Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2019/1693 E. 2021/2527 K. 23.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ

….

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 31/12/2018
NUMARASI …

KARAR TARİHİ : 23/12/2021
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 18/01/2022

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davacılar vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; 26/07/2013 tarihinde, davalı …’un idaresinde bulunan ….. plakalı araç ile davacı küçük …’nın kullandığı bisiklete çarpması ile meydana gelen kaza sonucunda davacının ağır şekilde yaralandığını, kaza tarihinde 7 yaşında olan davacı …’in geçici ve sürekli iş gücü kaybı olduğunu, ayrıca tedavi sürecinde bakıcı gideri yapıldığını, küçük …’in yaralanması nedeni ile annesi … ile babası … ve kendisinin manevi olarak da zarara uğradıklarını belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere, geçici iş gücü kaybı için 100,00-TL, iş gücü ve efor kaybı için 100,00-TL ve bakıcı giderleri için 100,00-TL olmak üzere toplam 300,00-TL maddi tazminatın kaza tarihinden işleyen yasal faizi ile birlikte davalılardan müteselsilen tahsilini, davacı … için 50.000,00-TL, davacılar … ve davacı … için 20.000,00’er TL manevi tazminatın ise kaza tarihinden itibaren işleyen yasal faizi ile birlikte davalılardan müteselsilen tahsilini talep etmiştir.
Davalılar … ve …vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu kazanın alacakaranlıkta ve asfalt yol üzerinde meydana geldiğini, kazanın meydana gelmesinde, kaza tarihinde 7 yaşında olan ve trafik bilinci olmayan küçüğün çift yönlü trafiğin olduğu yola tek başına çıkmasına izin veren ailenin kusurlu olduğunu, kimsenin kendi kusuruna dayalı olarak hak elde etmesi mümkün olmadığından davanın reddini istemiştir.
Davalı … AŞ vekili cevap dilekçesinde özetle; kazaya karışan … plakalı aracın zorunlu mali mesuliyet sigortasının davalı … şirketi tarafından yapıldığını, kaza nedeni ile doğan zarardan davalı şirketin poliçe limiti ile sınırlı olarak ve sigortalısının kusuru oranında sorumlu olduğunu, manevi tazminat taleplerinden sorumluluğunun bulunmadığını, kaza nedeni ile doğan zararın davacı tarafça usulüne uygun olarak ispat edilmesi gerektiğini, kusur durumu ile davacı tarafın yaralanmasına ilişkin maluliyet durumunun yürürlükteki mevzuata uygun olarak belirlenmesi gerektiğini, tedavi giderlerinden davalı … şirketinin sorumluluğunun bulunmadığını ve kaza tarihinden faiz isteminin yasal dayanağının olmadığını belirterek davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece; davalı sürücü … idaresindeki aracın davacı küçük …’ya çarpması ile meydana gelen kazanın oluşuna ilişkin olarak Ankara 40.Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2014/750 esas sayılı dosyasında alınan kusur raporunda sürücünün kusurunun bulunmadığının belirlendiğini, mahkeme tarafından alınan raporda ise sürücünün %30 oranında, bisikletli davacının ise %70 oranında kusurlu olduğunun belirlendiğini, raporlar arasında oluşan çelişkinin giderilmesi amacı ile …’nden alınan raporda ise davacı …’nın tam kusurlu olduğunun belirlendiğini, kazanın meydana gelmesinde davalı sürücünün kusuru bulunmaması nedeni ile davanın reddine karar verilmiş, karara karşı davacılar vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; dava konusu kazanın meydana geldiği yerin kavşak olması ve davalı sürücü …’un kavşağa yaklaşırken hızını azaltmamasının dahi tek başına davalı açısından kusur niteliğinde olmasına rağmen davalı sürücüye kusur atfetmeyen 24/12/2018 tarihli kusur raporu esas alınarak ve kusur raporları arasındaki çelişki giderilmeden karar verilmesinin usule aykırı olduğunu, kaza sonrası ağır şekilde yaralanan davacı küçük için düzenlenen maluliyet raporunun da hatalı olduğunu, kazanın meydana gelişine ve kaza nedeni ile davacıların yaşadıklarına ilişkin olarak dinletilmek istenen tanığın dinlenmemesinin de HMK 371. maddeye aykırı olduğunu belirterek, usul ve yasaya aykırı olan yerel mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE
İstinaf talebinde bulunan davacılar vekilinin istinaf sebepleri doğrultusunda, dosya içerisindeki bilgi ve belgeler, mahkeme kararının gerekçesi, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesi ile yapılan inceleme sonunda;
Dava, trafik kazasından kaynaklanan cismani zarar nedeniyle bakıcı ve tedavi gideri ile geçici ve sürekli iş göremezlik tazminatı istemine ilişkindir.
