Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2019/1742 E. 2021/2128 K. 18.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ

….

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 16/04/2019
NUMARASI :….

DAVANIN KONUSU : Tazminat (Trafik Kazasından Kaynaklanan)

KARAR TARİHİ : 18/11/2021
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 07/12/2021

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davalı vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmakla, başvuru şartların yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacı vekili, davalı … şirketine ZMMS poliçesi ile sigortalı aracın, davacının yolcu olarak bulunduğu araca arkadan çarpması, çarpılan bu aracın da çarpmanın etkisiyle önündeki bir başka bir araca çarpması neticesinde meydana gelen zincirleme trafik kazasında, davacının yaralanarak 6 ay iş göremez hale geldiğini ve %7 çalışma gücü kaybının oluştuğunu belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 1.000,00 TL geçici ve sürekli iş göremezlik tazminatının kaza tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesini talep etmiş; ıslah dilekçesi tazminat taleplerini 99.284,12 TL’ye arttırmıştır.
Davalı vekili, sorumluluklarının poliçe teminat limiti ve sigortalının kusur oranı ile sınırlı olduğunu, sigortalı araç sürücüsünün kazanın meydana gelmesinde kusuru bulunmadığını, geçici iş göremezliğe ilişkin talebin poliçe kapsamında olmadığından sorumluluklarının bulunmadığını, davadan önce başvuru yapılmadığını, faizin dava tarihinden itibaren başlatılması gerektiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece, yapılan yargılama ve toplanan deliller neticesinde; davanın kabulü ile, (15.195,86 TL geçici iş göremezlik tazminatı, 84.088,26 TL sürekli iş göremezlik tazminatı olmak üzere) 99.284,12 TL maddi tazminatın sigorta şirketine başvuru tarihini izleyen 8 gün sonrası olan 07/09/2017 tarihinden itibaren işleyecek olan yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş; karara karşı davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı vekili istinaf dilekçesinde; davacı tarafça davadan önce yapılan başvuru üzerine hasar dosyası açılmış ise de gerekli olan tüm evrakların ibraz edilmemiş olması nedeniyle usulüne uygun yazılı başvuru yapılmadığından davanın dava şartı yokluğu nedeniyle reddedilmesi gerektiğini, sigortalı araç sürücüsüne izafe edilen kusurun fahiş olduğunu, davacıda tespit edilen özür oranı ile kaza arasında illiyet bulunmadığını, maluliyetin varlığı ve oranının genel şartlar gereğince özürlülük ölçütü sınıflandırılması ve özürlülere verilecek sağlık kurulu raporlarına ilişkin mevzuat doğrultusunda hazırlanacak sağlık kurulu raporu dikkate alınarak belirlenmesi gerektiğini, geçici iş göremezlik tazminatından dolayı sorumluluklarının bulunmadığını, temerrüdün davadan önce gerçekleşmediğini ileri sürerek yerel mahkeme kararının istinaf yoluyla kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, trafik kazası sonucu oluşan yaralanma nedeniyle geçici iş göremezlik ve sürekli işgücü kaybı tazminatının ZMMS sigortacısı davalı … şirketinden tahsili istemine ilişkindir.
HMK’nun 355. maddesi gereğince istinaf edenin sıfatına göre ve istinaf sebepleri ile sınırlı kalmak kaydı ile yapılan istinaf incelemesi sonucunda;
Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkemece toplanan delillerin takdirinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına; davadan önce davalıya yapılan başvuruda gerekli evrakların ibraz edilmiş olduğu görülmekle usulüne uygun başvurunun yapılmış bulunmasına; kaza sebebiyle tarafların kusur durumlarının tespiti için alınan ve hükme esas kabul edilen kusur raporunun kaza tespit tutanağı ile uyumlu, oluşa uygun, denetime ve hüküm kurmaya elverişli bulunmasına; Trafik Sigortası Genel Şartlarında yapılan 01/06/2015 tarihli değişiklik neticesinde Genel Şartların 5/c maddesi gereğince özürlülük ölçütüne göre maluliyet ve sakatlık oranının belirlenmesi uygulamasının Anayasa Mahkemesi’nin 17/07/2020 tarih 2019/40-2020/40 sayılı kararı ile; KTK’nun 90. maddesindeki “bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda öngörülen usul ve esaslara tabidir” bölümündeki “bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda” ibaresinin Anayasa’ya aykırı olduğu gerekçesiyle iptali neticesinde, davacının maluliyetin varlığı ve oranının belirlenmesine dair alınan ve hükme esas kabul edilen raporun haksız fiilin gerçekleştiği tarihte yürürlükte olan mevzuat hükümleri dikkate alınarak yapılmış olmasına ve bu raporun denetime ve hüküm kurmaya elverişli bulunmasına; …’nun hangi tedavi giderlerinden sorumlu olduğu, … tarafından karşılanacak sağlık hizmeti bedellerinin neler olduğu 6111 sayılı kanunun 59.maddesi ile değişik Karayolları Trafik Kanununun 98. maddesinde belirlenmiş ve sınırlandırılmış olup, anılan kanun kapsamı dışına çıkılarak 01/06/2015 tarihinde yürürlüğe giren Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nın A.5. maddesinde yapılan genel şartlardaki düzenlemeler ile …’nun sorumluluk kapsamının genişletilmesi, bir kanun maddesinin idarenin yapmış olduğu bir düzenleme ile değiştirilmesi mümkün olmayıp, …’nun sorumluğunun kapsamını belirleyen KTK’nun 98. madde hükmüne aykırı olacak şekilde düzenlenen Genel Şartlardaki bu yöndeki bir belirlemenin, KTK’nun 92. maddesine 26/04/2016 tarihinde yürürlüğe giren değişiklik sonucu eklenen (i) maddesi nedeniyle yasal hale geldiği de söylenemeyeceğinden mahkemece geçici iş göremezlik zararının poliçe kapsamında karşılanması gerektiğine dair kabulde bir isabetsizlik bulunmadığının anlaşılmasına; faiz başlangıç tarihinde yasaya aykırı bir yön görülmemesine; tarafların bilirkişi raporunda kullanılan yaşam tablosuna ve tatbik edilen esaslara açık itirazları olmasa dahi TBK 51. maddesi uyarınca tazminatın kapsamının hakim tarafından belirlenmesi zaruri olmakla, tazminat hesaplanmasında TRH 2010 Tablosu’nun kullanılmasında bir isabetsizlik görülmemiş ise de, Anayasa Mahkemesi’nin 17/07/2020 tarih … sayılı kararı ile; KTK’nun 90. maddesindeki “bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda öngörülen usul ve esaslara tabidir” bölümündeki “bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda” ibaresinin Anayasa’ya aykırı olduğu gerekçesiyle iptaline karar verilmekle; zarar hesaplanmasında ZMMS Genel Şartları ekindeki cetvellerin kullanılması mümkün olmadığından ve %1,8 teknik faiz bu cetvellerle getirildiğinden dolayı artık uygulanması mümkün olmadığından, aktüer raporunda %1,8 teknik faiz tatbik edilmesi doğru değil ise de istinaf edenin sıfatına göre bu haliyle mahkeme kararında bir isabetsizlik görülmemesine göre davalının istinaf nedenleri yerinde görülmediğinden, istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf başvurusu nedeniyle davalıdan alınması gereken 6.782,09 TL nisbi istinaf karar harcından başvuru sırasında peşin alınan 1.695,53 TL harcın mahsubu ile bakiye 5.086,56 TL istinaf karar harcının davalıdan alınarak, hazineye irat kaydına,
3-Davalı tarafından yatırılan istinaf gider avansından kullanılmayan kısmın karar kesinleştiğinde talep halinde adı geçen davalıya iadesine,
4-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Kararın taraflara tebliğine,
Dair, duruşma açılmadan dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK.nın 361/1 maddesi uyarınca kararın usulen tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere 18/11/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

….
* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.