Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2019/152 E. 2021/942 K. 20.05.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : … ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 10/10/2018
NUMARASI : …
DAVANIN KONUSU : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan)

KARAR TARİHİ : 20/05/2021
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 08/06/2021

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davalı … Ltd. Şti. vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Asıl davada davacı vekili, davacının sevk ve idaresindeki araç ile; davalı …Ş.’ye ZMMS poliçesi ile sigortalı, davalı …’nın kullandığı, davalı … Ltd.Şti.nin işleten olduğu aracın gerçekleştirdiği trafik kazasında davacının yaralandığını, kaza tespit tutanağında davalılardan araç sürücüsünün tam kusurlu olduğunun tespit edildiğini belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile sigorta şirketi sadece maddi tazminattan ve poliçe teminatı ile sınırlı olmak üzere 3.000,00 TL maddi tazminatın ve 60.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihi 06/02/2015 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmesini talep etmiş, ıslah dilekçesi ile 336.650,18 TL olarak davadaki maddi tazminat tutarlarına dair müddeabihi ıslah etmiştir.
Birleşen davada davacı vekili, aynı iddiaları tekrarla, asıl dava dosyasında alınan bilirkişi raporunda tespit edilen tutarın ZMMS poliçe teminat limitlerini aşması nedeniyle aracın ihtiyari mali mesuliyet poliçesi ile sigortalı olduğu ….’ye karşı dava açma zaruretinin doğduğunu belirterek, dosyanın asıl dava dosyası ile birleştirilmesini, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile 335.654,00 TL maddi tazminatın, olay tarihi 06/02/2015 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan (sigorta şirketi poliçe teminatı 50.000,00 TL ile sınırlı olmak üzere) müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmesini talep etmiş, 10/10/2018 tarihli duruşmada alınan beyanında, birleşen davada davalı …. tarafından teminat limiti olan 50.000,00 TL’nin ödendiğini, sigorta şirketi yönünden davanın konusuz kaldığını, sigorta şirketinden faiz, yargılama gideri ve vekalet ücreti talebi olmadığını bildirmiştir.
Asıl davada davalı …Ş. vekili, sorumluluklarının poliçe limiti ve sigortalısının kusuru oranında olduğunu, kusur ve zararın ispat edilmesi gerektiğini, geçici iş göremezlik tazminatının poliçe kapsamı dışında olduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Asıl davada davalı … Ltd. Şti. vekili, kusuru kabul etmediklerini, ceza dosyasının kesinleşmesinin beklenilmesi, maluliyet ve iş gücü kaybının tespitinin gerektiğini, talep edilen manevi tazminatın fahiş olduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Birleşen davada davalı … Ltd. Şti. vekili, asıl dava dosyasının ve ceza dosyasının kesinleşmesinin beklenilmesini savunarak neticede davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Birleşen davada davalı …. vekili, kasko poliçesi gereğince sorumluluklarının 50.0000,00 TL poliçe limiti ve sigortalısının kusuru oranında olduğunu, kusur ve zararın ispat edilmesi gerektiğini savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Asıl ve birleşen davada davalı … davaya cevap vermemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece, yapılan yargılama ve toplanan deliller neticesinde; kusur raporu, … Adli Tıp Kurumu 3.