Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2019/1759 E. 2021/2557 K. 24.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 11/02/2019
NUMARASI ….

DAVANIN KONUSU : Tazminat ( Cismani Zarar Sebebiyle Açılan)

KARAR TARİHİ : 24/12/2021
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 17/01/2022

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davalılar … ve … vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacı vekili, 04.11.2013 tarihinde davalıların sürücüsü, işleteni ve zorunlu mali sorumluluk sigortacısı olduğu aracın yaya olarak karşıdan karşıya geçmeye çalışan davacıya çarptığını ve yaralanmasına neden olduğunu belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı tutularak şimdilik 500,00 TL daimi ve geçici işgörmezlik tazminatının kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen, 50.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı işleten ve sürücüden müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini dava ve talep etmiş,17.12.2018 tarihli duruşmada maddi tazminat talebinden feragat ettiğini, manevi tazminat yönünden davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
Davalı … şirketi vekili; sigortalı araç sürücüsünün kusursuz olduğunu, çalışma gücü kayıp oranı ve kusur dağılımına ilişkin raporunun ATK’dan, hesap raporunun aktüer siciline kayıtlı bilirkişiden alınması gerektiğini, geçici iş göremezlik talebinin poliçe kapsamında olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Davalılar … ve … vekili, davacının olayda tam kusurlu olduğunu, ceza dosyasının sonucunun beklenmesi gerektiğini, davacının maddi tazminat talebini açıklamasını, çalışma gücü kayıp raporu ile kusur dağılımı raporunun ATK dan alınması gerektiğini, talep edilen maddi ve manevi tazminatın fahiş olduğunu belirterek davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece davanın trafik kazasından kaynaklanan bedensel zararların giderilmesi ve manevi tazminat isteminden ibaret olduğu, düzenlenen ilk rapor ve aykırılığın giderilmesi için alınan son rapor birlikte değerlendirildiğinde, kazanın oluş şekli itibarı ile davacının %75 oranında, davalı araç sürücüsünün ise %25 oranında kusurlu olacak şekilde kazaya neden olduklarının kabul edildiği, tüm davalılar yönünden maddi tazminat isteminin davacının feragat talebi dikkate alınarak reddi gerektiği, davacının bir diğer talebinin manevi tazminat istemine ilişkin olduğu, manevi tazminat miktarının belirlenmesine esas olan davacıdaki yaralanmaların türü, iyileşme süresi, tarafların kusur dağılım oranları ve belirlenebilen gelirlerinin dikkate alındığı, davacının davaya konu trafik kazası sonucu yaralandığı tartışmasız olup, bu yaralanmaların 21/02/2018 tarihinde düzenlenen rapora göre %72 oranında çalışma gücü kaybı oluşturduğu ve yaralanmaların 6 ay içerisinde iyileşebileceği, davacıdaki yaralanmalar ile ilgili yukarıda kısaca içeriği özetlenen rapor, tarafların kusur dağılım oranları ve yine tarafların belirlenebilir gelirleri esas alınarak davacının kaza nedeni ile oluşan yaralanmalarından kaynaklanan acılarının bir ölçüde giderilmesi için 10.000,00 TL manevi tazminatın davalılar … ve …’den müteselsilen tahsili, manevi tazminat istemine kaza tarihinden itibaren yasal faiz uygulanması gerektiği kabul edilerek maddi tazminat istemine ilişkin talebin tüm davalılar yönünden feragat nedeniyle reddine, manevi tazminat istemi yönünden; davacı ile sigortalı araç sürücüsünün olaydaki kusur dağılım oranları, davacıdaki yaralanmanın niteliği ve iyileşme süresi ile tarafların belirlenebilen gelirleri de esas alınarak;10.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 04/11/2013 tarihinden itibaren hesaplanacak değişen oranlı yasal faizi ile birlikte davalılar … ve …’den müteselsilen alınıp davacıya ödenmesine, fazla istemin reddine karar verilmiş; hükme karşı davalılar … ve … vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvuru yapılmıştır.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalılar … ve … vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle;
Yerel Mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, tazminatın haksız ve hukuka aykırı bir eylem veya işlem sonucu uğranılan zararın ödetilmesi olduğunu, ancak davaya konu olayda davalıların haksız ve hukuka aykırı bir eylemi bulunmadığını, davalı sürücünün kusursuz olduğunun dosyada mübrez bilirkişi raporlarından da anlaşıldığını, 17.09.2014 tarihli Ankara Trafik İhtisas Dairesi Başkanlığı’nın raporunda davalı …’in kusursuz, davacı …’ın asli kusurlu olduğunun tespit edildiğini, buna ek olarak 03.06.2015 tarihli İstanbul Trafik İhtisas Dairesinin düzenlemiş olduğu raporda da …’in kusursuz, yaya …’ın asli kusurlu olduğunun tespit edildiğini, somut olayda davalı …’in kusursuz olduğu ATK raporları ile sabit iken yeniden bir rapor alındığını ve bu raporda …’e %25 kusur atfedildiğini, 03.07.2017 tarihli bilirkişi raporu ile dosyadaki diğer raporlar arasında çelişki meydana geldiğini, ancak mahkemece 03.07.2017 tarihli rapora itibar edildiğini ve bu rapor doğrultusunda davalı …’in hiç kusuru yok iken yerel mahkemece %25 oranında kusurlu kabul edildiğini, Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 