Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2019/1743 E. 2021/2201 K. 25.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 11/03/2019
NUMARASI …

KARAR TARİHİ : 25/11/2021
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 23/12/2021

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davacı vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacı vekili, 19.05.2015 tarihinde davalıya sigortalı aracın davacının sevk ve idaresindeki araca çarpması sonucu davacının ağır bir şekilde yaralanmasına ve %34 malul kalmasına neden olduğunu, ceza dosyasında davalıya sigortalı araç sürücüsünün %100 kusurlu olduğunun belirlendiğini, davalıya başvurmalarına rağmen olumlu cevap alamadıklarını, davalıya sigortalı araç işleteni ve sürücüsü ile davacının 30.000,00 TL manevi tazminat konusunda uzlaşma tutanağı imzaladıklarını, manevi tazminatın sigorta poliçesindeki limitten karşılanması konusunda anlaştıklarını bu nedenle davalı hakkında Ankara 19. İcra Müdürlüğünün …. sayılı takip dosyası üzerinden davalı hakkında 30.000,00 TL manevi tazminat ve 2.090,00 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 32.090,00 TL üzerinden icra takibi yaptıklarını, davalının takibe itiraz ettiğini, takibin durduğunu belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere davalının Ankara 19. İcra Müdürlüğünün… sayılı takip dosyasına yaptığı itirazın iptali ile takibin devamına, alacak anlaşma tutanağı ile likit olduğundan %20 den az olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
Davalı … vekili,…. Mahkemelerinin yetkili olduğunu, davanın zamanaşımına uğradığını, dava konusu kazaya karıştığı iddia edilen…. plaka sayılı aracın davalı şirkete genişletilmiş kasko sigortası poliçesi sigortalı olup ihtiyari mali mesuliyet poliçe limitinin 30.000,00 TL olduğunu, zorunlu mali mesuliyet sigortasının limiti üstünde kalan zararlar için davalıya başvurulabileceğini, huzurdaki dava her ne kadar manevi tazminata ilişkin ise de kabul anlamına gelmemek kaydıyla manevi tazminata hükmedilebilmesi ve hakkaniyete uygun bir tutar belirlenebilmesi için sigortalının kusurunun ispatı, davacının maluliyet derecesinin belirlenmesi ve dava konusu kazanın meydana gelmesinde veya zararın artmasında kusurunun bulunup bulunmadığının tespiti gerektiğini, kabul anlamına gelmemek üzere davacının sürekli sakatlığının Adli Tıp Kurumu 3. ihtisas Dairesi’nden alınacak rapor ile ispatlanması gerektiğini, davacının davalıya müracaatı bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece;….. düzenlenen 31/10/2018 tarihli raporda davacının geçirmiş olduğu yaralanmadan dolayı vücut genel çalışma gücünden kaybının bulunmadığı, 2 ay süresince iş göremezlik halinde kaldığının tespit edildiği,….plakacın sürücüsü…’ın olayda %100 oranında kusurlu olduğu, davacı … plakalı araç sürücüsü …’ın olayda kusursuz olduğunun bildirildiği, Ankara 3. Asliye Ceza Mahkemesinin ,,,,, esas sayılı dosyası kapsamında alınan ve hükme esas teşkil eden Adli Tıp Kurumu’nun 10/01/2017 tarihli raporunda davacının kusursuz, dava dışı sigortalı araç sürücüsünün asli kusurlu olduğu belirtildiğinden mahkemece alınan rapora itibar edildiği, sigorta poliçesi incelendiğinde davalı … şirketinin dava konusu meydana gelen kaza konucu poliçede belirtilen miktar olan 30.000,00-TL ile sınırlı-sorumlu olduğu, davacının … plaka sayılı araç içerisinde sürücü konumundayken meydana gelen kazadan dolayı 2 ay süresince iş göremezlik halinde kaldığının tespit edildiği, davacının yukarıda belirtilen sebeplerle meydana gelen