İhtisas Kurulu’ndan alınan maluliyet raporu, davacının maddi zararına yönelik alınan bilirkişi raporu esas alınmak suretiyle, hesap edilen maddi zararından yargılama sırasında birleşen dava dosyasında davalı …. tarafından davacının 50.000,00 TL zararının karşılanması nedeniyle, kalan kısım kadar davacının bakiye maddi zararının olduğu, davalı araç ticari faaliyette kullanılan kamyonet niteliğinde olduğundan hükmolunan tazminatlara avans faizi yürütülmesi gerektiği kanaati ile asıl dava ve birleşen davanın kısmen kabulü ile 622.304,18 TL maddi tazminatın (davalı …Ş. 290.000,00 TL’sinden sorumlu olmak üzere) davalı … dışındaki davalılardan müştereken ve müteselsilen alınıp davacıya verilmesine, hükmedilen bedele davalı … yönünden dava tarihi olan 11/08/2015 tarihinden, davalılar … ve … Ltd. Şti. yönünden olay tarihi olan 06/02/2015 tarihinden itibaren avans faizi yürütülmesine, birleşen davanın 50.000,00 TL’si davalı … tarafından ödendiğinden bu miktar açısından davanın konusuz kalması nedeniyle bu miktar açısından karar verilmesine yer olmadığına, 40.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihi olan 06/02/2015 tarihinden itibaren avans faizi ile davalılar … ve … Ltd. Şti.’nden müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, fazlaya dair istemin reddine karar verilmiş; karara karşı davalı … Ltd. Şti. vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı … Ltd. Şti. vekili istinaf dilekçesinde; davacının beyanına itibar edilen kusur raporlarının varsayıma dayalı tanzim edildiğini, davalı sürücünün yeşil ışığın kırmızı ışığa döndüğü esnada geçiş yaptığına dair olayın tek görgü tanığının beyanına itibar edilmediğini, kusur yönünden ceza mahkemesi kararının kesinleşmesinin beklenilmesi ve ATK’dan rapor alınması gerektiğini, maluliyet raporları arasındaki çelişkilerin…. tarafından giderilmesi gerektiğini, hükme esas alınan maluliyet raporunda davacıda teşhis edilen DVT rahatsızlığının hangi veriye dayanılarak tespit edildiğinin belirgin olmadığını, raporun hatalı tanzim edildiğini ve olay tarihindeki yönetmelik hükümlerine göre alınması gerektiğini, iş kazası yahut meslek hastalığı vakası halinde sürekli iş göremezlik zararı talep edilebileceğini oysa davacının yaşadığı kaybın çalışma gücü kaybı olduğunu, davacının kaza sonrası gelirinde bir fark olmadığı ve daha fazla efor sarf ettiği hususlarının ispatlanamadığını, davacının rapor tarihine kadar geliri belli olup, sonraki kazancın öngörülebilmesi mümkün olmadığından işlemiş dönem hesabının rapor tanzim tarihine kadar yapılması gerekirken 31/12/2018 tarihine kadar yapılmasının ve kazancın brüt asgari ücretin 6,36 katı artış üzerinden nazara alınmasının hatalı olduğunu, hükmedilen tazminatlara avans faiz işletilmesinin yerinde olmadığını ileri sürerek yerel mahkeme kararının istinaf yoluyla kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Asıl dava, trafik kazasından kaynaklanan cismani zarar sebebiyle maddi ve manevi tazminat istemine, birleşen dava, trafik kazasından kaynaklanan cismani zarar sebebiyle maddi tazminat istemine ilişkindir.
HMK’nun 355. maddesi gereğince istinaf edenin sıfatına göre ve istinaf sebepleri ile sınırlı kalmak kaydı ile yapılan istinaf incelemesi sonucunda;
1) Mahkemece, dosyada alınan ve davalı sürücünün tamamen kusurlu olduğunu belirten kusur raporunun olay ve dosya kapsamına uygun biçimde düzenlediği ve ceza dosyasında alınan kusur raporu ile örtüştüğünden ceza dosyasının bekletici mesele yapılması talebinin uygun görülmediği, davacının iş göremezlik halinin tespiti için … Başkanlığından alınan rapor ile davacının sunduğu engellilik raporu arasındaki çelişkinin giderilmesi için … Adli Tıp Kurumu 3.İhtisas Kurulu’ndan alınan raporda davacının %40 oranında meslekte kazanma gücünü kaybettiği, iyileşme süresinin 6 aya kadar uzayabileceğinin bildirildiği, davalı araç ticari faaliyette kullanılan kamyonet niteliğinde olduğundan hükmolunan tazminatlara avans faizi yürütüldüğü gerekçesi ile dava ve birleşen davanın kısmen kabulüne karar verildiği anlaşılmıştır.
Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkemece toplanan delillerin takdirinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına; kaza sebebiyle tarafların kusur durumlarının tespiti için alınan ve hükme esas kabul edilen, davalı tanığının beyanlarına itibar edilmeme nedenlerinin de değerlendirildiği kusur raporunun oluşa uygun, denetime ve hüküm kurmaya elverişli bulunmasına ve ceza dosyasında alınan kusur raporu ile dosyada alınan kusur raporu örtüştüğünden ceza dosyasının bekletici mesele yapılması talebinin uygun görülmemesinde isabetsizlik olmamasına, davacının maluliyetine dair alınan ve hükme esas kabul edilen raporun haksız fiilin gerçekleştiği tarihte yürürlükte olan mevzuat hükümleri dikkate alınarak yapılmış olmasına, oluşa uygun, denetime ve hüküm kurmaya elverişli bulunmasına; … Ünv. Tıp Fakültesi 03/12/2015 tarihli sağlık kurulu raporundaki %22 engel oranının, sadece sol tibia plato kırığı operasyonuna bağlı oran olması, meslekte kazanma gücü kaybı oranının %41 olduğuna dair … Ünv. Tıp Fakültesi Ana Bilim Dalı 09/05/2017 tarihli maluliyet raporunun ve meslekte kazanma gücü kaybı oranının %40 olduğuna dair hükme esas alınan … ATK 3.İhtisas Kurulu 18/12/2017 tarihli maluliyet raporunun bu arızaya ilaveten derin ven trambozu halini de içermesi, son iki rapor arasındaki farkın ilk raporun Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliğine göre, hükme esas alınan raporun ise Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliğine göre tanzim edilmesinden kaynaklanması nedeniyle raporlar arasında çelişki görülmemesine, davacıda tespit edilen derin ven trambozu halinin trafik kazası sonucu sol tibia plato fraktürüne bağlı geliştiği hususuna raporda yer verilmesine ve bu tespitin … Ünv. Tıp Fakültesi Kalp Damar Cerrahisi Ana Bilim Dalı 03/05/2017 tarihli doktor raporu ile de tespit edildiğinin görülmesine, dosya kapsamında davalı şirket adına kayıtlı aracın ticari araç olmasına ve kaza tarihinde ticari faaliyet için kullanılmadığı hususunda bir ispat bulunmadığı anlaşılmakla hükmedilen tazminatlara temerrüd tarihinden itibaren avans faizi işletilmesine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığının anlaşılmasına göre; davalı vekilinin bu hususlara yönelik istinaf başvurusu yerinde görülmemiştir.
2) Mahkemece alınan ve hükme esas kabul edilen 20/03/2018 tarihli aktüer bilirkişi raporunda; davacının doktor olarak … Halk Sağlığı Müdürlüğünde çalıştığı, dosyada mevcut ücret bordrolarına göre aylık maaş dışında, 375 sy.KHK gereği ek ödeme, ayrıca döner sermaye geliri elde ettiği, … ….’tan gelir elde ettiği belirtilmek suretiyle, Şubat 2016 bordrosuna göre brüt gelirleri nazara alınıp, 2016 brüt asgari ücret ile oranlama yapılarak davacının gelirinin asgari ücretin 6,36 katı olduğu kabul edilerek, …. Yaşam Tablosu ve progressif rant formülü uygulanarak, asgari ücretin 31/12/2018 tarihine belli olduğundan bahisle kaza tarihinden 31/12/2018 tarihine kadar geçen sürenin işlemiş gelir dönemi olarak iskontosuz hesaplandığı belirtilerek, davacının %100 iş göremez olduğu 06/02/2015-06/08/2015 arasında 46.127,54 TL 6 ay geçici iş göremezlik zararı ve 06/08/2015 sonrası için 626.176,64 TL sürekli iş göremezlik zararı olmak üzere toplam zararının 672.304,18 TL olduğunun rapor edildiği, bilirkişice anılan şekilde yapılan hesaplama neticesi brüt ücret üzerinden tespit edilen zarar hesabının mahkemece benimsenmek suretiyle birleşen dava dosyasında davalı …. tarafından davacının 50.000,00 TL zararının karşılanmış olması nedeniyle davacının 622.304,18 TL bakiye maddi zararının olduğu gerekçesi ile bu miktara (davalı …Ş. poliçe limiti ile sorumlu olmak üzere) hükmedildiği anlaşılmaktadır.
