Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2019/1692 E. 2021/2247 K. 02.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: ….
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ

….

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

….

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 14/05/2018
NUMARASI ….

DAVANIN KONUSU : Tazminat ( Cismani Zarar Sebebiyle Açılan)

KARAR TARİHİ : 02/12/2021
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 27/12/2021

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davacı vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacı vekili dava dilekçesinde, 05/05/2010 tarihinde davacının sevk ve idaresinde olan motosikleti ile seyir halinde olduğu sırada, sürücü …’ın sevk ve idaresinde olan araçla çarpışması sonucu meydana gelen kazada davacının yaralandığını, sürücü … idaresindeki aracın davalı sigorta şirketi nezdinde ZMMS poliçesiyle sigortalı olduğunu, dava açılmadan önce davalıya yapılan başvuruya istinaden gerçekleşen ödemenin eksik olduğunu belirterek ve fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak şimdilik 2.000,00-TL daimi işgücü kaybı tazminatının temerrüt tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; kazaya karışan aracın davalı şirket nezdinde ZMMS poliçesiyle sigortalı olduğunu, sorumluluklarının sigortalı araç sürücüsünün kusuru ve poliçe limiti ile sınırlı olduğunu, dava açılmadan önce yapılan başvuruya istinaden 12/08/2013 tarihinde 29.856,99-TL ödeme yapıldığını, davalı şirketin sorumluluğunu yerine getirdiğini, maluliyet ve kusur tespitinin Adli Tıp Kurumunca yapılması gerektiğini, hesaplamada asgari ücretin baz alınması gerektiğini, geçici iş göremezlik tazminatının tedavi gideri kapsamında olduğunu, davacının avans faizi talebinin haksız olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece yapılan yargılamayı müteakip, davacının kullandığı motosiklete, 05.05.2010 tarihinde, davalı şirkete ZMMS poliçesi ile sigortalı …….. plakalı aracın %100 kusuru ile çarpması sonucu meydana gelen kazada davacının yaralandığı ve kalıcı işgücünün %9.3’ünü kaybettiği, 9 ay süre ile işgöremez halde kaldığı, dava tarihinden önce davalı sigorta şirketince davacıya 12.08.2013 tarihinde 29.856,99-TL’nin ödendiği, bu tarihten sonra 27.01.2014 tarihinde söz konusu davanın açılarak bakiye kalıcı işgücü zararının talep edildiği, ancak yapılan hesaplamada davacının talep edebileceği tazminat miktarının ödeme tarihi itibariyle 20.470,31-TL olduğu ve bu nedenle davacının bakiye alacağının bulunmadığı kanaatiyle davanın reddine karar verilmiş, karara karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvuru yapılmıştır.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; davanın 30.01.2013 tarihli ……. Raporu’nda belirlenen zihinsel, ruhsal ve davranışsal bozukluktan kaynaklanan % 40 özür oranına ilişkin tazminatın ödenmemesi nedeniyle bakiye alacak vasfıyla açıldığını, davalı sigorta şirketince aynı raporda yer alan %20 sinir sistemi özürüne istinaden ödeme yapıldığını, Adli Tıp Kurumu 3. Adli Tıp İhtisas Kurulu’nun 18.10.2017 tarihli raporuna göre davacının trafik kazasına bağlı kafa travması sonrası oluşan unutkanlık arızası nedeniyle zihinsel- ruhsal özründen kaynaklanan %9.3 maluliyetinden bakiye alacak hakkı bulunduğunu belirterek kararın istinaf yoluyla kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE
Davacı vekilinin istinaf sebepleri ile sınırlı olarak, dosya içerisindeki bilgi ve belgeler, mahkeme kararının gerekçesi, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesi ile yapılan inceleme sonunda;
Dava trafik kazasından kaynaklanan maddi tazminat istemine ilişkindir.
Kaza tespit tutanağı uyarınca,sürücü …’ın, idaresindeki kamyoneti ile seyir halinde olduğu sırada aynı istikamette seyreden sürücü …’ın sevk ve idaresindeki motorsikletle çarpışması neticesi yaralamalı ve maddi hasarlı kazanın meydana geldiği,kazanın meydana gelmesinde araç sürücüsü …’ın kural ihlali olduğu diğer sürücünün kural ihlali olmadığının belirlendiği,mahkemece Ankara ATK’dan alınan rapor uyarınca; söz konusu kazadan dolayı davacının herhangi bir kusurunun olmadığı ancak sigortalı araç şoförünün %100 oranında kusurlu olduğunun belirlendiği, sürücü … idaresindeki aracın davalı sigorta şirketi tararfından kaza tarihini kapsar şekilde ZMM sigorta poliçesinin düzenlendiği, davadan önce davacı tarafça sigorta şirketine yapılan başvuru neticesi davacının talebi de gözetilerek….. alınan raporda belirlenen % 20 oranındaki maluliyetine ilişkin … ….. A.Ş. tarafından 12.08.2013 tarihinde davacıya 29.856,99-TL ödeme yapıldığı, mahkemece ….. Başkanlığı’ndan alınan maluliyet raporu uyarınca söz konusu yaralamadan dolayı davacının psikiyatrik açıdan sekel mahiyette arazı olmaması nedeniyle vücut genel çalışma gücünde kaybı olmadığı ancak altı ay süre ile işgöremezlik halinde kaldığının tespit edildiği, İstanbul Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Dairesi’nden alınan 18.10.2017 tarihli raporda ise; davacının kafa travması sonucu oluşan unutkanlık arızası ile %9.3 oranında meslekte kazanma gücünde kaybettiği ve 9 ay süre ile işgöremez halde kaldığı tespit edildiği, mahkemece alınan 19.02.2018 tarihli aktüer raporunda; davacının 12.08.2013 ödeme tarihi itibariyle talep edebileceği toplam zararının 20.470,31-TL olduğu ve davalı şirket tarafından yapılan 29.850,99-TL ödeme ile borcun sonlandığı, davacının bakiye alacağının kalmadığının belirlendiği, mahkemece anılan raporun hükme esas alınmasıyla davanın reddine karar verildiği anlaşılmıştır.
