Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2019/1387 E. 2022/509 K. 03.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: ….
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ

…..

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

…..

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 07/02/2019
NUMARASI : ……

DAVANIN KONUSU : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan)

KARAR TARİHİ : 03/03/2022
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 17/03/2022

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davalı sigorta şirketi vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacılar vekili, 09.01.2016 tarihinde davalı sigorta şirketine zorunlu mali sorumluluk sigortası ile sigortalı … plakalı otobüs sürücüsünün neden olduğu tek taraflı kazada araçta yolcu olarak bulunan … … vefat ettiğini, davacıların müteveffanın eşi ve kızı olduğunu belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere, murisin kızı ve eşi için ayrı ayrı 1.000,00’er TL destekten yoksun kalma tazminatının dava tarihinden işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş, yargılama aşamasında 20.04.2017 tarihli dilekçesi ile davacı eş … … için 179.411,42-TL, … için 48.519,90-TL olarak belirlemiş, ıslah dilekçesi ile davacı … için 187.399,20-TL, … için 57.673,73-TL olarak ıslah etmiştir.
Davalı cevap dilekçesi sunmamış, savunma yapmamıştır.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece toplanan delillere göre; 06.04.2017 tarihli aktüer raporunda; hesaplamanın %100 kusur esasına göre yapıldığı, … … vefatı nedeniyle davacıların gerçek maddi zararının eşi için 179.411,42-TL ve çocuğu için 48.519,90-TL olarak hesaplandığı, 06.06.2018 tarihli aktüerya bilirkişi raporunda; davacı eş … … …’nın talep edeceği destekten yoksun kalma tazminatının 187.399,20-TL, davacı çocuk …’nın talep edeceği destekten yoksun kalma tazminatının 57.673,73-TL olduğu, kaza tarihinde ZMMS poliçesi sakatlanma ve ölüm teminat limit tutarının 310.000,00-TL olduğu, hesaplanan tazminat tutarının poliçe teminat limit dahilinde kaldığı, desteğin olay tarihinde davalı şirkete sigortalı olan ticari araçta yolcu olarak bulunduğu, sürücünün olay günü direksiyon hakimiyetini kaybederek takla attığı ve tek taraflı trafik kazasına karıştığı, aracın kusurlu olduğu, kaza tek taraflı olduğundan yeniden kusur raporu alınmasına gerek görülmediği, hesap bilirkişinden alınan TRH 2010 yaşam tablosuna göre yapılan denetime elverişli rapora göre davacıların zararlarının tespit edildiği, 06.06.2018 tarihli hesap raporunun yeterli ve denetime elverişli olduğu gerekçesi ile davanın kabulüne; … … … için 187.399,20-TL, … için 57.673,73-TL destekten yoksun kalma tazminatının dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmiş, karara karşı davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvuru yapılmıştır.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ;
Davalı … Sigorta A.Ş. vekili istinaf başvuru dilekçesinde; dava konusu kazaya karışan aracın ticari yolcu nakli amaçlı kullanılan otobüs olduğunu, kaza aynı il içerisinde 100 km’yi aşan mesafedeki taşımacılık sırasında gerçekleştiğinden öncelikli sorumluluğun aracın zorunlu karayolu taşımacılık mali sorumluluk sigortacısında olduğunu, … plakalı araç davalıya trafik sigorta poliçesi ile 16.07.2015/2016 tarihleri arasında sigortalı olduğunu, davalı sigorta şirketinin sorumluluğunun kaza dönemindeki taşımacılık sigorta poliçesi teminatı olan 310.000-TL üzerindeki miktar için geçerli olduğunu, 4925 sayılı Karayolu Taşıma Kanunu’nun “Sorumluluk ve Sigorta” başlıklı bölümü 17. maddesinde: “Şehirlerarası ve Uluslararası yolcu taşımacıları, duraklamalar dahil olmak üzere kalkış noktasından, varış noktasına kadar geçecek süre içinde meydana gelecek bir kaza nedeniyle yolcunun ölümü, yaralanması ya da eşyanın zarara uğramasından dolayı sorumludurlar” açıklaması yapıldıktan sonra, 18. maddesinde: “Taşımacılar, yolcuya gelebilecek bedeni zararlar için bu Kanunun 17 nci maddesinden doğan sorumluluklarını sigorta ettirmek zorundadırlar” denildiğini, 4925 sayılı Yasa gereği yürürlüğe konulan Yönetmeliğin 63. maddesinde de: “Yolcu taşımacıları, duraklamalar dahil olmak üzere yolcunun kalkış noktasından varış noktasına kadar olan seyahat süresince meydana gelecek bir kaza nedeniyle yolcunun ölümü, yaralanması ya da eşyasının zarara uğramasından dolayı sorumlu” oldukları, 64. maddesinde de: “Yetki belgesi