Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2019/1606 E. 2021/2005 K. 11.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No…
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ

..

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 20/03/2019
NUMARASI :……

DAVANIN KONUSU : Tazminat
KARAR TARİHİ : 11/11/2021
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 11/11/2021

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davacılar vekili, davalı …….. vekilleri tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin kaza tarihi olan 20.09.2014 günü …. bulunan…… katılmak amacıyla…… doğru karşıdan geçmek üzereyken davalılardan…’un sürücüsü olduğu ….. plakalı minibüsün altında kalarak vücudunun çeşitli yerlerinden ve özellikle ayak ve bacaklarından yaralandığını, müvekkilinin kazadan hemen sonra…… sevk edildiğini ve burada ilk tedavilerinin yapıldığını, kazadan sonra hareket etmekte, yürümekte güçlük çektiğini, müvekkilinin hiç bir işte çalışamadığını, kendi ihtiyaçlarını dahi karşılayamadığını, bu durumun müvekkilinin psikolojisini günden güne olumsuz yönde etkilediğini, bu durumun telafisi için şimdilik 1.000,00 TL maddi tazminatın tüm davalılardan, 15.000 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 20.09.2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan … ve…’dan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar… ile …’in mirasçıları …, ….. vekili cevap dilekçesinde; davalı gösterilen …’in 12.12.2014 tarihinde vefat ettiğini, dava dilekçesinde hangi kalem alacaklar için dava açıldığının belli olmadığını, yaşanan kazada tüm kusurun yayada olduğunu, dava dilekçesi ekinde sunulan gider faturalarını kabul etmediklerini, iş gücü kaybının ispatlanmadığını belirterek, dava ve talep konularının hangi kalemlerden oluştuğunun ve talebinin net bir şekilde belirlenmesini, dosyada vaki eksiklerin giderildikten sonra kusur durumlarının belirlenmesi için …….rapor alınmasını ya da keşif yapılarak rapor tanzim edilmesini, haksız davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … Sigorta AŞ. vekili istinaf dilekçesinde; poliçe limiti ile sorumlu olduklarını, Özürlülük Ölçütü yönetmeliğine göre malullük raporu düzenlenmesi gerektiğini, dava tarihinde temerrüde düştüklerini belirterek davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI:
Mahkemece, davalı…. 12.12.2014 tarihinde davadan önce vefat ettiği, mirasçılarının davaya dahil olduğu, İstanbul Adli tıp 3. İhtisas kurulunca verilen Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliğine göre alınan %22 daimi iş güç kaybı ve 9 ay geçici iş güç kaybı raporu gözetilerek uzman bilirkişilerden rapor alındığı, davacının Havaş önünde karşıdan karşıya gerekli güvenlik önlemini almadan geçmeye çalıştığı ve yere düşen telefonunu almaya çalışırken kazanın olduğu, davacının %75 kusurlu olduğu, görüş mesafesi açık olmasına rağmen hızını azaltmayan davalının %25 oranında kusurlu olduğu, 1931 PMF yaşam tablosuna göre aktüerya hesabının yapıldığı, faturaya bağlı tedavi giderlerinin tespit edildiği görülmüş; davacı asilin dava sırasında vefat ettiği, veraset ilamının sunulduğu, davanın mirasçıları tarafından takip edilerek ıslah talebinde bulunulduğu ölü kişi adına dava açılamayacağı, manevi tazminat yönünden kazanın oluş şekli, davacının asli kusurlu olması, tarafların sosyal ekonomik durumları, davacının kazada yaralanma durumu ile yaşanan korku ve endişe hali gözetilerek davacıyı zenginleştirmeyecek davalıları ödeme güçlüğüne düşürmeyecek oranda duyulan acı ve ızdırabın bir nebze telafisi için manevi tazminata hükmedilmesi gerektiği gerekçesiyle davalı …’in dava tarihinden önce vefat etmiş olduğu ve ölü kişiye dava açılamayacağı gözetilerek HMK 50. ve 51. maddeleri uyarınca bu davalı aleyhine açılan davanın reddine, … ve … Sigorta A.Ş. aleyhine açılan maddi tazminatın kabulü ile 1.892,44 TL geçici, 15.867,75 TL kalıcı ve 175,00 TL tedavi gideri toplamı 17.935,19 TL’nin…’dan 20.09.2014 kaza tarihi, … Sigorta A.Ş.’den 28.01.2016 dava tarihinden avans faizi ile müştereken ve müteselsilen tahsiline, manevi tazminat yönünden davanın kısmen kabulüne, 3.000,00 TL manevi tazminatın 20.09.2014 kaza tarihinden yasal faizi ile…’dan tahsiline, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacılar vekili istinaf dilekçesinde; davalı …’in 12.12.2014 tarihinde vefat ettiğini, Mahkemece 23.11.2016 tarihindeki duruşmada verdiği 4. numaralı ara kararıyla davalı … mirasçılarının davaya dâhil edilmelerine karar verildiği, buna rağmen … yönünden söz konusu davanın reddine karar verilmesinin HMK. 124. maddesine açıkça aykırı olduğunu, söz konusu kararın öncelikle bu yönüyle kaldırılması gerektiğini, ayrıca kusur oranına itiraz ettiklerini ve hükmedilen manevi tazminat miktarının yetersiz olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.
