Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2019/1384 E. 2021/2104 K. 18.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2019/1384
KARAR NO : 2021/2104

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : Dr. … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 25/12/2018
NUMARASI : 2016/11 Esas 2018/836 Karar

DAVACILAR : 1-… – …
2-… – …
3-… – …
4-… – …
5-… – …
VEKİLİ : Av. … –

DAVALI : 1 -… – …
VEKİLİ : Av. …

DAVALI : 2 -… – …
VEKİLLERİ : Av. … –
Av. … –

DAVALI : 3 -….
VEKİLİ : Av. … –

DAVALI : 4 -… – …

DAVANIN KONUSU : Tazminat (Ölüm Sebebiyle ve Araç Hasarı Nedeniyle Açılan)
KARAR TARİHİ : 18/11/2021
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 21/12/2021

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davacılar vekili, davalı … vekili ve …. vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacılar vekili dava dilekçesinde; 23/12/2015 tarihinde, davalı …’in sevk ve idaresindeki, davalı …’ın işleteni olduğu ve davalı …. tarafından ZMMS ile sigortalı çekici ve römork ile, …’in sürücüsü olduğu aracın karıştığı kazada, müvekkillerinin yakını olan …’in vefat ettiğini ve müvekkili …’e ait aracın hasar gördüğünü kaza tespit tutanağında …’ın kusursuz olduğu belirtilmiş ise de, kusur tespitini kabul etmediklerini, …’ın ehliyetsiz oluşunun başlı başına kusur olduğunu, müvekkillerinin maddi ve manevi zararlarından davalıların sorumlu olduğunu belirterek, müvekkili … için fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak 10.000,00 TL destekten yoksun kalma nedeniyle tazminat ve 1.000,00 TL cenaze gideri giderinin, müvekkili … için araç hasarı, çekme gideri ve park yeri ücreti olarak 1.000,00 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek olan yasal faizi ile davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, müvekkilleri … için 40.000,00 TL, diğer müvekkilleri için 20.000,00’er TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek olan yasal faizi ile davalılar …, … ve …’dan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davacılar vekili 30/07/2018 tarihli talep artırım dilekçesi ile davacı … için destek zararını 65.156,01 TL, cenaze ve def’in giderini 9.000,00 TL olarak belirleyerek 74.156,01 TL’nin davalılardan tahsilini istemiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde; müvekkilinin 15/04/2010 tarihinde Kırıkkale 6. Noterliğinin …. Yevmiye no’lu Taşıt Kiralama Sözleşmesi ile kazaya karışan aracı 3 yıllığına …’a kiraya verdiğini, bu nedenle kaza nedeniyle sorumluluğunun bulunmadığını, ayrıca kazada ölenin kusurlu olması nedeniyle müvekkilinin sorumlu olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Davalı … AŞ vekili cevap dilekçesinde; Kaza yapan aracın müvekkili tarafından ZMMS ile sigortalı olduğunu, sorumluluklarını, sigorta limiti kusur ve zarar ile sınırlı olduğunu, davacıların kusuru ve zararı kanıtlaması gerektiğini, savunarak davanın reddini istemiştir.
