Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2019/148 E. 2021/541 K. 18.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ
….

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 15/11/2018
NUMARASI : ….

DAVANIN KONUSU : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
KARAR TARİHİ : 18/03/2021
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 14/04/2021

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davalı vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI:
Davacı vekili, davalının trafik sigortacısı olduğu aracın, yaya olan davacıya çarparak geçici ve daimi işgücü kaybı zararına sebebiyet verdiğini belirterek şimdilik 3.000,00 TL tazminatın temerrüt tarihi olan 14/12/2016 tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep etmiş; artırım dilekçesi ile toplam talebini 195.275,89 TL’ye yükseltmiştir.
Davalı vekili, sigorta tarafından tazmin edilecek zararın vücut bütünlüğü kaybı oranı değil meslekte kazanma gücünün daimi kaybı oranındaki gerçek maddi zarar olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI:
Mahkemece, yapılan yargılama ve toplanan deliller neticesinde; davanın kabulü ile geçici ve daimi iş gücü kaybı tazminatı olan toplam 195.275,89 TL tazminatın temerrüt tarihi olan 14/12/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş; karara karşı davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davalı vekili istinaf dilekçesinde; usulüne uygun olarak davalı … şirketine bir başvuru yapılmadığından temerrüt hasıl olmadığı gibi, bu sebeple davanın dava şartı yokluğundan reddi gerektiğini, kaza ve poliçe tarihi itibariyle uygulanması gerekli yeni ZMMS Genel Şartlarına göre maluliyetin özürlülük ölçütüne göre belirlenmesi gerektiğini, öğretmen olup devlet memuru bulunan davacının zararının bordrolardaki gelirine göre değil pasif dönem hesabındaki gibi asgari ücret üzerinden yapılması gerektiğini, davacının ücretini almaya devam ettiği için herhangi bir gelir kaybının bulunmadığını, hesaplamanın davacının bakiye ömür sonuna kadar yapılması gerekirken muhtemel yaşam süresi olan 99 yaşına yapılmasında isabet bulunmadığını, geçici iş göremezlik zararının teminat dışı olduğunu ileri sürerek mahkeme kararının istinaf yoluyla kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, trafik kazası sonucu oluşan yaralanma nedeniyle geçici ve daimi işgücü kaybı tazminatı istemine ilişkindir.
HMK’nun 355. maddesi gereğince istinaf edenin sıfatına göre ve istinaf sebepleri ile sınırlı kalmak kaydı ile yapılan istinaf incelemesi sonucunda; 20.03.2016 tarihinde sürücü … sevk ve idaresindeki aracın davacı yaya …’a çarptığı, kaza yapan aracın kaza tarihini kapsar şekilde 01.07.2015 tarihli ZMMS poliçesi ile davalı şirket tarafından sigortalandığı, olay neticesi davacının % 15,2 oranında meslekte kazanma gücünden kaybettiği ve tıbbi iyileşme süresinin 9 ay olarak belirlendiği, mahkemece alınan kusur raporu uyarınca kazanın oluşumunda sürücü…’in %85 oranında yaya …’ın %15 oranında kusurlu olduğunun belirlendiği anlaşılmıştır.
Mahkemece hükme esas alınan aktüer bilirkişi raporunun incelenmesinde, tazminat hesabında ZMMS genel şartlar ekindeki hesaplama yönteminin kullanıldığı,…. tablosu ve 1.8 teknik faizin uygulanması ve davacının yaşam süresinin 99 yıl olacağı varsayımıyla yapılan hesaplama neticesi davacının geçici ve kalıcı işgöremezlik zararının 195.275, 89 TL olarak hesaplandığı anlaşılmıştır.
