Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2019/1416 E. 2021/1948 K. 04.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 29/03/2019
NUMARASI …
DAVANIN KONUSU : Tazminat
KARAR TARİHİ : 04/11/2021
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 06/12/2021

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davalı vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacı vekili dava dilekçesinde; 27/08/2017 tarihinde, davalı tarafından ZMMS ile sigortalı aracın karıştığı çift taraflı trafik kazasında, sigortalı araç içerisinde yolcu olarak bulunan müvekkili …’in eşi, …’nin oğlu ve diğerlerinin babası olan …’nun vefat ettiğini, müvekkillerinin ölenin desteğinden mahrum kaldığı ve zararlarından davalı … şirketinin sorumlu olduğunu, ileri sürerek ve fazlaya ilişin haklarını saklı tutarak müvekkili … için 1.000,00 TL, … ve … için 500,00’er TL, … için 1.000,00 TL maddi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek olan avans faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davacı vekili 12/06/2018 tarihli ıslah dilekçesi ile taleplerini müvekkili … için 198.445,00 TL, … için 16.210,54 TL, … için 7.638,60 TL, … için 34.196,05 TL olmak üzere 256.490,64 TL olarak ıslah etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; sorumluluklarının sigorta limiti kusur ve zarar ile sınırlı olduğunu, davayı kabul etmemekle beraber, davacıların tazminat taleplerinin müvekkili tarafından hesap edildiğini, ancak davacıların kabul etmemesi nedeniyle ödeme yapılamadığını, müvekkilinin tüm sorumluluğunu yerine getirmesine göre davanın açılmasına sebebiyet vermediğini, tazminatın ZMMS Genel Şartlarına göre hesaplanması gerektiğini, davacının kusuru ve zararını kanıtlaması gerektiğini, davacının kaza nedeniyle elde ettiği gelir ve tazminatların mahsubunun gerektiğini, müterafik kusur ve hatır taşıması nedeniyle indirim yapılması gerektiğini, davacının faiz talebinin ise haksız olduğunu, kabul edilse dahi dava tarihinden itibaren yasal faiz talep edebileceğini savunarak davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece, davanın trafik kazasından kaynaklanan destek tazminatı olduğu, bilirkişiden alınan kusur raporuna göre önündeki araca çarpan sigortalı araç sürücüsünün kazanın meydana gelmesinde %100 oranında kusurlu olduğu, davalının, ölenin desteğinden mahrum kalan davacıların zararından sorumlu olduğu, aktüer bilirkişiden alınan kök raporda davacı …’in destek zararının 198.445,00 TL, …’nin destek zararının 34.196,65 TL, …’in destek zararının 7.638,60 TL, …’in destek zararının 16.250,00 TL hesaplandığını ve davacıların kök rapora göre dava değerini belirledikleri, itiraz üzerine alınan ek raporda ise davacı …’in destek zararının 261.043,78 TL, …’nin destek zararının 32.781,30 TL, …’in destek zararının 21.476,84 TL, …’in destek zararının 10.203,14 TL olduğunun hesap ediliği, davacıların talep artırım dilekçesindeki talepleri doğrultusunda davanın kabulüne karar verilmesi gerektiği gerekçesi ile davanın kabulü ile davacı … için 198.445,00 TL, davacı … için 34.186,05 TL, davacı … için 16.210,54 TL, davacı … için 7.638,60 TL tazminatın 03/11/2017 tarihinden itibaren işleyecek olan yasal faizi ile davalıdan tahsili ile adı geçen davacılara verilmesine karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; Hesaplamanın mevzuata aykırı olarak yapıldığını buna ilişkin itirazlarının nazara alınmadığını, hesaplamanın genel şartlara uygun yapıldığı belirtilmiş ise de Genel şartlara aykırı olduğunu, Genel Şartlarda açıkça belirtildiği üzere hesaplamada davacıların hesap tarihindeki yaşı nazara alınması gerekirken, kaza tarihindeki yaşlarının nazara alınmasının hatalı olduğunu, ceza dosyası kapsamına göre hatır taşıması nedeniyle indirim yapılmamasının hatalı olduğunu, belirterek kararın kaldırılarak düzeltilmesini istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE
Mahkemece verilen kararda kamu düzenine aykırılık görülmediğinden, HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf edenin sıfatına göre ve istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonucunda;
Dava trafik kazasından kaynaklanan ölüm sebebiyle destekten yoksun kalma nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkindir.