Davalı … cevap dilekçesinde; Kazanın meydana gelmesinde kusurun, vefat edende olduğunu, kazanın kendisi tarafından engellenmesinin mümkün olmadığını, her şeyden önce kazanın devriye görevi yapan kolluğun önünde gerçekleştiğini ve tutanakların bu şekilde tutulduğunu, ekip görevlileri tespit edilerek ve mobese kayıtları temin edilerek olayın aydınlatılabileceğini, ehliyetsiz olmasının kusuru etkilemeyeceğini, talep edilen tazminatların yerinde olmadığını, savunarak davanın reddini istemiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde; müvekkilinin kaza yapan aracın dorsesinin maliki olduğunu ve işleten sıfatının olmadığını ve sorumluluğunun olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece, davanın maddi ve manevi tazminat istemi olduğu, meydana gelen çift taraflı trafik kazasında, araç sürücüsü …’in vefatı nedeniyle tazminat talep edildiği, meydana gelen kaza nedeniyle Ankara 37. Asliye Ceza Mahkemesinin 2016/195-2018/54 E-K sayılı dosyasında, davalı … hakkında taksirle ölüme neden olmak suçundan açılan davada, …’ın birinci dereceden kusurlu olduğu kabul edilerek cezalandırılmasına karar veriliğinin görüldüğü, mahkemelerince alınan kusur raporunda da, …’ın %85 oranında vefat eden diğer araç sürücüsü …’in ise %15 kusurlu olduğunun tespit edildiği, alınan raporun dosya kapsamına uygun olduğu, meydana gelen kazada %85 kusurlu olan araç sürücüsü … ve sigortacısı olan davalının zararlardan sorumlu olduğu, davacılar tarafından kusurlu aracın dorsesinin maliki hakkında da dava açılmış ise de, çekiciye bağlı olarak hareket kabiliyeti olan dorse malikinin sorumluluğu olmayacağı, davacı tarafından işleten sıfatıyla … hakkında da dava açılmış ise Noter tarafından düzenlenmiş uzun dönem kira sözleşmesi ile çekicinin kaza tarihinde … tarafından …’a kiralandığının anlaşıldığı, davalı … çekicinin maliki olmakla birlikte işleten sıfatı olmadığından davalı … hakkındaki davanın reddine karar verilmesi gerektiği, davalı … ve …’nin sorumlu olduğu zararlar bakımdan alınan raporlara göre; davacı …’in araç hasarı nedeniyle alınan raporda; dosya kapsamında …’in aracına ait hasar bilgisinin dosyada bulunmadığından hesaplanmadığı, dosya kapsamında sadece 545,00 TL çekici ve otopark ücreti faturasının olduğu, söz konusu giderin uygun olduğu, davacı tarafından yedek parça ödemesine ilişkin 1.390,00 TL kasa fişleri dosyaya sunulmuş ise de, kaza yapan araca ait olduğuna ilişkin kanaate varılmadığının bilirkişi tarafından belirtildiği, alınan rapora göre davacı …’in araç hasarı nedeniyle … ve Sigorta şirketinden talep edebileceği miktarın kusur oranına göre 463,25 TL olduğunun kabulü gerektiği, davacı …’nın cenaze ve defin gideri yönünden ise davacı tarafından 7.000,00 TL yemek faturası sunularak yemek parası ve 2.000,00 TL mezar yapım bedeli olmak üzere toplam 9.000,00 TL harcama yapıldığının ileri sürüldüğü, ancak yemek faturasının kaza tarihinden çok sonraki bir tarihe ilişkin olduğu, mezar yapımına ilişkin de yazılı belge sunulmadığı, bu nedenle cenaze def’in giderinin takdiren 3.000,00 TL olacağının ve davacılar … ve Sigorta şirketinden talep edilebileceğinin kabulü gerektiği, destek tazminatı yönünden ise aktüer hesap bilirkişisinden alınan raporda, davacı …’nın destek zararının 76.654,23 TL olarak hesap edildiği %85 kusur durumuna göre talep edilebilecek miktarın 65.156,01 TL olacağı, manevi tazminat yönünden ise davacı …’nın vefat edenin annesi diğer davacıların ise kardeşleri olduğu, davacıların meydana gelen ölüm sebebiyle manevi tazminat talep edebileceği, kazanın oluş şekli, kusur ve Yargıtay İçtihatları nazara alındığında davacı … için 15.000,00 TL, diğer davacılar için 7.500,00’er TL manevi tazminatın uygun olduğu ve davalı …’ten talep edilebileceği gerekçesiyle; davacılar … ve …’in maddi ve manevi tazminat istemli olarak davacı … hakkındaki açtıkları davanın husumet nedeniyle, davalı … yönünden esastan reddine; davacılar …, … …, … tarafından … … ve … aleyhine açılan manevi tazminat taleplerinin reddine; davacılar …, …, …, … ve … davalı … aleyhine açtıkları manevi tazminat davasının kısmen kabulü ile; … için 15.000,00 TL, diğerleri için ayrı ayrı 7.500,00 TL manevi tazminatın 07/01/2016 dava tarihinden itibaren işleyecek olan yasal faizi ile davalı …’ten tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine, davalı … tarafından davalı … ve … Sigorta AŞ hakkında açılan maddi tazminat davasının davanın kısmen kabulü ile 65.156,10 TL destekten yoksun kalma nedeniyle destek tazminatının ve 3.000,00 TL cenaze defin giderinin (… 2.550,00 TL cenaze ve def’in gideri ile sınırlı olmak üzere), davalılar … ve ….’den 07/01/2016 dava tarihinden itibaren işleyecek olan yasal faizi ile alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine; davacı …’in, davalı … ve …. hakkındaki maddi tazminat talebinin kısmen kabulü ile 463,25 TL’nin 07/01/2016 dava tarihinden itibaren işleyecek olan yasal faizi ile müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiş hüküm davacılar, davalı … vekili, davalı … vekili tarafından istinaf edilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacılar vekili istinaf başvuru dilekçesinde; Mahkemece davalı …’ın çekiciyi uzun dönem kira sözleşmesi ile kiraya verdiğinden husumet nedeniyle, dorse sahibi …’in ise zarardan sorumlu olmadığından taleplerinin reddine ve müvekkillerinin ayrı ayrı maddi ve manevi tazminat vekalet ücretininden sorumluluğuna karar verilmesinin hatalı olduğunu, yapılan kiralama ile araç malikinin işleten sıfatının sona ermediğini, aksine kiralayanın da sorumluluk altına girdiğini, yapılan kira sözleşmesinin araç malikinin sorumluluğunu ortadan kaldırmak için bir yol olduğunu bu nedenle davanın reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu, verilen karar ile hakkında kabul kararı verilen… adına kayıtlı birşey olmaması nedeniyle infazının imkansız hale geldiğini, yine sürücü …’ın çektiği dorse’nin sahibi …’nın esastan sorumlu tutulmadığı ve bunun sonucu olarak müvekkili …’nın 8.507,00 TL, vekalet ücretine müvekkili …’in ise 1.000,00 TL vekalet ücreti ile sorumluluğuna karar verildiğini, bu haliyle davanın usulden reddedilmesine göre vekalet ücretinin maktu hükmedilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesinin hatalı olduğunu, kaldı ki dorse malikinin de zarardan sorumlu tutulması gerektiğini, KTK’nun 102. Maddesi gereğince dorse malikinin de işleten olarak sorumlu tutulması gerektiğini, dorse malikinin işleten olarak sorumlu tutulmamasının ZMMS Genel Şartlar A.3 maddesine de aykırı olduğunu bu hususun da düzeltilmesi gerektiğini, bu nedenle … ve … hakkındaki maddi ve manevi tazminat taleplerinin reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu, kabul edilen manevi tazminat miktarı yönünden ise olayın özelliklerine ve kusur durumuna göre hükmedilen manevi tazminatın kısmen kabulüne karar verilmesinin hatalı olduğunu, müvekkili davacı …’in aracının tamir masrafı ve değer kaybına ilişkin talebinin reddedilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, araca ait fotoğraflardan bilirkişi tarafından araç üzerinde yapılabilecek inceleme ile hasar bedeli talep edilebilecekken bu şekilde bilirkişi tarafından değerlendirme yapılmadan karar verilmesinin müvekkilinin mağduriyetine neden olduğunu, müvekkilinin aracının fotoğraflarda arka sol farlar, çamurluk, tampon ve sol ön kapı hasarının sabit olduğunu, bu nedenle taleplerinin reddedilmiş olmasının, işleten ve dorsenin sahibinin de sorumlu tutulmamasının hatalı olduğunu, kararda belirtilen vekalet ücretlerinin hatalı olduğunu, … hakkındaki davanın reddi nedeniyle; müvekkili …’nın 8.507,00 TL, …’in 1.000,00 TL vekalet ücreti ödemesine, kısmen reddedilen … talepler yönünden reddedilen kısım yönünden ise 2.180,00 TL vekalet ücretinin …’dan alınarak … Sigorta’ya ve …’a verilmesine, …’in kısmen reddedilen maddi tazminat talepleri yönünden ise 463,25 TL vekalet ücreti verilmesinin hatalı olduğunu, zira … aleyhine hükmedilen 2.180,00 TL vekalet ücretinin reddedilen ve kısmen reddedilen kişiler yönünden de hükmedilerek, davalı … için hükmedilen 8.507,00 TL vekalet ücretinden mahsup edilerek 6.327,00 TL vekalet ücreti …’e verilmesi gerektiği, yine …’in sorumlu olduğu vekalet ücreti yönünden de, 3 davalı yönünden 463,25 TL’ye davalı … için 536,00 TL’ye hükmedilmesi gerektiğini; müvekkili aleyhine manevi tazminat yönünden hükmedilecek vekalet ücretinin … ve … için ayrı ayrı 2.180,00 TL’ye hükmedilmesinin hatalı olduğunu, her ikisine tek vekalet ücreti takdir edilmesi gerektiğini, ayrıca araç hasarı ve destek tazminatı yönünden ayrı ayrı vekalet ücreti takdir edilmesinin de hatalı olduğunu vekalet ücretlerinin düzeltilmesi gerektiğini, belirterek kararı istinaf etmiştir.
