Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2019/1438 E. 2021/1950 K. 04.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: ..
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
….

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 28/12/2018
NUMARASI …
DAVANIN KONUSU : Tazminat

KARAR TARİHİ : 04/11/2021
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 10/12/2021

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davalı vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacı vekili dava dilekçesinde; Müvekkilinin 03/12/2012 tarihinde, davalı tarafından ZMMS ile sigortalı aracın karıştığı kazada yaralandığını ve maluliyetinin meydana geldiğini, kazanın meydana gelmesinde sigortalı araç sürücüsünün tam kusurlu olduğunu, müvekkili tarafından davalıya zararının karşılanması için müracaat edildiğini ve davalı tarafından 02/12/2013 tarihinde 35.465,23 TL ödemede bulunulduğunu, yapılan ödemenin yetersiz olduğunu, kaza nedeniyle müvekkilinin %16 oranında malul kaldığını belirterek fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak 1.000,00 TL sürekli kısmi iş görmezlik zararının 03/12/2012 tarihinden itibaren işleyecek olan avans faizi ile tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davacı 11/04/2016 tarihli ıslah dilekçesi ile dava değerini 56.501,93 TL’ye yükseltmiştir.
Davacı vekili, 23/10/2018 tarihinde ikinci kez ıslah dilekçesi sunarak taleplerini 4.522,12 TL olarak ıslah ettiklerini belirtmiştir.
Davalı vekili, yasal süresinde cevap dilekçesi vermemiş, süresinden sonra verdiği beyan dilekçesinde ise; müvekkilinin davacıya 29/11/2013 tarihinde 35.465,23 TL ödemede bulunduğu sorumluluğunun sona erdiğini, davayı kabul etmemekle birlikte sorumluluğunun sigorta limiti kusur ve zarar ile sınırlı olduğunu davacının maluliyeti, kusuru ve zararı kanıtlaması gerektiğini, müvekkilinin davadan önce temerrüte de düşürülmediğini bu nedenle faiz talebinin haksız olduğunu, belirterek davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece, davanın trafik kazasından kaynaklanan iş gücü kaybına ilişkin olduğu, davacının meydana gelen kaza nedeniyle yaralandığı, alınan kusur raporuna göre davacının %25 oranında, davalının ise %75 oranında kusurlu olduğu, davacının …..Başkanlığı’ndan alınan maluliyet raporuna göre kaza nedeniyle çalışma gücünü %12,5 oranında kaybettiğinin ve 6 ay iş göremez kaldığının tespit edildiği, aktüer hesap bilirkişisinde alınan rapora göre davalı tarafından 02/12/2013 tarihinde yapılan ödeme de güncelenerek mahsup edildiğinde davacının bakiye zararının 4.522,12 TL olduğu, alınan raporun karar vermeye elverişli olduğu gerekçesi ile davanın kabulü ile 4.522,12 TL tazminatın 02/12/2013 tarihinden itibaren işleyecek olan yasal faizi ile davalından tahsiline karar verilmiş hüküm davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; Davacının 11/04/2016 tarihinde davasını ıslah ederek 56.501,93 TL talep ettiği, sonrasında 23/10/2018 tarihli dilekçe ile talebini 4.522,12 TL olarak ıslah ettiği, bir davada 2 kez davanın ıslah edilemeyeceğini, davacı tarafın ikinci ıslah dilekçesi reddedilerek davanın kısmen kabul, kısmen reddine karar verilerek ret kabul oranına göre taraflara vekalet ücreti verilmesini istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE
Mahkemece verilen kararda kamu düzenine aykırılık görülmediğinden, HMK’nın 355. maddesi gereğince, istinaf edenin sıfatına göre ve istinaf sebepleri ile sınırlı olmak üzere yapılan inceleme sonucunda;
Dava, trafik kazasından kaynaklanan cismini zarar nedeniyle maddi tazminat istemidir.
Davacı, kısmi dava olarak açtığı dava dilekçesinde, fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak 1.000,00 TL iş göremezlik tazminatı talep etmişken, alınan kök rapor sonrasında 11/04/2016 tarihli ıslah dilekçesi ile dava değerini 56.501,93 TL’ye artırdığı, akabinde alınan ek raporda ise davalının dava tarihinden önce yaptığı ödeme nazara alındığında iş göremezlik zararının 4.522,12 TL olarak hesap edilmesi üzerine, 23/10/2018 tarihli dilekçesi ile önceki ıslahından bahsetmeksizin talebini 4.522,12 TL olarak ıslah ettiğine ilişkin ıslah dilekçesi verdiği, mahkemece de ikinci ıslah dilekçesine göre davanın kabulüne karar verildiği anlaşılmaktadır.
İlk derece Mahkemesi kararı davanın ikinci kez ıslah edilemeyeceğinden bahisle ilk ıslah dilekçesine göre kısmen kabul, kısmen reddine karar verilmesi gerektiğine yönelik olarak istinaf edilmiştir.