TBK 54.maddesi hükmü uyarınca, zarara uğrayan kişinin, iyileşinceye kadar çalışamaması ve bu yüzden iş ve kazanç kaybına uğraması sebebiyle geçici iş göremezlik zararının tazminini talep etme hakkı, çalışma gücünün azalması ya da yitirilmesinden doğan bir kayba uğraması halinde de sürekli iş göremezlik zararının tazminini talep etme hakkı bulunmaktadır. Anılan yasal düzenleme gereğince geçici iş göremezlik zararı, zarara uğrayan kişinin kaza tarihinden iyileşme dönemine kadar ücret ve varsa ek ödemeler şeklindeki kazançlarından mahrum kalması halinde doğduğundan, bu dönem içinde ücret ve varsa ek ödemelerde azalma, mahrumiyet hali olup olmadığının değerlendirilmesi, sonucuna göre kazanç kaybı olduğunun tespiti halinde tespit edilen tutar üzerinden geçici iş göremezlik zararına hükmedilmesi, ücret ve varsa ek gelirlerini eksiksiz almış ise geçici iş göremezlik zararı doğmayacağından bu yöndeki istemin reddine karar verilmesi gerekmektedir.
Somut olayda, dava dilekçesinden davacının kaza tarihinde kamu personeli olarak doktorluk yaptığı anlaşılmaktadır. Mahkemece, davacının kaza tarihinden iyileşme dönemine kadarki süreçte maaş, ek ödeme, döner sermaye ve benzeri gelirlerini tam olarak alıp almadığı, bu gelirlerinde bir azalma olup olmadığı, mahrum kaldığı bir gelirinin olup olmadığı hususunda araştırma yapılmaksızın düzenlenen hesap raporu doğrultusunda geçici iş göremezlik zararı yönünden tazminata hükmedilmiş ise de anılan hususlarda bir araştırma yapılmaksızın eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi yerinde görülmemiştir.
Cismani zarar sebepli maddi tazminat taleplerinde, zarar görenin kaza tarihinden önceki gelirinin doğru biçimde belirlenmesi, tazminatın doğru tespitinde önemli yer tutmaktadır. Gerçek zararın belirlenmesi için, davacının kaza tarihinden önceki gelirinin net kriterlerle ortaya konulması gereklidir. Gelir durumunun davacı tarafça kanıtlanması gerekli olup, bunun kanıtlanamaması halinde tazminat hesabında asgari ücret esas alınmalıdır. Sadece tanık beyanları ile kazanç tespiti mümkün olmayıp bunun bir takım belge ve kayıtlarla da desteklenmesi gerekmektedir.
Hükme esas alınan bilirkişi raporunda, davacı vekilinin 27/01/2017 tarihli dilekçesi ekinde sunulan Ocak ve Şubat 2016 tarihli maaş bordrolarındaki Şubat 2016 bordroları esas alınarak ve bu bordrolara göre davacının doktorluk yaptığı … Halk Sağlığı Müdürlüğü dışında aynı zamanda … …’tan gelir elde ettiği belirtilerek davacının brüt geliri, 2016 brüt asgari ücretine oranlanmak suretiyle asgari ücretin 6,36 katı üzerinden zarar hesabı yapılmış ise de davaya konu trafik kazası 06/02/2015 tarihinde vuku bulmuş olup, kaza tarihinden öncesinde davacının … Halk Sağlığı Müdürlüğü dışında aynı zamanda … … çalışanı olup olmadığı ve elde ettiği gelir hususunda bir tespit de dosya kapsamında mevcut olmamakla, kamu personeli olan davacının kaza tarihinden önceki çalışmaları ve kaza tarihinden mahkemece hükme esas alınan rapor tarihine kadar gerçek (net) gelir kayıtları dosyaya kazandırılarak, bilinen dönem zararının bu kayıtlara göre hesap edilmesi, bilinmeyen dönem gelirinin ise bilinen son dönem geliri üzerinden asgari ücrete oranlama yapılmak suretiyle zararın hesaplanması ve mahkemece sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde eksik inceleme ile karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Tarafların bilirkişi raporunda kullanılan yaşam tablosuna ve tatbik edilen esaslara açık itirazları olmasa dahi TBK 51. maddesi uyarınca tazminatın kapsamının hakim tarafından belirlenmesi zaruridir. Gerçek zarar