Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2019/1702 E. 2021/2124 K. 18.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No…
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ

…..

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

…..

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 05/02/2019
NUMARASI …..
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali

KARAR TARİHİ : 18/11/2021
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 14/12/2021

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davacı vekili ve davalılar … …… vekili tarafından süresi içinde ayrı ayrı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacı vekili dava dilekçesinde; davalı …….. adına kayıtlı aracın davacı şirket nezdinde sigortalı bulunduğunu, 19/06/2013 tarihinde davalı … sevk ve idaresinde bulunan aracın karıştığı kaza sonucu maddi hasarlı ve yaralanmalı trafik kazası meydana geldiğini, davacı şirket tarafından, hasara uğrayan araç sahibine ve yaralılara sigorta teminatı kapsamında toplam 54.613,00-TL tazminatın 10/12/2015 tarihinde davacı sigorta şirketi tarafından ödendiğini, davalının kaza anında 2.42 promil alkollü olduğunun kaza tespit tutanağı ve doktor raporunda da belirtildiğini, Karayolları Trafik Kanunu ve Zorunlu Mali Mesuliyet Sigortası Genel Şartlan gereği ödemede bulunan davacı sigorta şirketinin rücu hakkı bulunduğunu, sigorta şirketine karşı huzurdaki davada rücu olunan tazminatın ödenmesi için kazada yaralanan dava dışı … ve … tarafından 12/03/2014 tarihinde Ankara 6. Asliye Ticaret Mahkemesi…. Esas sayılı davanın ikame edildiğini, işbu davada sigorta şirketi ile davacı tarafların sulh olduklarını, 54.613,00-TL tazminatta anlaşma sağlandığını ve her iki davacının da ibraname düzenleyerek davasından feragat ettiklerini, sigorta şirketinin rücu hakkı gereği yapılan ödemenin Ankara 31. İcra Müdürlüğü’nün…… sayılı dosyasıyla icra takibine konu olduğunu ancak davalılar vekilinin icra takibine itirazda bulunduğunu ileri sürerek Ankara 31. İcra Müdürlüğü’nün….. sayılı dosyasındaki itirazın iptali ile takibin devamına ve % 20’den az olmamak kaydıyla icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar vekili cevap dilekçesinde; davalı …’in 19/06/2013 günü aracı ile seyir halinde olduğu sırada bir başka araçla çarpışmasıyla trafik kazasının meydana geldiğini, diğer araç içerisinde bulunan şahıslardan da hafif şekilde yaralananlar olduğunu, trafik kazası tespit tutanağına göre davalı …’in tali kusurlu, diğer araç sürücüsünün ise asli kusurlu bulunduğunu, davacı sigorta şirketinin Ankara 6. Asliye Ticaret Mahkemesi ……. Esas sayılı dosyasında dava devam ederken dava dışı kişilerle anlaşarak kendilerine herhangi bir bilgi vermeden keyfi olarak belirlediği miktarda ödemede bulunduğunu, davalıların bilgisi dışında yapılan ödemeden dolayı bir sorumluluklarının bulunmadığını, kazanın meydana gelişi, tarafların müşterek kusurlu oluşu, kavşaklarda geçiş önceliği kuralının ihlalinin şehir içinde sıklıkla karşılaşılan hususlardan olduğu ve normal alkolsüz sürücüler için de aynı kazaların meydana gelebileceği göz önüne alındığında işbu rücu davasına konu trafik kazasının münhasıran alkolün etkisi nedeniyle olmadığını gösterdiğini ileri sürerek davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece; davanın kısmen kabulüne, Ankara 31. İcra Müdürlüğü’nün ….. Esas sayılı dosyası