Kaza tespit tutanağına göre; vefat edenin içerisinde yolcu olarak bulunduğu, davalı tarafından ZMMS ile sigortalı araç sürücüsünün tedbirsizce ve önlemsizce, ön ilerisinde seyreden çekiciye arkadan çarpması ile kazanın meydana geldiği anlaşılmaktadır.
Soruşturma dosyasında, desteğin içerisinde yolcu olarak bulunduğu araç sürücüsünün vefat eden ile arkadaş olduklarını beyan ettiği görülmüştür.
Mahkemece alınan kusur raporunda, vefat edenin içerisinde bulunduğu ve davalı tarafından ZMMS ile sigortalı araç sürücüsünün %100 oranında kusurlu olduğunun, tespit edilmesi üzerine mahkemece aktüer hesap bilirkişisi tarafından tanzim edilen 11/06/2018 tarihli hesap raporunda, yapılan hesaplamada desteğin eşi …’in destek zararının 198.445,00 TL, desteğin annesi olan …’nin destek zararının 34.196,05 TL, desteğin çocuğu …’in destek zararının 3.570,58 TL, desteğin çocuğu …’in destek zararının 7.638,60 TL olarak hesaplanması ve davacıların davalarını ıslah etmesi sonrasında, davalının itirazı sonrasında alınan 18/02/2019 tarihli ek raporda davacı …’in destek zararının 261,043,78 TL, davacı …’nin destek zararının 32.781,30 TL, davacı …’in destek zararının 21.476,84 TL, davacı …’in destek zararının 10.203,14 TL olarak hesaplanması üzerine, mahkemece davacıların, destek zararından davalının sorumlu olduğu ve davacıların kök raporda hesaplanan tazminatı talep edebilecekleri gerekçesi ile davanın kabulüne karar verildiği, davalının süresinde verdiği hatır taşımasına ilişkin savunmalarının değerlendirilmediği anlaşılmaktadır.
Taşımanın hatır için yapılmış olması, TBK’nın 51. maddesi kapsamında tazminatın belirlenmesinde hakim tarafından göz önüne alınması gereken bir husus olduğu, Yargıtay içtihatlarında kabul edilmiş olup, davalı tarafından ileri sürülmüş ise mahkemece taşımanın hatır taşıması olup olmadığı değerlendirilerek, taşımanın neden hatır taşıması kabul edilip edilmediği karar gerekçesinde belirtilmelidir.
Öte yandan, “hatır taşıması” iddiası, HMK kapsamında ilk itiraz olmadığından, mahkemece resen süresinde olup olmadığı değerlendirilemez. HMK’nın 141. maddesinde düzenlenen “savunmanın değiştirilmesi ve genişletilmesi” hükümleri çerçevesinde, cevap ve ikinci cevap dilekçesinde serbestçe (Basit Usule tabi davalarda HMK’nın 319. maddesi gereğince cevap dilekçesi ile), diğer aşamalarda ise davacının açık muvafakatı ile ileri sürebileceği gibi, davacının muafakatı olmaması halinde ise daha önce süresi içerisinde verilen cevap dilekçesi mevcut ise cevap dilekçesinin ıslahı yolu ile de ileri sürülebilir.
Hatır taşmasının değerlendirilmesinde; Hatır taşımaları bir menfaat karşılığı olmadığı cihetle, bu gibi taşımalarda 6098 sayılı TBK’nın 51. maddesi uyarınca tazminattan uygun bir indirim yapılması, gerek öğretide gerekse Yargıtay İçtihatlarında benimsenmiş ve yerleşmiş bulunmaktadır. Hatır taşımasından söz edebilmek için yaralanan ya da ölenin karşılıksız taşınmış olması gerekir. Taşınanın yararının söz konusu olduğu durumda hatır taşıması ilişkisi gündeme geleceğinden işletenin sorumluluğu genel hükümlere göre değerlendirilecek ve tazminattan indirim yapılacaktır. Bu bakımdan hatır taşıma ilişkisinin değerlendirilmesinde taşımanın kimin çıkar ve yararına olduğunun saptanması önemlidir. Yarar ekonomik olabileceği gibi, ortak toplumsal değerleri de ilgilendirebilir. Ancak taşıma, işletenin veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin bir çıkarı veya yararının bulunması halinde hatır taşımasından söz edilemeyecektir. (Yargıtay 17. H.D 2018/3314 E. – 2020/5375 K. 08.10.2020)