miktarı, hak sahibinin olay tarihindeki bakiye ömrü esas alınarak aktif ve pasif dönemde elde edeceği kazançlar toplamından oluşmaktadır. Gerçek zarar hesabı, özü itibariyle varsayımlara dayalı bir hesap olup, gerçeğe en yakın verilerin kullanılması esastır. Hak sahiplerinin bakiye ömürleri önceki yıllarda Fransa’dan alınan 1931 tarihli “PMF” cetvellerine göre saptanmakta iken, Başbakanlık Hazine Müsteşarlığı, … Aktüerya Bilimleri Bölümü, BNB Danışmanlık, …’nin çalışmaları ile “TRH 2010”adı verilen “Ulusal Mortalite Tablosu” hazırlanmış olup, Sosyal Güvenlik Kurumunca’da ilk peşin sermaye değerinin hesaplanmasında anılan tabloların uygulanmasına geçilmiştir. Gerek diğer kurumlar ile Yargıtay Daireleri arasında tazminat hesabında birliğin sağlanması açısından ve gerekse bu tablonun ülkemize özgü ve güncel verileri içerdiği de göz önüne alınarak, ülkemizce de tazminat hesaplamalarında TRH 2010 Tablosu’na göre bakiye ömür sürelerinin belirlenmesinin, güncel verilere ve ülkemiz gerçeklerine daha uygun olacağına Yargıtay 17.Hukuk Dairesi’nce de karar verilmekle görüş değişikliğine gidilmiştir. (Yargıtay 17.HD 22/12/2020 tarih…. sayılı ilamı, 14/01/2021 tarih…. K. sayılı ilamı) Bu itibarla, tazminat hesaplanmasında progressif rant formülü kullanılmasında bir isabetsizlik bulunmamakla birlikte PMF 1931 Yaşam Tablosu tatbik edilmesi doğru görülmemiş ise de hükmün sadece davalı … Ltd. Şti. yönünden istinaf edilmiş olmasına göre davalı lehine oluşan müktesep haklar gözetilerek bu husus inceleme dışı bırakılmıştır.
3) Somut olayda, asıl davada ıslah neticesinde 336.650,18 TL maddi tazminatın ve 60.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihi 06/02/2015 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte kazaya karışan davalı aracın ZMMS sigortacısı, işleteni ve sürücüsünden sigorta şirketi poliçe limiti ile sorumlu olmak kaydıyla müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesi; birleşen davada 335.654,00 TL maddi tazminatın olay tarihi 06/02/2015 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte kazaya karışan davalı aracın İMMS sigortacısı, işleteni ve sürücüsünden sigorta şirketi poliçe limiti ile sorumlu olmak kaydıyla müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesi talep edilmiş, davacı vekilinin 10/10/2018 tarihli duruşmada, birleşen davada davalı sigortacı tarafından teminat limiti olan 50.000,00 TL’nin ödendiği, sigorta şirketi yönünden davanın konusuz kaldığı, sigorta şirketinden faiz, yargılama gideri ve vekalet ücreti talebi olmadığı şeklindeki beyanı nazara alınarak, bilirkişi tarafından hesaplanan toplam zarar tutarından bu meblağ mahsup edilerek, asıl ve birleşen davalar hakkında tek hüküm kurulduğu anlaşılmıştır.
Anayasanın 141. maddesinde, mahkeme kararlarının gerekçeli olarak yazılması öngörülmüş bulunduğu gibi, HMK’nın 297. maddesi uyarınca hükümde tarafların ve varsa vekillerinin ad ve soyadlarının, hüküm sonucunun, taleplerden her biri hakkında taraflara yükletilen hak ve sorumlulukların şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde ayrı ayrı ve gerekçeli gösterilmesi gerekir. Ayrıca, HMK’nın 26.maddesinde hakimin, tarafların talep sonuçlarıyla bağlı olup ondan fazlasına veya başka bir şeye karar vermeyeceği hüküm altına alınmıştır. HMK’nın 166.maddesi uyarınca, davaların birleştirilmesi halinde, sadece bunların yargılaması birlikte yürütülmekte olup, her dava bağımsız karakterini korumakta olduğundan, her davada talepler ayrı ayrı değerlendirilmek suretiyle her biri hakkında usul hükümlerine göre ayrı ayrı hüküm kurulması gerekmektedir.