Davalılar…, …, …, …, .. vekilleri istinaf dilekçesinde; ölü kişiye dava açılamaması nedeniyle bu davalı aleyhine açılan davanın reddine karar verilmiş ise de lehe vekalet ücretine hükmedilmemesinin isabetsiz olduğunu, … aleyhine maddi tazminata hükmedilmiş ise de, tazminata kaza tarihinden itibaren avans faizi işletilmesinin hatalı olduğunu, somut olayda müvekkil yönünden temerrüt hükümlerinin ancak dava tarihinden itibaren gerçekleştiğinin kabulü gerekmekte olup, müvekkil ile davacı taraf arasında ticari ilişki olmamasına rağmen yasal faiz yerine avans faizi işletilmesine karar verilmesinin de ayrıca hata olduğunu, davacı taraf dava dilekçesi ile 15. 000,00 TL manevi tazminat ödenmesi talebinde bulunmuş olup, mahkemece talebin kısmen kabulü ile 3.000,00 TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmiş ise de, reddedilen kısım yönünden lehe vekalet ücretine hükmedilmemesinin de hatalı olduğunu, kusura itiraz ettiklerini ve tazminat hesabına itiraz ettiklerini belirterek kararın kaldırılmasını istemişlerdir.
Davalı … Sigorta AŞ. vekili istinaf dilekçesinde: dava sırasında davacı vefat ettiğinden sürekli iş göremezlik gelirinin yeniden hesaplanması gerektiğini, tedavi giderinden ve geçici iş göremezlik ödeneğinden …’nın sorumlu olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE
Dava, yaralamalı trafik kazası nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Ölü kişi adına dava açılması yönünden; bir davada taraf ehliyeti dava şartlarından (HMK m. 114/1-d) olup taraf ehliyeti ise medeni haklardan yararlanma ehliyetine sahip olmakla mümkündür (HMK m. 50). Medeni haklardan yararlanma, yani hak ehliyeti tam ve sağ doğum koşuluyla ana rahmine düşme anında başlayıp kişinin ölümüne kadar devam eder (TMK m. 28). Bu nedenle Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda taraflardan birinin ölümü halinde, mirasçılar mirası kabul veya reddetmemişse, bu hususta kanunla belirlenen süreler geçinceye kadar davanın erteleneceği; bununla beraber hâkimin, gecikmesinde sakınca bulunan hallerde, talep üzerine davayı takip için kayyım atanmasına karar verebileceği öngörülmüştür (HMK m. 55; HUMK m. 41). Ne var ki, Kanun’da ölü kişiye karşı dava açılması halinde nasıl davranılacağı gösterilmemiştir.
