Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2019/1484 E. 2021/1949 K. 04.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ

….

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 20/02/2019
NUMARASI …

DAVANIN KONUSU : Tazminat ( Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)

KARAR TARİHİ : 04/11/2021
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 07/12/2021

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davacı vekili ve davalı vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacı vekili dava dilekçesinde; 03/11/2016 tarihinde meydana gelen kazada, davalı … şirketince sigortalı olan, … yönetimindeki araç ile müvekkilinin yolcu olarak içinde bulunduğu …’ın yönetimindeki aracın çarpışması sonucunda yaralamalı ölümlü trafik kazası meydana geldiğini, kazanın oluşumunda ceza soruşturması sırasında alınan bilirkişi raporuna göre davalıya sigortalı araç sürücüsünün asli kusurlu olduğunu, davalı …Ş tarafından müvekkiline 29/06/2017 tarihinde 13.144,97 TL ödeme yapıldığını, ancak bu ödemenin yetersiz olduğunu, müvekkilinin zararının daha fazla olduğunu ileri sürerek, fazlaya ilişkin haklar saklı tutarak, 100,00 TL geçici iş göremezlik, 100,00 TL sürekli iş göremezlik, 100,00 TL tedavi gideri ve 100,00 TL bakıcı gideri olmak üzere toplam 400,00 TL maddi tazminatın davalı … şirketine başvuru tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davacı vekili 26/12/2018 tarihli talep artırım dilekçesi ile; fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak geçici iş göremezlik talebini 9.618,72 TL olarak, sürekli iş görmezlik talebini 16.853,48 TL olarak belirlemiştir.
Davacı vekili 20/02/2019 tarihli celse de talep artırım dilekçesi doğrultusunda karar verilmesini talep ettiklerini, tedavi gideri yönünden dosya bilirkişiye tevdi edilmemiş ise de bu aşamada tedavi gideri talebinin bulunmadığını beyan etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacı tarafın müvekkili sigorta şirketine başvurusu üzerine şirket nezdinde hasar dosyası açıldığını, dosya kapsamında uzman aktüerlerden yaşam tablosuna göre alınan rapor sonucunda davacı tarafa 13.144,97 TL tazminat ödemesi yapıldığını, yapılan ödeme ile müvekkilinin sorumluluğunu yerine getirdiğini, kusur ve zararın ispatlanması gerektiğini, meydana gelen kaza nedeniyle davacının talep ettiği geçici iş göremezlik giderlerinden, tedavi giderlerinden ve sürekli ve geçici iş göremezlik dönemine ait bakıcı giderinden …’nun sorumlu olduğunu, dava tarihinden itibaren faiz talep edilebileceğini savunarak davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece, davanın trafik kazasından kaynaklanan sürekli iş göremezlik, geçici iş göremezlik tazminatı, tedavi gideri ve bakıcı giderine ilişkin olduğu, davalının davadan önce davacıya 29/06/2017 tarihinde 13.144,97 TL ödemede bulunduğu, kaza tespit tutanağında sigortalı araç sürücüsünün asli kusurlu, davacının yolcu olarak bulunduğu araç sürücüsünün ise tali kusurlu olduğunun belirtildiği, aynı kazaya istinaden manevi tazminat istemli Şanlıurfa 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin …. Sayılı dosyasında …. İhtisas Dairesinden alınan raporda kazanın oluşumunda davacının yolcu olarak bulunduğu araç sürücüsünün %15 oranında, davalı tarafından sigortalanan araç sürücüsünün ise %85 oranında kusurlu olduğunun tespit edildiği, Mahkemece alınan kusur raporunda da kusur durumunun Adli Tıp Kurumu tarafından düzenlenen rapor ile aynı mahiyette olduğu, davacının maluliyet durumunun tespit açısından alınan raporda ise davacının engel oranının %5 olarak tespit edildiği ve 6 ay süre ile iş göremez kaldığının, 6 ay süre ile başkasının bakımına muhtaç kaldığının belirtildiği, hesap bilirkişiden alınan raporda ise davacının davalıdan talep edebileceği geçici iş göremezlik tazminatının 9.618,72 TL, bakiye sürekli iş göremezlik tazminatının ise 16.835,48 TL olduğunun hesaplandığı, davacının geçici ve sürekli iş görmezlik zararlarından davalının sorumlu olduğu, davacının Genel Şartlara göre bakıcı giderini ise talep edemeyeceği, tedavi gideri bakımından ise 20/02/2019 tarihli duruşmada tedavi gideri talebinin bulunmadığına ilişkin beyanı nazara alınarak davanın kısmen kabulüne karar verilmesi gerektiği gerekçesi ile davanın kısmen kabulü ile 9.618,72 TL geçici iş görmezlik tazminatı, 16.853,48 TL sürekli iş göremezlik tazminatı olmak üzere 26.472,20 TL’nin 29/12/2016 tarihinden itibaren işleyecek olan yasal faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmiş hüküm davacı vekili ve davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; Mahkemece, dosya içerisinde …. alınan rapor ile belirlenen engel durumuna göre karar verildiğini, müvekkilinin …. alınan maluliyet raporunda %11,3 maluliyeti tespit edilmişken, sonrasında sunulan raporda %5 oranında maluliyet oranın tespit edildiğini, raporlar arasındaki çelişki giderilmeden karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, bu nedenle kararın hatalı olduğunu belirterek kaldırılmasını istemiştir.