ile yapılan takibe davalı tarafın itirazının kısmen iptali ile takibin 12.583,99-TL asıl alacak ve 195,48-TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 12.779,47-TL üzerinden devamına, fazlaya ilişkin istemin reddine, davacı tarafın icra inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili ve … …. ile … vekili tarafından ayrı ayrı istinaf edilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; davaya konu trafik kazası meydana geldikten sonra tutulan tutanaklarda ve doktor raporunda davalı sürücünün alkollü olduğunun tespit edildiğini, kazanın sürücünün alkollü olmasından kaynaklandığını, davalıya yapılan alkol testinde davalının 2.42 promil alkollü olduğunun belirlendiğini, bilirkişi …’ın da muhalefet şerhinde belirttiği üzere davalı sürücünün kanındaki alkol oranının yasal sınırın neredeyse 5 katı olduğunu, bu durumda araç kullanan bir sürücünün yaptığı kazada alkolün münhasıran etkili olmadığı tespitinin kabul edilemeyeceğini, sigorta şirketi tarafından yapılan ödemenin, Zorunlu Mali Mesuliyet Sigortası kapsamında yapıldığını, mahkemece alınan bilirkişi raporunda davalı …’in alkollü olmasının kazanın oluşumunda münhasıran etkili olmadığına dair tespit yapılmış ise de bu tespitin yerinde olmadığını, heyettte bulunan,,,,da muhalefet şerhinde davalı sürücü …’in olay anında yasal sınır olan 0,50 promilin yaklaşık 5 katı kadar alkollü olduğu ve olayın münhasıran alkolün etkisiyle meydana geldiği kanaatini taşıdığını, dosya kapsamında tanzim edilen iki bilirkişi raporundaki hesaplamalar esas alınarak, davalılar aleyhine başlatılan icra takibinin 12.583,99- TL asıl alacak üzerinden devam etmesi gerektiğine dair hüküm kurulmasının yerinde olmadığını, bilirkişi heyetinin tazminat hesabında, davacının tazminat ödediği dava dışı işçilerin maddi ve manevi tazminat talepli ve sulh olunan Ankara 6. Asliye Ticaret Mahkemesi …..Esas sayılı dosya kapsamında aldırılan ve herhangi bir mahkeme kararıyla sabit olmayan adli tıp kurumu raporlarındaki maluliyet oranlarını esas aldığını, söz konusu davada sulh olunduğundan, bu maluliyet oranları üzerinden hesap yapılmadığını ve bu oranların bir mahkeme hükmü ile kesinleşmediğini, davacı şirketin ; kazada yaralanan dava dışı …’na 36.910,00-TL, …’e ise 17.703,00-TL olmak üzere sigorta teminatı kapsamında tazminat olarak toplam 54.613,00-TL değerindeki tazminat bedelini ödediğini, bu bedellerin bilirkişi heyeti tarafından hesaplama yapılırken değerlendirilmesi gereken bedeller olduğunu belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
İstinaf eden … ……. … vekili istinaf dilekçesinde; dava konusu kaza ile ilgili Ankara 6. Asliye Ticaret Mahkemesi … Esas sayılı dosyasında dava konusu trafik kazasına ilişkin olarak Trafik Bilirkişi Heyeti ve Ankara Adli Tıp Kurumundan rapor alındığını, raporda; kazanın meydana gelmesinde sürücü …’in “Kavşaklarda geçiş önceliğine uymama” nedeni ile %75 kusurlu olduğu, sürücü …’nın “Hızını kavşak koşullarına göre azaltmadığı, refüj aralığından kontrolsüzce seyir yoluna girmesi” nedeni ile %25 kusurlu olduğunun belirlendiğini, akabinde Ankara 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …….Esas sayılı dosyasında nörolog, hukukçu ve trafik uzmanından oluşan bilirkişi kurulundan alınan raporda; davalı …’in %75 diğer araç sürücüsü dava dışı …… % 25 kusurlu olduğu, kazanın münhasıran alkolün etkisi nedeniyle olmadığı, rücu