kazada kusursuz olduğu, davalının bilirkişi raporuna bir itirazının bulunmadığı, 2918 sayılı yasa md. 100 gereği dava açılmadan önce başvuru şartının davacı tarafça yerine getirildiğinin anlaşıldığı, TBK 56 hükmüne göre hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği para tutarının adalete uygun olması, hükmedilecek bu paranın, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşıdığı, bir ceza olmadığı gibi malvarlığı hukukuna ilişkin bir zararın karşılanmasını da amaç edinmediği, o halde bu tazminatın sınırının onun amacına göre belirlenmesi, takdir edilecek miktarın, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olması 22/06/1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararının gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartların da açıkça gösterildiği, bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakimin bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermesi gerektiği, somut olayda mahkemece olaya karışan tarafların kusur durumları, olay tarihi, paranın satın alma gücü, davacıda meydana gelen zarar, davacının yaşadığı elem ve ızdırap, dava dilekçesiyle bağlılık ilkesi göz önüne alınarak davacının davalıdan 2.000,00-TL manevi tazminat talep etme hakkının bulunduğu, fazlaya ilişkin kısım yönünden davalı tarafın itirazın haklı olduğu, faiz isteminin yerinde olmadığı, zira davalının temerrüt tarihinin icra takibinden daha sonra olduğu, dolayısıyla Ankara 19. İcra Müdürlüğünün …. esas sayılı icra dosyasında davalı (borçlu) tarafın itirazının kısmen iptaline, poliçe limitiyle sınırlı ve sorumlu olmak üzere 2.000,00-TL asıl alacağın icra takibinde belirtilen şartlar geçerli olmak üzere davalıdan tahsili için icra takibinin devamına, alacak likit olmadığından davacı tarafın icra inkar tazminatı talebinin ve fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmesi gerektiğinden davanın kısmen kabulü ile; Ankara 19. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı icra dosyasında davalı (borçlu) tarafın itirazının kısmen iptaline, 2.000,00-TL asıl alacağın icra takibinde belirtilen şartlar geçerli olmak üzere davalıdan tahsili için icra takibinin devamına, alacak likit olmadığından davacı tarafın icra inkar tazminatı talebinin ve fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiş;hükme karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvuru yapılmıştır.
İLEİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLER
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle;
Davacı ile araç maliki ve sürücü arasında uzlaşma tutanağı düzenlendiğini, dava dilekçesi ile EK-6 olarak 02.06.2017 tarihli uzlaşma tutanağı’nın ibraz edildiğini, bu tutanakta davalıya sigortalı aracın sahibi …, araç sürücüsü… vekili …’ün ve davacı vekili olarak kendisinin imzalarının bulunduğunu, bu uzlaşma tutanağı ile aracın sahibi … ve araç sürücüsü… vekili …’ün davacıya 30.000,00-TL manevi tazminat ödenmesi konusunda uzlaştıklarını, bu bedelin de davalının ürettiği poliçeden karşılanması konusunda mutabık kalındığını, manevi tazminatın tekliği ve bölünmezliği ilkesi uyarınca artık yerel mahkemece sigorta şirketi poliçe limitinde kalan 30.000,00-TL’yi davacıya manevi tazminat olarak hüküm etmek zorunda olduğunu, eğer anlaşılan bedel poliçe limitinin üzerinden olsa idi bu durumda davalının sadece poliçe limiti ile sınırlı sorumlu olabileceğini, fakat anlaşılan bedel poliçe limitine eşit olduğu için davalının poliçe limitinde kalan bedeli davacıya ödemek zorunda olduğunu, yerel mahkemenin davanın temelini oluşturan uzlaşma tutanağını yok sayarak karar vermesinin hatalı olduğunu, kaldı ki yerel mahkemenin uzlaşma tutanağı’na neden itibar etmediğini gerekçeli kararında tartışmayarak Anayasa 141/3 ve HMK 27/2/c maddelerine aykırı bir şekilde karar verdiğini, bu uzlama tutanağının 04.08.2017 tarihli ihtarname ile davalıya tebliğ dahi edildiğini, hal böyle olunca davanın uzlaşma tutanağı sebebi ile kabul edilmesi gerekir iken sadece 2.000,00-TL üzerinden kabul edilmesinin hatalı olduğunu,
