Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2019/1392 E. 2021/1947 K. 04.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar N…
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 06/03/2019
NUMARASI ….

DAVANIN KONUSU : Maddi- Manevi Tazminat

KARAR TARİHİ : 04/11/2021
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 08/12/2021

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davacı vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacı vekili dava dilekçesinde; 09.09.2016 tarihinde davalı …’ün sevk ve idaresindeki ve davalı sigorta şirketi tarafından ZMMS ile sigortalı araçla, müvekkilinin sevk ve idaresindeki motosikletin çarpışması sonucu çift taraflı, maddi hasarlı, yaralamalı trafik kazasının meydana geldiğini, kazanın meydana gelmesinde davalı araç sürücüsünün kusurlu olduğunu, bu kaza sonucunda müvekkilinin yaralandığını ve iş gücü kaybının oluştuğunu, faturalandırılamasa da; …. tarafından karşılanamayan bazı harcamaların yapıldığını, davacının ekonomik geleceğinin sarsıldığını ileri sürerek ve fazlaya ilişkin hakları saklı tutarak 2.000,00 TL maddi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faiz ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline; 400.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı …’den tahsiline, karar verilmesini istemiştir.
Davacı vekili; 11/02/2019 tarihli dilekçesiyle, maddi tazminata ilişkin olarak davalı sigorta şirketi ile anlaştıklarından bahisle maddi tazminat talebinden feragat ettiklerini, diğer davalı hakkındaki manevi tazminat talebi yönünden ise davaya devam ettiklerini bildirmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde, davanın her türlü maddi ve hukuki dayanaktan yoksun olarak açıldığını, kazanın oluşumunda davacının kusurlu olduğunu, davacının koruyucu kıyafet giymediğini, davacının mesleğini yeniden icra etmeye başladığını, davacıya … tarafından ödenen geçici iş göremezlik tazminatı olduğunu, talep edilen manevi tazminatın fahiş olduğunu, müvekkilinin gelir durumunun düşük olduğunu, maddi tazminat taleplerinin öncelikle trafik sigortasından karşılanması gerektiğini savunarak; davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı … Sigorta A.Ş vekili cevap dilekçelerinde; açılan davanın haksız ve hukuka aykırı olduğunu savunarak; davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece, davanın çift taraflı trafik kazasından kaynaklanan cismani zarar nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin olduğu, ……. Kurumundan alınan rapora göre davacının “Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Yönetmeliğine” göre hazırlanan rapora göre %72 oranında malul ve 18 ay iş göremez kaldığı, sonrasında “Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırılması ve Özürlülere Verilecek Raporlar Hakkındaki Yönetmelik” çerçevesinde alınan ek raporda engel oranın %50 olduğu ve iyileşme süresinin 18 ay olarak tespit edildiği, kusur durumuna ilişkin……Kurumundan alınan kusur raporunda kazanın meydana gelmesinde davacının asli kusurlu, davalının ise tali kusurlu olduğunun belirtildiği, dosya üzerinden alınan kusur raporunda ise davacı araç sürücüsünün %75 oranında, davalının ise %25 oranında kusurlu olduğunun tespit edildiği, davacının davalı sigorta şirketi ile anlaştığından maddi tazminat talebinden feragat ettiği, davacı vekili kusur raporuna itiraz etmiş ise de, kusur raporuna itirazından vazgeçtiği, belirlenen kusur ve maluliyet durumuna göre davacının TBK’nın 56. maddesi gereğince manevi tazmainat talep edebileceği, somut olayda davacının %50 oranında engeli oluşacak şekilde yaralandığı ve davalının kazanın meydana gelmesinde %25 oranında kusurlu olduğunun tespit edildiği, kusur durumu, paranın alım gücü göz önüne alındığında 10.000,00 TL manevi tazminatın uygun olduğu gerekçesiyle; maddi tazminat davasının feragat nedeniyle reddine, manevi tazminat talebinin kısmen kabulü ile 10.000,00 TL manevi tazminatın 09/09/2016 tarihinden itibaren işleyecek olan yasal faizi ile davalı …’den tahsiline karar verilmiş hüküm davacı tarafından istinaf edilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; mahkemece manevi tazminat talebinin kısmen kabulüne karar verilmesinin dosya kapsamına uygun olmadığını, davalının müvekkilinin motosikletine kusurlu şekilde arkasından hızla çarparak, maddi hasara ve yaralanmaya neden olduğunu, kaza sonucunda müvekkilinin ağır şekilde yaralandığını ve “Çalışma gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Tespit İşlemleri Yönetmeliğine” göre %72 oranında, “Özürlülük Ölçütü Sınıflandırılması ve Özürlüllere Verilecek Raporlar Hakkındaki Yönetmelik” hükümlerine göre ise %50 oranında engelli olduğunun tespit edildiğini, müvekkilinin … Hastanesi’nde Anestezi Uzmanı Doktor olduğunu ve yaptığı iş ve girdiği ameliyatlar nedeniyle ayakta durduğu süre içerisinde ciddi bir fiziksel performans göstermesi gerektiğini, belirlenen manevi tazminatın çok yetersiz olduğunu belirterek kararın kaldırılarak talepleri doğrultusunda davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Mahkemece verilen kararda kamu düzenine aykırılık görülmediğinden, HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf edenin sıfatına göre ve istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonucunda;
