Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2019/1586 E. 2021/2001 K. 11.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No:…..
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ

…..

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

….

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 17/10/2018
NUMARASI …….

DAVANIN KONUSU : Tazminat
KARAR TARİHİ : 11/11/2021
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 11/11/2021

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davalılar… ve …. ve …. vekillerinin tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacılar vekili dava dilekçesinde; 09.02.2015 tarihinde sürücü… sevk ve idaresindeki maliki ……. olan ….. plakalı araç ile … istikametine seyri sırasında karşıdan karşıya geçmekte olan yaya …’a çarpması sonucu ölümlü trafik kazası meydana geldiğini, bu kaza neticesinde …’un hayatını kaybettiğini, müteveffanın çatı oluk işleri paslanmaz havalandırma ve baca ustası olarak çalıştığını ve müteveffanın ölümünün müvekkillerine tarifi imkansız derin üzüntüye sevk ettiğini, müvekkillerinin uğradığı maddi ve manevi zararın telafi edilmesi gerektiğini, davalı sigorta şirketinin ……plakalı aracın kaza tarihini kapsayan Zorunlu Mali Sorumluluk Sigorta Poliçesi nedeniyle limitleri kadar maddi tazminattan sorumlu olduğunu ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla ölenin eşi … için 100,00 TL maddi, 30.000,00 TL manevi tazminatın, ölenin kızı … için 100,00 TL maddi, 15.000,00 TL manevi tazminatın, ölenin kızları… ve … ile ölenin oğlu … için ayrı ayrı 15.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … … Şirketi vekili cevap dilekçesinde; … plakalı aracın müvekkili şirket tarafından 29.03.2014-29.03.2015 vadeli …… nolu Zorunlu Mali Mesuliyet Sigorta Poliçesi ile sigortalandığını, müvekkili şirketin sorumluluğunun trafik poliçesindeki limitler ve sigortalıların kusuru ile sınırlı olduğunu, davacılar … Kurumundan ölüm/cenaze masrafı, geçici iş göremezlik ödeneği, tedavi gideri ya da peşin sermaye değeri almış ise bu … Kuruluşlarının kendi özel kanunlarına göre müvekkili şirkete rücu imkanı doğduğunu, müvekkili sigorta şirketinin davacıların dışında … Kuruluşlarının da aynı kazadan dolayı aynı rücu talepleriyle karşı karşıya kalmaması için bu konudaki araştırmaların yapılması ve … Kurumundan rücuya tabi bir ödeme alınmış ise bu tutarın tazminat hesabından mahsup edilmesi gerektiğini, dava konusu olayın haksız fiilden kaynaklandığını ve ticari iş niteliğinde olmadığını bu nedenle davacı vekilinin avans faizine yönelik taleplerinin reddinin gerektiğini, zararın sigorta tazminatı kapsamında yer alıp almadığının, kusur durumunun yani ödemeye esas alınabilecek tüm belgelerin toplanmasından önce sigorta şirketinin temerrüdünün gerçekleşmeyeceğini ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.
Davalı… ve …. ve …. vekili cevap dilekçesinde; dava konusu trafik kazasının 09.02.2015 tarihinde müvekkili… sevk ve idaresinde bulunan ve mülkiyeti diğer müvekkiline ait olan ……. plakalı araç ile ……… kavşağında bulunan trafik ışıklarına yaklaştığı esnada ve ışıklar kendisine yeşil yandığı durumda müteveffanın ışıklara takribi 200 metre mesafe öncesinden yola aniden ve kontrolsüz olarak fırlaması neticesi meydana geldiğini, müvekkilleri yönünden kusurdan söz etmenin mümkün olmadığını, zira müvekkilinin yolun şartlarına uygun olarak ışıklara yaklaştığından hızını düşürdüğünü ve bir şekilde seyrederken müteveffanın aniden yola fırladığını fark etmesiyle beraber korna ve frene bastığını aynı anda kurtarmak amacıyla direksiyonu kırdığını, fakat mesafenin kısalığı sebebiyle aracın duramayarak müteveffaya sağ ön far bölümünden çarptığını, müvekkilinin derhal yaralının yanına gittiğini ve 112 acil servisi ve müvekkili şirkette iş yeri hekimi olarak görev yapan