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; Mahkemece hükme esas alınan kusur bilirkişi raporunu kabul etmediklerini, bilirkişi raporunun kendi yorumuna dayalı olduğu ve gerçeği yansıtmadığı gibi kaza tespit tutanağı ile de çeliştiğini, buna ilişkin itirazlarının nazara alınmadığını, kaza tespit tutanağında her iki araç sürücüsüne de tali kusur verilmesine göre tarafların eşit kusurlu kabul edilmesi gerektiğini, kaza tespit tutanağı ile rapor arasındaki çelişki giderilmeden karar verilmesinin hatalı olduğunu, müvekkilinin sorumluluğunun kaza tarihinde yürürlükte bulunan Genel Şartlara göre belirlenmesi gerektiğini, davacının maluliyetine ilişkin raporun yönetmelik hükümlerine aykırı olduğunu, raporun Yönetmelikte belirtilen sağlık kuruluşlarından alınmadığını, geçici iş göremezlik zararlarından ve geçici iş göremezlik dönemi içerisindeki bakıcı giderinden müvekkilinin sorumluluğunun olmadığını, sorumluluğun ….olduğunu, kaldı ki geçici iş göremezlik zararının da hatalı olarak hesaplandığını, geçici iş göremezlik sürecindeki davacının normal kazanımının nazara alınmadığını, davacının ancak dava tarihinden itibaren yasal faiz talep edebileceğini belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Mahkemece verilen kararda kamu düzenine aykırılık görülmediğinden, HMK’nın 355. Maddesi gereğince istinaf edenin sıfatına göre ve istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan inceleme neticesinde;
Dava; trafik kazasından kaynaklanan cismani zarar nedeniyle maddi tazminat istemidir.
Davacı, olay tarihinde içerisinde yolcu olarak bulunduğu araç ile davalı tarafından ZMMS ile sigortalanan aracın karıştığı kaza neticesinde yaralandığından bahisle sürekli ve geçici iş göremezlik tazminatı, bakıcı gideri ve tedavi gideri talep edilmiş, mahkemece;… alınan raporda, kaza neticesinde davacının %5 oranında maluliyetinin meydana geldiği, 6 ay iş göremez kaldığı ve 6 ay bakıma muhtaç kaldığının belirlenmesi üzerine, alınan rapor çerçevesinde davanın esası hakkında karar verildiği görülmüştür.
Cismani zarar nedeniyle iş göremezlik tazminatının belirlemesinde, davacının maluliyet durumunun gerçek durumu tam olarak yansıtacak şekilde belirlenmesi gerekir. Maluliyet oranı tazminatın belirlenmesinde esas alındığından, maluliyet oranında tereddüt olması ve/veya çelişki olması halinde, tereddüt oluşturacak veya çelişki yaratacak hususlar giderilmeden davanın esası hakkında karar verilemez. Diğer yandan davacının maluliyetine ilişkin farklı yönetmelikler çerçevesinde alınan raporlarda da, maluliyet oranlarının farklı belirlenmesi durumunda, özellikle raporlarda belirlenen maluliyet oranları arasındaki farkın yüksek olması veya tespit edilen rahatsızlıkların çelişmesi durumunda raporlar arasındaki çelişki giderilmeden karar verilemez. (Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2019/292 E. 2020/6372 K., 2019/3629 E. 2020/5191 K., 2016/13576 E. 2019/6279 K.)
Somut olayda, mahkemece hükme esas alınan A.Ü. Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığı’nca düzenlenen 27/06/2018 tarihli 1994 sayılı raporda Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırılması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümlerine göre davacının kaza nedeniyle özür oranın %5 olduğu, iyileşme süresinin 6 ayı bulacağı ve bu süre boyunca bakıma muhtaç kaldığı tespit edilmiş rapora taraflarca itiraz edilmiş, davacı itiraz dilekçesi ile birlikte … Dalı Başkanlığından alınan 31/05/2017 tarihli raporu ibraz etmiştir. İlgili raporda Çalışma Gücü Ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliğine göre davacının %11 oranında maluliyetinin meydana geldiği, iyileşme süresinin 9 ayı bulabileceği, bu süre zarfında bir başkasının bakımına ihtiyaç duyacağı tespit edilmiştir.
Her ne kadar, davacı tarafından sunulan rapor ile mahkeme tarafından alınan raporlar farklı yönetmelik hükümlerine tabi ise de, raporlar arasında tespit edilen maluliyet oranı ve geçici iş görmezlik süresi arasındaki farkın yüksek olması nedeniyle raporlar arasında çelişki bulunmaktadır.