Bazı hallerde, zararın öğrenilmesi, onun kapsamının değil, varlığının öğrenilmesi anlamındadır, zararın varlığı, niteliği ve esaslı unsurları hakkında bir dava açmaya, o davayı ciddi ve objektif bir şekilde desteklemeye, gerekçelerini göstermeye elverişli yeterli hal ve şartların öğrenilmesi, zararın öğrenilmiş sayılması için yeterlidir.
Buna karşılık ortaya çıkan zarar, kendi özel yapısı içerisinde, sonradan değişme eğilimi gösteriyor, kısaca, zararı doğuran eylem veya işlemin doğurduğu sonuçlarda (zararın nitelik veya kapsamında) bir değişiklik ortaya çıkıyor ise, artık “gelişen durum” ve dolayısıyla, gelişen bu durumun zararın nitelik ve kapsamı üzerinde ortaya çıkardığı değişiklikler söz konusu olacaktır. Böyle hallerde, zararın kapsamını belirleyecek husus, gelişmekte olan bu durumdur ve bu gelişme sona ermedikçe zarar henüz tamamen gerçekleşmiş olamayacağı için KTK 111. maddesinde düzenlenen 2 yıllık süre bu gelişen durumun durduğunun veya ortadan kalktığının öğrenilmesiyle birlikte işlemeye başlayacaktır. (HGK, 15.11.2000 gün ve: 2000/21-1609 K: 2000/1699, 4.HD 13.05.1980 gün ve 1980/3493 – 6206 sayılı; 26.01.1987 gün, 1986/7532 Esas, 1987/485 Karar sayılı kararı)
Somut olayda davacı vekili; davacının maluliyetinin ilerlediğini öne sürmemiş ödeme sırasında mevcut …. tarafından tanzim edilmiş raporda yer alan %40 davranış bozukluğu % 20 sağ bacak arazı olmak üzere toplam % 52 maluliyet belirlemesinin ödeme dışı kalan % 40 davranış bozukluğuna bağlı eksik ödeme iddiasına dayanmış, mahkemece İstanbul Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Dairesi’nden alınan 18.10.2017 tarihli raporda ise; davacının kafa travması sonucu oluşan unutkanlık arızası ile %9.3 oranında meslekte kazanma gücünde kaybettiği ve 9 ay süre ile işgöremez halde kaldığı tespit edilmiş olup bu kapsamda davacıya yapılan ödemenin ,ödeme tarihi itibarıyla yeterli olduğu tespit edilmiştir.
KTK’nun 111. maddesi uyarınca tazminat miktarlarına ilişkin olup da yetersiz veya fahiş olduğu açıkça belli olan anlaşmalar veya uzlaşmalar yapıldıkları tarihten itibaren 2 yıl içinde iptal edilebilirler. Yasa’nın bu hükmünden yararlanmak için ibra belgesinin iptalinin açıkça ve ayrıca istenmesine gerek olmayıp dava sırasında bu husus ileri sürülebileceği gibi yapıldığı tarihten itibaren 2 yıl içinde hükümlerinin kabul edilmediğine ilişkin bir irade açıklaması da yeterlidir. Bu düzenlemeye göre açılan dava süresinde olup hükme esas alınan aktüer raporunda, davalı sigorta tarafından yapılan ödemenin, yapıldığı tarih itibariyle KTK.nun 111/2 maddesi gereği yeterli olup olmadığının değerlendirilmiş ve yeterli olduğunun tespit edilmiş olduğu anlaşılmaktadır. Nitekim hükme esas alınan aktüer raporunda ödeme tarihi verileri dikkate alınarak yapılan hesaplama sonucu bulunan tutar ile ödeme miktarının karşılaştırılmış ve karşılaştırma sonucunda ödemenin yeterli bulunması nedeniyle mahkemece davanın reddine karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşılmıştır.
Açıklanan nedenlerle, dosya kapsamı, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere göre, mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, hükme esas alınan bilirkişi raporunun denetime elverişli ve hüküm kurmaya yeterli bulunmasına göre davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK.nın 353/1.b.1. maddesi gereğince esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin İstinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1.b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf eden davacıdan alınması gereken 59,30-TL istinaf karar ve ilam harcından peşin alınan 44,40-TL harcın mahsubu ile bakiye 14,90-TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3- Başvuran tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4- Başvuran tarafça yatırılan delil ve gider avansından kullanılmayan kısmın HMK’nun 333.maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
5-Kararın taraflara tebliğine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu HMK’nun 362/1-a maddesi gereğince kararın taraf vekillerine tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde temyizi kabil olmak üzere 02.12.2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.