Davalı … vekili İstinaf Başvuru dilekçesinde; Mahkemece hükme esas alınan raporların dosya kapsamına uygun olmadığını, davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, zira yerel mahkeme tarafından, sigortalı aracın uzun dönem kira sözleşmesi ile kiraya verildiğinin kabul edilerek, araç maliki ve müvekkilinin sigortalısı hakkındaki davanın reddine karar verildiğini, bu durumda müvekkili sigorta şirketi yönünden de davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, zira işleten değişikliği kabul edilmişken, müvekkilinin sorumlu tutulmasının kabul edilemeyeceğini, aracın uzun dönem kira sözleşmesi ile …’a kiralanmış olması nedeniyle işleten değişikliği olması karşısında Genel Şartlar gereğince müvekkilinin sorumluluğu da sona ereceğinden müvekkilinin sorumluluğunun bulunmayacağından müvekkili hakkındaki davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, Genel Şartlar C.4 maddesi gereğince müvekkilinin sigorta sorumluluğunun sona erdiğini, sigorta poliçesi sigortalısını takip ettiğinden, müvekkilinin sorumluluğuna gidilemeyeceğini, emsal Yargıtay ilamları gereğince müvekkili hakkındaki davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, davayı kabul etmemekle birlikte, kusur raporları ve kaza tespit tutanağı arasında çelişki bulunduğunu kaza tespit tutanağında sigortalı araç sürücüsünün kusursuz olduğunun belirlendiğini, mahkemece alınan bir raporda sigortalı araca %75 kusur izafe edilmişken bir diğerinde %85 oranında kusur izafe edildiğini, mahkeme gerekçesinde sigortalı araç sürücüsünün alkollü olduğunun kusura işaret ettiğinin belirtildiğini, bu hususun ancak zararın meydana gelmesindeki müterafik kusurda nazara alınabileceğini, bu nedenle alkollü olması nedeniyle kusurlu olduğunun kabul edilmesinin doğru olmadığını, raporlar arasında çelişki mevcut iken müvekkilinin sorumluluğuna gidilmesinin kabul edilemez olduğunu, hükme esas alınan raporlardaki hesaplamaların da gerçeği yansıtmadığını, davacıların gerçek zararlarını talep edebileceğini, hükmedilen tazminat ve defin giderinin fahiş olduğunu, kaldı ki defin giderinin teminat kapsamında olmadığını, tazminat hesabı yönünden vefat edenin tek maaş bordrosuna göre hesaplama yapıldığını, davacıların ölenin gelirinin sürekli ve düzenli olduğunu kanıtlaması gerektiğini, defin giderinden sürücü kusur oranında sorumlu tutulmuş iken müvekkilinin tamamından sorumlu tutulmasının hatalı olduğunu, yargılama gideri ve vekalet ücreti yönünden de sürücü kusur oranında sorumlu tutulmuş iken müvekkilinden kusur indirimi yapılmamasının hatalı olduğunu, araç hasarına ilişkin 463,25 TL’nin müvekkilinden tahsiline karar verilmesinin hatalı olduğunu, bu kalemlerin teminat kapsamı dışında olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.
Davalı … vekili istinaf başvuru dilekçesinde; Ceza mahkemesinin kusur tespitinin hukuk mahkemesini bağlamayacağını, olay yerine ilişkin mobese kayıtları getirtilerek ve olay yerinden geçen polis kimlikleri tespit edilerek dinlenerek kusur durumunun belirlenmesi gerektiğini, kusura ilişkin itirazlarının nazara alınmamasının hatalı olduğunu, ceza dosyasının kesinleşmesinin beklenmesi gerektiğini, manevi tazminat miktarının fahiş olduğunu, hesaplama ve değerlendirmelerin hatalı olduğunu, davacının mezar yapıma 2.000,00 TL harcadığını beyan etmesine rağmen belge sunmadığını, 2 adet yemek faturası 7.000,00 TL’nin ise tahsilat makbuzu olup mali değerinin olmadığını kaldı ki miktar olarak da kanuna aykırı olduğunu, belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE
Mahkemece verilen kararda kamu düzenine aykırılık görülmediğinden, HMK’nın 355. Maddesi gereğince istinaf edenlerin sıfatlarına göre ve istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda;
Dava, trafik kazasından kaynaklanan ölüm sebebiyle maddi ve manevi tazminat istemi ile araç hasarı nedeniyle maddi tazminat istemidir.
