Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2019/1385 E. 2021/1863 K. 21.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No….
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ

…..

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

…..

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 01/04/2019
NUMARASI …..

DAVANIN KONUSU : Trafik Kazası Nedeniyle Maddi Tazminat
KARAR TARİHİ : 21/10/2021
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 03/11/2021

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davalı … Sigorta A.Ş. vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacı vekili dava dilekçesinde; 05/11/2016 tarihinde meydana gelen kaza sonucunda …’ın vefat ettiğini ve geriye mirasçı olarak …’ın kaldığını, kazaya karışan aracın ZMMS sigorta poliçesi ile davalı şirkete sigortalı olduğunu, kazada araç sürücüsünün tam ve asli kusurlu olduğunu, müteveffanın kusursuz olduğunu, davalı sigorta şirketine yapılan başvuru neticesinde 24/04/2017 tarihinde 17.017,48 TL ödeme yapıldığını ancak bu ödemenin zararlarını tam olarak karşılamadığını belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 1.000,00 TL destekten yoksun kalma ve 100,00 TL cenaze masrafı olmak üzere toplam 1.100,00 TL maddi tazminatın başvurunun tebliğ tarihinden (22.12.2016) itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep etmiş; 29/01/2019 tarihli talep arttırım dilekçesiyle maddi tazminat talebini 45.074,53TLye, defin gideri talebini 550,00TLye çıkarmıştır.
Davalı sigorta şirketi vekili cevap dilekçesinde: Davacı için 17.017,48 TL destekten yoksun kalma tazminatının hesaplandığını ve 24.04.2017 tarihinde davacı tarafa ödendiğini, başkaca sorumlulukları kalmadığını, kabul anlamına gelmemek üzere, sebepsiz zenginleşmeye mahal vermemek adına öncelikle kusur durumunun tespitini; tazminat hesabının Hazine Müsteşarlığı nezdinde tutulan … Siciline kayıtlı bir aktüer tarafından yapılmasını, cenaze ve defin giderleri nedeniyle davalının bir sorumluluğu bulunmadığını, kaza tarihinden itibaren yasal faiz talep edilemeyeceğini, sorumlu olunduğu kanaatine varılması halinde dava tarihinden itibaren yasal faiz talep edilebileceğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Yerel mahkemece davanın, trafik kazasında desteğini kaybeden davacının zararının ZMMS poliçesi kapsamında giderilmesi istemine ilişkin olduğu,2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunun 85. Maddesine göre, bir aracın işletilmesi sırasında bir kimsenin yaralanmasına veya ölümüne sebebiyet vermesi halinde teşebbüs sahibi ve araç işleteninin oluşan zarardan sorumlu olduğu, aynı yasanın 88. Maddesine göre; birden fazla zarar verenin bulunması halinde zarar verenlerin, zarar görene karşı müteselsilen sorumlu oldukları, aynı kanunun 90. Maddesine göre maddi tazminatın biçim ve kapsam ile manevi tazminat konularında Borçlar Kanunu’nun haksız fiillere ilişkin hükümlerinin uygulanacağı, Karayolları Mali Sorumluluk Sigortasının, KTK gereğince yaptırılması zorunlu bir sigorta olup, sigortacının poliçe ile işletenin hukuki sorumluluğunu belirli limitler içerisinde üstlendiği, Trafik Sigortası Genel Şartlarının 01/06/2015 tarihinde değiştirildiği ve tazminatın genel şartlara göre hesaplanacağına ilişkin 2918 sayılı yasanın 90. Maddesinde yapılan değişikliğin ise 26/04/2016 tarihinde yürürlüğe girdiği, Değişen yeni genel şartların C11. Maddesine göre ” Yeni Genel Şartların ancak bu tarihten sonra düzenlenecek poliçeler dolayısı ile uygulanabileceğinin” belirlenmesi nedeni ile poliçenin 01/06/2015 tarihinden sonra düzenlenmesi ve kazanında bu tarihten sonra meydana gelmesi halinde yeni genel şartların uygulanması gerektiği, önceki tarihli poliçelerde ise eski genel şartların uygulanması gerektiği, destekten yoksun kalma tazminatının, bireyin bir olay sonucu ölmesi durumunda ölenin sağlığında bakmakla yükümlü olduğu ya da destek olduğu kişilerin ölüm nedeniyle mahrum kaldıkları yardımı bir başka deyişle önceki sosyal ve ekonomik durumlarına uygun hayat