Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2019/1713 E. 2021/2390 K. 10.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No…
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ

….
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

….

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 19/03/2019
NUMARASI …..

DAVANIN KONUSU : Tazminat

KARAR TARİHİ : 10/12/2021
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 30/12/2021

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davacılar vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; 03/09/2016 tarihinde davacıların oğlu …’ kendisinin kullandığı ve sahibi olduğu….. plakalı aracı ile Bodrum yönünden …… yönüne sağ şeridi takiben seyir halindeyken olay mahalli ….. Kavşağına geldiğinde plakası bilinmeyen bir kamyonun orta kavşaktan geçip ….. tarafına dönmek isterken yola çok hızlı girmesinden dolayı sola dönemeyip yolun sağındaki boşlukta bekleyen …’in aracına doğru korna çalarak hızla geldiğini, …’in kamyondan kurtulmak için aracıyla karşı kavşağa doğru hareket etmesi üzerine dava dışı….. plakalı araç sürücüsü …ın söz konusu kamyonun önünü kapatması nedeniyle …’in aracını göremeyerek aracına çarptığı, kaza sonrası davacıların oğlu …’in vefat ettiği, kazaya sebebiyet verenin plakası bilinmeyen kamyon olduğunu, kazaya neden olan kamyonun plakasının sürücüsünün ve dolayısıyla sigortalının tespit edilememiş olması nedeniyle davalı … Hesabının davacıların oğlunun ölümü nedeniyle doğan tazminat miktarından sorumlu olduğunu belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik her bir davacı için 100,00’er TL’den toplam 200,00-TL destekten yoksun kalma tazminatının olay tarihi olan 03/09/2016 tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, 6704 sayılı yasa ile değişik KTK 97. maddesi gereği dava açmadan önce davalı kuruma noksan belge ile başvuru yapıldığından davanın usulden reddi gerektiğini, davacı tarafın tahsilini talep ettiği miktarın açıklattırılmasının ve eksik harcın tamamlatılması gerektiğini, … hesabı tarafından yapılan bir sigorta sözleşmesi söz konusu olmadığından genel yetki kuralları gereği, İstanbul Mahkemelerinin yetkili olduğunu, davanın kazaya karışan….. plaka sayılı araç sürücüsüne işletenine ve trafik sigortacısına ihbar edilmesini, savcılık soruşturma safahatının belirlenmesi gerektiğini, tazminata konu olan olaya karışan üçüncü motorlu aracın varlığının somut delillerle ispat edilmesi gerektiğini, böyle bir araç olup olmadığı veya trafik sigorta poliçesi yaptırma zorunluluğu bulunan araçlarda olduğunun ispatlanmaması halinde davalı aleyhine hüküm kurulamayacağını belirterek davanın reddini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece davanın, trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkin olduğu, kazada sürücü …’in %100 oranında kusurlu olduğu, plakası alınamayan kazada korna çaldığı söylenen ve tespit edilemeyen sürücünün herhangi bir kusur ve kabahatinin olmadığı,……plakalı otomobil sürücüsü …ın da bulunmuş olduğu şerit ve çarpma noktasına göre bakıldığında herhangi bir kusur ve kabahati bulunmadığının belirtildiği anlaşılmakla davalı tarafın sorumluluğu bulunmadığından davacı tarafça davalı aleyhine açılan davanın reddine karar verilmiş; hükme karşı davacılar vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvuru yapılmıştır.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLER
Davacılar vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Yerel Mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, 03.09.2016 tarihinde saat 13:30 sıralarında davacıların oğlu …’in kendisinin kullandığı ve sahibi de olduğu ….. plakalı … marka aracı ile Muğla ili …… Bodrum ilçesi arası 22 km 350 metredeki Tuzla kavşağına gelip yolun sağındaki boşlukta (yol şeridini ihlal etmeyecek şekilde) durduğunu, durduktan bir müddet sonra, Boğaziçi mahallesine gitmek için aracının yönünü o tarafa çevirip sola sinyalini verip yolun boşalmasını beklerken, Boğaziçi mahallesi tarafından plakası bilinmeyen bir kamyon’un orta kavşaktan geçip … tarafına gitmek için sola dönerken (muhtemelen Bodrum’dan …’a doğru giden yolun boşalmasını ve o yönden gelen ……. plakalı aracın geçmesini beklemeden) yola çok hızlı girmesinden dolayı sola dönemeyip yolun sağındaki boşlukta bekleyen …’in aracına doğru korna çalarak hızla geldiğini, …’in kamyonun duramayacağını ve kendisine vuracağını anlayınca, aracının yönü direkt kavşağa doğru olduğundan sağa … yönüne doğru da kaçamadığından kamyondan kurtulmak için aracıyla karşıya kavşağa doğru hareket etmesi üzerine, Bodrum’dan …’a doğru giden …… plakalı … araç sürücüsü …’ın, söz konusu kamyonun önünü kapatması nedeniyle …’in aracını göremeyerek …’in aracının sol yan kısmına kendi aracının sağ ön kısmıyla çarptığını, olayda davacıların oğlu …’in vefat ettiğini,
Dava konusu olayın olduğu an Boğaziçi kavşağındaki yolcu durağında minibüs bekleyen … isimli görgü şahidinin, kaza anını gördüğünü ve ertesi gün yani 04.09.2016 tarihinde Jandarmaya yazılı ifade verdiğini, yine aynı tanığın … 4. Asliye Ceza Mahkemesinde…. görülen davanın 19.10.2018 tarihinde yapılan keşfinde de ifade verdiğini, tanık ifadesinde; “maktulün bulunduğu araç kavşaktan Boğaziçi mevkine dönmeye çalışıyordu, kamyonet de Boğaziçi tarafından geliyordu, kamyonet çok hızlı bir şekilde kornaya bastı, maktulün aracı o esnada hareket etti, daha sonra sanığın kullanmış olduğu araç maktülün aracına çarptı, kamyonetten dolayı bu kaza kaçınılmazdı, hızı 20 km olsa bile bu kaza olurdu, ben şu an kamyonetin plakasını hatırlamıyorum” dediğini,
Yukarıda olayın özetinde ve yerel mahkemeye sundukları dilekçelerinde de belirttikleri gibi kaza söz konusu kamyonun aşırı hızla seyir halinde olmasındaki kusurundan dolayı meydana geldiğini, eğer söz konusu kamyon aşırı hızla dönüş yapmasaydı kaza hiçbir şekilde meydana gelmemiş ve davacıların oğlu …’in de ölmemiş olacağını, davacıların oğlunun kavşakta kurallara uygun bir şekilde beklediğini, dolayısıyla kazada herhangi bir kusuru bulunmadığın, kazada kusurlu olan tarafın plakası belli olmayan kamyon ve kimliği belirsiz sürücü olduğunu, bu durumun tanık …’nın “Kamyonetten dolayı bu kaza kaçınılmazdı” ifadesiyle de kesinleştiğini, tüm bunlara rağmen yerel mahkemeye sunulan 21.01.2019 tarihli kusur bilirkişi raporunda dava konusu olayın bir kamyon yüzünden olduğu gerçeğini dikkate almayarak ve davacıların oğlu …’in yolun en sağ şeridinde durmasına rağmen “Seyir halinde gittiğini” söyleyerek delillerde hata yaptığını ve bunun sonucunda yanlış bir kusur oranı belirlendiğini, mahkemeye sundukları kusur raporuna itiraz dilekçesinde olaya kamyonun sebep olduğu bu nedenle kamyon sürücüsünün de olayda kusur oranının tespitinin gerektiği belirtilerek yeniden kusur raporu alınmasını talep etmelerine rağmen yerel mahkemece haklı itirazları doğrultusunda yeni bir kusur bilirkişi raporu aldırması gerekirken bu konuda bir karar vermeksizin hatalarla dolu kusur raporuna göre yanlış bir karar ile davamızın reddine karar verdiğini,