Dava, trafik kazasından kaynaklanan cismani zarar nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemidir. Mahkemece maddi tazminat talebinin feragat nedeniyle reddine, manevi tazminat talebinin ise kısmen kabulüne karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından manevi tazminata ilişkin olarak istinaf edilmiştir.
Kaza tespit tutanağına, tarafların soruşturma dosyasındaki beyanlarına, araç üzerinde yapılan olay yeri inceleme raporuna ve mahkemece alınan kusura ilişkin bilirkişi raporuna göre, olaya tarihinde gündüz vakti motosikleti ile bölünmüş yolda sağ şeritte gitmekte olan davacının, kavşak noktasından sola dönmek için sol şeride geçtiği esnada, gerisinden gelen davalının, aracının sağ ön tarafı ile davacının motosikletine çarparak yaralanmasına neden olduğu anlaşılmaktadır. Çarpmanın davacının aracının sağ ön tarafı ile gerçekleşmiş olmasına ve davacının da sol şeride geçtiği anda kazanın meydana geldiğini soruşturma dosyasında kabul etmiş olmasına göre davacının gerisinden gelen araçları kontrol etmeksizin şerit değiştirdiğinin anlaşılmasına göre kazanın meydana gelmesinde davacının asli kusurlu olduğunun, davalının ise kaza anında kendi şeridinde gitmesine rağmen kavşaklara yaklaşırken hızını yavaşlatmamış olmasına göre tali kusurlu kabul edilmesinde isabetsizlik bulunmadığı gibi, davacı vekilinin yapılan yargılamada tespit edilen kusur durumuna ilişkin itirazından vazgeçtiği anlaşılmaktadır.
Davacının maluliyetinin tespiti açısından …. alınan 21/06/2018 tarihli raporda meydana gelen kaza neticesinde davacının multiple pelvis, sağ tibia, sol ön kol fraktürleri, erektil disfonksiyonu, ve idrar kaçırması (urgency inkontinans) dikkate alındığında Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliğine göre, çalışma ve meslekte kazanma gücü kaybı oranın %72 olduğu, tıbben iyileşeme süresinin 18 aya kadar uzayabileceği, 3 ay süre ile bakıcıya ihtiyacı bulunduğu belirtilmiş, sonrasında alınan 20/12/2018 tarihli ek raporda ise, tespit edilen ve kazadan kaynaklanan rahatsızlıkların Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırılması ve Özürlülere Verilecek Raporlar Hakkındaki Yönetmeliğe göre ise engel oranın %50 olduğunun tespit ediliği görülmüştür.
Dava konusu olan manevi tazminat istemi, 6098 sayılı TBK’nun 56. maddesinde düzenlenmiştir. Anılan hükme göre, hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği para tutarı adalete uygun olmalıdır.
Manevi tazminat, zarara uğrayanda, manevi huzuru gerçekleştirecek ve tazminata benzer bir fonksiyonu da olan özgün bir nitelik taşır. Manevi tazminat bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. Zarar görenin zenginleşmemesi, zarar sorumlusunun da fakirleşmemesi gerekmektedir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.6.1976 günlü ve 7/7 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir edilecek manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden, hakim bu konuda takdir hakkını kullanır iken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir. Tüm bu kriterlere göre belirlenecek tazminat -aynı anda- tarafların ikisini de memnun etmese dahi, adil olacağı için, hukuk tarafından kabul edilen ve uygulanan sistem haline gelmiştir.
Manevi tazminatın belirlenmesinde, maluliyetin ağırlığı, bundan sonra ki yaşantısında yaşatacağı zoruluklar, tedavi süresince yaşanan sıkıntılar önemli olduğu kadar, kazanın meydana gelmesinde haksız fiil sorumlusunun ve zarar görenin kusurunun ağırlığı da önemli bir kriterdir. Kaza nedeniyle duyulan manevi acı ve ızdırap ne kadar büyük olursa olsun, sorumluluk hukuku açısından, zarar neden olanın zarar görenin tüm acısını giderecek bir miktar değil, kusur durumu da değerlendirilerek, belirlenecek hakkaniyete uygun bir miktar manevi tazminat olarak belirlenmelidir. Sırf zararın ağırlığı gözetilerek belirlenen manevi zarara göre davalının sorumlu olacağı manevi tazminat miktarının takdir edilmesi hakkaniyete uygun olmayacağı gibi, kusurun azlığı, ağır sonuçları olan kazada manevi zararı azaltan bir unsur olmayıp, manevi zarar nedeniyle, manevi tazminatın takdirinde nazara alınan bir unsur olduğundan meydana gelen kaza neticesinde yaşanacak acının boyutları değerledirilmeden, sırf kusurdan hareket ile belirlenecek manevi tazminatta hakkaniyete uygun olmayacaktır.
