Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2019/1401 E. 2021/2048 K. 11.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ

….

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 04/03/2019
NUMARASI ….

DAVANIN KONUSU : Tazminat
KARAR TARİHİ : 11/11/2021
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 29/11/2021

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davacı vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacı vekili, 05.03.2016 tarihinde davalıların işleteni, sürücüsü ve zorunlu mali sorumluluk sigortacısı olduğu aracın davacıya ait araca çarptığını, meydana gelen kaza sonucu davacının aracının hasar gördüğünü, aracın yetkili servis tarafından tamirinin eksik yapıldığını, Ankara 10. Sulh Hukuk Mahkemesi tespit dosyası ile gerçek zararın belirlendiğini belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere 1,00 TL değer kaybı, 2.191,47 TL onarım bedeli ve 772,90 TL tespit masraflarının davalılardan tahsilini talep etmiştir.
Davalı … vekili, davalı şirket tarafından davacı aracı için 28.04.2016 tarihinde aracı tamir eden oto servisine 2.404,48 TL ve 70,80 TL ödeme yapıldığını, 09.05.2016 tarihinde davacıya 2.630,00 TL daha ödenerek hasar bedelinin ödendiğini, değer kaybı zararı için hasar dosyası açıldığını, bu dosyadan da……… sayılı dosyası kararına göre 07.09.2016 tarihinde 4.442,10 TL değer kaybı ödendiğini, 633,70 TL.nin de Ankara….E. sayılı dosyasına ödenerek sorumluluğun yerine getirilmiş olduğunu, yapılan bu ödemelere rağmen hem araç hasarı hem de değer kaybı için dava açılmış olmasının, davacı yanın sebepsiz zenginleşme gayreti içinde olduğunu ortaya koyduğunu, belirterek davanın reddini istemiştir.
Diğer davalılar, davanın reddini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI;
Mahkemece; yargılama sırasında 24.12.2018 tarihli duruşmada davanın davacı vekili tarafından mazeretsiz olarak takip edilmemesi nedeniyle dava dosyasının HMK’nun 150. maddesi gereğince işlemden kaldırılmasına karar verildiği ve dosyanın yenilendiği, ancak 19.02.2018 tarihli duruşmada da davacı vekilinin mazeretsiz olarak duruşmaya katılmayarak dosyayı takipsiz bıraktığı, HMK’nun 150. maddesi, 316. maddesi ve 320/4. maddesi gereğince basit yargılama usûlüne tabi davalarda, işlemden kaldırılmasına karar verilmiş olan dosya, yenilenmesinden sonra takipsiz bırakılırsa dava açılmamış sayılır hükmü gereğince davanın açılmamış sayılmasına karar vermek gerekirken sehven 18.03.2018 tarihinde davanın kaldığı yerden devamına karar verildiği gerekçesi ile HMK’nun 150. maddesi, 316. maddesi ve 320/4. maddesi gereğince basit yargılama usûlüne tabi davalarda, işlemden kaldırılmasına karar verilmiş olan dosya, yenilenmesinden sonra takipsiz bırakılırsa dava açılmamış sayılır hükmü gereğince davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiş, karara karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvuru yapılmıştır.
İSTİNAF SEBEPLERİ;
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; Ankara 15. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin …. sayılı dosyası ile açılan davanın görevsizlik kararı ile Ankara 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’ne geldiğini, 27.11.2017 tarihinde tensip tutanağı ile birlikte duruşma gününün tebliğ edildiğini, ancak bu tebligatta ön inceleme duruşması gün ve saati şeklinde açıklama ve katılmama durumunda dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verileceği ihtarının bulunmadığını, dosyadaki ilk tebligatın usulsüz olduğunu, buna rağmen mahkemece bu durum dikkate alınmadan ön inceleme duruşması açılmadan ve taraf teşkili sağlanmadan dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verildiğini, yine 24.12.2018 tarihli duruşmada dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verildiğini, duruşma gün ve saati bir önceki celse olan 24.09.2018 tarihinden mazeretin kabulüne duruşma gün ve saatinin Uyap ortamından öğrenilmesine şeklinde karar verilmiş olduğunu, dosya da gider avansı olmasına rağmen tebligat yapılmadığını, dosyanın yenilendiğini, 04.03.2019 tarihli duruşmada mahkeme; ön inceleme duruşmasında yazılı yargılama usulüne tabi olarak belirtilen bu davada ara karardan dönülerek davanın açılmamış sayılmasına karar verildiğini, kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, (Yargıtay 10. Hukuk Dairesinin 2015/16433 E. – 2016/371K. sayılı ilamına göre duruşma gününün uyap üzerinden öğrenilmesinin usule aykırı olduğunun belirtildiğini, davanın açılmamış sayılmasına dair kararın kaldırılması gerektiğini ileri sürmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE
Davacı vekilinin HMK.nın 355. maddesi gereğince istinaf sebepleri ile sınırlı olarak, dosya içerisindeki bilgi ve belgeler, mahkeme kararının gerekçesi, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesi ile yapılan inceleme sonunda;
