Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2019/1543 E. 2021/2364 K. 09.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ

….

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 14/11/2016
NUMARASI :….

DAVANIN KONUSU : Tazminat

KARAR TARİHİ : 09/12/2021
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 04/01/2022

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davalı vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 11/09/2010 tarihinde, davalı … şirketine ZMMS ile sigortalı olan ve davacının işleteni olduğu …. plakalı aracın yaptığı kaza sonucunda dava dışı … … yaralandığını, davalı … şirketi tarafından yaralanan üçüncü kişiye ödeme yapıldığını, ödenen rakamın rücusu istemi ile davacı hakkında Kayseri 4. İcra Müdürlüğü’nün 2014/2326 sayılı dosyası ile takip başlatıldığını, haciz tehdidi altındaki davacının takip konusu rakamı ödemek zorunda kaldığını, ancak aracın kırmızı ışıkta geçmiş olmasının davalı … şirketi için rücu hakkını doğurmayacağını belirterek, ödenen 6.652,00-TL’nin sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre 16/05/2014 tarihinden itibaren işleyen avans faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın ticaret mahkemesinin görev alanında olduğunu, dava konusu kazaya ilişkin olarak ceza mahkemesinde yapılan yargılamada sigortalı aracı kullanan sürücü …’in bilinçli taksir nedeni ile cezalandırıldığını, bilinçli taksir durumunda ZMMS Genel Şartları gereğince davalı … şirketinin sigortalısına rücu hakkı bulunduğunu belirterek davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkeme; davalı … şirketine ZMMS ile sigortalı olan ….plakalı aracın yapmış olduğu kaza sonucu yaralanan bisiklet sürücüsü … …’a davalı … şirketi tarafından ödenen bedelin rücuen tahsili istemi ile başlattığı takipteki rakamı haciz tehdidi altında ödediğini beyan eden davacı sigortalının, ödediği bedeli sebepsiz zenginleme hükümlerine dayalı olarak talep ettiğini, dava konusu kazanın meydana gelmesinde sigortalı araç sürücüsü %100 kusurlu olsa da, bu kusurun ZMMS Genel Şartları B.4(a) maddesinde belirtilen kasıt veya ağır kusur kapsamında olmadığından davanın kabulü ile icra takibi yolu ile davacıdan tahsil edilen 6.652,00-TL’nin 16/05/2014’ten itibaren işleyecek değişen oranlarda avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar vermiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; dava konusu kazanın meydana gelmesinde sigortalı araç sürücüsünün tam ve asli kusurlu olmasının ağır kusur kabul edilerek ve ağır kusur halinde davalı … şirketinin rücu hakkı bulunduğu gözetilerek davanın reddine karar verilmesi gerekirken aksine değerlendirme ile verilen kararın usul ve yasaya aykırı olması nedeni ile kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE
İstinaf talebinde bulunan davalı vekilinin istinaf sebepleri doğrultusunda, dosya içerisindeki bilgi ve belgeler, mahkeme kararının gerekçesi, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesi ile yapılan inceleme sonunda;
Dava, İİK’nun 72/Vll. maddesine dayalı olarak açılan istirdat istemine ilişkin davadır.
İİK’nun 72/VII.maddesi “Takibe itiraz etmemiş veya itirazının kaldırılmış olması yüzünden borçlu olmadığı bir parayı tamamen ödemek mecburiyetinde kalan şahıs, ödediği tarihten itibaren bir sene içinde, umumi hükümler dairesinde mahkemeye başvurarak paranın geri alınmasını isteyebilir.” hükmünü getirmiştir.
Ayrıca, süresinde ödeme emrine itiraz etmeyen ve bu nedenle hakkındaki icra takibi kesinleşen borçlunun, bu takibi durdurabilmesi için borcu ödemekten başka çaresi yoktur. Yani, süresinde ödeme emrine itiraz etmemiş olan borçlu, borcu cebri icra tehdidi altında ödemek zorunda kalmaktadır; bu nedenle istirdat davası açabilir.
Davacının borçlu olmadığı bir parayı ödemiş olması, istirdat davasının maddi hukuka ilişkin tek şartıdır. TBK. md. 77’dekinin aksine, burada davacı, yalnız borçlu olmadığı bir parayı ödemek zorunda kaldığını ispat etmekle yükümlü olup, bu parayı yanılarak (hata ile) kendisini borçlu sanıp ödemiş olduğunu ispat etmek zorunda değildir. Yani takipteki haklılığın ispatı alacaklı üzerinde bulunmaktadır.