doktora haber verdiğini, iş yeri hekiminin 112 acilden evvel olay yerine giderek yaralıya ilk yardımı yaptığını, müvekkillerinin herhangi bir kusurunun bulunmaması sebebiyle manevi tazminattan sorumlu tutulmalarının mümkün olmadığını ve talep edilen manevi tazminatın yüksek olduğunu, gerek müvekkillerinin kusur ve sorumluluğunun olmaması gerekse de destekten yoksun kalma durumunun yokluğu sebebiyle maddi tazminat isteminin reddinin gerektiğini, mezkur davanın haksız fiile dayandırılmış olması sebebiyle maddi ve manevi tazminat hallerinde yasal faizin uygulanması gerektiğini ileri sürerek davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece, kaza tespit tutanağı, hasar dosyası, ….. gelen yazı cevabı, sosyal ekonomik durum araştırmasının yapıldığı, nüfus kayıtlarının alındığı, ölenin çatı ve baca ustası olarak çalıştığı, ücretinin tespiti için Emniyet araştırması ile oda ve sendikalardan müzekkere cevaplarının alındığı, kusur ve aktüerya konusunda uzman bilirkişi incelemesinin yapıldığı, davacılar murisinin karşıdan karşıya geçerken ilk geçiş hakkını sürücüye vermediğinden %75, sürücünün de yola dikkatini gerektiği gibi vermeyerek zamanında ikaz ve fren tedbirine başvuruda bulunmadığı için %25 kusurlu olduğu, poliçe tarihi gözetilerek PMF 1931 yaşam tablosuna göre hesaplamanın yapıldığı gerekçesiyle maddi tazminata ilişkin talebin kabulüne, 56.969,17 TL’nin Eş …, 16.435,90 TL’nin kız…… için olmak üzere toplam 73.405,07 TL maddi tazminatın davalı … … Şirketinden 30.03.2015 dava tarihi, (poliçe limiti ile sınırlı olmak üzere)…… 09.02.2015 kaza tarihinden itibaren yasal faizi ile müştereken ve müteselsilen tahsiline, manevi tazminat talebinin kısmen kabulüne, eş için 10.000 TL, çocuklar için 5.000’er TL’den toplam 30.000 TL manevi tazminatın 09.02.2015 kaza tarihinden davalı……… müştereken ve müteselsilen tahsiline, fazlaya ilişkin talebin reddine, karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalılar… ve …. ve …. vekillerinin istinaf dilekçesinde; kusura ilişkin düzenlenen raporun hatalı ve varsayımsal temellere dayandığını, cevap dilekçesinde iletilen ve ceza dosyasına da giren kamera görüntülerinde belirli olduğu üzere müvekkil…’nın olay günü ışıklara yaklaşması sebebiyle düşük hızda seyir halinde iken, müteveffanın yolun diğer tarafına bakarak araçların arasından bir anda fırlaması sebebiyle meydana geldiğini, müvekkilin aynı anda fren yaparak aracı durdurmaya çalışmışsa da aracına çok yakın bir mesafedeyken müteveffanın yola fırlaması sebebiyle duramayarak bu elim kaza meydana gediğini, müvekkil hızlı seyretmediği gibi olay yerinde tespit edilen fren izinden de bu şekilde kazayı önlemeye yönelik icrai hareketi gerçekleştirdiğinin sabit olduğunu, olay yerinde 6,5 metre fren izine rastlanıldığını,…..tablosuna göre 6,5 metrelik fren izinin gerçekleştiği olayda aracın hızının 20-35 km/saat arasında olduğu esas olduğunu, Karayolları Trafik Yönetmeliği’ne göre yerleşim yerleri içindeki hız limitinin saatte 50 kilometre olarak belirlendiğini, ….. kapsamlı ve olaya uygun rapor alınmasına yönelik itirazın dikkate alınmadığını, davacıların müteveffanın ölümü öncesi çatı oluk işinde kendi adına usta sıfatıyla çalıştığını ve aylık 4.000,00 TL gibi ciddi bir rakam elde ettiği iddiasında bulunmuşlarsa da buna ilişkin hiçbir somut delil sunmadıklarını, yine dosya kapsamında müteveffanın iddia edilen kendi adına çalışmasıyla ilgili hiçbir vergi kaydı ve gelir kaydının da tespit edilemediğini, karara dayanak alınan 20/08/2018 tarihli bilirkişi 2. ek raporunda da bir önceki 20/09/2017 tarihli 1. ek rapordaki gibi müteveffanın aldığı iddia edilen ücreti yanlı tanık beyanları ve hatalı emsal ücret tespitlerine göre hesaplandığını, bu hususun dosyada mevcut bulunan müteveffanın sigorta kayıtları ile çelişmekte olup varsayımsal değerlere