Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2019/1653 E. 2021/2198 K. 25.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

Ankara BAM 26. Hukuk Dairesi ….
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ

….

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

….

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 21/03/2019
NUMARASI …

DAVANIN KONUSU : Trafik Kazası Nedeniyle Maddi Tazminat
KARAR TARİHİ : 03/12/2021
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 10/12/2021

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davalı … Sigorta A.Ş. vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacı vekili dava dilekçesinde; Davalı sigorta şirketine ZMSS Poliçesi ile sigortalı araç sürücüsü …’nın kusurlu sevk ve idaresi nedeni ile geri manevra sırasında yaya davacıya çarparak yaralanmasına sebep olduğunu, Bursa C. Başsavcılığı tarafından yapılan soruşturmada ve kaza tespit tutanağında aracın sürücüsünün asli kusurlu, davacının kusursuz olduğunu belirterek şimdilik 100TL daimi ve geçici iş göremezlik zararının faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiş; 11.02.2019 tarihli bedel artırım dilekçesi ile 5156.90TL geçici, 49846.46TL sürekli iş göremezlik tazminatının tahsilini istemiştir.
Davalı sigorta şirketi vekili cevap dilekçesinde; Tarafların soruşturma aşamasında uzlaştıklarını, uzlaşma nedeni ile davanın reddi gerektiğini, mahkeme aksi kanaatte ise sorumluluğun sigorta poliçesi limiti ve sigortalının kusuru oranında olduğunu, davacının asli kusurlu olduğunu, avans faizi talebinin haksız olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Yerel mahkemece davanın, trafik kazasından kaynaklanan sigorta şirketine karşı açılan cismani tazminat istemine ilişkin olduğu, … Dahili Tıp Bilimleri Bölümü Adli Tıp Ana Bilim Dalı Başkanlığı tarafından düzenlenen raporda, davacının Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliğine göre vücut genel çalışma gücünün %7,2 sini kaybettiği, 180 gün süre ile geçici iş görmezlik halinde kaldığının tespit edildiği, Bursa C. Başsavcılığının…..soruşturma sayılı dosyasında takipsizlik kararı verildiği, trafik bilirkişisi ve aktüer bilirkişiden alınan raporda, davalıya sigortalı sürücü …’nın 2918 sayılı KTK.nın 84/j maddelerine riayetsizliğine bağlı olarak %100 kusurlu olduğu, davacının asgari ücret üzerinden yapılan hesaplama ile geçici iş göremezlik zararının 5.156,90 TL, daimi iş görmezlik zararının 49.846,46 TL olarak hesaplandığı, Davacı tarafın bilirkişi raporu alındıktan sonra talebini ıslah ettiği, Netice olarak davalıya trafik sigortalı araç sürücüsünün tam kusurlu hareketi ile meydana gelen kazada davacının malul olacak şekilde yaralandığı, bilirkişi raporunun Yargıtay uygulamalarına göre düzenlendiğinden hükme esas alınabileceği, 2918 Sayılı KTK’nin 99/1 maddesi ile Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nın B.2 maddesi gereğince trafik sigortacısının zarar giderim yükümlülüğünün süresi, rizikonun ihbarı ve gerekli belgelerin sigortacıya iletildiği tarihten itibaren 8 işgünü olarak belirlendiğinden, buna göre belirlenen tarihten itibaren faize hükmedilmesi gerektiğinden bahisle davanın kabulü ile;5.156,90 TL geçici, 49.846,46 TL daimi maluliyetten doğan zararın temerrüt tarihi olan 05/01/2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş; hükme karşı davalı sigorta şirketi vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı sigorta şirketi vekili istinaf dilekçesinde; davacı tarafça davalı sigorta şirketine yapılan başvuru ispat edilmediğinden; davanın, dava şartı yokluğundan reddi gerekmekte iken, kabulüne karar verilmesini kabul etmediklerini, huzurdaki davada; davacı tarafın başvuru şartını tamamlamadığını, eksik evrakla yapılan başvuru, başvuru niteliğini haiz olmayacağından mahkemece davanın dava şartı noksanlığı nedeni ile usulden reddinin