Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2019/1583 E. 2021/2556 K. 24.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. … BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: .
T.C.

BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ

.

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

.

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : … 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 03/04/2019
NUMARASI …..

DAVANIN KONUSU : Tazminat
KARAR TARİHİ : 24/12/2021
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 17/01/2022

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davalı vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacı vekili, 16.06.2011 tarihinde davalıya Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası ile sigortalı aracın yaptığı tek taraflı trafik kazasında araçta yolcu olarak bulunan davacının yaralandığını, kazada sigortalı araç sürücüsünün asli ve tam kusurlu olduğunu belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı tutularak, şimdilik 500,00 TL yaşam boyu bakım ve bakıcı gideri, 500,00 TL daimi iş görmezlik tazminatının dava tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini dava ve talep etmiş, 06.09.2018 tarihli ıslah dilekçesi ile bakım ve bakıcı gideri tazminatını 7.639,50 TL’ye, daimi iş görmezlik tazminatını 55.901,10 TL’ye yükseltmiştir.
Davalı sigorta şirketi vekili; kazaya karışan……. plakalı aracın davalı şirket nezdinde ZMSS Sigorta Poliçesi ile Sigortalı olduğunu, davalının şirketin ,sigortalının kusuru oranında ve 268.000,00 TL ile sınırlı sorumluluğu bulunduğunu, bakıcı giderinin teminat dışı olduğunu, davacının maluliyetinin Adli Tıp Kurumunca tespit edilmesini, hatır taşıması indirimi yapılması gerektiğini, dava tarihinden itibaren yasal faiz istenebileceğini, davacının davalı şirkete başvurusu bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece, maddi hasarlı kazanın meydana gelmesinde sürücü …’in tam (%100) kusurlu olduğu, davacı yolcu … … oluşan kazada her hangi bir kusurunun bulunmadığı, davacının meydana gelen kaza nedeniyle % 43 oranında daimi olarak çalışma gücünü kaybettiği, 9 ay süre ile iş göremezlik halinde kaldığı, iş göremezlik halinde kaldığı 9 ay süre başkasının bakımına muhtaç olduğu, davacının daimi iş göremezlik zararının 55.901,10 TL’sı, başkasının bakımına muhtaç olduğu süre nedeniyle hak kazanacağı bakıcı giderinin ise 7,639,50 TL sı olduğu, aracın davalıya sigortalı olduğu, adli tıp raporu, kusur ve aktüerya bilirkişi raporu ve tüm dosya içeriği ile anlaşılmış olmakla, dava dışı sürücü ile davacı arasında baba-oğul ilişkisinin bulunması nedeniyle hatır taşımacılığı indirimi yapılamayacağı, aracın hususi kamyonet olması nedeniyle avans faizi talep edilemeyeceği de gözetilerek davacının davasının kabulüne, 55.901,10-TL daimi iş göremezlik zararı 7.639,50-TL bakıcı gideri olmak üzere toplam 63.540,60-TL maddi tazminatın dava tarihi olan 24/08/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş; hükme karşı davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvuru yapılmıştır.
İSTİNAF SEBEPLERİ;
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; yerel mahkeme kararının usule, yasaya ve hakkaniyete aykırı olduğunu, yerel mahkeme hükmüne esas alınan kusur raporunda; “trafik kusur uzmanı” sıfatıyla rapor tanzim eden bilirkişinin, kusur tespiti yapma konusunda yetkili olmadığını, bu sebeple Adli Tıp Kurumu Trafik 3. İhtisas Dairesi’nden kusur raporu alınmaksızın kusur konusunda uzman olmayan bilirkişiden, kusur değerlendirmesi alınmasının hukuka aykırı olduğunu, kusur tespiti teknik ve özel bilgiyi gerektiren bir konu olup, gerçek uzman bilirkişi heyetinden rapor aldırılmadan davalı şirket sigortalısının kusurlu olduğunun kabulünün mümkün olmadığını,
Yerel mahkemeye yargılama sırasında da ısrarla belirttikleri üzere; … Üniversitesi’nden alınan maluliyet raporunun rasyonel olmadığını, hesap raporuna esas alınmasının kabul edilemeyeceğini, bu suretle bu hesabın hükme esas teşkil etmesinin de haksız ve hukuka aykırı olduğunu, yapılan inceleme neticesinde davacının … Üniversitesi’nin 05.07.2018 tarihli raporunda belirtilen maluliyeti ile 16.06.2011 tarihinde geçirmiş olduğu kazadan kaynaklanan yaralanması arasında illiyet bağı bulunmadığının tespit edildiğini, illiyet bağı bulunmadığına dair düzenlenen … … Raporunun daha önce dosyaya kazandırıldığını, dolayısıyla işbu hesap raporunun hükme esas alınamaz nitelikte olup dosyanın öncelikle illiyet bağının tespiti için ATK’ya gönderilmesi gerektiğini,