Somut olayda, davalı vekili tarafından “hatır taşıması” savunmasında bulunmuş olmasına rağmen, bu hususta değerlendirme yapılmaksızın, bilirkişi tarafından kök rapor ile hesaplanan miktarın tamamı üzerinde davanın kabulüne karar verilmiş olması doğru olmadığı gibi, mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporu, ne karar tarihindeki yasal düzenlemeye ne de 2918 Sayılı Yasanın 90. maddesinin kısmi iptalinden sonra, gerçek zarar belirlenmesinde benimsenen Yargıtay 4. ve kapatılan 17. Hukuk Dairesi içtihatlarına uygundur. Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin içtihat değişlikliği nedeniyle zararın hesaplanmasında, muhtemel yaşam süresinin TRH2010 Yaşam Tablosuna göre belirlenmesi ve hesaplamanın ise işleyecek dönem aktif ve pasif dönem zararlarının “progresif rant yöntemi” uygulanarak yapılması gerekmektedir. Mahkemece hükme esas alınan kök raporda ise TRH2010 Yaşam Tablosuna göre desteğin ve zarar görenlerin muhtemel yaşam süresi belirlenerek, %1,8 teknik faiz ile birlikte “progresif rant yöntemi” uygulanmak suretiyle karma uygulama yapılarak tazminat miktarı belirlenmiş olması nedeniyle kök rapor denetime ve hüküm kurmaya elverişli olmadığı gibi, davalının itirazı üzerine alınan ek raporda, TRH2010 Yaşam Tablosu uygulanmakla birlikte, AYM’nin iptal kararı sonrası tazminat hesaplanmasında uygulanma imkanı bulunmayan “Devre başı ödemeli belirli süreli rant formülünün” kullanılmış olması, bunun yanı sıra yapılan hesaplamaların hesap hataları içermesi (işlemiş dönem hesaplamasında iskonto uygulanması, bilinmeyen dönemin ayrıca hesaplanarak ve hesap tarihindeki destekten mahrum kalanların yaşlarının nazara alınması gerektiği halde bilinmeyen dönem hesabında kaza tarihindeki yaşlarının nazara alınması gibi) nedeniyle alınan ek rapor da denetime ve hüküm kurmaya elverişli değildir.
Bu durumda, hatır taşımasına ilişkin itirazların değerlendirilmemiş olması yanında alınan aktüer bilirkişi raporunun da yukarıda açıklanan nedenlerle uygun olmaması nazara alındığında uyuşmazlığın çözümünde etkili olacak ölçüde önemli delillerin tam olarak toplandığı ve değerlendirildiği de söylenemeyeceğinden, davalı vekilinin istinaf sebepleri yerinde görülmüştür.
Buna göre; davalı vekilinin istinaf isteminin kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a-6. maddesi gereğince kararın kaldırılmasına, davanın yeniden görülmesi ve hüküm davalı tarafından istinaf edilmiş olmasına göre davalının usulü kazanılmış hakları korunarak, Dairemizce kaldırılan hükme esas alınan rapor tarihindeki veriler nazara alınarak, ancak Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin içtihat değişikliği nedeniyle muhtemel yaşam sürelerinin “TRH2010 Yaşam Tablosuna” göre belirlendiği ve %1,8 teknik faiz uygulanmaksızın “progresif rant yönetmi” uygulanarak, yani; destekten yoksun kalma tazminatının rapor tanzim tarihine kadar (kaldırılan hükme esas alınan rapor tarihi) gerçekleşen zararın bilinen veriler nazara alınarak ve iskontoya tabi tutulmadan, rapor tanzim tarihinden sonraki zarar yönünden ise bilinen son gelir (kaldırılan hükme esas alınan rapor tarihindeki son gelir) nazara alınıp 1/Kn katsayısına göre her yıl %10 oranında artırılmak ve iskonto edilmek suretiyle hesaplamanın yapıldığı, hüküm kurmaya ve denetime elverişli rapor alınarak, akabinde davalının hatır taşımasına yönelik savunmalarının değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmek üzere dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile Ankara 7. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından verilen 29/03/2019 tarihli …. Karar sayılı kararın, HMK’nın 353/1-a-6. maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
Kararın kaldırılma sebebine göre, davalı vekilinin sair istinaf taleplerinin İNCELENMESİNE YER OLMADIĞINA,
2-Dosyanın, davanın yeniden görülmesi için mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-İstinaf eden davalıdan İstinaf peşin harcı olarak 4.381,00 TL İstinaf karar harcının istek halinde istinaf eden davalıya iadesine,
4-İstinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesinde değerlendirilmesine,
5-Davalı tarafından Ankara 4. İcra Müdürlüğünün…. sayılı dosyasına depo edilen 373.000,00 TL bedelli teminat mektubunun yatırana iadesine,
6-Karar tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı iadesi işlemlerinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK.nın 353/1-a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere 04/11/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.
….

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.