Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2019/1644 E. 2021/2222 K. 25.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar…..
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ

….

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

…..

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 21/02/2019
NUMARASI ……

DAVANIN KONUSU : Tazminat ( Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Maddi ve Manevi)

KARAR TARİHİ : 25/11/2021
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 23/12/2021

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davacı vekili ve davalı … vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacı vekili dava dilekçesinde; 13/12/2015 tarihinde, davalı …’ın işleteni olduğu, davalı … Şirketi tarafından ZMMS ile sigortalı, davalı …’in sürücüsü olduğu araç ile seyir halinde iken direksiyon hakimiyetini kaybederek karşı şeride geçerek, müvekkili … …’nun sevk ve idaresindeki araca çarparak, müvekkilleri … ve …’ın yaralanmasına neden olduğu ve müvekkillerinin maluliyetinin meydana geldiğini, kazanın meydana gelmesinde davalı araç sürücüsünün kusurlu olduğu ve davalıların zararlarından sorumlu olduğunu ileri sürerek ve fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak müvekkili … için 250,00 TL geçici iş göremezlik, 500,00 TL sürekli iş göremezlik tazminatı, müvekkili … için 250,00 TL geçici iş göremezlik tazminatının tüm davalılardan, müvekkili … için 50.000,00 TL, … için 20.000,00 TL manevi tazminatın … haricindeki davalılardan, … yönünden dava tarihinden, diğer davalılardan kaza tarihinden itibaren işleyecek olan yasal faizi ile tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davacı vekilinin 28/12/2017 tarihli celse de “vekaletnamemizdeki yetkiye istinaden davalılardan … ile ilgili davamızdan feragat ediyoruz” şeklindeki beyanı üzerine aynı celse mahkemece davalı … hakkındaki davanın dosyadan tefrikine karar verilmiştir.
Davacı 28/05/2018 tarihli dilekçesinde, müvekkillerinin maddi zararlarının, … ile yapılan anlaşma doğrultusunda karşılandığını, bu nedenle davalarını manevi tazminat açısından sürdürdüklerini bildirmiştir.
Davalı … cevap dilekçesinde; Davanın haksız ve mesnetsiz olduğunu, kazanın meydana gelmesinde kendisinin kusurunun olmadığını, davacının raporlarının; davacının çalıştığı hastaneden alınması nedeniyle raporları kabul etmediğini, tazminat taleplerinin çok yüksek olduğunu, maddi zararlarının da … şirketi tarafından karşılanması gerektiğini, savunarak davanın reddini istemiştir.
Davalı … … A.Ş. (… … Anonim Şirketi) vekili cevap dilekçesinde; sorumluluklarının … limiti kusur ve zarar ile sınırlı olduğunu, davacıların kaza esnasında emniyet kemeri takılı olmaması nedeniyle müterafik kusurlu olduğu, geçici iş göremezlik zararlarının … teminatı kapsamında olmadığını, belirterek davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece, davanın trafik kazasından kaynaklanan her iki davacının yaralanması nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemi olduğu, davacıların maddi tazminat talepleri yönünden yapılan ödeme nedeniyle davacıların davalarından feragat ettiği, manevi tazminat açısından ise, Ankara 20. Asliye Ceza Mahkemesinin 2016/112 E. Sayılı dosyasında, davalı araç sürücüsünün kusurlu olduğundan bahisle cezalandırılmasına karar verildiğinin ve kararın kesinleştiğinin anlaşıldığı, Ceza dosyasında alınan adli raporda davacı …’in vücudunda kemik kırığı oluşacak şekilde yaralandığının ve yaralanmanın hayati fonksiyonlarını orta derece etkileyecek şekilde olduğunun belirlendiği, davalıya ait aracın sürücüsünün kusuru ile meydana gelen kazada davacıların yaralanması nedeniyle manevi tazminat taleplerinin haklı olduğu gerekçesi ile; davalılar … … A.Ş. ve … hakkında maddi tazminat istemli açılan davanın feragat nedeniyle reddine, davalı … hakkında açılan manevi tazminat davasının kısmen kabulü ile davacı … için 18.000,00 TL, … için 2.000,00 TL manevi tazminatın 13.02.2015 kaza tarihinden itibaren işleyecek olan yasal faizi ile davalı … tahsiline, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiş hüküm davacılar vekili ve davalı … vekili tarafından istinaf edilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; Meydana gelen yaralanmaya ve kusur durumuna göre manevi tazminat taleplerinin tamamının kabulüne karar verilmesi gerekirken kısmen kabulüne karar verilmesinin hatalı olduğunu, müvekkili … açısından mahkemece yeterli inceleme yapılmaksızın karar verildiğini, müvekkilinin kaza nedeniyle uzun süre mesleğini yapamadığını, meydana gelen kırklar nedeniyle ciddi sorunlar yaşadığını, Ankara … ….. … olan müvekkilinin meslek hayatının kazadan etkilendiğini, müvekkilinin meydana gelen kaza nedeniyle uzun süre elini kullanamadığını, müvekkili …’ın ise basit Müdahale ile giderilebilecek şekilde yaralanması söz konusu ise de, kaza sırasında kız kardeşi ile birlikte kaza geçirmiş olması nedeniyle duyduğu acının arttığını, 2.000,00 TL manevi tazminatın yetersiz olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.