Kabul anlamına gelmemekle birlikte; “Geçici İş Göremezlik Tazminatı” ile “Geçici Bakıcı Giderleri” sigorta şirketi teminatı kapsamında olmadığını, 25.02.2011 tarih ve 27857 sayılı … Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren 6111 sayılı “Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik yapılması Hakkında Kanun” gereğince “trafik kazası sonucunda oluşan yaralanmalara ilişkin tedavi taleplerinin Sosyal Güvenlik Kurumundan talep edilmesi gerektiği” hüküm altına alındığını, bahse konu kanunun geçici 1. maddesi uyarınca; “Bu kanunun yayımlandığı tarihten önce meydana gelen trafik kazaları nedeniyle sunulan sağlık hizmet bedelleri … tarafından karşılanır. Söz konusu sağlık hizmet bedelleri için bu Kanunun 59. maddesine göre belirlenen tutarın %20’sinden fazla olmamak üzere belirlenecek tutarın üç yıl süreyle ayrıca aktarılmasıyla anılan dönem için ilgili sigorta şirketleri ve güvence hesabının yükümlülükleri sona erer. Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar ….. görüşü alınarak Hazine Müsteşarlığınca belirlenir” hükmünü içerdiğini, maddenin ilk cümlesinde açıkça ifade edildiği üzere bu Kanun’un yayımlandığı tarihten önce meydana gelen trafik kazaları nedeniyle sunulan sağlık hizmet bedelleri de … tarafından karşılanacağını, trafik kazalarına bağlı olarak davalı şirket aleyhine açılmış veya davalı şirkete ihbar edilmiş olan tedavi masrafları tazminatı ile ilgili davalarda davalı şirketin yükümlülüğü sona ermiş olup, davalı şirketin taraf sıfatının da sona erdiğini, Hazine Müsteşarlığının 05.01.2010 tarihli Karayolu Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası ödemelerinde Tedavi Giderleri kapsamına ilişkin sektör duyurusunda; “Bilindiği üzere, sakatlık teminatı mağdurun trafik kazası nedeniyle iktisadi hayata eksik katılımına bağlı olarak ileride uğrayacağı kayıplara ilişkin teminat sunmaktadır.Tedavi gideri teminatı ise, mağdurun iyileşmesi veya vücut bütünlüğünün zarar veren olay öncesi duruma dönmesi için tıbben yapılması zorunlu giderleri içermektedir.” şeklinde tanımlama ile tedavi sürecinin bir uzantısı olan bakıcı gideri teminatının da tedavi gideri teminatı içerisinde yer aldığının vurgulandığını, bu gerekçelerle bilirkişi raporu bu yönüyle hatalı olup, haksız olarak talep edilmiş bulunan bakıcı gideri tazminatının reddi gerektiğini, bakıcı gideri tazminatı ile geçici iş göremezlik tazminatı, tedavi giderlerinden sayılmakta olup, dolayısı ile davacının bakıcı gideri tazminat talebinin reddi gerektiğini,
Davacı yanın emniyet kemeri takmadığı için müterafik kusurlu olduğunu, huzurdaki davanın meydana geliş şekline dikkat edildiğinde görüleceği üzere davacı yanın emniyet kemeri takmadığını, bu açık ihlale rağmen davacının kusurunun göz önünde bulundurulmamış olmasının hakkaniyete aykırı olduğunu, bilirkişi raporunda davacının bu yaralanmasında ağır kusuru göz ardı edilerek bu kusurun davalı şirkete yansıtıldığını, meydana gelen kaza sonucu, davacı emniyet kemeri takıyor olsa idi belki hiç zarar görmeyecek belki de çok daha az bir miktarda zarar göreceğini, sonuç olarak, davacı yanın meydana gelen bu zarardaki müterafik kusurunun davalı şirkete yansıtıldığını, kabul anlamına gelmemek üzere, bu müterafik kusurun hükmedilecek tazminattan indirim sebebi teşkil edeceğini,
Davacıya SGK tarafından rücuya tabi herhangi bir ödemenin yapılıp yapılmadığı veya gelir bağlanıp bağlanmadığının araştırılması gerektiğini,
Davacının herhangi bir sosyal güvenlik kurumundan geçici iş göremezlik ödeneği alıp almadığı ya da başvurması halinde alıp alamayacağının öncelikle araştırılması gerektiğini,
… tarafından bu olay nedeniyle davacılara ne kadar tedavi gideri yapıldığı hususunun sorulması ve bu giderlerin tenzilinden sonra sonuca göre karar verilmesi gerektiğini yine davacılara bağlı bulundukları … tarafından yapılan tedavi giderlerinin davalı şirkete … tarafından rücu edileceği dikkate alındığında, poliçe limitinin belirlenmesinde önem arz edeceğini belirterek istinaf isteminin kabulü ile … 11. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 03.04.2019 tarihli, 2015/531 Esas ve 2019/273 Karar sayılı hükmünün kaldırılmasına davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Davalı vekilinin istinaf sebepleri ile sınırlı olarak, dosya içerisindeki bilgi ve belgeler, mahkeme kararının gerekçesi, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesi ile yapılan inceleme sonunda;