Açıklanan nedenlerle, yukarıda belirtilen ilkeler gözardı edilerek, infazda tereddüt oluşturmayacak şekilde asıl ve birleştirilen dava yönünden ayrı ayrı hüküm kurulması gerekirken tek hüküm kurulmuş olması, gerekçeli karar başlığında da tarafların asıl ve birleşen davadaki konumlarının belirtilmemesi doğru görülmemiştir.
Yukarıda 2 ve 3 nolu bentlerde açıklanan nedenlerle HMK’nun 355. Maddesi gereğince davalı … Ltd. Şti. vekilinin istinaf sebepleri ile sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılıklar resen gözetilerek yapılan inceleme neticesinde davalı … Ltd.Şti. vekilinin istinaf talebinin kabulüne, mahkemece öncelikle kamu personeli olan davacının kaza tarihinden önceki çalışmaları ve kaza tarihinden mahkemece hükme esas alınan rapor tarihine kadar gerçek (net) gelir kayıtları dosyaya kazandırılarak, akabinde dosyanın önceki bilirkişiye tevdii ile hükmün sadece davalı … Ltd.Şti. tarafından istinaf edilmiş olmasına göre usuli kazanılmış haklar korunarak ve poliçe tarihi itibariyle PMF 1931 yaşam tablosuna göre bakiye ömrün esas alınması uygunsa da TRH Yaşam Tablosunun tatbiki gerektiğine dair Yargıtay içtihat değişikliği neticesinde nazara alınmadan mahkemece hükme esas alınan rapor tarihindeki verilere göre bilinen dönem zararının dosyaya kazandırılan kayıtlara göre hesap edilmesi, bilinmeyen dönem gelirinin ise bilinen son dönem geliri üzerinden asgari ücrete oranlama yapılmak suretiyle zararın hesaplanması için ek rapor alınarak, davacının kaza tarihinden iyileşme dönemine kadar ücret ve varsa ek ödemeler şeklindeki kazançlarından mahrumiyet hali olup olmadığı da değerlendirilerek, oluşacak sonuca göre infazda tereddüt oluşturmayacak şekilde asıl ve birleştirilen dava yönünden ayrı ayrı karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu şekilde eksik incelemeye dayalı hüküm tesisi isabetli görülmediğinden; yerel mahkeme kararının kaldırılması ve dosyanın belirtilen gerekçeyle yerel mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Davalı …. vekilinin istinaf talebinin yukarıda 2 ve 3 nolu bentlerde açıklanan nedenlerle HMK.nın 353/1-a-6 maddesi gereğince kabulü ile … Asliye Ticaret Mahkemesinin 10/10/2018 tarihli…Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, davanın yeniden görülmesi için dosyanın yerel mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
2-İstinaf eden davalı … tarafından yatırılan 11.310,49 TL istinaf karar harcının davalı tarafa iadesine,
3- İstinaf eden davalı … tarafından yatırılan gider avansından varsa artan kısmın karar kesinleştiğinde ilgilisine iadesine,
4-İstinaf eden davalı … tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin İlk Derece Mahkemesince verilecek kararda gözetilmesine,
5-… 7. İcra Müdürlüğü 21/12/2018 Tarih ve … sayılı dosyasına yatırılan…. 09/11/2018 tarih ve… 622,304,18 TL tutarında teminat mektubu, … 16/11/2018 tarih ve … nolu 41,000,00 TL bedelli teminat mektubu, …. … Şubesi 19/12/2018 tarih ve … nolu 24,000,00 TL bedelli Teminat mektubunun yatıran tarafa iadesine,
6-Karar tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı iadesi işlemlerinin ilk derece Mahkemesince yapılmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK.353/1-a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere 20/05/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.