konusunun hukuki değerlendirmesinin mahkemenin takdirinde olmak üzere yapılan hesaplamaya göre toplamda 12.583,99-TL asıl alacak ve 195,48-TL işlemiş faizin talep edilebileceğinin tespit edildiğini, her üç raporda da kazanın münhasıran alkolün etkisi ile oluşmadığının sabit olduğunu, davacının sigorta ettiren olmayan ve davacı ile arasında herhangi bir sözleşme bulunmayan davalı …’e husumet yöneltemeyeceğini, Ankara 6. Asliye Ticaret Mahkemesinin ……. Esas sayılı mahkeme kararına göre davanın kabul ve red oranı dikkate alınarak davacıların mahkeme kararı sonucunda davalılara ödemek zorunda kaldıkları vekalet ücretini, rücu anlaşmasıyla davalıdan geriye almaya çalışmasının ve mahkeme kararıyla ödemek zorunda kaldıkları yargılama giderlerini de istemelerinin hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, davacı şirketin ödeme yaptığı tarafların geçici iş göremezlik esnasında SGK’dan aldıkları ödeneğin sorulması ve sonrasında bu miktarın hesaptan düşülmesi gerektiğini, ZMSS Poliçesi Genel Şartları B.4 maddesi uyarınca sigorta ettirene rücu hakkının doğumu için de trafik sigortası poliçesi kapsamında ödemesi yapılan hasarın meydana geldiği kazanın salt alkolün etkisi altında oluşması ve bu durumun uzman bilirkişiden oluşan heyet tarafından verilen rapor ile saptanması gerektiğini, kazanın, tek başına sürücünün alkollü olmasının etkisiyle meydana gelmediğini, olayda bu etmen yanında sürücünün kavşakta geçiş önceliğine uymaması ve diğer araç sürücüsünün kavşağa aracın hızını azaltmadan girmesi şeklindeki davranışların da rol oynadığını, bu nedenle davalı … …,,, de bu olaydan dolayı sorumlu tutulamayacağını belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Mahkemece verilen kararda kamu düzenine aykırılık görülmediğinden, HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf edenlerin sıfatına göre ve istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonucunda;
Dava, trafik kazası neticesinde zarar görenlere sigorta sözleşmesi kapsamında yapılan ödemenin, araç sürücüsünün alkollü olması ve kazanın alkollün etkisi ile meydana gelmiş olması nedeniyle rücuen tahsili istemidir.
1-Davacı vekilinin istinaf talebinin incelenmesinde;
Davacının sigortalısına rücu hakkı sözleşmeden kaynaklandığından rücu hakkının bulunup bulunmadığı poliçe tarihindeki KTK’nın 95. maddesi ve ZMMS Genel Şartları hükümlerine göre belirlendiğinden, davacı sigorta şirketi poliçe tarihindeki genel şartlar çerçevesinde rücu şartlarının oluştuğunu kanıtlamakla yükümlüdür.
Poliçe tanzim tarihinde yürürlükte bulunan Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası (Trafik Sigortası) Genel Şartları B.4.d maddesinde “Tazminatı gerektiren olay, isletenin veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin veya motorlu aracın hatır için karşılıksız olarak kendilerine verilen kişilerin uyuşturucu veya keyif verici maddeler almış olarak aracı sevk ve idare etmeleri esnasında meydana gelmiş veya olay, yukarıda sayılan kişilerin alkollü içki almış olmaları nedeniyle aracı güvenli sürme yeteneklerini kaybetmiş bulunmalarından ileri geliyorsa,” Sigorta şirketinin sigortalısına rücu edebileceği düzenlendiğinden, sigorta şirketi sigortalı araç sürücüsünün alkollü olarak araç kullanmasının yanı sıra, sürücünün güvenli sürüş yeteneğini kaybettiğini ve kazanın münhasıran alkolün etkisi ile meydana geldiğini kanıtlamakla yükümdür.