Davalı … vekili istinaf başvuru dilekçesinde; Müvekkilinin aracın maliki olup, bu nedenle yüksek miktarda manevi tazminata hükmedilmesinin kabul edilebilir olmadığını, davacının çalıştığı hastanedeki tedavi evraklarına göre karar verilmesinin hatalı olduğunu, davacının aracının … süresinin dahi dolduğunu, alkol kontrolü de yapılmadığını, bu nedenle kararın eksik inceleme ile verildiğini, basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek yaralanmada bu denli yüksek manevi tazminatın haksız olduğunu, ayrıca mahkemece hükmedilen manevi tazminatın meydana gelen yaralanmaya göre fahiş olduğunu, davacıların maddi zararları … tarafından karşılanmış iken, müvekkili aleyhine manevi tazminat hükmedilmesinin haksız olduğu, davacıların kalıcı maluliyetlerininde bulunmazken ve maddi zararları da … tarafından karşılanmışken bu denli tazminatın haksız olduğunu, müvekkilinin hükmedilen tazminatı ödeme gücünün olmadığını belirterek, kararın kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava trafik kazasıdan kaynaklanan cismani zarar nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemidir. Mahkemece maddi tazminat isteminin davadan feragat nedeniyle reddine, manevi tazminat taleplerinin ise kısmen kabulüne karar verilmiş, hüküm manevi tazminata ilişkin olarak istinaf edilmiştir.
Davacılar 13/12/2015 tarihinde meydana gelen kaza nedeniyle karşı araç araç sürücüsü … ve işleteni … hakkında açtığı dava ile maddi ve manevi tazminat talep etmiş iken, davacı vekili 28/12/2017 tarihli celse de “vekaletnamemizdeki yetkiye istinaden davalılardan … ile ilgili davamızdan feragat ediyoruz” şeklinde beyanda bulunduğu, duruşma tutanağına geçirilerek, aynı celse 3. No’lu ara kararı gereğince mahkemece “Davanın davalılardan … yönünden feragat beyanı gözetilerek tefriki ile ayrı bir esasa kaydedilmesine ve mevcut dosya ile aynı duruşma gününe bırakılmasına” denilerek, davalı Muharrem hakkındaki davanın dosyadan feragat nedeniyle tefrik ediliği anlaşılmaktadır.
1- Trafik kazası neticesinde meydana gelen zararlardan; zarara sebebiyet veren sürücüler, işleten 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (TBK) 61. Maddesi gereğince zararlardan müteselsilen sorumludur. Müteselsil sorumlulukta, kural olarak borçlulardan her biri TBK’nın 162/2 ve 163. Maddelerine göre borcun tamamından sorumludur.
Müteselsil borçlularda borcun sona ermesini düzenleyen TBK’nın 166. Maddesinde “(1)Borçlulardan biri, ifa veya takasla borcun tamamını veya bir kısmını sona erdirmişse, bu oranda diğer borçluları da borçtan kurtarmış olur. (2) Borçlulardan biri, alacaklıya ifada bulunmaksızın borçtan kurtulmuşsa, diğer borçlular bundan, ancak durumun veya borcun niteliğinin elverdiği ölçüde yararlanabilirler. (3)Alacaklının borçlulardan biriyle yaptığı ibra sözleşmesi, diğer borçluları da ibra edilen borçlunun iç ilişkideki borca katılma payı oranında borçtan kurtarır.” düzenlemesine yer verilmiş, bu doğrultuda Müteselsil borç nedeniyle alacaklıya halef olmayı düzenleyen TBK’nın 168/2 maddesinde de “Alacaklı diğerlerinin zararına olarak borçlulardan birinin durumunu iyileştirirse, bunun sonuçlarına katlanır.” denilerek, bir borçlu lehine yapılacak olan iyileştirmenin, diğer borçluların aleyhine olması halinde, iyileştirmenin aleyhine olduğu, diğer borçlularında bundan istifade edeceği kabul edilmiştir.
Somut olayda; ilk derece mahkemesi, davacılar vekilinin, davalı … hakkındaki davasından feragat beyanını tutanağa geçirerek, bu davalı hakkındaki dava eldeki dosyadan tefrik edilerek ayrı bir esasa kaydedilmiş, dosya içerisinde tefrik edilen davanın akıbetine ilişkin bilgi bulunmamaktadır.
Davadan feragat, öncelikle bir usul işlemidir. Dava konusu olayda, davalılar arasında ihtiyari dava arkadaşlığı bulunduğundan davacı tarafın davalılardan birisi hakkındaki feragati usul hukuku bakımından diğer davalı aleyhine bir sonuç doğurmaz ise de, davadan feragat aynı zamanda bir maddi hukuk işlemi olduğundan, müteselsil borçlulardan bir borçlu hakkındaki davadan feragat TBK’nın 166/2 ve 168/2 maddesi gereğince diğer borçluların zararına olacak şekilde yapılması halinde alacaklının diğer borçlulardan alacağını da etkileyebilir.