sahipleri, yolcuya gelebilecek bedenî zararlar için bu Yönetmeliğin 63 üncü maddesinden doğan sorumluluklarını sigorta ettirmek zorundadırlar. Yolcu taşımalarında, Kanunun 18’inci maddesinde tanımlanan Zorunlu Karayolu Taşımacılık Mali Sorumluluk Sigortası ile yürürlükte olan Karayolu Yolcu Taşımacılığı Zorunlu Koltuk Ferdi Kaza Sigortası’nın yaptırılması zorunludur” ve 66. maddesinde: “Zorunlu Karayolu Taşımacılık Mali Sorumluluk Sigortası” yaptırmayan yetki belgesi sahipleri yolcu taşımacılığı yapamaz ve bunların taşıt belgesinde kayıtlı taşıtlarının trafiğe çıkışına izin verilmez” şeklinde düzenleme yapıldığını, 4925 sayılı Karayolu Taşıma Kanunu’nun 19.maddesi son fıkrasında, yolcuların zararlarının “öncelikle” Taşımacılık Sigortası’ndan karşılanacağı, bu sorumluluk sigortası ile karşılanamayan zararlar için 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’na göre yapılması zorunlu mali sorumluluk sigortasına başvurulacağı hükmü yer aldığını, davalının taşımacılık sigorta poliçesi teminatı olan 310.000-TL. üzerindeki miktardan sorumlu olduğunu, davacılar tarafından dava açılmadan önce 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu 97. maddesi gereğince zorunlu evraklar ile sigorta şirketine başvuru yapılmadığını, bilirkişi raporunun eksik incelemeye dayandığını, rapora itirazlarının dikkate alınmadığını, kusur-müterafik kusur yönünden dosya kapsamında hiçbir tespit yaptırılmadığını, uzmanlık alanı dışında olmasına rağmen aktüerya bilirkişisinin görüşleri doğrultusunda hüküm kurulduğunu, müteveffanın kaza anında araçta yolcu konumunda olduğunu ve kazanın meydana gelmesinde kusuru bulunmadığını belirterek kusur indirimi yapılmadığını, müteveffanın zarar doğuran olay yönünden müterafik kusuruna ilişkin hiçbir tespit olmadığını, Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesinden görüş alınması gerektiğini müteveffanın herhangi bir sosyal sigorta kurumuna bağlı olup olmadığının araştırılması gerektiğini, KTK.nın 99. maddesi gereğince temerrüdün oluşmadığını, tazminata yasal faiz uygulanması gerektiğini ileri sürmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE
Davalı vekilinin HMK.nın 355. maddesi gereğince istinaf sebepleri ile sınırlı olarak, dosya içerisindeki bilgi ve belgeler, mahkeme kararının gerekçesi, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesi ile yapılan inceleme sonunda;
Dava trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkindir.
Davacı vekili, davalı sigorta şirketine zorunlu mali sorumluluk sigortası ile sigortalı … plakalı otobüs sürücüsünün neden olduğu tek taraflı kazada, araçta yolcu olarak bulunan davacıların desteğinin vefat ettiğini belirterek, müteveffanın eşi ve kızı için destekten yoksun kalma tazminatı talep etmiş, mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kaza tespit tutanağında kazanın 09.01.2016 tarihinde meydana geldiği, … plakalı otobüs sürücüsünün direksiyon hakimiyetini kaybetmesi sonucu otobüsün yoldan çıkarak devrildiği, otobüste bulunan yabancı uyruklu 56 yolcunun yaralandığı belirtilmiştir.
Davalı sigorta şirketi tarafından düzenlenen zorunlu mali sorumluluk sigorta poliçesinin 16.07.2015 – 16.07.2016 tarihleri arasını kapsadığı, sigortalının … …. İnş. San ve Tic. Ltd. Şti. olduğu anlaşılmıştır.
Mahkemece 06.06.2018 tarihli aktüerya raporunun yeterli ve denetime elverişli olduğu belirtilerek hükme esas alınmış ise de aktüer raporunda hesaplama yöntemi hatalı olup hüküm kurmaya yeterli ve elverişli değildir.
Hükme esas alınan 06.06.2018 tarihli bilirkişi raporunda davacılar ve desteğin yaşam süresi TRH 2010 yaşam tablosuna göre belirlenmiş ve bilinmeyen işleyecek dönem hesabında zorunlu mali sorumluluk sigortası genel şartlarında belirtilen hesap yöntemi esas alınarak hesaplama yapılmış ve kaza 09.01.2016 tarihinde meydana gelmiş olmasına rağmen bilinen dönem hesabında 09.01.2016 olay tarihinden itibaren rapor tarihi 01.06.2018 tarihinde kadar rapor tarihinde yürürlükte olan asgari ücret esas alınarak hesaplama yapılmış olması doğru değildir.