Davacı vekili tarafından davalı sürücünün kaza sırasında 2,42 promil alkollü olduğu ve bu miktarın da güvenli sürüşü etkileyecek miktar olduğu ileri sürülmüş, mahkemece …. uzmanından oluşan bilirkişi heyetinden alınan kök ve ek raporlar uyarınca kazanın meydana gelmesinde davalı alkollü sürücü …’in % 75 dava dışı sürücü …’nın % 25 oranında kusurlu olduğu, olay tarihinde yapılan belirlemeye göre araç sürücüsü davalı …’in 2,42 promil alkollü olduğu, alkolün 0,20 promil kan düzeyinden itibaren hafif etkiler göstermeye başlayıp 0,50 promil düzeyinden itibaren dikkati azaltacağı, kişiye kendine aşırı güven vereceği, refleskleri yavaşlatacağı, 1,00 promil düzeyinden itibaren derinlik algısı, çevresel uyaranları algılamanın zorlaşacağı, uyuklama başlayacağı, 2,42 promil alkolün ise bütün bu etkilerin ortaya çıktığı ve güvenli sürüşü ileri derecede bozacak/imkansızlaştıracak bir miktar olduğu, bu düzeyde alkolün tek başına kazaların oluşuna yol açacağı, öte yandan dava konusu kazanın vuku bulmasında alkol etkisi altında araç kullanan …’in %75 oranında kusurunun saptandığı, buna karşılık kazanın oluşumunda karşı taraf araç sürücüsünün de %25 oranında kusurunun belirlendiği, bu veriler ışığında kazanın münhasıran davalı sürücü …’in alkol etkisi altında olmasından kaynaklandığını söylemenin mümkün olmadığının belirlendiği ancak bu raporlarda…..muhalefet şerhi bulunduğu, bilirkişinin muhalefet şerhinde davalı sürücünün kanındaki alkol oranının yasal sınırın neredeyse 5 katı olduğunun, bu durumda araç kullanan bir sürücünün yaptığı kazada alkolün münhasıran etkili olmadığı tespitinin kabul edilemeyeceğinin belirtildiği, yerel mahkemece kazanın münhasıran alkol etkisiyle meydana gelmediği kabulü ile davalı sürücünün % 75 kusur oranı baz alınarak düzenlenen aktüer bilirkişi tarafından tanzim edilen raporun hükme esas alınmasıyla davanın kısmen kabulüne karar verildiği anlaşılmıştır.
Yargıtay’ın yerleşik uygulamalarında; sürücünün aldığı alkolün oranının doğrudan doğruya sonuca etkisi bulunmadığından, nöroloji uzmanı, hukukçu ve trafik konusunda uzman bilirkişilerden oluşan bilirkişi kurulu aracılığıyla olayın salt alkolün etkisiyle gerçekleşip gerçekleşmediğinin, alkol dışında başka unsurların da olayın meydana gelmesinde rol oynayıp oynamadığının saptanması, sonuçta olayın tek başına alkolün etkisiyle meydana geldiğinin saptanması durumunda, oluşan hasarın poliçe teminatı dışında kalacağı aksi halde poliçe teminatında kalacağı ilkesi benimsenmektedir. (YHGK 23.10.2002 gün ve 2002/11-768-840; YHGK 7.4.2004 gün ve 2004/11-257-212; YHGK 2.3.2005 gün ve 2005/11-81-18; YHGK 14.12.2005 gün 2005/11-624-713 sayılı ilamları).
Bu ilkeler doğrultusunda somut olaya bakıldığında; davalı sigortalı sürücünün kazadan sonra yapılan alkol ölçümünde 2,42 mg/dl alkollü olduğu saptanmıştır. Kazanın çift taraflı olduğu ve olayın gelişim şekli dikkate alındığında, davalı sürücünün alkollü olmasının kazada münhasıran etkili olup olmadığının tespiti gerekli olduğundan, mahkemece bu hususta yapılan inceleme ve araştırma yetersizdir.
Açıklanan hukuki ve maddi vakıalar karşısında mahkemece; sigortalı davalı araç sürücüsünün kaza anında 2,42 promil alkollü olduğu da gözetilerek, kazanın oluş şekli, karşı araç sürücüsünün davranış biçimi, yol veya hava şartları gibi dış etkenlerin kazadaki etkisi değerlendirilerek, kazanın münhasıran alkolün etkisiyle gerçekleşip gerçekleşmediğinin (sürücünün alkollü olmaması halinde de kazanın gerçekleşmesinin mümkün olup olmadığının) tespiti için, nörolog, sigorta hukukçusu ve makine mühendisinden oluşan 3 kişilik yeni bir bilirkişi heyetinden rapor alınıp sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeyle karar verilmesi doğru görülmemiştir.