Kavram olarak ıslah; taraflardan birinin yapmış olduğu usul işleminin tamamen veya kısmen düzeltilmesidir (6100 sayılı HMK m. 176). Islah müessesesi, dava değiştirme, başka bir deyişle iddia ve savunmanın değiştirilmesi veya genişletilmesi yasağını bertaraf eden bir imkandır. Zira bu suretle, aslında yasal itiraz ile karşılaşabilecek olan herhangi bir taraf muamelesi, ıslah kurumu yardımı ile artık bu itirazı davet etmeksizin yapılabilmektedir. (Üstündağ, S.: Medeni Yargılama Hukuku, C.I.II.B.5, İstanbul 1992, s.534).
Islah, mahkemeye yöneltilen tek taraflı ve açık bir irade beyanı olduğundan, yasal şartları yerine getirildiği takdirde karşı tarafın ya da mahkemenin kabulüne bağlı olmaksızın yapılabilir. İddia ve savunmayı değiştirme ya da genişletme sayılmayan hallerde veya karşı tarafın genişletme ve değiştirmeye rıza gösterdiği hallerde ıslaha başvurmaya gerek olmadığı açıktır.
Islahın amacı, yargılama sürecinde şekil ve süreye aykırılık sebebiyle ortaya çıkabilecek maddi hak kayıplarını ortadan kaldırmak olduğundan, hak ve alacağı bu sürecin dışında ortadan kaldırmış olan işlemlerin, yani maddi hukuk işlemlerinin ıslah yoluyla düzeltilebilmesi elbette ki mümkün değildir. Bir başka deyişle, maddi hakkı sona erdiren maddi hukuk işlemleri ıslahla düzeltilemez. Çünkü ıslah, yargılama hukukunun şekle ve süreye bağlılığından kaynaklanan zımni hak kayıplarının telafisi için öngörülmüş bir müessesedir. (Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 2020/2921 E. 2021/935 K. )
Buna göre, davacının ıslah dilekçesi ile dava değerini karşı tarafın muvafakatına bağlı kalmaksızın arttırabilir. Dava değerinin azaltılması açısından ise; Davacının talep sonucunu daraltması (azaltması) davayı değiştirme (veya genişletme) sayılmaz. Bu nedenle, davacının talep sonucunu daraltabilmesi (azaltabilmesi için) kural olarak davalının açık muvafakatine ihtiyacı olmadığı gibi) ıslah yoluna da başvurmasına gerekte yoktur. (Prof. Baki KURU Medeni Usul Hukuk El Kitabı Cilt:2 Mart 2020 sayfa 1218)
Nitekim Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin emsal kararında da “6100 sayılı HMK’nın 176/1. maddesine göre, “taraflardan her biri yapmış olduğu usul işlemlerini kısmen veya tamamen ıslah edebilir.” Davacının beyanı bir usul işlemi olmayıp maddi hukuka taalluk eden kısmi feragattir. Doktrinde buna talep sonucunun daraltılması da denilmektedir. Davacının talep sonucunu azaltması davayı genişletme ya da değiştirme sayılmaz. Tam veya kısmi feragat için karşı tarafın iznine ve ayrıca bunun için ıslah yoluna başvurulmasına gerek yoktur.” denilerek, davacının dava değerini azaltmasını, karşı tarafın muvafakati olmaksızın ve ıslah yoluna gidilmeksizin yapabileceği belirtilerek, bu şekildeki talebin ise daraltılan kısım yönünden feragat niteliğinde olduğu belirtiliştir.
Diğer bir husus, bir tarafın aynı davada ancak bir kez ıslah yoluna başvurabileceği HMK’nın 176/2 maddesinde düzenlenmiş, bu şekilde ıslah hakkının birden fazla kullanılması sınırlandırılmış, madde gerekçesinde de “Islah yolu ile davanın geciktirilmesi ve sürüncemede bırakılması mümkün olduğundan, ikinci fıkra ile, tarafların ıslah yoluna başvurabileceklerine ilişkin sınırlama bu tasarıda da kabul edilmiştir.” denilerek konuluş nedeni açıklanmıştır.
Buna göre aynı davada, dava ancak bir kez ıslah edilebilir. Dava ikinci kez ıslah edilemez, ancak dava bir kez ıslah edilmiş olsa dahi, ikinci kez verilen ıslah dilekçesi ile dava değerinin azaltılmasına yönelik ise, dilekçe ıslah dilekçesi olarak kabul edilmese dahi, dava değeri ıslah edilmeksizin azaltılabileceğinden, kısmi feragat beyanı olarak nazara alınır.