Olay tarihinde gece 23.30 sıralarında, …’in sevk ve idaresindeki araç ile seyir halinde iken, aracını bölünmüş yolda en sağ şeride bırakarak, araçtan inerek taşıt yolu üzerine indiği sırada gerisinden gelen, davalı …’ın sürücüsü, … … araç maliki olduğu ve davalı … AŞ tarafından sigortalanan aracın, …’in aracının sol yanına sürterek ve taşıt yoluna inen İsmail’i iki araç arasına sıkıştırarak ölümüne neden olduğu kaza tespit tutanağı ve dosya kapsamından anlaşılmaktadır.
Kaza anında, …’in sevk ve idaresinde bulunan araçta yolcu olarak bulunan … … kolluk ifadesinde “Ben 22/12/2015 günü arkadaşım olan …’in kullandığı… plaka sayılı araç ile saat:23.00 sıralarında …stikametine seyir halindeyken, arabadan bir ses geldi, … aracı İş Bankası önüne geldiğinde sesin nereden geldiğine bakmak için durdurdu. Kapıyı açtı indiği esnada arkadan gelen bir başka araç çarptı ve yaklaşık 250 m. İleride durdu. Ben ön yolcu koltuğundan aşağıya indim ve … bizim aracın önünde yattığını gördüm” şeklinde kazanın oluş şekline ilişkin görgü ve bilgisini aktardığı görülmüştür.
Tanık … … Ceza Mahkemesinde keşif esnasında alınan ifadesinde ise kolluktaki ifadesinden kısmen olayın oluşu farklı aktarılarak “….kaldırımın hemen dibinde durduk, yani kaldırım ile durduğumuz yer arasında mesafe yoktu. Maktul bir ara arabanın arka tarafına geçti. Sesin geldiği yere baktı. Ancak sonra tekrar aracın sol tarafına doğru geldi. Gelince kapıyı açtı. Araca binmek istediği sırada daha araca binmeden arakadan gelen sanığın kullandığı araç sanığın aracının sağ ön kısmı ile bizim aracımızın sol arka farına ilk önce çarptı. Önce maktule sonra kapıya çarptı. Zaten maktul kapı ile araç arasında sıkıştı. ….biz olay günü dörtlü sinyalleri yakmıştık. Ancak herhangi bir reflektör yoktu. Sokak lambaları normal şekilde yanıyordu. Zemin kuru idi. Her hangi bir sis yoktu. Görüş açıktı Sanığın kullandığı araçta kaldırıma en yakın şeritten geliyordu. Sanığın aracı da polis anonsu ile durdu.”
Davalı araç sürücüsü … kolluk ifadesinde; “Ben Tır olarak tabir edilen ve dolu halde bulunan büyük aracım ile Kırıkkale istikametinden gelip, Turgut Özal Bulvarını kullanarak Eskişehir istikametine seyir halindeydim, 22/12/2015 günü saat:23.30 sıralarında Turgut Özal Bulvarı üzerinde bulunan Ankara Büyükşehir Belediyesi İtfaiye Müdürlüğüne 100 m. kala sağ tarafta bulunan İş Bankası önüne geldiğimde birden sağ tarafa park etmiş ve her hangi bir ikaz lambası yanmayan, aracın şoför koltuğundan inmiş ve yol üzerinde duran bir şahsı fark ettim, hemen manevra yaparak kurtarmaya çalıştım, ancak kurtaramadım ve ismini sonradan öğrendiğim … … şahsa çarptım….. Normal bir hızla seyir halindeydim. Hızım 50 Km/saat civarındaydı. Çarparak yaralanmasına neden olduğum şahsın park ettiği aracının park lambaları yanmıyordu ve üzerinde de dikkat çekici herhangi bir ışıklandırma ya da fosforlu bir giyecek bulunmamaktaydı. O an orası karanlıktı ve trafik yoğun akıcıydı, bu şartlar altında benim … isimli şahsı görmem imkansızdı” şeklinde beyanda bulunarak, olayın ne şekilde meydana geldiğini açıkladığı görülmüştür.