2-Davalılar vekilinin istinaf talebinin incelenmesinde,
Davacı ile … …. arasında 22.03.2013-2014 tarihli ZMM sigorta poliçesi düzenlenmiş olmakla diğer davalı … yönünden davanın pasif husumet yokluğundan reddi gerekirken bu davalı yönünden de davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olması yerinde görülmemiştir.
Yine, davaya konu 19/06/2013 tarihli trafik kazası nedeniyle; yaralananlar … ve … tarafından, …, … …….. ve …….. aleyhine Ankara 6. Asliye Ticaret Mahkemesinin…… Esas sayılı dosyasında maddi ve manevi tazminat talepli davanın görüldüğü, dosyada A.Ü. Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığınca düzenlenen 13.03.2015 tarihli raporda; yaralı …’in; vücut genel çalışma gücünden %2,1 nispetinde kaybettiğinin, 3 ay süreyle iş göremezlik halinde kaldığının, 04.05.2015 tarihli raporda; kazalı …’nun; fonksiyonel ve anatomik bir arıza bulunmadığından vücut genel çalışma gücünden kaybetmediğinin, 4 ay süreyle iş göremezlik halinde kaldığının tespit edildiği, davacı sigorta şirketi nezdinde açılan hasar dosyasında alınan 19.06.2015 tarihli aktüerya raporlarında; … yönünden; 15.993,61-TL, … yönünden; 21.668,17-TL maddi tazminat hesaplandığı,adı geçen dosyada davacılar vekili ile sigorta şirketi arasında düzenlenen 02.12.2015 tarihli İbraname ve Feragatnamelerde; maddi tazminat talebinin sigorta şirketi tarafından karşılanması nedeniyle bu talep yönünden davanm feragat nedeniyle reddine karar verildiği, davacı sigorta şirketi tarafından zarar görenlere ödenen tazminat ve ferilerinin tahsilini teminen, davalılar aleyhine Ankara 31. İcra Müdürlüğünün…… sayılı dosyası ile 11.02.2016 tarihinde başlatılan icra takibi ile 54.613,00-TL asıl alacak ve 989,77-TL ödeme tarihinden icra takip tarihine kadar işlemiş faiz (avans faizi – %10,50) olmak üzere toplam=55.602,77-TL alacağın tahsilinin talep edildiği, davalı borçlular tarafından borca ve ferilerine itiraz edilmesi üzerine, takibin durdurulmasına karar verildiği , Ankara 6. Asliye Ticaret Mahkemesinin ….. Esas sayılı dosyasında taraflar arasında maddi tazminata yönelik sulh gerçekleşmesiyle sigorta şirketi tarafından ödeme yapıldığı,bu suretle yargılama safhasında SGK’dan zarar görenlere geçici işgöremezlik ödemesi yapılıp yapılmadığı hususunun mahkemece araştırılmadığı anlaşılmıştır.
6098 sayılı TBK 55.maddesinde “Destekten yoksun kalma zararları ile bedensel zararlar, bu Kanun hükümlerine ve sorumluluk hukuku ilkelerine göre hesaplanır. Kısmen veya tamamen rücu edilemeyen sosyal güvenlik ödemeleri ile ifa amacını taşımayan ödemeler, bu tür zararların belirlenmesinde gözetilemez; zarar veya tazminattan indirilemez” düzenlemesine yer verilmiştir. Buna göre; rücu edilebilir sosyal güvenlik ödemeleri bulunması halinde ödemeler toplamının hesaplanan zarar tutarından mahsup edilmesi gerekmektedir. Zira Kurum tarafından yapılmış rücu edilebilir ödemeler, zarar sorumlularını toplam zarar miktarından, zarar görene veya hak sahibine kurumun yaptığı ödemeler kadar sorumluluktan kurtarmaktadır. Bu yönüyle … tarafından dava dışı … ve …’e geçici işgöremezliğe ilişkin rücuya tabi bir ödeme yapılıp yapılmadığının belirlenmesi, zararın tazmininden sorumlu olanların mükerrer ödeme yapmasının önüne geçilmesi ve zarar görenlerin gerçek zararlarının üzerinde sebepsiz zenginleşmemesi bakımından önem arz etmektedir. Mahkemece bu yönde bir araştırma yapılmadığı anlaşılmaktadır.