Davacı lehine hükmedilen manevi tazminat hakkında ise davacının kazadan sonra %34 malul kaldığını, kazadan 3,5 yıl sonra alınan rapor ile maluliyetinin kalmamış olmasının bedelinin 2.000,00-TL manevi tazminat olmaması gerektiğini, öncelikle hakimin manevi tazminat için karar verirken olay tarihindeki verileri göz ardı etmemesi gerektiğini, davacının dava dilekçesi ile EK-2 olarak sunulan engelli kurul raporu ile sabit olduğu üzere 1,5 ay + 1 ay + 21 gün + 1 ay olmak üzere yaklaşık 4 ay yatalak kaldığını, 4 ay yatalaklığın ve %34 maluliyetin yarattığı stresin karşılığı 2.000,00-TL’midir, bunun sorulması gerektiğini, hükmedilen tazminatın insaf sınırlarını zorlamakta olup hüküm tarihinde geçerli olan 1 asgari ücretin bile altında olduğunu, zaten hüküm edilen meblağı da davacının davalı vekiline avukatlık ücreti olarak ödeyeceğini, elde ettiği manevi tazminatın 0-TL olduğunu,
Temerrüt tarihi hakkında ise; davalıdan 30.000,00 -TL manevi tazminatın dava dilekçesi ile sunulan EK-5 19.10.2016 tarihli ihtarname ile talep edildiğini, bu ihtarnamenin 20.10.2016’da davalı tarafından tebliğ alındığını ve davalının 28.10.2016’da temerrüde düştüğünü, bu hali ile hüküm edilen tazminata 28.10.2016’dan itibaren yasal faiz işletilmesi gerekir iken yerel mahkemece hükmedilen tazminatın faiz başlangıç tarihinin gerekçeli kararda belirtmediğini, bu hali ile faiz başlangıç tarihi konusunda gerekçeli kararın infaz kabiliyeti bulunmadığını, kararın faiz başlangıç tarihi konusunda eksik olduğunu, davalı şirket kendisine gönderilen hiç bir ihtarnameye somut bir cevap vermeyerek icra takibine ve eldeki itirazın iptali davasına kendisi sebep olduğunu, Hukuk Muhakemeleri Kanunu 327. maddesi uyarınca ihtarnameye yazılı bir cevap vermeyerek hakkında dava açılmasına sebep olan davalı lehine bir yargılama gideri olan avukatlık ücretine hüküm edilmesinin de hatalı olduğunu belirterek istinaf isteminin kabulü ile yerel mahkeme kararının kaldırılmasına, 02.06.2017 tarihli uzlaşma tutanağı kapsamında manevi tazminatın tekliği ve bölünmezliği ilkesi uyarınca davalının Ankara 19. İcra Müdürlüğü …. Esas dosyasına yaptığın itirazın iptali ile takibin devamına, alacak davalıya tebliğ edilen 02.06.2017 tarihli uzlaşma tutanağı ile likit olduğu için davalının %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, eğer dava hakkında yukarıdaki şekilde hüküm tesis edilmeyerek kısmen kabul kısmen ret şeklinde karar verilecek ise icra ve dava tarihinden önce gönderilen ihtarnamelere hiç bir cevap vermeyerek icra ve davaya davalı sebep olduğu için HMK 327. Maddesi uyarınca davalı yararına vekalet ücretine hüküm edilmemesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Davacı vekilinin istinaf sebepleri ile sınırlı olarak, dosya içerisindeki bilgi ve belgeler, mahkeme kararının gerekçesi, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesi ile yapılan inceleme sonunda;
Dava, trafik kazasında yaralanmadan kaynaklanan manevi tazminat istemiyle yapılan icra takibine ilişkin itirazın iptali istemine ilişkindir.