Kaza tespit tutanağında kaza mahalli ve araçların duruş konumları krokide gösterilmiş, “vefat edenin aracı ile taşıt yolu üzerinde en sağ şeride ancak kaldırımdan 80 cm içeride olacak şekilde durduğu işaretlenerek, Sürücü …’in beyanına göre olayın “..Turgut Özal Bulvarından Akköprü istikametine seyri sırasında kendisinin solundan geçip, yolu sağına yanaşarak Saran Sokak kavşağına 6 m. kala aracını durduran ve kontrolsüz olarak aracından inen …plaka sayılı araç sürücüsü … sevk ve idaresindeki aracın sol ön kapısı ve aracından inmeye çalışan sürücüye çarparak 76 m. Sonra duruşa geçtiği” şeklinde meydana geldiği belirtilerek, sürücünün beyanına göre olayın meydana gelmiş olması halinde araç sürücüsünün kural ihlali olmayacağının belirtiliği görülmüştür.
Ceza soruşturmasında alınan bilirkişi raporunda, davalı araç sürücüsünün asli, vefat eden desteğin ise tali kusurlu olarak kabul edilmesi sonrasında, eldeki davada trafik kusur bilirkişisinden alınan raporda kazanın meydana gelmesinde davalı araç sürücüsünün %85 oranında asli kusurlu, vefat eden araç sürücüsünün ise %15 oranında tali kusurlu olduğunun belirlenmesi üzerine, mahkemece alınan kusur raporu ceza dosyasınındaki kusur durumunu teyit ettiğinden bahisle uygun görülerek davanın esası hakkında karar verildiği görülmüştür.
Uyap Sisteminden yapılan kontrolde, davalı hakkında açılan ceza davası sonucu verilen mahkumiyet kararının, sanığın istinafı üzerine Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 12. Ceza Dairesi’nin 2018/1056 E. 2019/1457 K. Sayılı ilamı onanarak kesinleştiği anlaşılmaktadır.
1-Haksız fiilenden kaynaklanan davalarda, 6098 sayılı TBK’nun 74. maddesine göre hakim, zarar verenin kusurunun olup olmadığı, ayırt etme gücünün bulunup bulunmadığı hakkında karar verirken, ceza hukukunun sorumlulukla ilgili hükümleriyle bağlı olmadığı gibi, ceza hakimi tarafından verilen beraat kararıyla da bağlı değildir. Aynı şekilde, ceza hakiminin kusurun değerlendirilmesine ve zararın belirlenmesine ilişkin kararı da hukuk hakimini bağlamaz. Buna göre, hukuk hakimi kural olarak ceza hakiminin belirlediği kusur oranı ile bağlı değil ise de, kesinleşen maddi olgu ile bağlıdır.(H.G.K. 06.02.2002 gün 2002/19-16, 2002/47 sayılı kararı)
Davalı araç sürücüsünün, kesinleşen mahkumiyet kararı ile haksız fiil teşkil eden eylemi sabit olduğundan, davacılar meydana gelen ölüm olayı nedeniyle TBK’nın 56/2 maddesi gereğince tazminat talep edebilir.
Ancak, TBK’nın 50. Maddesi gereğince zarar veren kusuru oranında zarardan sorumlu olduğundan, kazanın meydana gelmesinde kusurun olayın oluş şekline uygun şeklide belirlenmesi gerekir.
Somut olayda, meydana gelen kaza her ne kadar gece vakti aydınlatmalı olan yolda meydana gelmiş ise de, kazanın sınıfı gereğince sağ şeritte ilerlemesi gereken aracın, seyrettiği şerit üzerinde duran aracı fark ederek, şerit değiştirdiği esnada önündeki aracın köşesinden sürterek duran araca ve taşıt yolu üzerinde duran davacıların desteğine çarparak, desteğin iki araç arasında sıkışması ile vefatına neden olduğu, vefat eden ile aynı araçta bulunan arkadaşının kolluk ifadesinden ve davalı araç sürücüsünün beyanlarından anlaşılmaktadır.
