 19/01/2022

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davacı vekili ile davalılar … … ve … … vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 25/02/2016 tarihinde, davalı … … idaresindeki …….. plakalı araç ile geri manevra yaptığı sırada davacı idaresinde bulunan …… plakalı motosiklet ile karıştıkları kaza sonucunda davacının yaralandığını, kazanın meydana gelmesinde davalı sürücünün tam kusurlu olduğunu, kaza sonrası tedavi masrafı yapan, vücut genel çalışma gücünü kaybeden ve iş ve gücünden kalan davacının maddi ve manevi zararı bulunduğunu belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere, geçici ve sürekli iş göremezlik zararı için 1.000,00-TL’nin kaza tarihinden itibaren işleyen yasal faizi ile birlikte ve 613,40-TL tedavi giderinin davalılardan müteselsilen tahsilini, 30.000,00-TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyen yasal faizi ile birlikte davalılar … ve … …’dan tahsilini talep etmiştir.
Davalı … … cevap dilekçesinde özetle; kazanın meydana gelmesine dahili ve kusuru bulunmadığını, araçtan kaynaklanır herhangi bir kusur da bulunmadığından kendisi hakkına açılan davanın reddinin gerektiğini, kaza sonrası olay yerinden kaçan davacının, olaydan 4 gün sonra aldığı rapor ile açtığı davanın haksız ve kazanç sağlamaya yönelik olduğunu belirterek davanın reddini istemiştir.
Davalı … … cevap dilekçesinde özetle; kazanın meydana gelmesinde trafik kurallarını ihlal eden davacının kusurlu olduğunu, kaza sonrasında freninin tutmadığını söylemesine ve olay yerini tutanak tutulmadan terk eden davacının haksız olarak kazanç elde etmeye çalıştığını, davacının kemik kırığının kaza ile ilgisinin olmadığını belirterek davanın reddini istemiştir.
Davalı … Sigorta AŞ vekili cevap dilekçesinde özetle; kazaya karışan …….. plakalı aracın zorunlu mali mesuliyet sigortasının davalı sigorta şirketi tarafından yapıldığını, kaza nedeni ile doğan zarardan davalı şirketin poliçe limiti ile sınırlı olarak ve sigortalısının kusuru oranında sorumlu olduğunu, kazanın meydana gelmesinde ilişkin kusur raporunun ATK’dan alınmasını, davacının maluliyetinin kaza ile ilgisinin ve oranının da usulüne uygun olarak belirlenmesini, sigorta şirketinin tedavi giderleri ve geçici iş göremezlik tazminatı talepleri yönünden sorumluluğunun bulunmadığını belirterek davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkeme; davacı idaresindeki motosiklet ile davalı … … idaresindeki aracın karıştıkları kaza sonucu davacının vücut genel çalışma gücü kaybı olmaksızın, 7 gün süre ile iş ve gücünden kalacak şekilde yaralandığını, kazanın meydana gelmesinde davalı sürücünün %100 kusurlu olduğunu belirterek, yapılan hesaplama doğrultusunda maddi tazminat davasının kısmen kabulüne, 303,56-TL geçici iş göremezlik, 613,40-TL tedavi gideri toplamı 916,96-TL’nin … … ve … …’dan kaza tarihinden, … Sigorta A.Ş.’den 23/12/2016 temerrüt tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte müteselsilen tahsiline, davacının manevi tazminat talebinin kısmen kabulü ile 5.000,00-TL manevi tazminatın … ve … …’dan müştereken tahsiline, fazlaya ilişkin talebin reddine karar vermiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; mahkemece, aynı heyetten alınan ve birbiri ile çelişkili olan maluliyet raporları arasındaki çelişki giderilmeden hüküm kurulmasının, yine sağ ayak bileğindeki kırığa rağmen iş ve güçten kalma süresinin 7 gün olarak belirlenmesinin de hatalı olduğunu, dava dilekçesi ile manevi tazminata olay tarihinden yasal faiz talep edilmiş olmasına rağmen, hükmedilen tazminat miktarına faiz hükmedilmemesi yanında yaralanma ile bağdaşmayacak ölçüde yetersiz manevi tazminata hükmedilmesinin de usul ve yasaya aykırı olması nedeni ile yerel mahkeme kararının kaldırılmasını istemiştir.
Davalılar … ve … … istinaf dilekçesinde özetle; kazadan dört gün sonra alınan rapor ile bacağının kırık olduğu belirlenen davacının yaralanması ile kaza arasında illiyet bağının bulunmadığı halde bu yöndeki kabulün hatalı olduğunu, kaza sonrası olay yerinden ayrılan davacının kazanın meydana gelmesinde kusurlu olduğu halde eksik incelme ile karar verilmesinin ve kazanç sağlamaya yol açacak miktarda yüksek tazminata hükmedilmesinin de usul ve yasaya aykırı olması nedeni ile yerel mahkeme kararının kaldırılmasını istemiştirler.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE
İstinaf talebinde bulunan davacı vekili ve davalılar … ve … … vekilinin istinaf sebepleri doğrultusunda, dosya içerisindeki bilgi ve belgeler, mahkeme kararının gerekçesi, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesi ile yapılan inceleme sonunda;
Dava, trafik kazasından kaynaklanan cismani zarar nedeniyle tedavi gideri, geçici ve sürekli iş göremezlik tazminatı ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Davacının yaralanmasına ilişkin olarak……….Başkanlığı tarafından 10/11/2016 tarihinde düzenlenen raporda; davacının, Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümlerine göre sağ lateral malleol kırığı nedeni ile vücut genel çalışma gücünü %4.2 oranında kaybettiği ve iyileşme süresinin 3 ay olduğunun belirtildiği görülmüştür.