Somut olayda geçici maluliyet nedeniyle gelir bağlanması amacıyla dava dışı … ve …… bir başvuruda bulunup bulunmadığı, dava dışı … ve …….. tarafından geçici iş göremezlik ödemesi yapılıp yapılmadığı, yapılmış ise hesaplanan tazminattan mahsup edilmesiyle dava dışı … ve …’in geçici iş göremezlik tazminatlarının belirlenmesi ve davacının sigortalısı olan davalıya rücu talebinin bu kapsamda değerlendirilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması da yerinde görülmemiştir.
Bu durumda mahkemece sigortalı davalı araç sürücüsünün kaza anında 2,42 promil alkollü olduğu da gözetilerek, kazanın oluş şekli, karşı araç sürücüsünün davranış biçimi, yol veya hava şartları gibi dış etkenlerin kazadaki etkisi değerlendirilerek, kazanın münhasıran alkolün etkisiyle gerçekleşip gerçekleşmediğinin (sürücünün alkollü olmaması halinde de kazanın gerçekleşmesinin mümkün olup olmadığının) tespiti için, nörolog, sigorta hukukçusu ve makine mühendisinden oluşan 3 kişilik yeni bir bilirkişi heyetinden rapor alınması,kazanın münhasıran sigortalı sürücünün alkollü olmasından kaynaklandığının anlaşılması halinde, geçici maluliyet nedeniyle gelir bağlanması amacıyla dava dışı … ve …’in SGK’ya bir başvuruda bulunup bulunmadığı, dava dışı … ve …’e kaza nedeniyle ….. tarafından geçici iş göremezlik ödemesi yapılıp yapılmadığının araştırılması, akabinde aktüer bilirkişiden rapor alınması ve davalı …’in sigorta sözleşmesinin tarafı olmaması nedeniyle davada pasif husumet ehliyetinin de bulunmadığı gözetilerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerektiğinden, davacı vekili ve davalılar vekilinin istinaf taleplerinin yukarıda açıklanan gerekçelerle ayrı ayrı kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, eksikliklerin ikmali ile yeniden hüküm kurulması için dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine, kararın kaldırılma sebebine göre davacı vekili ile davalılar vekilinin sair istinaf taleplerinin şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekili ile davalılar vekilinin istinaf talebinin HMK.nın 353/1-a-6 maddesi gereğince ayrı ayrı kabulü ile Ankara 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 05.02.2019 tarihli, ……. Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, davanın yeniden görülüp sonucuna göre bir karar verilmesi için dosyanın yerel mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, kararın kaldırılma sebebine göre davacı vekilinin ve davalılar vekilinin sair istinaf taleplerinin şimdilik incelenmesine YER OLMADIĞINA,
2-Davacı sigorta şirketi tarafından yatırılan 44.40-TL maktu, davalılar tarafından yatırılan 220,00- TL nisbi istinaf karar harcının talep halinde ilgili taraflara iadesine,
3-İstinaf eden taraflarca yatırılan gider avansından, kullanılmayan kısmın ilgilisine talep halinde iadesine,
4-İstinafa gelen taraflarca yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece Mahkemesince yeniden verilecek kararda ayrı ayrı gözetilmesine,
5-Ankara 14. İcra Dairesinin ….. sayılı dosyasına yatırılan 7.500,00 TL teminat mektubunun yatıran tarafa iadesine,
6-Kararın tebliği, harç ve gider avansı iadesi işlemlerinin ilk derece Mahkemesince yerine getirilmesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK.353/1-a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere 18.11.2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

…..
* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.