Mahkemece alınan kusur raporunda, davalı araç sürücüsünün %85 oranında, vefat edenin ise %15 kusurlu olduğu kabul edilmiş, davalı tarafından rapora itiraz edilmiştir. Ölüm olayı sadece aracın park edilmiş olmasından kaynaklanmayıp, kaza gece aydınlatmalı yolda olsa da, desteğin aracından inerek taşıt yoluna girmesi neticesinde meydana gelmiş olup, desteğin gerisinden gelen aracı kontrol etmeksizin ve kendisi açısından tehlike oluşturacak şekilde taşıt yolu üzerinde bulunduğu bilirkişi tarafından yeterli şekilde raporda değerlendirilmemiştir. Bu nedenle davalıların rapora itirazları da değerlendirilerek, kazanın oluş şeklinin, kaza olan güzargahtaki trafik durumunun, kazanın meydana geldiği saatteki hava, yol ve görüş durumunun değerlendirildiği, buna göre olay yerinde 6 m. ileride sokak bulunmasına rağmen söz konusu sokak yerine, aracı sağ şerit üzerinde yol kenarından 80 cm içeride olacak şekilde durdurması sonrasında, gece vakti gerisinden gelen araçları kontrol etmeksizin araçtan inmesi neticesinde kazanın meydana gelmiş olmasına göre kendisinin vefatı nedeniyle oluşacak kusur durumunun değerlendirildiği, kaza tespit tutanağı ile rapor arasındaki çelişkiyi giderecek ve davalıların itirazlarının değerlendirildiği İTÜ ya da Eski Karayolları Trafik Fen Heyeti gibi kurumlardan rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile karar verilmiş olması yerinde olmadığından, davalıların kusur oranına yönelik istinaf sebepleri bu nedenle yerinde görülmüştür.
2- İstinaf eden davalıların cenaze ve def’in giderlerine yönelik istinaf talepleri yönünde; davacı vekili müvekkilinin cenaze ve defin giderleri de olduğundan bahisle dava dilekçesinde fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak 1.000,00 TL talep etmiş, yargılama aşamasında cenaze ve defin giderlerini 9.000,00 TL olarak ıslah etmiştir. Mahkemece davacının cenaze giderini kanıtlayamadığından takdiren 3.000,00 TL cenaze gideri olacağından bahisle, 3000.00 TL cenaze giderinin, davalı …’in kusuruna isabet eden 2.550,00 TL ile sınırlı olmak üzere davalılar … ve … Sigorta AŞ’den müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verildiği anlaşılmaktadır.
Haksız fiil nedeniyle meydana gelen ölüm nedeniyle, zarara neden olandan talep edilebilecek zararlar arasında cenaze defin gideri de TBK’nın 53. Maddesinin 1. bendinde sayılmıştır. Bu nedenle zarar gören cenaze ve defin giderlerini zarara neden olandan ve sorumlulardan talep edebilir. Haksız fiil sorumlusundan TBK’nın 53. maddesi kapsamında cenaze def’in giderleri talep edebilir ise de; Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin yerleşik içtihatlarında haksız fiil sorumlusunun cenazenin defnedilmesi için yapılması zorunlu masraflardan sorumlu tutulabileceği ve taziyeye ilişkin giderlerden sorumlu tutulamayacağı kabul edilmektedir. (Yargıtay 2018/2804 E. 2019/12304 K.; 2016/11911 E. 2019/4855 K.)
Cenaze defin giderleri, meydana gelen ölüm sonrasında yapılacak giderler olduğundan ayrıca yapılan giderin belge ile kanıtlanmış olması aranmaz. Bu durumda cenazenin defnedildiği yerleşim yeri müftülüğünden veya cenaze defin işleri olan yerel yönetim birimlerinden vefat tarihindeki salt cenaze defin giderlerinin neler olduğu ve yapılacak harcama miktarı sorularak, buna göre makul bir gider bedeli takdir edilerek, vefat edenin kusuruna isabet eden miktar mahsup edilerek zarar görenlere ödenmesine karar verilmelidir.
Somut olayda, yerel mahkemece, davacının, meydana gelen vefat nedeniyle, kaza tarihi itibariyle yapması gereken cenaze ve defin giderine ilişkin hiç bir araştırma yapılmaksızın eksik inceleme ile 3.000,00 TL cenaze gideri takdir etmiş olması isabetli olmadığı gibi, tespit edilen miktardan davalı …’in kusuru oranında sorumluluğuna karar verilmiş iken, KTK’nın 91. Maddesi gereğince işletenin sorumluluğunda olan zararlardan sorumlu olan sigorta şirketinin tamamından sorumlu tutulmuş olması da doğru değildir.