Mahkemece davanın reddine karar verilmiş, karar davacılar vekili tarafından istinaf edilmiştir.
Dava konusu kazaya ilişkin olarak düzenlene kaza tespit tutanağında; davalı sürücüsünün KTK 52/1-a.maddesine göre kural ihlali bulunduğu, bisikletlinin ise KTK 57/1-c. maddesine aykırı davrandığı belirtilmiştir. Kazaya ilişkin olarak Ankara 40.Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2014/750 Esas sayılı dosyasında Ankara Adli Tıp Kurumu’ndan alınan 26/03/2016 tarihli raporda; kazanın meskun mahalde, 3 yönlü T kavşakta meydana geldiği, çarpma öncesi 13 metre fren izi bulunduğu, 7 yaşındaki bisikletli sürücünün kontrolsüzce kavşağa girip, ilk geçiş hakkını araca vermediği, sanık sürücünün kullandığı kamyonetin sedemesine maruz kaldığı, sanık sürücünün fren tedbirine başvurmaktan başka tedbire başvurmasının mümkün olmadığı ve kazanın meydana gelmesinde kusurunun bulunmadığı, bisiklet sürücüsünün ise kazanın oluşunda asli ve tam kusurlu olduğu belirtilmiştir. Ceza mahkemesi tarafından Adli Tıp Kurumu raporu doğrultusunda sanık sürücünün beraatine karar verilmiş, karar Yargıtay 12. Ceza Dairesi’nin 22/01/2019 tarih 2017/6034 Esas 2019/931 Karar nolu kararı ile “Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, katılanlar vekilinin yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine; ancak, meydana gelen olayda kusuru bulunmadığı kabul edilen sanığın CMK’nın 223/2-c maddesi gereğince beraati yerine, bu madde ile birlikte aynı kanunun 223/2-e maddesinin de kararda belirtilmesi,…” gerekçesi ile düzeltilerek onanmıştır.
Yerel Mahkeme tarafından makine mühendisi bilirkişiden alınan 03/07/2018 tarihli raporda; davalı sürücünün, hız sınırının 50 km/saat olduğu meskun mahalde 13 metre fren izine rağmen aracını durduramayarak bisiklete çarpması nedeni ile KTK 52/a-b. maddelerine göre %30 oranında kusurlu olduğu, bisikletlinin ise araçlara ilk geçiş hakkını vermemesine ve kavşağa girmeden sağ tarafını kontrol etmemesi nedeni ile KTK 57/a-b ve 84/h. maddesine göre %70 oranında kusurlu olduğu belirtilmiştir.
Ceza dosyasındaki rapor ile mahkeme tarafından alınan rapor arasında çelişki oluşması nedeni ile çelişkinin giderilmesi için Karayollarında görevli/veya emekli üç kişilik bilirkişi heyetinden alınan 24/12/2018 tarihli raporda; bisikletli sürücünün olay yeri kontrolsüz kavşağa geldiğinde durup, diğer kavşak kollarından yaklaşmakta olan taşıt trafiğini kontrol etmemekle, sağından kavşağa giren kamyonetin geçmesini beklememekle, ilk geçiş hakkını motorlu taşıta vermemekle, KTK 57/a. c/1. ve 84/h.maddelerine göre %100 kusurlu olduğu, davalı sürücünün ise solundan bulunan … Sokak kavşağına yaklaştığı sırada, sol tarafından kavşağa giren ve sol taraftaki bahçe duvarı sebebiyle kücük yaştaki bisikletliyi önceden görüp tedbir alma imkanı bulunmadığından ve önüne aniden kontrolsüzce çıkan bisikletliyi gördüğünde fren tedbirine başvurmakla birlikte çarpışmayı önleyememiş olduğundan, meydana gelen olayda kusurunun bulunmadığı belirtilmiştir.
Dava konusu kazanın oluşuna ve kusur durumuna ilişkin olarak, kaza tespit tutanağı ile ceza mahkemesi ve Yerel Mahkeme tarafından alınan raporlar arasında çelişki bulunsa da; çelişkinin giderilmesi bakımından ,,, görevli üç kişilik bilirkişi heyetinden alınan raporun ve Yargıtay incelemesinden geçerek kesinleşen ceza mahkemesi kabulünün aynı yönde olduğu ve kazanın meydana gelmesinde davalı sürücünün kusurunun bulunmadığı belirlenmekle, bu doğrultuda davanın reddine karar verilmiş olmasında bir usulsüzlük görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, olaya ilişkin alınan ve çelişkiyi gideren bilirkişi raporunun dosya kapsamına uygun olduğu, davacıların ileriye sürdüğü istinaf sebeplerinin yerinde olmadığı ve ilk derece mahkemesi kararı usul ve esas yönünden yasaya uygun bulunduğundan, davacılar vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilerek aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Davacılar vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1-b.1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 59,30-TL karar harcından peşin alınan 44,40-TL harcın mahsubu ile bakiye 14,90-TL harcın davacılardan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Duruşma açılmadan dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK.nın 361/1 maddesi uyarınca kararın usulen tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde TEMYİZ YOLU AÇIK olmak üzere 23/12/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.