Kazaya kusuru ile neden olan araç sürücüsü, haksız fiilden kaynaklanan davada, işleten ile birlikte müteselsil sorumlu olsa da, müteselsil sorumlular arasındaki iç ilişki de zarardan nihai olarak sorumlu olduğundan, sürücü tarafından ödeme yapılmamış olsa dahi sürücü hakkındaki davadan feragat edilmesi, bu davalının durumunu iyileştirirken diğer müteselsil borçlu konumundaki davalıların iç ve dış ilişkideki durumunu ağırlaştıracaktır. Şu halde, Mahkemece TBK md. 166/2 ve 168/1 ile Yargıtay İBK’nın 11/04/1940 gün – 70 sayılı ve YHGK’nun 21/11/1981 gün- 1981/2-551 sayılı kararları uyarınca davalı … hakkındaki tefrik edilen dava da dosyaya kazandırılarak davadan ve davaya konu alacak hakkında verilen karar da değerlendirilerek feragatin varlığı halinde müteselsilen zarardan sorumlu olduğu iddia edilen diğer davalı işleten …’a sirayet edip etmeyeceği ve bu davalının da feragatten yararlanıp yararlanmayacağı değerlendirilerek karar verilmesi gerekirken, bu hususta değerlendirme yapılmaksızın davanın esası hakkında karar verilmiş olması doğru görülmemiştir.
2-Davanın konusu olan manevi tazminat istemi, 6098 sayılı TBK’nun 56.maddesinde düzenlenmiştir. Anılan hükme göre hakim, özel halleri göz önünde tutarak manevi tazminat adı ile hak sahibine bir miktar paranın ödenmesine karar vermektedir.
Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde, bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22/06/1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Hakimin bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu, olayın ağırlığı, olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması ve buna göre manevi tazminat takdir edilmesi gerektiği açıkça ortadadır. (HGK 23/06/2004, 13/291-370)
Somut olayda, davacılar tarafından meydana gelen trafik kazası neticesinde yaralanması sonucunda maluliyetinin meydana geldiğini ileri sürerek manevi tazminat talebinde bulunmuştur. Davacının yaralanması neticesinde maluliyetinin meydana gelip gelmediği, maluliyet meydana gelmiş ise oranın da, manevi tazminatın belirlenmesinde nazara alınır. Dosya içerisinde, davacıların maluliyet raporu alınmasından kaçındığına dair beyanları da bulunamamaktadır. Mahkemece, dosyaya kazandırılan tedavi evraklarına göre davacının kazaya bağlı yaralanması bulunduğunun anlaşılmasına göre; davacının meydana gelen yaralanması nedeniyle Adli Tıp Kurumu veya Üniversitelerin Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığından, kaza tarihinde yürürlükte bulunan yönetmelik hükümleri çerçevesinde maluliyet raporu alınarak, davacının kaza nedeniyle maluliyetinin meydana gelip gelmediği değerlendirilerek, meydana gelen yaralanmanın boyutu da değerlendirilerek, hakkaniyete uygun bir manevi tazminat belirlenmesi gerekirken, davacının maluliyetine ilişkin rapor dosyaya kazandırılmadan eksik inceleme ile davanın esasına ilişkin karar verilmiş olması doğru değildir.
Bu nedenlerle, davacılar vekilinin ve davalı vekilinin istinaf talebinin kabulü ile, yerel mahkeme kararının, uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış ve değerlendirilmemiş olması nedeniyle HMK’nın 353/1-a-6. maddesi gereğince kaldırılmasına, davanın yeninden görülerek, yukarıda açıklanan hususlardaki eksiklikler giderilerek davanın esası hakkında karar verilmesi için dosyanın mahal mahkemesine gönderilmesine, istinaf edenlerin sair istinaf sebeplerinin kaldırma sebebine göre incelenmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiş aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Davacı vekilinin ve davalı … vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile Ankara 2. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından verilen 21/02/2019 tarihli 2016/213 Esas – 2019/172 Karar sayılı kararının, HMK’nın 353/1-a-6. maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
Kararın kaldırılma sebebine göre, istinaf edenlerin sair istinaf taleplerinin İNCELENMESİNE YER OLMADIĞINA,
2-Dosyanın, davanın yeniden görülmesi için mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-İstinaf eden davacılar tarafından yatırılan 44,40 TL, İstinaf eden davalı tarafından yatırılan 344,40 TL İstinaf karar harcının istek halinde istinaf eden taraflara iadesine,
4-İstinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesinde değerlendirilmesine,
5-Karar tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı iadesi işlemlerinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK.nın 353/1-a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere 25/11/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

,,,,

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.