Diğer yandan davacının tazminat talebi TBK’nın 54. Maddesi gereğince Çalışma Gücünün azalması ve yitirilmesi kapsamında sürekli iş göremezlik ve geçici iş görmezlik zararlarına ilişkin olup, her ne kadar ZMMS Genel Şartlarında sigortanın sorumluluğunun Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırılması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümlerine göre belirlenmesi gerektiği belirtilmiş ise de, AYM’nin 90. Maddesindeki kısmi iptal kararına göre zararın belirlemesinde Genel Şartlar değil, TBK hükümleri ve Yargıtay tarafından gerçek zararın belirlenmesinde esas alınan ilkelerin nazara alınması gerekir. Alınacak raporun da hangi yönetmelik hükümlerine göre alınması gerektiğinin bu çerçevede değerlendirilmesi gerekmektir.
Talebin “çalışma gücünün azalması veya yitirilmesine” ilişkin olması nedeniyle alınacak raporun bu kapsamdaki zararların tespiti açısından alınması gereken yönetmelik hükümlerine göre belirlenmesi gerekir. Bu kapsamda “Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırılması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik” ve “Çalışma Gücü Ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği” hükümleri değerlendirilerek, “Çalışma Gücü Ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği”, “iş kazası ve meslek hastalığı” açısından halen yürürlükte bulunduğundan (aksi görüşler bulunmakla birlikte) ve “Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırılması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik” ise kişinin engel oranını belirleyen yönetmelik olamasına göre çalışma gücüne etki edecek “meslek kodu” cetvellerinin bulunmaması nazara alınarak, her iki yönetmelik hükümlerine göre maluliyet/engel durumunun tespit ediliği rapor alınarak, oranların farklı olması halinde davacının talep ettiği tazminat kalemleri yönünden uygulanacak maluliyet/engel oranı değerlendirilerek; ayrıca, mahkemece hükme esas alınan aktüer bilirkişi raporu da hesaplama teknik ve yöntemlerine uygun olmaması nedeniyle (geçici iş göremezlik tazminatının ve işleyen dönem sürekli iş göremezlik zararının hesaplama yöntemlerine aykırı olarak son hesap tarihindeki gelirine göre hesap edilmesi, bilinmeyen dönemin muhtemel yaşam süresinin 84 yaş olduğu ve bu tarihe kadar hesaplama yapıldığı açıklanmasına rağmen açıklamanın aksine 99 yaşına kadar hesaplama yapılmış olması gibi) dosyanın yeni bir aktüerya uzmanı bilirkişiye tevdi ile Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin, AYM’nin KTK’nın 90. maddesindeki kısmi iptal kararı sonrasında içtihat değişikliğine giderek TRH2010 Yaşam Tablosuna göre muhtemel yaşam süresinin belirlenerek “progresif rant” yöntemi ile hesaplamanın yapılması gerektiği kabul ediliğinden, (Yargıtay 4. H.D.’nin 2021/15052 E. 2021/8338 K.; 2021/14384 E. – 2021/6476 K. Emsal kararları) buna göre rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerektiğinden, eksik inceleme ile verilen kararda isabet bulunmamaktadır.
Bu nedenle her iki tarafın istinaf istemlerinin kabulüyle, mahkemece uyuşmazlığın çözümünde etkili olan delillerin toplanmamış ve değerlendirilmemiş olması nedeniyle yerel mahkeme kararının HMK’nın 353/1-a-6. maddesi gereğince kaldırılmasına, yukarıda açıklandığı üzere maluliyet/engellilik raporları arasındaki çelişkiyi giderecek şekilde alınacak alternatifli maluliyet/engellilik raporu alınarak, davacının talepleri çerçevesinde, uygulanacak maluliyet/engellilik oranın ve geçici iş göremezlik süresi değerlendirilerek, yeni bir bilirkişiden denetime ve hüküm kurmaya elverişli aktüer raporu alınarak, usulü kazanılmış haklar da korunarak davanın esası hakkında karar verilmek üzere yeniden yargılama yapılması için dosyanın mahkemesine gönderilmesine, kaldırma sebebine göre davalı vekilinin sair istinaf sebeplerinin incelenmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1- Taraf vekillerinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile Ankara 5. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından verilen 20/02/2019 tarihli …. Karar sayılı kararın, HMK’nın 353/1-a-6. maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
Kararın kaldırılma sebebine göre, davacı vekilinin ve davalı vekilinin sair istinaf taleplerinin İNCELENMESİNE YER OLMADIĞINA,
2-Dosyanın, davanın yeniden görülmesi için mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-İstinaf eden davacı tarafından yatırılan 44,40 TL ve davalı tarafından yatırlan 453,00 TL istinaf karar ve ilam harcının isteği halinde yatırana iadesine,
4-İstinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesinde değerlendirilmesine,
5-Davalı tarafından Konya 4. İcra Müdürlüğü’nün…. Sayılı dosyasına depo edilen 44.000,00 TL bedelli teminat mektubunun yatırana iadesine,
6-Karar tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı iadesi işlemlerinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK.nın 353/1-a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere 04/11/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.