dayandığını, müteveffanın emeklilik sonrası iddia edildiği gibi çalıştığı ve ücret aldığı hususu kabul edilmemekle birlikte, yerel mahkemenin hükme esas aldığı son tarihli bilirkişi raporu celse arasında mahkeme dosyasına giren ve duruşmada tartışılmayan … …’nın emsal ücrete ilişkin reel gerçeklerden uzak müzekkere cevabına göre oluşturulduğunu, söz konusu müzekkere cevabında 2015 yılı için baca ustası olarak çalışan işçinin emsal ücretinin 3.450,00 TL olabileceği belirtilmişse de bu miktarın ülkemiz gerçekleri ile bağdaşmadığını, Yerel mahkeme tarafından tesis edilen 17/10/2018 tarihli duruşmada verilen kısa kararda toplam manevi tazminat miktarı 25.000,00 TL olarak belirlenmesine karşın gerekçeli kararın hüküm kısmında bu rakam 30.000,00 TL olarak belirtilmesinin isabetsiz olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE
İstinaf eden davalılar… ve …. ve …. vekillerinin istinaf sebepleri ile sınırlı olarak, dosya içerisindeki bilgi ve belgeler, mahkeme kararının gerekçesi, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesi ile yapılan inceleme sonunda;
Dava, destekten yoksun kalma ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
1)Öncelikle, hükmün tavzihi ile tashihi şartları, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 304. ve 305. maddelerinde düzenlenmiş olup; tashih için karar içeriğinden anlaşılan ancak basit hesap ya da yazım hatası nedeniyle hükümde oluşan bir hatanın bulunması gerekmekte olup, kısa kararda eş için 10.000,00, çocuklar için 5.000’00 TL’den toplam 25.000 TL manevi tazminata hükmedildiği belirtilmişse de, 4 çocuk bulunduğu bu nedenle toplam 30.000,00 TL tazminata hükmedildiği ve bu hususun basit hesap hatası niteliğinde olduğu, bu nedenle Mahkemece düzeltilmesinde isabetsizlik bulunmadığı anlaşılmaktadır.
2)Somut olayda, kaza sebebiyle tarafların kusur durumlarının tespiti için alınan ve hükme esas kabul edilen kusur raporu, kaza tespit tutanağı ile uyumlu, oluşa uygun, denetime ve hüküm kurmaya elverişli olup, mahkemece hükme esas alınmasında bir isabetsizlik görülmemiştir.
3)TBK’nun 53. maddesi (818 sayılı BK 45. maddesi) gereği, ölüm neticesi olarak diğer kimseler müteveffanın yardımından mahrum kaldıkları takdirde, onların bu zararını da tazmin etmek lazım gelir. Yasa metninden de anlaşılacağı gibi destekten yoksun kalma tazminatının konusu, desteğin yitirilmesi nedeniyle yoksun kalınan zarardır. Bu yasal düzenleme doğrultusunda hükmedilmesi gereken maddi tazminat, davacıların daha önce aldıkları ancak murisin ölümü sonucu artık alamayacakları destek miktarıdır. Buradaki amaç, destekten yoksun kalanların desteğin ölümünden önceki yaşamlarındaki sosyal ve ekonomik durumlarının korunması, olaydan sonraki dönemde de, destek olmasa bile, onun zamanındaki gibi aynı şekilde yaşayabilmesi için muhtaç olduğu paranın ödettirilmesidir. Destekten yoksunluk zararının hesabında müteveffanın sağlığında elde ettiği net gelirinin belirlenmesi tazminatın doğru tespitinde önemli bir yer tutmaktadır.
Desteğin emekli olması halinde, kaza tarihi itibariyle aktif yaşam süresi içinde mi pasif dönem içinde mi bulunduğu irdelenerek, aktif dönem içinde bulunuyorsa ve bu dönemde emeklilik dışında gelir getiren bir işte çalışması ile resmi belgelerle bu işten elde ettiği geliri ispatlanmış ise aktif dönem hesabının bu gelire göre, resmi belgelerle gelirin ispat edilememesi halinde asgari geçim indirimi dahil net asgari ücret üzerinden tazminat hesabının yapılması gerekmektedir.