Olay tarihinde KTK.nın 90. maddesinde zorunlu mali sorumluluk sigortası genel şartlarına göre hesaplama yapılacağına ilişkin bir düzenleme bulunmaması ve olay tarihinden sonra yürürlüğe giren 2918 sayılı Karayolları Trafik kanunun 90. Maddesinde “zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamındaki tazminatlar bu Kanun ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda öngörülen usul ve esaslara tabidir. Söz konusu tazminatlar ve manevi tazminata ilişkin olarak bu Kanun ve genel şartlarda düzenlenmeyen hususlar hakkında 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun haksız fiillere ilişkin hükümleri uygulanır.” şeklindeki düzenleme Anayasa Mahkemesinin 17.7.2020 tarihinde 2019/40 E-2020/40 K. sayılı kararı ile Karayolları Trafik Kanunu’nun 90. maddesinin birinci cümlesinde yer alan “…ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda…” ibaresi ile ikinci cümlesindeki “…ve genel şartlarda…” ibaresinin ve 92. maddesinin (i) bendinin Anayasa’ya aykırı olduğuna ve iptaline karar verilmiş olması nedeniyle davacının zararının ve zararın kapsamının 2918 sayılı KTK.nın ve 6098 sayılı TBK.nın haksız fiile ilişkin hükümlerine ve Yargıtay uygulamalarına göre belirlenmesi gerekir.
Ancak TBK 51. maddesi uyarınca tazminatın kapsamının hakim tarafından belirlenmesi zaruridir. Gerçek zarar miktarının, desteğin ve hak sahiplerinin olay tarihindeki bakiye ömürleri, destek alacakları süre, destek payları esas alınarak hesaplanması gerekmektedir. Gerçek zarar hesabı, özü itibariyle varsayımlara dayalı bir hesap olup, gerçeğe en yakın verilerin kullanılması esastır. Destek ve Hak sahiplerinin bakiye ömürleri önceki yıllarda Fransa’dan alınan 1931 tarihli “PMF” cetvellerine göre saptanmakta iken, Başbakanlık Hazine Müsteşarlığı, Hacettepe Üniversitesi Fen Fakültesi Aktüerya Bilimleri Bölümü, BNB Danışmanlık, Marmara Üniversitesi ve Başkent Üniversitesi’nin çalışmaları ile “TRH 2010” adı verilen “Ulusal Mortalite Tablosu” hazırlanmış olup, Sosyal Güvenlik Kurumunca’da ilk peşin sermaye değerinin hesaplanmasında anılan tabloların uygulanmasına geçilmiştir. Gerek diğer kurumlar ile Yargıtay Daireleri arasında tazminat hesabında birliğin sağlanması açısından ve gerekse bu tablonun ülkemize özgü ve güncel verileri içerdiği de göz önüne alınarak, ülkemizce de tazminat hesaplamalarında TRH 2010 Tablosu’na göre bakiye ömür sürelerinin belirlenmesinin, güncel verilere ve ülkemiz gerçeklerine daha uygun olacağına Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nce de karar verilmekle görüş değişikliğine gidilmiştir. (Yargıtay 17.HD 22/12/2020 tarih, 2019/5206 E. – 2020/8874 K. sayılı ilamı, 14/01/2021 tarih 2020/2598 E. – 2021/34 K. sayılı ilamı) Bu itibarla, tazminatın hesaplanmasında TRH 2010 Yaşam Tablosu ve progresif rant yönteminin esas alınması ve taraflar lehine oluşan usulü kazanılmış haklar da gözetilerek hesaplama yapılması gerektiği kabul edilmiştir.
Açıklanan nedenlerle, mahkemece aktüerya konusunda uzman bilirkişiden rapor alınarak bilinen dönem için tazminat hesabında 09.01.2016 olay tarihinden itibaren ilk derece mahkemesi tarafından hükme esas alınan 06.06.2018 rapor tarihine kadar yıllara göre desteğin ev kadını olması nedeniyle ilk raporda esas alınan ve itiraza uğramayan AGİ’siz asgari ücret esas alınarak hesabın yapılması, bilinmeyen dönem hesabında ise TRH 2010 yaşam tablosuna göre yaşam sürelerinin belirlenmesi ve Yargıtay tarafından kabul edilen progresif rant yöntemine göre hesaplama yapılması ve istinafa başvuran taraf yararına oluşan kazanılmış haklarda gözetilerek karar verilmesi gerektiğinden davalı sigorta şirketi vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK.nın 353/1.a.6. maddesi gereğince ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve yeniden inceleme yapılmak üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine davalı vekilinin diğer istinaf sebeplerinin şimdilik incelenmesine yer olmadığına, karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan gerekçelerle;
1-Davalı … Sigorta A.Ş. vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının usul ve yasaya uygun olmaması nedeniyle KALDIRILMASINA,
HMK.nın 353/1.a.6.maddesi gereğince davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınan istinaf karar ve ilam harcının yatırana iadesine,
3-Başvuran tarafca yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesi tarafından verilecek nihai kararda dikkate alınmasına,
4-Ankara 8. İcra Dairesinin 2019/3797 sayılı dosyasına yatırılan 420.000,00-TL teminat mektubunun yatıran tarafa iadesine,
5-Karar tebliği, harç mahsup, iade ve tahsil işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK.nın 353/1.a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 03.03.2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

……
* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.