3-Davacı …’in araç hasarına yönelik istinaf talebi yönünde ise; Davacı dava dilekçesinde kaza neticesinde kendisinin aracının da hasar gördüğünü belirterek, aracındaki hasar bedelini, parka çekme giderini ve park bedelini fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak talep etmiş, bir takım kredi kartı ödeme ekstreleri sunarak araç için yapılan giderlere ilişkin olduğunu ileri sürmüştür. Mahkemece sunulan belgelerin araçtaki hasara ilişkin olduğu kanıtlanmadığından ve bilirkişi tarafından hasara ilişkin delil olmadığında hesaplama yapılamayacağının bildirilmesi üzerine davacı tarafından talep edilen çekici ve park ücreti talepleri yönünden davalılar Allianz Sigorta ve …’in kusur oranında sorumlu olacağından 463,25 TL’nin davalılardan tahsiline, araç hasarı kanıtlanamadığından fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.
TBK’nın 50/1 maddesi gereğince, zarar gören zararını ispatlamakla yükümlü olmakla birlikte, TBK’nın 50/2 maddesinde “Uğranılan zararın miktarı tam olarak ispat edilemiyorsa hâkim, olayların olağan akışını ve zarar görenin aldığı önlemleri göz önünde tutarak, zararın miktarını hakkaniyete uygun olarak belirler.” hükmüne yer verilmiştir.
Somut olayda, davacı aracını 3. kişiye sattıktan çok sonraki bir tarihe ve farklı farklı kredi kartlarından yapılan ödemelere ait kredi kartı ekstrelerini sunarak, araç hasarına ilişkin olduğunu iddia etmiş olması karşısında söz konusu belgeler hasarı ispatlamaya elverişli değil ise de; davalının, davacının aracına çarptığı mahkemenin kabulünde olduğu gibi, davacı tarafından araçtaki hasarı gösteren fotoğraflar da dosyaya sunulmuştur. Bu durumda dosyaya delil olarak sunulan fotoğraflar çerçevesinde araçta meydana gelen hasar değerlendirilerek, belirlenebilen hasar durumuna göre kaza tarihindeki hasar bedeli tespit edilerek, davalıların sorumluluğu açısından kusur durumları da nazara alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile hasar bedeli ispatlanamadığından bahisle reddine karar verilmesinde isabet bulunmamaktadır.
Yukarında açıklanan nedenlerle; davacılar vekilinin ve davalı …. Vekili ile davalı … vekilinin istinaf talebinin kabulü ile, mahkemece uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanılmadan ve değerlendirilmemiş olması nedeniyle HMK’nın 353/1-a-6. maddesi gereğince ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın yeniden görülerek yukarıda açıklanan hususlardaki eksiklikler giderildikten sonra, talep edilen zararlar yönünden karar verilmesi, ayrıca destek tazminatının belirlenmesinde AYM iptal kararı sonrasında, Yargıtay 4. Hukuk Dairesi içtihat değişikliğine giderek TRH2010 Yaşam Tablosuna göre muhtemel yaşam süresinin tespit edilerek, “progresif rant yöntemine” göre hesaplamanın yapılması gerektiği kabul edildiğinden, açıklanan yöntemle ancak destek tazminatına yönelik olarak kararın davalılar tarafından istinaf edilmiş olmasına göre davalıların usulü kazanılmış hakları korunarak kaldırılan kararın hükme esas alınan rapor tarihindeki verilere göre hesaplamanın yapıldığı aktüer hesap raporu sonucuna göre davanın esası hakkında karar verilmesi için dosyanın mahal mahkemesine gönderilmesine, davacılar vekilinin ve davalı … Uysal ile davalı …. vekilinin sair istinaf sebeplerinin, kaldırma sebebine göre incelenmesine yer olmadığına, karar vermek gerekmiş aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Davacılar vekilinin ve davalı …. Vekili ile davalı … vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile Ankara 6. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından verilen 25/12/2018 tarihli 2016/11 Esas 2018/836 Karar sayılı kararın, HMK’nın 353/1-a-6. maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
Kararın kaldırılma sebebine göre, davacılar vekilinin ve davalılar …. vekili ile davalı … vekilinin sair istinaf taleplerinin İNCELENMESİNE YER OLMADIĞINA,
2-Dosyanın, davanın yeniden görülmesi için mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-İstinaf eden taraflarca İstinaf peşin harcı olarak yatırılan İstinaf karar harcının istek halinde istinaf eden yatıranlara iadesine,
4-İstinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesinde değerlendirilmesine,
5-Ankara 1. İcra Dairesi’nin 2019/1250 Esas sayılı dosyasına depo edilen 116.000,00 TL tutarlı teminat mektubunun yatırana iadesine,
6-Karar tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı iadesi işlemlerinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK.nın 353/1-a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere 18/11/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.



Başkan …

Üye …

Üye …

Katip …

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.