Kural olarak ölü kişi adına ve ölü kişiye karşı dava açılması olanağı bulunmamaktadır. Aynı şekilde kural olarak ölü kişi aleyhine dava açılması halinde davanın mirasçılara yöneltilmesine de olanak yoktur. Zira yukarıdaki açıklamalardan da anlaşılacağı üzere ölü kişinin taraf ehliyeti bulunmamaktadır. Esasen dava açarken davacının davalının bu ehliyet durumunu araştırması beklenir. Ne var ki davacının davalının ölü olduğunu bilmemesi kimi zaman hataya dayalı olabilir. Nitekim HMK’nın 124. maddesinde; “Bir davada taraf değişikliği, ancak karşı tarafın açık rızası ile mümkündür. Bu konuda kanunlarda yer alan özel hükümler saklıdır. Ancak, maddi bir hatadan kaynaklanan veya dürüstlük kuralına aykırı olmayan taraf değişikliği talebi, karşı tarafın rızası aranmaksızın hakim tarafından kabul edilir. Dava dilekçesinde tarafın yanlış veya eksik gösterilmesi kabul edilebilir bir yanılgıya dayanıyorsa, hakim karşı tarafın rızasını aramaksızın taraf değişikliği talebini kabul edebilir. Bu durumda hakim, davanın tarafı olmaktan çıkarılan ve aleyhine dava açılmasına sebebiyet vermeyen kişi lehine yargılama giderlerine hükmeder” şeklinde düzenleme yer almaktadır. Bu maddenin gerekçesinde de vurgulandığı üzere; taraf değişikliğini mutlak olarak davalının rızasına bağlamak yargılama ilişkisini katı bir forma bağlayacaktır ki, bu da yargılamaya hakim olan ilkelerden “usul ekonomisi ilkesi” (HMK m. 30) ile bağdaşmaz.
Şu halde davacı kendisinden beklenen tüm çaba, özen ve önlemlere rağmen davalının sağ olup olmadığını tespit edememiş ise, ya da tespit edememe durumu bir yanılgıya dayanıyor ve bu durum açıkça dürüstlük kuralına aykırılık arz etmiyorsa, bu dava ilişkisinde, daha sonra da kendilerine karşı dava açılması muhtemel olan mirasçılara, yani gerçek taraflara karşı davaya devam edilmesi mümkün olmalıdır. Hukuk Genel Kurulu’nun 11.09.2013 Tarih ve…. karar sayılı kararı da bu yöndedir.
Somut olayda, mirasçıların davaya dahil edilmesine yönelik mahkeme gerekçesi yerinde ise de, ölü davalı yönünden davanın reddine karar verilmesi çelişkili ve isabetsiz görülmüştür. (Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 20/10/2020 tarih ve……
Manevi tazminat isteme hakkı, kural olarak zarar görene ait bir haktır. Ancak, zarar gören ölmeden önce dava açmış veya dava açma iradesini izhar etmiş ise manevi tazminat isteme hakkı mirasçılarına intikal eder. Mirasçılar açılmış davaya devam edebilirler veya dava henüz ikame edilmemiş ise bizzat dava açabilirler (Hukuk Genel Kurulu’nun 03.04.1963 gün ve E: 1963/4-80, K: 1963/42 sayılı kararı).
Aynı şekilde maddi tazminat açısından mirasçılar davacının ölüm tarihine kadar olan sürede hak edeceği tazminat miktarını miras payları oranında talep edebilirler.
Somut olaya bakıldığında; mahkemenin hükme esas aldığı hesap raporunda, davacının muhtemel bakiye ömür süresinin sonu olarak belirlenen 19/7/2032 tarihine kadar tazminat hesabı yapıldığı anlaşılmaktadır.
Oysa, davacı yargılama sırasında 17/11/2018 tarihinde vefat etmiş olup, davacının mirasçısı sıfatıyla davaya devam eden diğer davacılar için de ancak murislerinin hak kazanacağı tazminata hükmedilebileceği gözetilip hesaplama yapılmalıdır.
Yine, tarafların bilirkişi raporunda kullanılan yaşam tablosuna ve tatbik edilen esaslara açık itirazları olmasa dahi TBK 51. maddesi uyarınca tazminatın kapsamının hâkim tarafından belirlenmesi zaruridir. (Yargıtay 17.HD 22/12/2020 tarih, 2019/5206 E. – 2020/8874 K. sayılı ilamı, 14/01/2021 tarih 2020/2598 E. – 2021/34 K. sayılı ilamı). Tazminat hesaplanmasında TRH 2010 Yaşam Tablosu kullanılarak (taraflar lehine oluşan usulü kazanılmış haklar da gözetilerek) hak sahibi davacı murisin 17/11/2018 tarihinde vefat ettiği de dikkate alınarak tazminat hesabı yapılması gerekirken, 1931 tarihli “PMF” cetveline göre hesap yapılması doğru değildir.