Dava trafik kazasından kaynaklanan maddi tazminat istemine ilişkindir.
Davacı tarafın mazeretsiz olarak duruşmaya katılamaması halinde dosyanın işlemden kaldırılması ve davanın açılmamış sayılması müessesesi yazılı yargılama usulüne tabi davalar için HMK’nın 150. maddesi ve basit yargılama usulüne tabi davalar için HMK 320. maddesinde düzenlenmiştir.
6100 sayılı HMK’nın 150. maddesinin 6. fıkrasında; “İşlemden kaldırılmasına karar verilmiş ve sonradan yenilenmiş olan dava, ilk yenilenmeden sonra bir defadan fazla takipsiz bırakılamaz. Aksi hâlde dava açılmamış sayılır.” hükmü, aynı Kanunun 320. maddesinin 4. fıkrasında; “Basit yargılama usulüne tabi davalarda, işlemden kaldırılmasına karar verilmiş olan dosya, yenilenmesinden sonra takipsiz bırakılırsa, dava açılmamış sayılır.” hükmü yer almaktadır.
Dosya kapsamından; davanın 27.01.2017 tarihinde Asliye Hukuk Mahkemesine açıldığı, dosyanın görevsizlik kararı ile Asliye Ticaret Mahkemesi gönderildiği, Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından 19.02.2018 tarihine duruşma günü verildiği ve taraflara tebliğ edildiği, ancak davacı tarafın duruşmaya katılmadığı, davalı vekilinin davayı takip etmediklerini bildirdiği, dosyanın HMK’nın 150. maddesi gereğince yenileninceye kadar işlemden kaldırılmasına karar verildiği, davacının yenileme talebi üzerine yeniden duruşma günü verilerek yargılamaya devam edildiği, 24.12.2018 tarihli duruşmaya davacının yine katılmaması ve davalı vekilinin davayı takip etmeyecekleri yönündeki beyanı üzerine dosyanın HMK’nın 150. maddesi gereğince yeniden işlemden kaldırılmasına karar verildiği, davacının ikinci kez yenileme talebinin mahkemece kabul edilerek yeniden duruşma günü verilmiş ise de mahkemece TTK.nın 4/2. maddesi gereğince davanın basit yargılama usulüne tabi olduğu belirtilerek HMK.nın 320/4. maddesi gereğince yenilemeden sonra takipsiz bırakılan davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiştir.
Dava konusu olayda uyuşmazlık; yazılı yargılama usulüne tabi bir davanın yargılama sırasında yürürlüğe giren kanun hükmü ile basit yargılama usulüne tabi hale getirilmesi halinde kanun değişikliğinden önce bir kez işlemden kaldırılmasına karar verilmiş olan davada, bu tarihten sonra gerçekleşecek davanın takip edilmemesi durumunda, HMK.nın 150. maddesi mi yoksa 6100 sayılı HMK’nın 320/4 maddesinin mi uygulanacağı noktasında toplanmaktadır.
Yargılama aşamasında TTK.nın 4-/2. maddesi 28.02.2018 tarih 7101 sayılı yasa ile değiştirilmiş ve “Ticari davalarda da deliller ile bunların sunulması 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu hükümlerine tabidir; miktar veya değeri beş yüz bin Türk lirasını geçmeyen ticari davalarda basit yargılama usulü uygulanır.” hükmü getirilmiştir. Bu değişiklik usul kurallarına ilişkin olduğundan, derhal uygulanması gerekir ise de usul hükümlerinin uygulanmasına ilişkin olarak 6100 sayılı HMK’nın zaman bakımından uygulanma başlıklı 448. maddesi “Bu kanun hükümleri, tamamlanmış işlemleri etkilememek kaydıyla derhal uygulanır” hükmünü içermektedir.
Buna göre somut olayda davanın ilk olarak 19.02.2018 tarihinde TTK.nın 4/2. maddesinde değişiklik yapılmadan önce takipsiz bırakıldığı, değişiklikten önce uygulanan yazılı yargılama usulüne tabi davada HMK.nın 150. maddesi uygulanacağından tamamlanmış bir işlem söz konusu olduğu, davacı yönünden kazanılmış hak oluştuğu, hukuka güven ilkesinin bir sonucu olarak davacının ilk yenilemeden sonra bir defadan fazla takipsiz bırakılamayacağı kuralının TTK.nın 4/2. maddesinde değişlik yapılan 28.02.2018 tarihinden önce bir kez işlemden kaldırılmasına karar verilen dosyalar için uygulanamayacağı gözetilmeden yazılı gerekçe ile davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi doğru görülmediğinden davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK.nın 353/1.a.6. maddesi gereğince ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın esası ile deliller toplanarak sonucuna göre yeniden inceleme yapılmak üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiştir.

HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ İLE; HMK.nın 353/1.a.6 maddesi gereğince ilk derece mahkemesi kararının KALDIRILMASINA,
Yeniden yargılama yapılması için dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE,
2-İstinaf yoluna başvuran tarafça yatırılan peşin harcın istek halinde yatırana iadesine,
3-İstinaf yoluna başvuran tarafça yapılan yargılama giderinin ilk derece mahkemesi tarafından yapılacak yargılamada dikkate alınmasına,
4-Karar tebliği, harç mahsup, iade ve tahsil işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu HMK’nun 353/1.maddesi gereğince KESİN olmak üzere 11.11.2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.