sürdürebilmelerini sağlamak amacıyla ölüme neden olandan tazmin etmelerini sağlayan ve borçlar kanununun 49. Maddesiyle düzenlenmiş bir tazminat türü olduğu, dava konusu kaza olay yeri tespit tutanağına göre, davacının eşi yaya …’a sigortalı araç sürücüsünün çarpması sonucu desteğin öldüğü, olayın meydana geldiği yolun bölünmüş yol olup, araç seyir yönünde tek yönlü, 8m Genişliğinde asfalt kaplaması düz bir yol olup, olay anının gündüz olduğu, olay yeri yaya geçidi olup, çarpmanın yol ortasına yakın bir noktada gerçekleştiği, çarpma sonucunu aracın 20m ileride durduğu, bu tespitleri yapan kaza tespit tutanağı mümzilerinin sürücüye hızını yaya geçidine yaklaşırken azaltmama nedeniyle kusur verdiği, yaya desteğe ise gelen aracın hızını dikkate almayıp uygun zamanda geçmemekten dolayı kusur izafe edildiği, mahkemece atanan bilirkişilerin ise ceza yargılamasında dinlenilen tanık beyanları da esas alınmak üzere sürücünün %75, desteğin ise %25 oranında kusurlu olduğunu belirlediği, söz konusu kusur oranının kaza tespit tutanağındaki belirlemeye, oluşa uygun düştüğü, desteğin asgari gelir düzeyi üzerinde kazancı olduğuna dair herhangi bir delil bulunmadığından desteğin yasal asgari ücret elde edeceğinin kabulü ile tazminat hesaplandığı, destek 70 yaşında ve emekli olduğundan ….. mahsup edilmiş asgari ücretin hesaba esas alındığı ve yine mezarlık şube müdürlüğünden defin giderlerinin sorulduğu, söz konusu giderin de ZMMS poliçesi kapsamında teminata dahil olduğu, dava konusu kaza 05/11/2016 tarihinde meydana geldiğinden ve poliçe 05/10/2016 tarihinde tanzim edildiğinden yeni genel şartlar kapsamında yapılan değişikliklerin somut olayda uygulanması gerektiği ve bu kapsamda hesaplamada TRH 2010 tablosunun %1,8 teknik faiz oranı ile kullanılması gerektiğinin kabul edildiği, davacının müracaatı üzerine davadan önce davalı sigorta şirketince ödenen 17.017,48 TL tutarın bilirkişi hesap tarihine göre %9 yasal faiz kullanılarak güncellenmesi sonucunda 19.468,93 TL ye ulaştığı, bu tutarın ödenmesi gereken tutardan mahsup edildiği, desteğin yaşı, elde edeceği gelir, destek olacağı kişilerin sayısı ve yukarıdaki kabullere göre hesap yapan denetime elverişli bilirkişi raporuna itibar ile davacının hak ettiği destekten yoksun kalma tazminatının davadan önce ödenen tutarın güncellenmiş değeri çıkarıldıktan sonra ve %75 kusur oranı gözetilerek 45.074,53 TL olduğu, ayrıca 550,00 TL defin giderinin de davalı tarafça ödenmesi gerektiği ve sigortalı aracın kamyonet olması nedeniyle avans faizi uygulanması ve davadan önce 22/06/2016 tarihinde davalıya müracaat edilmesi, müracaat tarihine 8 iş günü süresi eklendiğinde 02/07/2016 tarihinden itibaren faiz işletilmesi gerektiği kabul edilerek davanın kısmen kabulüne, 45.074,53 TL destekten yoksun kalma tazminatı ve 550,00 TL defin gideri toplamı 45.624,53 TL nin 02/07/2016 tarihinden itibaren işleyecek değişen oranlı avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, Fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiş; hükme karşı davalı sigorta şirketi vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı … Sigorta A.Ş. vekili istinaf dilekçesinde; Kazanın oluş şekli incelendiğinde davalı şirket sigortalısına yüklenebilecek bir kusur olmadığını, sigortalının, işbu kazanın meydana gelmemesi için elinden geleni yaptığını, bu nedenle bilirkişi raporunda sigortalıya %75 oranında kusur izafe edilmesinin haksız olduğunu, Kaza tespit tutanağında da tespit edildiği üzere yaya …’ın yaralandığı kazada aracın hızını göz önüne almadan ya da aldığı halde uygun zaman beklemeden geçiş yaptığından K.T.K M/ 68/1-b-3 maddesini ihlal ettiğinin tespit edildiğini, Yayaya atfedilmesi gereken kusur asli kusur olup bilirkişi raporunda sigortalı araca asli kusur atfedilmesini kabul etmediklerini, Kaza tespit tutanağında sigortalı araç sürücüsünün K.T.K M /52 -1 /a maddesini ihlal ettiğinin belirtildiğini, Sigortalı araç sürücüsünün ifadesinde yönetimindeki araç ile 30-40 km/saat kadar hızla sol şeritten seyirle olay