Tedavi giderine ilişkin olarak ise; 6111 Sayılı Yasada …’nun sorumlu olduğu giderlere yönelik olarak, miktar açısından bir limit konulmamış iken 27.08.2011 tarihli …. sayılı … Gazetede yayınlanan Trafik Kazaları Nedeniyle İlgililere Sunulan Sağlık Hizmet Bedellerinin Tahsiline ilişkin Usul ve Esaslar Hakkındaki Yönetmeliğin 4. maddesinin 1 numaralı bendinde, tedavi giderlerinin Kurum tarafından Sağlık Uygulama Tebliğinde (SUT) yer alan hükümler doğrultusunda karşılanacağı belirtilerek, tedavi giderlerinin ödenmesi konusunda Kanunda yer almayan bir kısıtlama getirilmiş ise de; bahsi geçen Yönetmeliğin 4. maddesinin 1. bendinin iptali için açılan davada Danıştay 15. Dairesinin 16/03/2016 tarih… sayılı kararı ile 2918 sayılı Kanunun 6111 sayılı Kanunla değişik 98. maddesinde, trafik kazaları sebebiyle sunulan sağlık hizmet bedellerinin…tarafından karşılanacağının belirtilmesine rağmen, dava konusu Yönetmelik hükmüyle, tedavi giderlerinin, Kurumun sosyal güvenlik politikaları uyarınca belirlemiş olduğu Sağlık Uygulama Tebliğinde yer alan hükümler doğrultusunda karşılanacağı yönünde kısıtlama getirilmesinde hukuka uyarlık bulunmamaktadır gerekçesi ile Yönetmeliğin 4. maddesinin 1 numaralı bendinde yer alan “Kurum tarafından Sağlık Uygulama Tebliğinde (SUT) yer alan hükümler doğrultusunda” ibaresinin iptaline karar verilmiş olmakla davacının protez ihtiyacı ile ilgili gerek belgeli gerekse henüz yapılmamış olup ileride gideri sarf edildiğinde belgelenecek bedellerin kısıtlama olmaksızın tamamını …’dan talep edebilmesinde de yasal bir engel kalmamıştır.
Yine her ne kadar 2918 Sayılı Yasanın 98. maddesinin 1. fıkrasına 6645 Sayılı 04/04/2015 tarihli yasa ile …’nun sorumluluğu açısından “genel sağlık sigortalısı sayılanlar için belirlenen sağlık hizmeti geri ödeme usul ve esasları çerçevesinde” sorumlu olacağı eklenmiş ise de, sorumluluğun belirlenmesinde kaza tarihindeki kanun hükümleri nazara alınması gerektiğinden, 6645 Sayılı düzenleme ancak yürürlük tarihinden sonra meydana gelen trafik kazalarında uygulanacağından, öncesinde meydana gelen kazalarda uygulanma imkânı bulunmamaktadır. Davaya konu kaza 2014 tarihinde meydana geldiğinden, davacının bu madde hükmü gereğince … tarafından karşılanmayan gider olarak talep edebileceği bir zararı da bulunmamaktadır.
Bu bağlamda 6111 Sayılı Yasa ile değişik 2918 Sayılı Yasanın 98 maddesi gereğince, ister belgeli olarak sarf edilmiş olsun ister tedavi süresince yapılması muhtemel olup dava tarihi itibariyle fatura vb. bir belge ile belgelendirilmemiş olsun tamamı sağlık hizmet bedeli kapsamında …’nun sorumluluğunda olduğundan, bu giderlere yönelik davalılardan talepte bulunulamayacağı gözetilmelidir.
Öte yandan, davacı …’un yargılama sırasında 17/11/2018 tarihinde vefat ettiği, yargılamaya mirasçıları tarafından devam olunduğu halde karar başlığında mirasçıların gösterilmemesi de doğru görülmemiştir.
Bu gerekçeler ile taraf vekillerinin istinaf isteminin kabulüne, sair istinaf nedenleri incelenmeksizin, HMK’nun 353/1-a-6.maddesi gereğince kararın kaldırılmasına, davanın yeniden görülmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Taraf vekillerinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile; Ankara 13. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından verilen 20/03/2019 tarih, …. Karar sayılı kararının, HMK’nın 353/1-a-6.maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
2-Dosyanın, davanın yeniden görülmesi için mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-İstinaf başvurma harcı dışında istinaf peşin harcı olarak alınan karar harcının istek halinde taraflara iadesine,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-İstinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesinde değerlendirilmesine,
6-Karar tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı iadesi işlemlerinin ilk derece mahkemesince yapılmasına
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK.nın 362/1-a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere 11/11/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

….

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.