gerektiğini, ceza dosyasında 19.02.2014 tarihli uzlaşma raporundan anlaşılacağı üzere taraflar arasında uzlaşma söz konusu olduğundan davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, 5271 sayılı Ceza Muhakemeleri Kanunu’nun “Uzlaşma” başlıklı 253/19 maddesinde”…Uzlaşmanın sağlanması halinde, soruşturma konusu suç nedeniyle tazminat davası açılamaz; açılmış olan davadan feragat edilmiş sayılır…”şeklinde düzenleme yapıldığını, Dava konusu kaza sebebiyle tarafların, 19.02.2014 tarihinde uzlaşma raporu tanzim ettiğini, uzlaşma her iki tarafın rızası ile gerçekleştiğinden, uzlaşan taraflar arasındaki çekişmenin sonlandırıldığını, sadece kamu yararının değil suçtan zarar görenin de yararının korunduğunu, taraflar arasında suçu oluşturan fiil nedeniyle oluşan ve iki ayrı davaya ( ceza ve tazminat ) konu olabilecek adalet ihtiyacının, hem ceza hukuku hem de özel hukuk anlamında çözüme kavuşturulduğunu, 19.02.2014 tarihli uzlaştırma raporunda; davacı ile sigortalı araç sürücüsü arasından uzlaşma sağlandığı ve şikayetten vazgeçtiklerinin tutanağa geçtiğini, ceza dosyası kararında da taraflar arasında uzlaşma sağlandığının açıkça belirtildiğini, işletenin hukuki sorumluluğu uzlaşma ile ortadan kalkacağından mağdurun tazminat isteminin haksız olduğunu, Bu sebeple davanın reddi gerektiğini (Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2014 / 9058 E ve 2016 / 5900 K sayılı 12.05.2016 tarihli kararı),Yargıtay Kararında da görüldüğü üzere uzlaşma söz konusu olduğunda maddi ve manevi tazminat davası açılamayacağı, açılmış olan davalardan da feragat etmiş sayılacağını, feragatin davayı sona erdiren kesin bir usul işlemi olduğunu,6100 sayılı HMK madde 307 gereğince feragat, davaya son veren taraf işlemlerinden olup talep sonucundan kısmen veya tamamen vazgeçilmesi, yalnız mevcut davadan değil, o dava ile istenen haktan da vazgeçme anlamına geldiğini, feragat neticesinde, feragate konu hakkın tamamen düştüğünü ve artık bir daha dava konusu yapılamayacağını, HMK madde 311 gereğince feragatin, kesin hüküm gibi sonuç doğurduğunu ve davacının feragatten dönemeyeceğini, 5271 sayılı CMK madde 253/19 maddesi gereğince uzlaşma sağlandığı takdirde tüm maddi ve manevi haklardan da feragat etmiş sayılacağından, huzurdaki davada uzlaşma sağlandığından davacı tüm hak ve taleplerinden vazgeçmiş olup, dolayısı ile artık ortada hem hak hem de bu hakka bağlı dava hakkı kalmadığı için bu hakkın bir daha dava edilmesinin söz konusu olamayacağını, mahkemece gerekçeli kararda uzlaşma raporu olup olmadığı tartışma konusu dahi yapılmadan davanın kabulü yoluna gidildiğini, Davacının maluliyetinin tespiti için alınan Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi raporunun yalnızca 1. ve son sayfasının taraflarına tebliğ edildiğini, aradaki sayfaların tebliğ edilmediğini, UYAP kontrolünde de dosyada olmadığını, beyan ve taleplerine rağmen ilgili raporun tüm sayfalarının karara çıkmış bir dosyada halen dahi dosya münderecatına kazandırılmadığını, tebliğ almadıkları ve bilgi sahibi olmadıkları hastane raporu doğrultusunda yapılan tazminat hesabını ve kararı kabul etmediklerini, bu hususun HMK’nın 281. Maddesine de aykırı olduğunu, savunma hakkının kısıtlandığını, Davacının %7,2 oranında malul kaldığını kabul etmediklerini, kaza neticesinde davacı yanın maluliyetinin oluşmadığını, geçici iş göremezlik tazminatı teminat kapsamı dışında olup sosyal güvenlik kurumu tarafından karşılanması gerektiğini, davacı … adına her ne kadar 5.156,90 TL geçici iş göremezlik tazminatı hesaplanmış olsa da geçici iş göremezlik tazminatının SGK Sorumluluğunda olup davalı şirketin teminatı dışında kaldığını, Dava öncesi davalı şirket bakımından temerrüt oluşmadığından, aksi durumda davacı tarafça kanıtlanmadığından, faiz başlangıç tarihi ancak dava tarihi olabilecekken mahkemece hiçbir izahat dahi getirilmeksizin belirlenen 05.01.2018 temerrüt tarihinin kabulünün mümkün olmadığını, gerekçeli kararın dayanaksız ve eksik inceleme ürünü olduğunu, davanın kabulünün gerekçesinin hiçbir şekilde açıklanmadığını, içeriği dahi yazılmayan bilirkişi kurulunun raporuna atıf ile yetinildiğini, davalı şirketin sorumluluğunun sarih bir şekilde belirlenmediğini ileri sürerek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE
HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf sebepleri ile sınırlı olarak ve istinaf edenin sıfatına göre yapılan istinaf incelemesi sonucunda;
Dava, yaralanma ile sonuçlanan trafik kazasından kaynaklanan geçici ve sürekli iş göremezlik tazminatı istemine ilişkindir. Davaya konu trafik kazası 18.11.2013 tarihinde meydana gelmiş, davacının kaza sonucu sağ ayak bileğinde parçalı kırıklar oluştuğu, ameliyat geçirdiği, kırıklar ve hareket kısıtlılığı nedeniyle %7.2 oranında sürekli maluliyeti,180 gün geçici iş göremezlik süresi tespit edilmiştir. Olayda davalıya sigortalı araç sürücüsünün %100 oranında kusurlu olduğu anlaşılmıştır. Cevap dilekçesinde davalı vekili tarafların uzlaştıklarını bu nedenle davanın reddini talep etmiş, mahkemece 06.11.2018 tarihli duruşmada uzlaşma tutanağında davacıya tazminat ödemesi yapıldığı belirtilmediğinden menfaat karşılığı olmayan uzlaşma sebebi ile davalının bu husustaki itirazının reddine karar verilerek yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne karar verilmiştir.
Olaya ilişkin Bursa Cumhuriyet Başsavcılığının ….. sayılı soruşturma dosyasında, müştekinin …, şüphelinin … olduğu Ceza Muhakemeleri Kanunu’nun 253. maddesi kapsamında, uzlaştırma faaliyetlerinde bulunulduğu, 19.02.2014 tarihli uzlaşma raporunda mağdur …’ın, … ile herhangi bir maddi ve manevi edim talebinde bulunmaksızın uzlaştıklarının belirtildiği ve uzlaşma tutanağı düzenlendiği, taraflarca raporun imzalandığı, imza inkarında bulunulmadığı anlaşılmaktadır. 19.02.2014 tarihinde Bursa Cumhuriyet Başsavcılığınca uzlaşma nedeniyle kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiği görülmüştür.
5271 sayılı CMK’nın 253/19 maddesinde; “…Uzlaşmanın sağlanması halinde, soruşturma konusu suç nedeniyle tazminat davası açılamaz; açılmış olan davadan feragat edilmiş sayılır. Şüphelinin, edimini yerine getirmemesi halinde uzlaşma raporu veya belgesi, 9/6/1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun 38. maddesinde yazılı ilam mahiyetini haiz belgelerden sayılır.” hükmü yer almaktadır.
CMK gereğince Uzlaştırmanın Uygulanmasına İlişkin Yönetmeliğin 20. Maddesinde (05.08.2017 tarihli değişiklikle 33. maddesi) şüpheli tarafından yerine getirilebilecek edimlerin konusunun belirtilmesi, aynı maddenin 20/d bendinde mağdurdan veya suçtan zarar görenden özür dilenmesinin dahi edimler arasında sayılması, tarafların uzlaşması için mutlaka maddi karşılık ödenmesi şartının dahi ön görülmemesi, bu anlamda uzlaştırma tutanağının geçerli ve bağlayıcı olması, ceza soruşturması kapsamındaki uzlaştırma faaliyetlerinde, davacının özgür iradesi ile uzlaşma tutanağını imzalaması, kaza tarihi ile uzlaşma tutanağının düzenlendiği tarih arasında geçen süre ve soruşturma kapsamında davacının durum hakkında bilgi sahibi olduğu anlaşılmıştır.
Özgür iradesi ile davacının imzaladığı uzlaşma tutanağının CMK’nun 253/19. maddesi gereği ilam niteliğinde olması, araç sürücüsü, işleteni ve trafik sigortası şirketi arasında kanundan kaynaklanan müteselsil borçluluk ilişkisi bulunması, kendi aralarındaki iç ilişki de (rücu) şartları varsa zararın en son haksız fiil faili olan araç sürücüsü üzerinde kalması (TBK’nın 162,163.vd mad.), TBK’nın 166. maddesi gereğince borçlulardan birinin ifa veya takasla borcun tamamını veya bir kısmını sona erdirmesi halinde, bu oranda diğer borçluların da borçtan kurtulması, aynı Kanun’un 168/2 fıkrası gereğince alacaklının diğerlerinin zararına