Somut olayda davacının, kavşak noktasından sola dönüş yapmak için gerisinden gelen araçları yeterince ve dikkatli şekilde kontrol etmeksizin, bölünmüş yolda sağ şeritten, sol şeride geçtiği esnada, kendi şeridinde gitmekte olan davalının aracının sağ ön tamponu ile davacının motosikletine çarpması ile kaza meydana gelmiş ve kazanın meydana gelmesinde davacı asli kusurlu ise de; davacının kaza sonrasında ağır şekilde yaralandığı, doktor olan davacının %50 gibi yüksek bir oranda engelli haline geldiği ve söz konusu yaralanmanın çalışma gücü ve meslekte kazanma gücünü %72 oranın kaybetmesine sebep olduğu anlaşılmaktadır. Yaralanmanın boyutları ve kaza sonrası davacının iyileşeme süresinde yaşadığı sıkıntı ve meydana gelen yaralanmanın bundan sonraki yaşantısına etkileri gözetildiğinde, hükmedilen manevi tazminat miktarının; duyulan acıyı, çekilen sıkıntıyı hafifletebilecek bir düzeyde olmadığı, meydana gelen maluliyet ve engellilik durumu, her iki tarafın mali ve sosyal durumları ile kazadaki kusur oranları gözetildiğinde, manevi tazminatın 20.000,00 TL olarak takdir edilmesinin hakkaniyete daha uygun olduğu kanaatine varıldığından, mahkemece takdir edilen manevi tazminat miktarı dosya kapsamına uygun görülmemiştir.
Bu nedenle davacı vekilinin istinaf isteminin kabulü ile, kararın HMK’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince kaldırılmasına, yerel mahkemece yapılan yargılamada eksiklik bulunmamasına, yapılan hata nedeniyle yeniden yargılamaya ihtiyaç duyulmamasına göre ilk derece mahkemesinin kararında 10.000,00 TL olarak takdir edilen manevi tazminatın yukarıda açıklanan sebeplerle 20.000,00 TL olarak düzeltilerek, esas hakkında yeniden karar verilmesine, karar verilerek, ilk derece mahkemesi kararında kesinleşen yönler korunarak aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
I-Davacı vekilinin istinaf talebinin kabulü ile; Ankara 7. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından verilen 06/03/2019 tarihli,…. Karar sayılı kararın KALDIRILMASINA,
HMK’nın 353/1-b-2.maddesi uyarınca esas hakkında yeniden karar verilmesine, buna göre;
1-MADDİ TAZMİNAT TALEBİ HAKKINDA
Açılan davanın feragat nedeniyle reddine,
Feragatin yapılan ödemeye bağlı olması ve taraf vekillerinin talepleri dikkate alınarak davalılar yararına vekalet ücreti ve yargılama giderine hükmedilmesine yer olmadığına,
2-MANEVİ TAZMİNAT TALEBİ HAKKINDA
Davanın kısmen kabulüne,
20.000 TL manevi tazminatın 09.09.2016 tarihinden işleyecek yasal faizi ile davalı …’den tahsiline, fazlaya ilişkin istemin reddine,
Vekalet Ücreti
Davacı taraf kendini vekille temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde (düzeltilen karar tarihinde) yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. 10/1 ve 13/1 maddeleri gereğince hesaplanan takdiren 2.725,00 TL vekalet ücretinin davalı …’den alınarak davacı tarafa ödenmesine,
Reddedilen kısım üzerinden hesaplanan 2.725,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı …’e ödenmesine,
3-Yargılama Giderleri ve Gider Avansı
Manevi tazminat kapsamında; davacı tarafından yapılan 26 TL yargılama giderinden red ve kabul oranına göre hesaplanan 1,30 TL’nin davalı …’den alınarak davacı tarafa ödenmesine, kalan kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
Davacının manevi tazminat yönüden dava açarken ödediği 1.366,20 TL peşin harcın davalı …’den alınarak davacıya ödenmesine,
Arta kalan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde YATIRANA İADESİNE,
4-Karar ve İlam Harcı
Maddi tazminat yönünden alınması gerekli 44,40 TL harçtan peşin alınan 6,84 TL harcın düşümü ile arta kalan 37,56 TL harcın davacı tarafdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
Manevi tazminat yönünden alınması gerekli 1.366,20 TL harç peşin alındığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
İSTİNAF HARÇ VE YARGILAMA GİDERLERİ YÖNÜNDEN:
II-Davacı tarafından yatırılan 44,40-TL istinaf karar harcının talep halinde davacıya iadesine,
lll-İstinaf başvurusu nedeniyle davacı tarafından yapılan 121,30 TL İstinaf Başvuru Harcı ve 31,75 -TL tebligat ve posta giderleri olmak üzere toplam 153,05 TL’nin davalı …’den alınarak davacıya verilmesine,
lV-HMK’nun 333.maddesi gereğince kullanılmayan istinaf gider avansının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
V-Kararın taraflara usulüne uygun tebliğine
Duruşma açılmadan dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK.nın 361/1 maddesi uyarınca kararın usulen tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere 04/11/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

….

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.