2017/3495 E. 2018/3546 K. Sayılı 28.03.2018 tarihli kararında “Olay sonrası tutulan kaza tespit tutanağına göre, davacıya kasko sigortalı araç sürücüsünün 1.derecede asli kusurlu, davalının işleteni olduğu araç sürücüsünün 2.derecede asli kusurlu olduğu belirtilmiştir. Dosya kapsamında alınan Adli Tıp Kurumu İstanbul Trafik İhtisas Dairesi’nin 02.03.2016 tarihli raporunda davacıya kasko sigortalı araç sürücüsünün yüzde yirmi oranında kusurlu olduğu,davalının işleteni olduğu araç sürücüsünün yüzde seksen oranında kusurlu olduğu belirtilmiştir. Trafik tespit tutanağı ile dosyadan aldırılan bilirkişi raporu arasındaki kusur dağılımına dair çelişki giderilmeden karar verilmesi doğru değildir. Bu durumda mahkemece, ……. gibi kurumlardan seçilecek uzman bilirkişi kurulundan kusur dağılımına ilişkin, çelişkilerin giderilmesi yönünde denetime elverişli, ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması isabetli görülmemiştir.” belirtildiğini, yerel mahkeme davacının kaza nedeni ile oluşan yaralanmaları sebebi ile yaşadığı acıların bir ölçüde giderilmesi için 10.000,00 TL manevi tazminat ödenmesine karar verildiğini, ancak mahkemece dikkate alınmayan ilkenin: “Kimse kendi kusuruna dayanarak hak iddia edemez.” İlkesi olduğunu, zira davacının söz konusu kazada tam kusurlu, davalı …’in ise kusursuz olduğunu, tüm bunların yanında davacının yaralanması ile davalı sürücünün fiili arasında illiyet bağı da bulunmadığını, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 52. maddesi (818 sayılı BK 44) gereğince davacının müterafik kusuru nedeniyle tazminattan indirim yapılması hususunun dahi mahkemece değerlendirilmediğini, yerel mahkemece davanın reddi gerekirken verilen kararın hakkaniyete aykırı olduğunu belirterek istinaf isteminin kabulü ile Ankara 9. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/852 E. Ve 2019/105 K. Sayılı kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Davalılar … ve … vekilinin istinaf sebepleri ile sınırlı olarak, dosya içerisindeki bilgi ve belgeler, mahkeme kararının gerekçesi, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesi ile yapılan inceleme sonunda;
Dava trafik kazasından kaynaklanan cismani zarara dayalı maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Olay sonrası tutulan 04.11.2013 tarihli kaza tespit tutanağı, Ankara 10. Sulh Ceza Mahkemesinin 2014/82 Esas sayılı dosyasından alınan 17.07.2014 tarihli bilirkişi raporu ve derdest davada alınan 03.07.2017 tarihli bilirkişi heyeti raporlarında davacının asli, davalı sürücü …’in tali kusurlu olduğu; Ankara 10. Sulh Ceza Mahkemesinin 2014/82 Esas sayılı dosyasından alınan 17.09.2014 tarihli Ankara ATK raporu ve Ankara 35. Asliye Ceza Mahkemesinin 2014/1121 Esas sayılı dosyasından alınan 03.06.2015 tarihli İstanbul ATK raporlarında ise davacının asli (%100), davalı sürücü …’in ise kusursuz olduğu belirtilmiştir. Belirtilen bilirkişi raporlarında kusur dağılımına dair çelişki olduğundan mahkemece öncelikle Ankara 35.Asliye Ceza Mahkemesinin 2014/1121 Esas sayılı dosyasının kesinleşmesi beklenerek (maddi vakıa yönünden) ceza dosyası ve olay yeri kamera görüntüleri de eklenmek suretiyle dosyanın İTÜ’den seçilecek uzman bilirkişi kuruluna tevdii ile davalıların itirazları da değerlendirilmek suretiyle raporlar arasındaki çelişkiyi giderecek mahiyette, uzlaştırıcı, denetime açık, ayrıntılı ve kusur oranlarının belirtildiği rapor aldırılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve araştırma sonucu hüküm kurulmuş olması isabetli görülmediğinden davalılar … ve … vekilinin istinaf isteminin kabulü ile yerel mahkeme kararının kaldırılması ve dosyanın belirtilen gerekçeyle yerel mahkemesine gönderilmesine, kaldırma ve gönderme sebebine göre adı geçen davalılar vekilinin sair istinaf sebeplerinin şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Davalılar … ve … vekilinin istinaf talebinin HMK.nın 353/1-a-6 maddesi gereğince kabulü ile Ankara 9. Asliye Ticaret Mahkemesinin 11.02.2019 tarih, 2014/852 Esas, 2019/105 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, yukarıda açıklandığı üzere tüm deliller toplanıp birlikte değerlendirilerek varılacak sonuca göre bir karar verilmesi için dosyanın yerel mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, kaldırma ve gönderme sebebine göre adı geçen davalılar vekilinin sair istinaf sebeplerinin şimdilik incelenmesine yer olmadığına,
2- Davalılar … ve … tarafından yatırılan istinaf harcının talepleri halinde adı geçen davalılara iadesine,
3- Davalılar … ve … tarafından yatırılan gider avansından varsa artan kısmın karar kesinleştiğinde adı geçen davalılara iadesine,
4-İstinafa gelen davalılar … ve … tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece Mahkemesince verilecek kararda gözetilmesine,
5-Karar tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı iadesi işlemlerinin ilk derece Mahkemesince yapılmasına dair,
Duruşma açılmadan dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK.353/1-a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere 24.12.2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

….

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.