Dava; trafik kazasından kaynaklanan cismani zarar nedeniyle bakıcı gideri ve sürekli iş göremezlik tazminatı istemine ilişkin olup, davacının bakıcı gideri ve sürekli iş göremezlik tazminatı taleplerinin kabulüne karar verilmiştir.
Hükme esas alınan … Üniversitesi AKT’nun 05.07.2018 tarihli raporunda; 1934 doğumlu … …”’in 16.06.2011 tarihli yaralanmadan dolayı; Vücut genel çalışma gücünden % 43.0 (yüzde kırküç) nispetinde kaybettiği, 9 (dokuz) ay süre ile iş görmezlik halinde kaldığı, Maluliyet Tespit İşlemleri Yönetmeliğinin 12. Maddesine (03.08.2013- 28727 Sayılı … Gazete) göre devamlı surette başkasının bakımına muhtaç olmadığı, İş göremezlik halinde kaldığı 9 (dokuz) ay süresince başkasının bakımına muhtaç olduğu Kanaatine varıldığı” bildirilmiştir.
Davalı sigorta şirketi tarafından sunulan tıbbi mütalaada “kişinin kazadan 10-11 yıl önce geçirdiği serebrovasküler hastalığa bağlı sol hemiparezi geçirdiği anlaşılmaktadır. Dolayısıyla kişide kaza neticesi oluşmuş yeni bir sekel olmayıp, sadece mevcut durumunda ağırlaşma olduğu iddiası bulunmaktadır. … Üniversitesi’nin raporunda da bu husus belirtilmektedir. Zarar görenin sol hemiparezinin kaza sonrası şiddetlendiği iddiasının devamı halinde; kaza öncesinde motor kaybı olmadığını gösterir tıbbi belgelerini ibraz etmesi gerekmektedir.” denilmiştir.
Somut olayda davacının 16.06.2011 tarihli trafik kazasından 14 yıl önce felç geçirdiği tartışmasız olup, trafik kazasından önce düzenlenen Midyat Devlet Hastanesinin 26.05.2011 tarihli, 511 numaralı Özürlü Sağlık Kurulu Raporu’nda da; “Senilite * Diabetes Mellitus * Hipertansiyon (20 +10+10 ), Sol hemipleji yürüyüş bozukluğu (24) olduğu, özür durumuna göre tüm vücut fonksiyon kaybı oranının %51 (ellibir) olduğu” belirtilmiştir. Dosya içinde davacının maluliyetine ilişkin hükme esas anılan bilirkişi raporu ile davalı tarafından sunulan tıbbi mütalaa arasında çelişki bulunmakta olup bu çelişki giderilmeden karar verilmiştir.
Hal böyle olunca mahkemece, 16.06.2011 tarihli trafik kazası nedeniyle davacının maluliyeti bulunup bulunmadığı, varsa maluliyetinin oranının tespiti (kazadan önceki maluliyeti ve kaza nedeniyle oluşan maluliyetinin ayrı ayrı belirlenerek) ve kaza ile illiyet bağının bulunup bulunmadığının kesin olarak tespiti için davacının tedavisine ilişkin tüm evraklar da eklenmek suretiyle İstanbul Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Dairesinden çelişkiyi giderecek şekilde usulüne uygun, denetime ve hüküm kurmaya elverişli rapor alınıp sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmediğinden davalı sigorta şirketi vekilinin istinaf isteminin kabulü ile yerel mahkeme kararının kaldırılması ve dosyanın belirtilen gerekçeyle yerel mahkemesine gönderilmesine, kaldırma ve gönderme sebebine göre davalı vekilinin sair istinaf sebeplerinin şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Davalı sigorta şirketi vekilinin istinaf talebinin HMK.nın 353/1-a-6 maddesi gereğince kabulü ile … 11.Asliye Ticaret Mahkemesinin 03.04.2019 tarihli, 2015/531 Esas, 2019/273 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, yukarıda açıklandığı üzere tüm deliller toplanıp birlikte değerlendirilerek varılacak sonuca göre bir karar verilmesi için dosyanın yerel mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
2-Davalı sigorta şirketi tarafından yatırılan istinaf harcının talebi halinde kendisine iadesine,
3-Davalı sigorta şirketi tarafından yatırılan gider avansından varsa artan kısmın karar kesinleştiğinde kendisine iadesine,
4-İstinafa gelen davalı sigorta şirketi tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece Mahkemesince verilecek kararda gözetilmesine,
5-Karar tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı iadesi işlemlerinin ilk derece Mahkemesince yapılmasına dair,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK.353/1-a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere 24.12.2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.