Bir diğer husus ise; Davanın fazlaya ilişkin hakları saklı tutularak açılmış olması halinde dava kısmi dava olup, davanın, özel bir dava türü olan ve HMK’nın 107. Maddesinde düzenlenen “belirsiz alacak davası” olarak açılması için dava dilekçesinde açıkça belirtilmesi gerektiğinden, kısmi dava niteliğindeki davada dava değeri ancak ıslah yolu ile ancak bir kez artırılabilir. (Yargıtay HGK’nın 2021/485 E. 2021/971 K. Sayılı emsal kararı), bu nedenle kısmi davada dava değerinin artırılmasına yönelik ilk dilekçesinin talep artırım, ikinci dilekçenin ıslah olarak kabul edilmesine olanak da bulunmamaktadır.
Somut olaya gelince, kısmi dava olarak açılan davada, davacı vekili 11/04/2016 tarihli ıslah dilekçesi ile dava değerini 56.501,93 TL olarak ıslah etmiş, 23/102018 tarihinde verdiği ikinci dilekçe ile taleplerini 4.522,12 TL olarak ıslah ettiğini belirtmiştir. Davacı bir kez ıslah ettiği davayı ikinci kez ıslah edemez ise de, yukarıda açıklandığı üzere talebini daraltmasında yasal engel bulunmamaktadır. Bu nedenle davacının 23.10.2018 tarihinde mahkemeye verdiği ve davalıdan 4.522,12 TL talep ettiklerine dair ıslah dilekçesi, talebin azaltması mahiyetinde, kısmi feragat niteliğinde olduğundan, bilirkişi tarafından hesaplanan zararı nazara alınarak ve kısmi feragat niteliğindeki talebine göre davanın kısmen kabul, kısmen reddine karar verilmesi gerekirken, davacı tarafından yapılan ilk ıslah nazara alınmaksızın davanın ikinci ıslah dilekçesine göre kabulüne karar verilmesi usule ve yasaya uygun bulunmadığından, davalı vekilinin buna ilişkin istinaf talebi yerinde görülmüştür.
Buna itibarla; davalı vekilinin istinaf talebinin kabulüne, mahkemece yapılan yargılamada eksiklik bulunmamasına, kanun uygulanmasında hata edilmiş olmasına ve yapılan hata nedeniyle yeniden yargılamaya ihtiyaç duyulmamasına göre ilk derece mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince kaldırılarak, yukarıda açıklanan nedenlerle kararın gerekçesi ve hüküm fıkrası, “hüküm altına alınan miktarda değişiklik yapılmaksızın” düzeltilerek, davanın kısmen kabul kısmen reddine, 4.522,12 TL tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine, karar verilerek ve davalı lehinde düzeltilen karar tarihinde yürürlükte bulunun Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre vekalet ücreti takdir edilerek, ret kabul oranına göre yargılama giderleri belirlenerek, aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
I-Davalı vekilinin istinaf talebinin KABULÜ ile; Ankara 4. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından verilen 28/12/2018 tarihli,… Karar sayılı kararın KALDIRILMASINA,
HMK’nın 353/1-b-2.maddesi uyarınca esas hakkında yeniden karar verilmesine, buna göre;
1-Davanın kısmen KABUL, kısmen REDDİNE, 4.522,12 TL iş gücü kaybı tazminatının 02.12.2013 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacı tarafa ödenmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine,
2-Alınması gereken 308,90 TL harçtan peşin alınan 25,20 TL harcın ve 83,90 TL ıslah harcının düşümü ile eksik alınan 109,10 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Davacı tarafından ödenen 25,20 TL peşin harç, 83,90 TL ıslah harcı olmak üzere 109,10 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Davacının 25,20 TL başvurma harcı, 3,80 TL vekalet harcı, 285,10 TL posta-davetiye gideri ve 2.000,00 TL bilirkişi ücreti olarak sarf ettiği toplam 2.314,10 TL yargılama giderinin davada ret kabul oranına göre 188,21 TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin giderin davacı üzerinde bırakılmasına
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. uyarınca takdiren 2.180,00 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
5-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, reddedilen miktar üzerinden (düzeltilen hüküm tarihinde) yürürlükte bulunan A.A.Ü.T.’ne göre hesap ve takdir edilen 6.067,78 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak, davalıya verilmesine,
İSTİNAF HARÇ VE YARGILAMA GİDERLERİ YÖNÜNDEN:
II-Davalı tarafça yatırılan (44,40 + 77,25) 121,65TL istinaf karar harcının talep halinde davalıya iadesine,
lll-İstinaf başvurusu nedeniyle davalı tarafından yapılan 121,30 TL İstinaf Başvuru Harcı ve 37,00-TL posta giderleri olmak üzere toplam 158,30 TL’nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
lV-HMK’nın 333.maddesi gereğince kullanılmayan istinaf gider avansının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
V-Kararın tebliği ve harç iadesi işlemlerinin ilk derece Mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK.nın 362/1-a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere 04/11/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.