olarak borçlulardan birinin durumunu iyileştirmesi halinde bunun sonuçlarına kendisinin katlanması gerekmektedir. Davalı şirket kazaya neden olan aracın zorunlu mali sorumluluk sigortacısı olup sorumluluğu 2918 sayılı KTK.nın 85 ve 91. maddeleri gereğince araç işleteninin üçüncü kişilere olan hukuki sorumluluğunu, sigortalısının kusuru ve azami poliçe limitine kadar üstleneceğinden ve nihai sorumlu olan haksız fiil faili araç sürücüsü ile yapılan uzlaşmanın dolayısı ile davalı sigorta şirketine sirayet edeceğinin kabulü gerektiğinden, dava açılmadan önce soruşturma aşamasında davacı tarafından, karşı araç sürücüsünden talep edilen edim olmaksızın uzlaşma sağlandığı, CMK 253/19. maddesine göre artık davacının maddi tazminat davası açma hakkı bulunmadığı gibi açılmış davadan da feragat edilmiş sayılacağı düzenlemesi gereğince, bu feragat müteselsil sorumlu olan davalı sigorta şirketine de sirayet edecektir.
19.02.2014 tarihli uzlaştırma raporunda; taraflara uzlaşmanın hukuki sonuçlarının ve verecekleri kararların hukuki sonuçlarının ayrıntılı olarak açıklandığı, şüphelinin olayın istenmeden meydana geldiğini, üzgün olduğunu ve geçmiş olsun dileklerini yinelediği, davacının araç sürücüsünden herhangi bir maddi ve manevi edim talebinde bulunmadığı ve bu şekilde uzlaşma sağlandığı, uzlaşmanın mutlaka edim karşılığı yapılması zorunluluğu bulunmadığı anlaşılmakla, CMK 253/19. maddesine göre artık davacının maddi tazminat davası açma hakkı bulunmadığı gibi açılmış davadan da feragat edilmiş sayılacağından mahkemece, davacının maddi tazminat davasının reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne karar verilmesi doğru görülmediğinden davalı sigorta şirketi vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, HMK.353/1.b.2. maddesi gereğince yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına (davanın CMK.nın 253/19. maddesi gereğince reddine) karar vermek gerekmiştir. (HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf sebepleri ile bağlı kalınarak yapılan inceleme sonunda, infazda tereddüt olmaması için yerel mahkeme kararının Dairemizce düzeltilen ve kaldırılan kısımları dışında kalan hüküm fıkrası aynen yazılmıştır.)
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
I-Davalı … Sigorta A.Ş. vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi KARARININ KALDIRILMASINA,
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1.b.2 maddesi gereğince yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına, Buna göre;
1-Davanın CMK.nın 253/19. Maddesi gereğince REDDİNE,
2-Harçlar kanunu gereğince alınması gereken 59.30 TL karar ve ilam harcının, peşin alınan 35.90 TL ve 190,00 TL tamamlama harcından mahsubu ile kalan 166.60 TL harcın davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin (1.130,50-TL)üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı yargılamada vekil ile temsil edildiğinden reddine karar verilen tazminat miktarı üzerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 13/4. Maddesi gereğince 4.080,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,
5-Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde yatırana resen iadesine,
İstinaf Başvurusu Nedeniyle Yapılan Harç ve Masraflar Yönünden;
1-Davalı sigorta şirketi tarafından yatırılan 939.70 TL istinaf karar ve ilam harcının istek halinde iadesine,
2-İstinaf başvurusu nedeniyle davalı tarafından yapılan 16,50 TL istinaf yargılama giderlerinin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,
3-Ankara 29. İcra Dairesinin….. esasına yatırılan 82.000,00 TL teminatın yatıran tarafa iadesine,
4-Kararın tebliği, kesinleştirme ve harç iadesi işlemlerinin yerel mahkemece yerine getirilmesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK.nın 362/1-a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 03.12.2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.