Somut olayda; Kayseri 4.İcra Müdürlüğü’nün 2014/2326 sayılı dosyası ile …. hakkında 5.109,92-TL asıl alacak 244,44-TL işlemiş faiz (toplam 5.354,36-TL) üzerinden takip başlatılmış, …’e tebligat 27/02/2019 tarihinde yapılmış, süresi içerisinde itiraz etmediği için hakkındaki takip kesinleşmiş, haciz işlemlerine başlanmış, ancak … tarafından 15/05/2014 tarihinde yapılan 6.084,52-TL ödeme ile reddiyat makbuzu düzenlenmiştir.
Davalı … şirketinin takip dayanağı; taraflar arasında düzenlenen … sözleşmesi olup, bu sözleşmeye göre, sigortalı araç sürücüsünün dava konusu kazayı kasıt ve ağır kusurla yapmış olması nedenine dayanmaktadır. Takibin dayanağı ve davanın niteliği gereği ispat yükü davalı … şirketindedir.
Dava konusu kazaya ilişkin olarak düzenlenen kaza tespit tutanağında, kazaya karışan sigortalı araç sürücüsünün kırmızı ışıkta geçtiğini kabul etmemesi nedeni ile kusur değerlendirmesi yapılmamış, Kayseri 4.Sulh Ceza Mahkemesi’nin 2010/1351 Esas – 2011/817 Karar sayılı dosyasında; sanık sürücü…. kırmızı ışık ihlali yaparak kazaya neden olması nedeni ile asli ve tam kusurlu olduğu kabul edilerek TCK 89/1. maddesi ve bilinçli taksir ile işlemesi nedeni ile 1/3 oranında artırılarak cezalandırılmasına karar vermiş, karar temyiz edilmeden kesinleşmiştir.
Mahkeme tarafından makine mühendisi bilirkişi ve hukukçu bilirkişiden alınan 14/07/2016 tarihli raporda; sigortalı aracın kırmızı ışıkta geçtiği ve yolun sağına döndüğü, bu sırada kendisine yeşil ışık yanan bisiklet sürücüsünün yoldan değil kaldırımdan yola geçtiği, dönüş esnasında yola çıkmış bisikletliye otobüsün sağ yanı ile çarptığı, esasen otobüs şoförünün kırmızıya dönen ışıkta sol tarafını kontrol edip o taraftan araç gelmediğine güvenerek sağa döndüğü, dönüş esnasında sağ taraftaki kaldırımdan yola çıkan bisikletliyi fark etmediği, bisikletli sürücünün de dönüş esnasında aracın ön tarafı ile değil, sağ tarafı ile darbe aldığının anlaşıldığı, buna göre sürücünün kırmızı ışıkta geçerek kusurlu davranmakla birlikte ağır kusurlu olmadığı, zira kaldırımdan yola çıkan bisikletliyi fark etmediği gibi, sol taraftan hemen araç geçmeyeceği kanısı ile kusurlu olarak kırmızı ışıkta dönüşü tamamlamak istediği, dolayısıyla kırmızı ışıkta geçmek kusur olsa da ağır kusur olarak kabul edilemeyeceği belirtilmiştir.
Davalı … şirketinin rücu isteminin dayanağı olan … Genel Şartlarında “Tazminatı gerektiren olay, sigortalının veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin kasti bir hareketi veya ağır kusuru sonucunda meydana gelmiş ise…” sigortacının rücu hakkı bulunduğu belirtilmiştir. Ancak aranan kusurun, asli kusur değil, kasta yaklaşan bir kusur olması gerekmektedir. HGK’nun 10/12/2003 gün, 2003/11-756-743 sayılı ilamında da “ ağır kusurda, hal ve şartların yüklediği özen gösterme ve tedbir alma ödevlerine veya bir hareket tarzı emreden kurallara tam bir aldırmazlık söz konusudur. Ağır kusur bağışlanması kesinlikle olanaksız olan irade eksikliği esasına dayanır.” şeklinde açıklanmıştır.
Hükme esas alınan 14/07/2016 tarihli bilirkişi raporunda; sigortalı araç sürücüsünün kırmızı ışıklı trafik işaretinde geçme kuralını ihlal etmesi nedeniyle kazanın meydana gelmesinde %100 oranında, yani tam kusurlu olduğu kabul edilmiştir. Sigortalı aracın sürücüsünün salt kırmızı ışıkta geçmesi nedeniyle trafik kurallarına aykırı davranışı nedeniyle %100 kusurlu bulunması, başlı başına kasıtlı yada ağır kusuru olduğu anlamına gelmeyeceği için, davalının rücu şartlarının oluşmadığını ve davacı tarafından ödenen rakamın istirdadına dair olarak davanın kabulüne karar veren ilk derece mahkemesi kararı yerinde görülmüştür.
Açıklanan nedenlerle, olaya ilişkin alınan bilirkişi raporunun dosya kapsamına uygun olduğu, davalı vekilinin ileriye sürdüğü istinaf sebeplerinin yerinde olmadığı ve ilk derece mahkemesi kararı usul ve esas yönünden yasaya uygun bulunduğundan, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK.nın 3531-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1-b.1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 454,39-TL karar harcından peşin alınan 154,30-TL harcın mahsubu ile bakiye 300,09-TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-Davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Karar tebliği ile harç mahsup ve tahsil işlemlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK.nın 362/1-a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere 09/12/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.