Yerel mahkeme kararının gerekçe kısmının 3. sayfası 1. Paragrafında; “Tanık …’nın beyanına göre yolun banketinde beklediği sırada kendisine veya başkasına her ne kadar bir kamyon tarafından tedirgin edici şekilde korna çalarak uyarıda bulunmuş ise de durduğu yerde beklemiş olsa diğer araç sürücüsü kendisine değil belki de kamyona çarpacak idi. Bir anda yolun sol şeridine yolu kontrol etmeden çıkış yapması sebebi ile hatalı olduğu” kararın 3. Sayfası 2. paragrafında ise;“ …. ancak …’in sol şeride geçmesini gerektirecek bir husus olmadığı….” kararın 3. Sayfası 3. paragrafında ise;“ …. Kazada sürücü …’in %100 oranında kusurlu bulunduğu, plakası alınamayan kazada korna çaldığı söylenen ve tespit edilemeyen sürücünün herhangi bir kusur ve kabahatinin olmadığı ….” şeklindeki gerekçe ile yerel mahkemece davanın reddine karar verildiğini, yerel mahkemenin gerekçesinden ortaya çıkan sonucun yerel mahkemenin olayın oluş şeklini tam olarak anlayamadı olduğunu, kararın gerekçesindeki; “(…) durduğu yerde beklemiş olsa diğer araç sürücüsü kendisine değil belki de kamyona çarpacak idi” cümlesinden yerel mahkemenin “…’in üzerine doğru süratli bir şekilde korna çalarak bir kamyonun geldiği için durduğu yerde beklemediğini, üzerine gelen ve kendilerine çarpacak olan kamyondan kurtulmak için hareket etmek zorunda kaldığını” anlamadığı ortaya çıktığını, kararın gerekçesindeki; “ancak …’in sol şeride geçmesini gerektirecek bir husus olmadığı” cümlesinden yerel mahkemenin yine “…’in üzerine doğru süratli bir şekilde korna çalarak bir kamyonun geldiği ve kendilerine çarpacak olan kamyondan kurtulmak için (aracının yönü de soldaki kavşağa doğru dönük olduğu için) sola doğru hareket etmek zorunda kaldığını” anlamadığının ortaya çıktığını, tüm bu hususlar yerel mahkemece anlaşılamadığı için de yerel mahkeme kararın gerekçesinde “plakası alınamayan kazada korna çaldığı söylenen ve tespit edilemeyen sürücünün herhangi bir kusur ve kabahatinin olmadığı” şeklinde hatalı bir sonuca ulaşıldığını belirterek istinaf isteminin kabulü ile yerel mahkemenin kararının kaldırılmasına, dosyanın yeni bir kusur bilirkişisine verilerek tanık …’nın olay sırasında verdiği 04.09.2016 tarihli ve 19.10.2018 tarihinde verdiği “kamyonetten dolayı bu kaza kaçınılmazdı” ifadeleri de dikkate alınarak kazada plakası bilinemeyen kamyon sürücüsünün kusur durumu da dikkate alınarak yeniden kusur raporu alınması ve kamyonun kusur durumuna göre tazminat hesabı yapılması yönünde karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Davacılar vekilinin istinaf sebepleri ile sınırlı olarak, dosya içerisindeki bilgi ve belgeler, mahkeme kararının gerekçesi, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesi ile yapılan inceleme sonunda;
Dava, ölümlü trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkindir.
Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde, özellikle oluşa ve tanık beyanlarına uygun olarak keşif yapılmak suretiyle düzenlenen … 4. Asliye Ceza Mahkemesinin …… Esas sayılı dosyasındaki 25.102018 tarihli bilirkişi raporu ile mahkemece alınan 21.01.2019 tarihli uzman bilirkişi raporunda belirtilen kusur oranının hükme esas alınmasında usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre davacılar vekilinin istinaf başvurusunun HMK.nın 353/1.b.1.maddesi gereğince esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacılar vekilinin İstinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1.b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 59,30-TL istinaf karar ve ilam harcından peşin alınan 44,40-TL’nın mahsubu ile kalan 14,90- TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye gelir olarak kaydedilmesine,
3-Başvuran tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Taraflarca yatırılan delil ve gider avansından kullanılmayan kısmın HMK’nın 333.maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
5-Kararın taraflara usulüne uygun tebliğine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK.nın 361/1 maddesi uyarınca kararın usulen tebliğinden itibaren 2 HAFTA İÇERİSİNDE TEMYİZ YOLU AÇIK olmak üzere 10.12.2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

….

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.