Somut olaya bakıldığında, tarafların bilirkişi raporunda kullanılan yaşam tablosuna ve tatbik edilen esaslara açık itirazları olmasa dahi TBK 51. maddesi uyarınca tazminatın kapsamının hakim tarafından belirlenmesi zaruridir. Gerçek zarar miktarı, hak sahibinin olay tarihindeki bakiye ömrü esas alınarak aktif ve pasif dönemde elde edeceği kazançlar toplamından oluşmaktadır. Gerçek zarar hesabı, özü itibariyle varsayımlara dayalı bir hesap olup, gerçeğe en yakın verilerin kullanılması esastır. Hak sahiplerinin bakiye ömürleri önceki yıllarda Fransa’dan alınan 1931 tarihli “PMF” cetvellerine göre saptanmakta iken… K. sayılı ilamı) Bu itibarla, tazminat hesaplanmasında …. Tablosu’nun kullanılmasında bir isabetsizlik görülmemiş ise de; Anayasa Mahkemesi’nin 17/07/2020 tarih ….. sayılı kararı ile; KTK’nun 90.maddesindeki “bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda öngörülen usul ve esaslara tabidir” bölümündeki “bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda” ibaresinin Anayasa’ya aykırı olduğu gerekçesiyle iptaline karar verilmekle; zarar hesaplanmasında ZMMS Genel Şartları ekindeki cetvellerin kullanılması mümkün olmadığından ve %1,8 teknik faiz bu cetvellerle getirildiğinden, artık uygulanması mümkün değildir. Bu nedenle aktüer raporunda %1,8 teknik faiz tatbik edilmesi doğru görülmediği gibi,…. Yaşam Tablosu gereğince tespit edilen Muhtemel Yaşam Süresi ve Beklenen Yaşam Süresi kavramları farklıdır. Uğranılan zarardan kaynaklı tazminat belirlenmesinde zarara uğrayanın, muhtemel yaşam süresi TRH 2010 Yaşam Tablosu’na göre tespit edilmek suretiyle bulunan bakiye ömrü esas alınması gerekirken, aktüer raporunda; TRH 2010 Yaşam Tablosu’na göre davacının kaza tarihinden sonraki muhtemel yaşam süresinin 99 yıl olacağı varsayımı altında erkek bireyler için muhtemel bakiye ömrün 71,93 yıl olduğu belirlenmiş, ancak tazminat hesabında bakiye ömür sonuna kadar hesaplama yerine muhtemel yaşam süresi olan 99 yaşına kadar hesaplama yapılan raporun mahkemece hükme esas alınması da doğru görülmemiştir.
Yine, TBK 54.maddesi hükmü uyarınca, zarara uğrayan kişinin, iyileşinceye kadar çalışamaması ve bu yüzden iş ve kazanç kaybına uğraması sebebiyle geçici iş göremezlik zararının tazminini talep etme hakkı bulunmaktadır. Somut olayda davacının kaza tarihinde öğretmenlik yapmakta olup devlet memuru olduğu uyuşmazlık konusu değildir. Mahkemece, davacının kaza tarihi 20/03/2016 tarihinden dava tarihi 16/12/2016 tarihine kadar maaşı, ek ders ücreti ve benzeri gelirleri de dahil olmak üzere aylık kazancının tespiti istemiyle yazılan yazıya verilen cevapta, davacının 01/09/2016 tarihinde naklen atama ile geldiğinden bahisle Eylül 2016-Ocak 2017 maaş bordroları ve Eylül 2016-Aralık 2016 ayları ek ders/nöbet ücret ödemeleri gösterir belgeler sunulmuş, ek ders ücret ödemelerinin her ayın sonunda girdiği ders saati toplamına göre belirlendiği bildirilmiştir. Hükme esas alınan maluliyet raporunda, davacının muhtemel iyileşme süresi 9 ay olarak belirlenmiş, yine hükme esas alınan hesap raporunda, öğretmen olan davacının 9 ay boyunca geçici iş göremezlik zararına esas ücreti celbedilen bordrolardaki Eylül 2016-Aralık 2016 maaş gelirinin ortalamasının 12 ay ile çarpılması ve ek ders/nöbet ücreti gelirinin de 9 ay ile çarpılması suretiyle belirlenen yıllık geliri nazar alınarak belirlenmiştir.