Dava dilekçesi ekinde yer alan ve davacının 19.05.2015 tarihinde meydana gelen kaza sonucu yaralanmasına ilişkin ….29.01.2016 tarihli Engelli Kurulu raporunda davacının muayenesinde lomer bölge inspeksiyonla doğal görünümde palpasyonla ağrı hassasiyet yok, paravertebral kas spazmı mevcut,…lomber vertebra grafisinde (719/01.02.2016) sol kosta posterior kavsinde L1,2,3,4,5, sol transvers proçeslerinde eski kırığa bağlı şekil ve striktür bozukluğu izlendiği, lombers aks düzleşmesi görüldüğü, Tablo 1.1. e göre özür oranının %34 olduğu belirtilmiştir. Mahkemece davacının dava konusu kaza sonucu yaralanması nedeniyle maluliyetinin belirlenmesi için…. yazı yazılmış, anılan kurum tarafından düzenlenen 31.10.2018 tarihli raporda, davacının yapılan fizik muayenesinde bel fleksiyon:65 derece, extansiyon 30 derece, lateral fleksiyon 40 derece rotasyon 45 derece, üst ve alat ekstremite bileretal kas gücü tam olduğu üst ve alt ekstemite bital eklem açıklıklarının tam olduğu, ekstremiteler arasında kısalık olmadığı atrofı olmadığının tespit edilidiği davacının Özürlülük ölçütü ve Özürlülere verilecek sağlık kurulu raporları hakkındaki yönetmelik esas alındığında %0 özür oranı olduğu, 2 ay süre ile işgörmezlik halinde kaldığı belirtilmiş, mahkemece anılan rapor esas alınarak 2.000,00 TL manevi tazminat yönünden itirazın iptaline karar verilmiştir.
Haksız eylem sonucunda, cismani yaralanmanın meydana gelmesi halinde TBK’nın 56/1 maddesi gereğince cismani zarara uğrayan kimse, manevi zararlarının tazmini için manevi tazminat talep edebilir. Hakim Aynı Yasa’nın 51.maddesindeki “Hâkim, tazminatın kapsamını ve ödenme biçimini, durumun gereğini ve özellikle kusurun ağırlığını göz önüne alarak belirler.” hükmüne uygun şekilde manevi tazminat miktarını belirlemelidir. Buna göre, hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir.
O halde, bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır.
22.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir. Manevi tazminatın miktarı bir taraf için zenginleşme aracı, diğer taraf için de yıkım olmamalıdır. Manevi tazminatın miktarının belirlemesinde her olaya göre değişen özel hal ve şartlar gözetilmelidir. Hakimin bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu, olayın ağırlığı, olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması ve buna göre manevi tazminat takdir etmesi gerektiği açıkça ortadadır. (HGK 23/06/2004, 13/291-370) Zira MK’nın 4.maddesindeki hak ve nesafet kuralları, kanunun hakime takdir hakkı verdiği hallerde hakimin, hak ve nesafete göre tazminata hükmetmesi gerektiğini öngörmektedir.
Manevi tazminatın takdirinde maluliyet oranı etkili olup matematiksel oranlamaya bir etkisi bulunmamaktadır.Somut olayda davacının 19.05.2015 tarihinde meydana gelen kaza sonucu yaralanmasına ilişkin…. 29.01.2016 tarihli Engelli Kurulu raporunda davacının özür oranının %34 olduğu, hükme esas alınan…….tarafından düzenlenen 31.10.2018 tarihli raporda ise Özürlülük ölçütü ve Özürlülere verilecek sağlık kurulu raporları hakkındaki yönetmelik esas alındığında %0 özür oranı olduğu 2 ay süre ile işgörmezlik halinde kaldığı belirtilmiştir. Mahkemece raporlar arasındaki çelişkisinin giderilmesi ve davacının maluliyet oranın tespitine yönelik Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Kurulundan rapor alınması yukarıdaki açıklamalar da gözönüne alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde eksik inceleme ile karar verilmiş olması doğru görülmediğinden davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK.nın 353/1.a.6. maddesi gereğince ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve yeniden inceleme yapılmak üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine, kaldırma ve gönderme sebebine göre davacı vekilinin sair istinaf nedenlerinin şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ İLE; HMK.nın 353/1.a.6 maddesi gereğince ilk derece mahkemesi kararının KALDIRILMASINA,
Yeniden yargılama yapılması için dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE, davacı vekilinin sair istinaf sebeplerinin şimdilik incelenmesine YER OLMADIĞINA,
2-İstinaf yoluna başvuran davacı tarafından yatırılan peşin harcın istek halinde kendisine iadesine,
3-İstinaf yoluna başvuran davacı tarafından yapılan yargılama giderinin ilk derece mahkemesi tarafından yapılacak yargılamada dikkate alınmasına,
4-Karar tebliği, harç mahsup, iade ve tahsil işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu HMK’nın 353/1.a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 25.11.2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

….

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.