Mahkeme tarafından yine ……. Başkanlığı’ndan alınan 30/11/2017 tarihli raporda ise; “…Şahsa Anabilim Dalımızca kişisel başvuru üzerine 2147 sayı ve 10/11/2016 tarihli rapor düzenlenmiş olup; düzenlenen raporda … Hastahanesi’nin 25.02.2016 tarih ….. nolu Genel Adli Muayene Raporu ile Adalet Bakanlığı Adlı Tıp Kurumu’nun 01/03/2016 tarihli raporu tarafımıza iletildiğinden sadece bu raporlar incelenmiş, söz konusu raporlarda 25/02/2016 tarihli kazada şahısta sağ lateral malleol kırığı olduğu belirtilmesi üzerine sağ lateral malleol kırığı nedeni ile maluliyet ve iş göremezlik süresi hesaplanmıştır. Ancak 2017/25 Esas No ve 03.11.2017 tarihli yazınız ekinde gönderilen tedavi evraklarında …… … Hastahanesi’nin 25/02/2016c tarihli sağ ayak bileği ……. incelemesinde sağ ayak bileği lateral malleolde eski fraktüre ait olduğu düşünülen kortikal düzensizlik ve sklerotik kemik değişikliklerinin dikkati çektiği, 07.03.2016 çekim tarihli 2 yönlü sağ ayak bilek grafisinde kemik yapılarında travmatik patoloji saptanmadığı belirtilmekte olup, ayrıca yazı ekinizde gönderilen CD’ler incelendiğinde 25.02.2016 tarihli grafilerde sağ ayak bileğinde travmatik patoloji olmadığı tespit edilmiştir.
Yukarıda muayene ve rapor tetkik bulguları bildirilen İbrahim ve Radife oğlu, 1984 doğumlu 53695015262 TC kimlik numaralı İbrahim …, gönderilen tıbbi belgelerin yeniden değerlendirilmesi sonucunda, 25.02.2016 tarihli yaralanması neticesinde;
1-Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği esas alındığında vücut genel çalışma gücünden kaybetmediği,
2- 7(yedi) gün süre ile iş göremezlik halinde kaldığı kanaatinde olduğumuz hususları saygılarla arz olunur..” şeklinde görüş beyan edilmiştir.
Yukarıda belirtilen maluliyet raporları arasında büyük oranda fark bulunmaktadır. Bu nedenle, mahkemece maluliyet hususunda yapılan araştırma yetersizdir. Bu durumda mahkemece, öncelikli davacının kazadan öncesine dair yaralanması bulunup bulunmadığına dair -davacı tarafa sorarak- ve resmi kayıtlardan araştırma yaparak, eski tarihli kayıtlar getirtildikten sonra, gerçek zararın belirlenmesi amacıyla, dosya kapsamında bulunan maluliyete ilişkin raporların da irdelenmesi suretiyle Adli Tıp Kurumu’ndan olay tarihinde yürürlükte olan Yönetmeliğine uygun davacı ve davalıların itirazlarını karşılar nitelikte ve çelişkiyi giderecek yeni bir rapor alınarak karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve araştırma sonucu hüküm kurulması doğru görülmemiş, Yerel Mahkeme kararı bu nedenle kaldırılmıştır.
Kabule göre de;
bilindiği üzere HMK’nın 26. maddesi hükmü gereğince hakim, kural olarak tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır. Ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Buna usul hukukunda; taleple bağlılık ilkesi denilmektedir ve yargılamanın temel ilkelerinden biridir. Yargılama bu ve benzeri ilkeler ile şekillendirildiğinden, gerek taraflar gerekse hakim yargılamanın ilkelerini gözetmek durumundadır. Bunun sonucu olarak; ilk derece mahkemesinin davacının talep ettiğinden fazlasına karar vermesi durumunda, istinaf mahkemesinin, kamu düzeni gözetilerek, kararı kaldırıp, taleple sınırlı olacak şekilde yeniden esas hakkında karar vermesi gerekmektedir.
Somut olayda; davacı vekili dava dilekçesi ile tedavi gideri yönünden faiz talebinde bulunmamış olmasına rağmen, mahkemece HMK 26. maddeye aykırı olarak faiz talep edilmeyen tedavi gideri için faize hükmedilmesi usule aykırıdır.
Yine, davacı vekilinin dava dilekçesi ile manevi tazminat için kaza tarihinden itibaren işleyecek şekilde yasal faiz talep etmiş olmasına rağmen, yanılgılı değerlendirme ile hükmedilen manevi tazminata faiz yürütülmemiş olması da usul ve yasaya aykırı görülmüştür.
Açıklanan nedenlerle, davacı vekili ve davalılar … ve … … vekilinin istinaf başvurularının kabulü ile HMK.nın 353/1.a.6. maddesi gereğince ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, yukarıda belirtilen esaslar doğrultusunda yeniden inceleme yapılarak ve sonucuna göre, kazanılmış haklar korunarak yeniden karar verilmek üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Davacı vekili ve davalılar … … ve … …’nın istinaf başvurularının KABULÜ ile; Ankara 13. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından verilen 16/11/2018 tarih, 2017/25 Esas 2018/750 Karar sayılı kararının, HMK’nın 353/1-a-6.maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
2-Dosyanın, davanın yeniden görülmesi için mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-İstinaf başvurma harcı dışında istinaf peşin harcı olarak alınan karar harcının istek halinde yatıran tarafa iadesine,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-İstinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesinde değerlendirilmesine,
6-Ankara 13. İcra Müdürlüğünün 2019/6365 esasına yatırılan 9.023,00 TL teminatın yatıran tarafa iadesine,
7-Karar tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı iadesi işlemlerinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK.nın 362/1-a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere 30/12/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

…..

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.