yerine geldiğinde, yaya şahsın yola fırladığını, frene basmasına rağmen çarpmaktan kurtulamadığını ifade ettiğini, tanık Özgür Yaman’ın araçta yolcu olduğunu, olay yerine sol şeridi takiben geldiklerinde yaşlı bir şahsın aniden yola fırlaması üzerine sürücünün frene bastığını ancak çarpmayı kurtaramadığını ifade ettiğini, bu nedenle sigortalı araç sürücüsüne kusur bilirkişi raporunda atfedilen asli kusuru kabul etmemekle birlikte itiraz ettiklerini, Müteveffanın yaya geçidi olan yerde geçidi kullanmadığını, dikkatsiz ve kontrolsüz bir şekilde taşıt yolundan geçmeye çalıştığını, Taşıt yolundan geçerken hiçbir tedbir almadan kazanın meydana gelmesine sebebiyet verdiğini belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE
Mahkemece verilen kararda kamu düzenine aykırılık görülmediğinden, HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf sebepleri ile sınırlı olarak ve istinaf edenin sıfatına göre yapılan istinaf incelemesi sonucunda; Dava; trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkindir.
Davalı, yaya desteğe çarparak ölümüne sebebiyet veren aracın ZMSS şirketi olup, azami poliçe limitine kadar araç işleteninin hukuki sorumluluğunu üstlenmiştir. Davacı desteğin eşi olup, davalı tarafın itirazı belirlenen kusur durumuna ilişkindir. Her ne kadar KTT’da desteğe, aracın mesafesini ve hızını dikkate almadan karşıya geçmek istemesi nedeniyle, dava dışı araç sürücüsüne yaya geçidi levhasını geçince, yaya geçidinin işaretlerle belirli kısmından karşıya geçen yayaya çarpmasından dolayı hızlı olduğu gerekçesi ile kusur izafe edilmiş ise de, KTT’nın aksi ispatlanıncaya kadar geçerli belgelerden olması, somut olayda kusur konusunda uzman bilirkişice düzenlenen raporda tüm dosya kapsamı, ceza dosyası, dinlenen tanıklar, olay mahallinin özellikleri irdelenerek olay yerinin yaya geçidi olduğu, çarpma noktasının yaya geçidinin ortası olduğu, aracın yaya geçidinden 20 mt sonra durabildiği, desteğin yaya geçidinden karşıya geçmek isterken, sol şeritte dikkatsizce seyreden sürücü yönetimindeki aracın çarpmasına maruz kaldığı, dava dışı sigortalı araç sürücüsünün yaya geçidine yaklaşırken hızını azaltmadığı, işaretlerle belirli yaya geçidinden geçmeye çalışan yayaya ilk geçiş hakkını vermeyerek karıştığı kazada %75 oranında asli kusurlu olduğu, desteğin görevli ve ışıklı işaret olmayan geçitte yola inmeden önce yaklaşan aracın hız ve mesafesini dikkate almadan geçmek istemesi nedeniyle %25 oranında tali kusurlu olduğunun tespit edilmesine, iş bu raporun denetime elverişli, gerekçeli, dosya kapsamı ve kazanın oluş şekline uygun bulunmasına, hükme esas alınmasında bir isabetsizlik bulunmamasına, her ne kadar tazminat hesabında 1.8 teknik faiz uygulanmış ise de istinafa gelenin sıfatı gözetilerek bu hususa girilmemesine ve mahkemenin gerekçesine göre yerel mahkeme kararı usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan (HMK’nın 355. maddesi gereğince davalı vekilinin istinaf sebepleri ve istinafa gelenin sıfatı ile bağlı kalınarak yapılan inceleme sonunda) davalı sigorta şirketi vekilinin yerinde görülmeyen istinaf taleplerinin esastan reddine karar verilmesi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Davalı … Sigorta A.Ş. vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf başvuru harcı peşin alındığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
3-İstinaf talebinde bulunan davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı sigorta şirketinden alınması gereken 3116.61TL nispi istinaf karar harcından, peşin alınan 735.00TL nispi, 44.40TL maktu karar harcının mahsubu ile bakiye 2337.21TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
5-Kararın tebliği, kesinleştirme ve harç ikmali işleminin yerel mahkemece yerine getirilmesine,
Duruşma açılmadan dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK.nın 362/1-a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere 21.10.2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

…..

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.