Mahkemece, öncelikle; davacının desteğinin, kaza tarihindeki işi ve gelirine dair delillerinin ibrazının sağlanması, desteğin kaza tarihinde ne iş yaptığı, kendi adına mı, ücretli mi çalıştığı belirlendikten sonra, ücretli çalışıyor ise; çalıştığı yerden işyeri dosyasının ve SGK’dan hizmet kayıtlarının getirtilmesi, kendi adına çalışıyor ise; ilgili vergi dairesinden vergi beyannameleri ile kazancına ilişkin belgelerin getirtilmesi ve her iki durumda da -gerekirse- desteğin çalıştığı yerdeki, ilgili meslek odalarından ve kuruluşlardan emsal ücret araştırması yapılarak tespit edilecek ücretin hesaplamaya esas alınmak sureti ile yeniden hesap raporu alınması gerekmektedir.
4)Yine, tarafların bilirkişi raporunda kullanılan yaşam tablosuna ve tatbik edilen esaslara açık itirazları olmasa dahi TBK 51. maddesi uyarınca tazminatın kapsamının hakim tarafından belirlenmesi zaruridir. Gerçek zarar miktarı, hak sahibinin olay tarihindeki bakiye ömrü esas alınarak aktif ve pasif dönemde elde edeceği kazançlar toplamından oluşmaktadır. Gerçek zarar hesabı, özü itibariyle varsayımlara dayalı bir hesap olup, gerçeğe en yakın verilerin kullanılması esastır. Hak sahiplerinin bakiye ömürleri önceki yıllarda Fransa’dan alınan 1931 tarihli “PMF” cetvellerine göre saptanmakta iken…… Kurumunca’da ilk peşin sermaye değerinin hesaplanmasında anılan tabloların uygulanmasına geçilmiştir. Gerek diğer kurumlar ile Yargıtay Daireleri arasında tazminat hesabında birliğin sağlanması açısından ve gerekse bu tablonun ülkemize özgü ve güncel verileri içerdiği de göz önüne alınarak, ülkemizce de tazminat hesaplamalarında TRH 2010 Tablosu’na göre bakiye ömür sürelerinin belirlenmesinin, güncel verilere ve ülkemiz gerçeklerine daha uygun olacağına Yargıtay 17.Hukuk Dairesi’nce de karar verilmekle görüş değişikliğine gidilmiştir. (Yargıtay 17. HD 22/12/2020 tarih, 2019/5206 E. – 2020/8874 K. sayılı ilamı, 14/01/2021 tarih 2020/2598 E. – 2021/34 K. sayılı ilamı) Bu itibarla, tazminat hesaplanmasında kaza tarihi itibarıyla PMF 1931 yaşam tablosunun uygulanması yerinde olmakla beraber, Yargıtay görüş değişikliği nedeniyle PMF 1931 Yaşam Tablosu tatbik edilmesi isabetsizdir.
Bu durumda mahkemece, gelir durumuna ilişkin yöntemince araştırma yapıldıktan sonra TRH-2010 Yaşam Tablosu ile “muhtemel yaşam süresi” belirlendikten sonra …….” formülüne göre %10 artırım, %10 indirim yapılmak suretiyle tazminat hesaplanması yöntemine göre ve usuli kazanılmış haklar korunarak bilirkişiden ek rapor alınarak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu biçimde eksik inceleme ile hüküm tesisi doğru görülmediğinden davalılar… ve …. ve …. vekillerinin bu yöndeki istinaf talebinin kabulü ile, HMK.nın 353/1-a-6 maddesi hükmü gereğince, yerel Mahkeme kararının kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın yerel Mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalılar… ve …. ve …. vekillerinin istinaf talebinin HMK.nın 353/1-a-6 maddesi gereğince kabulü ile Ankara 13. Asliye Ticaret Hukuk Mahkemesinin 17/10/2018 tarih ve ….. Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, yukarıda açıklandığı üzere delillerin toplanıp birlikte değerlendirilerek varılacak sonuca göre bir karar verilmesi için dosyanın yerel mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
2-Davalılar… ve …. ve ….vekillerinin peşin olarak alınan 1.765,89 TL nispi istinaf karar ve ilam harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davalı yana iadesine,
3-Davalılar… ve …. ve …. vekilleri tarafından istinaf başvurusu sırasında yatırılan istinaf gider avansından kullanılmayan kısmın karar kesinleştiğinde davalı yana iadesine,
4-Davalılar… ve …. ve …. vekillerinin tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin yerel mahkemece yeniden kurulacak hükümde dikkate alınmasına,
5-Kararın taraflara tebliği, harç ve gider avansı iadesi işlemlerinin yerel mahkemece yerine getirilmesine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK.nın 362/1-a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere 11/11/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.
…….

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.