Öğretmen ve bu suretle devlet memuru olan davacının Eylül 2016-Ocak 2017 döneminde maaşını, Eylül 2016-Aralık 2016 ayları ek ders/nöbet ücret ödemelerini aldığı hususunda bir tereddüt yoktur. Ancak davacının kaza tarihinden itibaren iyileşme dönemi içinde mahrum kaldığı bir gelirinin olup olmadığı, gelirinde bir azalma bulunup bulunmadığını kaza tarihinde çalıştığı kurumdan araştırılmamıştır. 20/03/2016 kaza tarihinden iyileşme dönemi sonu olan 20/12/2016 tarihine kadar maaşını alıp almadığı, bu dönemde ek ders ücreti, nöbet ücreti ve sair ek gelirlerinden mahrum kalma hali bulunup bulunmadığı tespit edilerek varsa sonucuna göre geçici iş göremezlik zararı hesabının yapılması, maaş ve ek gelirlerini eksiksiz almış ise geçici iş göremezlik zararı doğmayacağından bu yöndeki istemin reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi yerinde görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle davalı vekilinin istinaf talebinin kabulüne, mahkemece öncelikle davacının kaza tarihinden itibaren iyileşme dönemi içinde mahrum kaldığı bir gelirinin olup olmadığı, gelirinde bir azalma bulunup bulunmadığı hususunun kaza tarihinde çalıştığı kurumdan araştırılarak 20/03/2016 kaza tarihinden iyileşme dönemi sonu olan 20/12/2016 tarihine kadar maaşını alıp almadığı, bu dönemde ek ders ücreti, nöbet ücreti ve sair ek gelirlerinden mahrum kalma hali bulunup bulunmadığının tespit edilmesi, akabinde dosyanın önceki bilirkişiye tevdii ile davalı lehine kazanılmış haklar gözetilerek (tazminata esas gelir, işlemiş ve işleyecek devre, esas alınan asgari ücret yılı başta olmak üzere) davacının muhtemel ve beklenen yaşam süresinin TRH 2010 Yaşam Tablosu’na göre belirlenmesi, bakiye ömrü esas alınarak, % 1,8 teknik faiz uygulanmadan progresif rant tekniği uygulanmak suretiyle tazminat miktarının hesaplanması için ek rapor alınarak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu şekilde eksik incelemeye dayalı hüküm tesisi isabetli görülmediğinden; yerel mahkeme kararının kaldırılması ve dosyanın belirtilen gerekçeyle yerel mahkemesine gönderilmesine, kaldırma ve gönderme sebebine göre davalı vekilinin sair istinaf sebeplerinin şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Davalı vekilinin istinaf talebinin HMK.nın 353/1-a-6 maddesi gereğince kabulü ile Ankara 10. Asliye Ticaret Mahkemesinin 15.11.2018 tarihli …. Karar Sayılı kararının KALDIRILMASINA,
Yukarıda açıklandığı üzere tüm deliller toplanıp birlikte değerlendirilerek varılacak sonuca göre bir karar verilmesi için dosyanın yerel mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, Kaldırma ve gönderme sebebine göre davalı vekilinin sair istinaf sebeplerinin şimdilik incelenmesine YER OLMADIĞINA,
2-İstinafa gelen davalı tarafça yatırılan 3.334,82TL istinaf karar harcının davalı tarafa iadesine,
3-Davalı tarafından yatırılan gider avansından varsa artan kısmın karar kesinleştiğinde kendisine iadesine,
4-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin İlk Derece Mahkemesince verilecek kararda gözetilmesine,
5-Karar tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı iadesi işlemlerinin ilk derece Mahkemesince yapılmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK.353/1-a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere 18.03.2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

….

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.